CANLILAR İÇİN SUYUN ÖNEMİ
Bildiğiniz üzere, insan haftalarca aç kalabilir, ancak 2-3 günden fazla susuz kalamaz. Su en önemli besin maddemizdir ve günde ortalama diğer besinlerle de beraber olmak üzere 2.5 litre alınması gerekir. Diğer taraftan günlük su gereksinimimiz yalnız bu içme suyundan oluşmamakadır. Bunun yanısıra temizlik, yemek pişirmek ve benzeri işler için istanbul'da kişi basına yaklaşık 175 litre su tüketilmektedir, istanbul'un şu anki nüfusu gözönüne alındığında günde yaklaşık 2 milyon metreküp su gerekmektedir, ve mevcut kaynaklarla bu miktar karşılanamamaktadır.
Durum böyleyken, yapılan su kesintileri ve şebeke dağıtım sisteminin eskimiş olması, şebeke suyuna olan güvensizliği beraberinde getirmiştir. Aslında en önemli problem su, belediye tarafından şebekeye verildiğinde başlamaktadır. Belediye belli havzalarda topladığı suyun sertliğini azaltıp partikül filrasyonunu yaptıktan sonra suyu şebekeye vermektedir. Asıl problem bundan sonra başlamaktadır. Eskimiş haldeki su boruları kirliliğe neden olmaktadır. Nasıl mı? Yukarıda da belirttiğim gibi sadece istanbul'da 2 milyon metreküp suya ihtiyaç vardır. Ve karşılanamamaktadır. Yapılan su kesintileri yüzünden su borulannda negatif basınç (vakum) oluşmaktadır, daha sonra da dışarıdan içeriye sızma olmaktadır. Kirlilik başlar.
Ayrıca bu su kargaşası içerisinde bir de su istasyonları problemi baş göstermiştir. Denetimsizlik ve yetki kargaşası durumu zorlaştırmıştır.
Sonuçta görülüyor ki fertler kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kalmışlardır.
İsterseniz içme suyunu neler kirletir bir de ondan bahsedelim.
Suda bulunabilecek kirlilikleri organik, inorganik ve mikrobiyolojik olmak üzere üç ana gruba ayırmak mümkündür.
Organik Kirleticiler: Sulara insansal, hayvansal ve bitkisel kaynaklı olmak üzere bulaşabilirler. Bunların içinde özellikle insansal olan sentetik organik kimyasallar insan sağlığına çok zararlıdır.
Su kaynakları; çöp depolama alanlarından, yakıt ve kimyasal madde tanklarından olan sızıntılardan, tarım ilaçları kultanımından ve endüstriyel atıklardan kolaylıkla etkilenip kontamine olabilir. Söz konusu organik kirleticiler bazen dolaylı yoldan daha da zararlı bir halde karşımıza çıkabilirler. Örneğin, suda bulunan bu organiklerin bir kısmı şebeke suyunun arıtımında kullanılan klorla reaksiyona girerek kloroform gibi kanserojen maddelere dönüşmektedir.
inorganik Kirleticiler Suyun içinde bulunon en önemli inorganik madde sertliği oluşturan çözünmüş haldeki kalsiyum ve magnezyum tuzlarıdır.
Su kaynaklarında bulunan inorganik kirleticiler aslında toprakta bulunan Arsenik, Baryum, Flor, Sülfat, Radon, Radyum ve Selenyum gibi elementlerden oluşmaktadır. Endüstriyel faaliyetler de metallerin yüzey sularına karışmasına katkıda bulunurlar. Fosfat nitrat gibi parametrelere genellikle gübre kullanılan tarım alanlarındaki su kaynaklarında rastlanır. inorganik maddeler, içme sularına korozyon (aşınma) nedeniyle de karışmış olabilirler.
Korozyon su dağıtım sisteminin ve tesisatın kimyasal ve/veya fiziksel bir etkisiyle aşınması sonucunda bazı metal ve ametallerin suya bulaşması olayıdır. (Örn: Su borusunun paslanması). Sağlık açısından kesinlikle suda belli limitlerin altında kalması gereken metaller kurşun ve kadmiyumdur. Çinko, Bakır ve Demir de aşınmanın yan ürünleridir. Asbest-Çimento kanşımından üretilmiş boruların korozyonu sonucunda asbest de suya karışabilir.
Korozyon hem su dağıtım sisteminin ve tesisatın ömrünü azaltır, hem de mikrorganizmaların üremesi için uygun bir ortam yaratır.
Mikrobiyolojik Kirleticiler: Sudan gelen en büyük tehlike, mikrobiyolojik kaynaklı olanıdır. WHO (Dünya Sağlık teşkilatı) kaynaklarına göre ABD'de bile her yıl sudan kaynaklanan 69.000 hastalık vakası bildirilmektedir. Bu hastalıkların en önemli kaynağı foseptik ve kanalizasyondur.
Mikrobiyolojik bulaşma hem yeraltı, hem yerüstü sularında olabilir. Bu bulaşmaların neden olacağı bazı hastalıklar tabloda verilmiştir. Bu hastalıklardan bir çoğu son günlerde artış göstermiştir ve istanbul bulaşıcı hastalıkların yayılması için çok uygun bir ortam haline gelmiştir. Salgın olayı toplumda o anda mikrobik viral hastalık veya taşıyıcılarının bulunmasına bağlıdır. Bu kişilerin atıkları suya karıştığında hastalık kolaylıkla yayılma gösterir. Her yeni tifo, paratifo veya kolera vakası daha önce ortaya çıkmış başka bir olaydan kaynaklanır. Hastalık etkeni mikroorganizmaların bazıları uygun şartları bulduklarında aylarca suda yaşayıp, çoğalabilirler.
Hastalığa yakalanma riski ise; kişiye, yaşına, beslenme ve genel sağlık durumuna göre değişmekle beraber, bir tifo, dizanteri veya viral hepatit salgını durumunda toplumun büyük bir tehlikede olduğu aşikardır. Doğada sıkça rastlanan fakat patojen (hastalık yapıcı) olmayan diğer bazı mikroorganizmalar da özellikle savunma mekanizmaları zayıf olanlarda, örneğin bebeklerde ve yaşlılarda çeşitli hastalıklara neden olabilirler. Pseudomonas, Flavobacterium, Acinetobacter, Klebsiella ve Serratla gibi bakterilerle bulaşmış sular içme amaçlı olmasalar bile, temizlik amaçlı olarak kullanıldıklarında cilt, göz, burun ve boğazda enfeksiyonlara neden olabilmektedirler.
SULARDAN BULAŞAN HASTALIKLAR
Hastalık
Neden Olan Mikroorganizmalar
M.Organizmanın Suya Nereden Bulaştığı
Semptomlar
Gastroenteris
Rotavirus
Salmonella
Enteropatojenik E.Coli
İnsan Dışkısı
Hayvan veya İnsan Dışkısı
İnsan Dışkısı
Akut İshal veya Kusma
Tifoid
Saimonella Typhosa
İnsan Dışkısı
Bağırsak İltihabı, dalak büyümesi; yüksek ateş, bazen ölümcül
Dizanteri
Shigella
İnsan Dışkısı
İshal, Nadiren ölümcül
Kolera
Vibrio comma
İnsan Dışkısı
Kusma, Şiddetli ishal, hızlı su kaybı ve ölüm
Bulaşıcı Sarılık
(Viral)
Hepatitis A
İnsan dışkısı ve kirli suda yetişmiş deniz canlıları
Ciltte sararma, karaciğer büyümesi, karın ağrısı, nadiren ölümcül
Amipli Dizanteri
Entomoeba histolytica
İnsan dışkısı
Hafif ishal, Kronik dizanteri
Giardiasis
Giardia lamblia
Hayvan veya İnsan Dışkısı
İshal, kramp, bulantı veya genel halsizlik, ölümcül değil
(1-30 hafta sürebilir)
Cryptosporidiosis
Cryptosporidium
Hayvan veya insan dışkısı
İshal, mide ağrısı
(ortalama 5 gün sürer)