ATOMUN İÇİNDEKİ İNCE YARATILIŞLAR
Var olan her madde atomlardan oluşur. Atomun yaratıldığının anlaşılması, geri kalan her şeyin yaratıldığının anlaşılması demektir. (Atomun var olabilmesi için gerekli maddenin yoktan yaratıldığını ilk üç konuda görmüştük.) çünkü geri kalan her şey bu atomlar ile yaratılmış-tır.
Atomun çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar bulunmaktadır. Bu pozitif yükler birbirini iter. Ama yaratılışın harikalarının ortaya çıkması için protonların birbirlerine yapıştırılıp aynı noktada toplanmaları gerekmektedir. Atomun içindeki birbirini iten protonları ve nötronları ay-nı noktaya hapseden güç çok şiddetlidir ve bu gücün adı çekirdekteki nükleer kuvvettir. Bu kuvveti taşıyan çok küçük parçacıklar Latince'de yapıştırıcı anlamına gelen "gluan" diye adlandı-rılırlar. (Atom bombasının şiddetli tahrip gücü de bu gücün kullanılmasıyla oluşturulmuştur.) Kainatın her şeyini hassas matematiksel değerlerle tasarlayan Allah, bu şiddetli gücü de hassas bir şekilde ayarlamıştır. Birbirini iten protonları bir arada duracak şekilde yapıştıran bu güç, da-ha zayıf olsa protonlar bir arada tutulamayacaktır, eğer bu güç daha şiddetli olsa protonlar ve nötronlar birbirinin içine girecektir.
Atom bombası bize atomun içindeki şiddetli gücün varlığını acı bir şekilde ispatladı. Fakat bu bize şunu da gösterdi ki, şu anda rahat bir şekilde Dünya'da yaşa-mamızı sağlayan etkenlerden biri atomun kendi içinde dengeli bir yapıya sahip olmasıdır. Bu denge sayesinde maddeler bir anda bozulmaya uğramaz ve insanlara zarar verebilecek ışınla-rı yaymaz. Atomun bu dengesini sağlayan unsurlardan biri de zayıf nükleer kuvvettir. Bu kuvvet özellikle içinde fazla nötron ve proton bulunduran çekirdeklerin dengesini sağlamada önemlidir.
Atomun varlığını sağlayan bir kuvvet ise elektromanyetik kuvvettir. Bu kuvvet zıt elektrik yüklü parçacıkların birbirini çekmesini, aynı yüklü parçacıkların da birbirini itmesini sağ-lar. Böylece protonlarla elektronlar birbirlerini çekip biraraya gelebilmişlerdir. Fakat bu biraraya gelişin de bir ölçüsü vardır. Elektronlar yörüngelerinde akıl almaz hızlarıyla çekirdeğin et-rafında dönerlerken protona yapışmazlar. Arka arkaya dönen negatif yüklü elektronların birbirini itmesi ve protonun elektronu çekmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Elektron ne kendini çeken protona yapışır, ne dönüş hızının etkisiyle, ne de kendini iten diğer elektronların etkisiyle yörüngesinin dışına çıkar. Bilinçsiz elektronlara tüm bu hareketleri yaptıran elbette maddenin de, atomun da, elektronun da, her şeyin de Yaratıcısıdır. Bilinçli insanlar olarak isterseniz bir deney yapalım. üç beş arkadaşımızın beline bir ip bağlayalım ve birkaç kişi ortaya geçerek bu üç beş kişiyi kendilerine yapıştırırcasına çekerken etraftaki kişiler koşarak ortadaki merkezin etrafın-da dönsünler. Bu dönen kişiler birbirini itsin. çekirdeği temsil eden ortadaki kişiler de birbirini itsin. Hiç şüphesiz etrafta dönenlerin elektron gibi bir saniyede yüzlerce tur yapmalarını bek-lemeyeceğiz. Fakat acaba bilinçli insanlar bu durumda bir dakika süreyle atomun hareketini taklit edebilirler mi? Bir de üç veya dört yörüngeli bir atomun modelini taklit ettiğimizi, temsili çekirdeğin etrafında üç dört tane ayrı dairede dönüşler olduğunu düşünün. Hele çekirdeğin içindeki şiddetli yapıştırıcı "gluon"ları temsilen birkaç sumo güreşçisinin, ipi çeken fakat birbirini iten ortadaki kimseleri yan yana tutmasını sağlayabilsek, deneyimiz kim bilir ne kadar enteresan olurdu! Bilinçli insanların bir dakika süresince beceremediği bir hareket tarzını acaba milyarlarca yıldır sayısını telaffuz bile edemeyeceğimiz protonlar, elektronlar nasıl beceriyor? Hem de bir taşın içinde katrilyonlarca adette var olan atomlarda...
Evren'de ve vücudumuzda var olan birçok atom çok uzun zaman önce, çok uzaklardaki dev yıldızlarda imal edilmiştir. Dişlerimizdeki kalsiyum, pizzamızdaki karbon atomu, vücudumuzdaki demir atomu hep yüksek ısılı yıldızların imalatıdır.