Şapka
Git ve: kullan, ara
Klasik bir fötr şapka
Şapka, genelde Batılı ülkelerde giyilen bir başlıktır. Eski Türkçede Şemsi sperli sepuş denir. Şapka devrimi, Atatürk'ün sosyal alanda yaptığı en önemli devrimlerdendir.
Cumhuriyet öncesi kullanılan başlıklar [değiştir]
Sarıktan fese, festen şapkaya geçilmiştir. Osmanlıda, çok çeşitli başlıklar kullanılırdı. En yaygını ise "kavuk" ve "külah"tı. Saraydaki yüksek rütbeli subayların giydiği başlık çeşidi 43'e çıkmıştı. Hükümet ve devlet görevlilerine ayrılan başlık sayısı ise 27 idi. Hiç kimse kendine ait olmayan bir başlığı başına koyamıyordu. Sadrazamdan kâtibe kadar herkes, şapkalarından tanınırdı. Bu mezar taşlarına bile yansıdı.
Fese geçiş [değiştir]
Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığı tarih olan 1826'ya kadar bu devam etti. O tarihi takip eden günlerde, Akdeniz'de seferde bulunan Kaptan-ı Derya (Deniz Kuvvetleri Komutanı) Koca Hüsrev Paşa, Sultan İkinci Mahmud'un, Yeniçeri Ocağı'ndan geriye hiçbir alâmet ve kıyafet bırakmak istemediğini öğrenince, Tunus'tan bir miktar fes alıp tayfalara giydirdi. İstanbul'a döndüğünde, subaylarıyla birlikte Padişah'ın huzuruna başında fesle çıktı. Fes, yenilikçi Padişah'ın hoşuna gitti.
Tunus'tan hemen elli bin adet fes getirtildi. Osmanlıdaki ilk fabrika sayılan İstanbul Eyüp Sultan'daki Feshane, devlet memurlarına fes başta olmak üzere başlık yetiştirmek için kurulmuştu. 1828'de çıkartılan bir kıyafet nizamnamesiyle de fes resmî başlık oldu. Zamanla moda haline geldi. O kadar ki, bir dönem kadınlar bile kullandı.
sadasd
Cumhuriyet döneminde şapka [değiştir]
Erzurum Kongresi sonrası, vakit geceyarısını geçmiş. Mustafa Kemal Paşa, İbrahim Süreyya (Yiğit) ve Mazhar Müfit (Kansu) küçük bir odada çalışıyorlar. Aniden İbrahim Süreyya Bey, Mustafa Kemal Paşa'ya şöyle bir soru yöneltiyor:
"Paşam, başarıya ulaştıktan sonra... neler yapmayı düşünüyorsunuz?"
Mustafa Kemal bu soru üzerine Mazhar Müfit'e dönerek, "Şimdi not et bakalım" diyor, "ama defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya, bir sen bileceksin. Şartım bu. Önce tarih koy: 7-8 Temmuz 1919. Sabaha karşı." Ve zafer sonrası Türkiyesi için düşüncelerini tek tek yazdırıyor:
Bir: Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır.
İki: Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken muamele yapılacaktır.
Üç: Tesettür kalkacaktır.
Dört: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.
Beş: Latin harfleri kabul edilecektir.
Mustafa Kemal, Anadolu'ya gönderilmeden çok önce kendi Türkiyesini oluşturmuştu. Onu Anadolu'ya gönderen Sultan Vahdettin, bir anlamda planlarını gerçekleştirmesine yardım etti.
Atatürk'e göre şapka [değiştir]
Çağdaş olma, evrensel medeniyete katılma, kafaların içini hurafelerden kurtarıp bilimsel düşünceye açma yolundaki çabaları destekleyecek en önemli adımdı. Kişinin kıyafetini değiştirmekle ruhsal yapısının da değişeceği varsayılıyordu. "Arkadaşlar" diyordu, şapkalı olarak ilk kez gittiği Kastamonu'da: "Turan kıyafetini araştırıp canlandırmaya gerek yoktur. Medeni milletlerarası kıyafet, milletimiz için layık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya potin, üstünde pantolon, yelek, gömlek, kravat, ceket ve doğal olarak bunların tamamlayıcısı olmak üzere başta siperi şemsli serpuş; bunu açık söylemek isterim, bu başlığın ismine şapka denir."
Ankara'ya döndüğünde kendisini karşılayan "üst düzey"lerin tamamı şapkalıydı. Hava ile birlikte moda anlayışı da değişmiş, hayat bir gün içinde başkalaşmıştı.
TBMM'de şapka görüşmeleri [değiştir]
Hazırda bekletilen "Şapka iktisasına (giyilmesine) Dair Kanun" Tasarısı hemen Büyük Millet Meclisi'ne sevk edildi. Ama geçirmek çok kolay olmadı. Tasarı görüşülürken, taslağın anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldü. Bunu ileri süren Bursa Milletvekili Nurettin Paşa'ya, Atatürk'ün yakın çevresinden zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) çok sert çıktı: "Hürriyetin nasibi, irticaın elinde oyuncak olmak değildir? Ülkenin çıkarlarına olan şeyler hiçbir zaman anayasaya aykırı olamaz, olmaması mukayyettir (belirlenmiştir)." Herkes sustu. Şapka kanunlaştı. (25 Kasım 1925) Artık erkeklerin şapka dışında başlık giymeleri suçtu. Ama o sırada ülkede yeteri kadar da şapka da yoktu. İnsanlar şapkaya benzer ne bulurlarsa başlarına geçiriyorlardı. Hatta Rum kadınlarının giydiği şapkalar bile bir süre üst tabaka erkekler tarafından kullanılmış ve trajikomik görüntüler oluşmuştu.
Şapka olayları [değiştir]
Şapka Kanunu'nun çıkmasıyla birlikte Erzurum, Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Trabzon ve Gümüşhane'de sert direnişler yaşandı. Ama hepsi çok şiddetli, hatta vahim bir şekilde bastırıldı.
Mesela Trabzon, Hamidiye Zırhlısı tarafından bombalandı. "Bizim uşaklar"ın, "Atma Hamidiye atma, şapka da giyeceğuk, vergi de vereceğuk" diye aman dilemeleri meşhurdur.
Oysa, şapkadan başka bir başlık giymekte direnmenin cezası, kanuna göre, üç aya kadar hafif hapisti. Ama şapka, İstiklal Mahkemeleri'nin en önemli konusu haline getirildi. Ve şapkaya direndikleri gerekçesiyle, başta İskilipli Atıf Hoca olmak üzere, Rize'de 8, Maraş'ta 7, Erzurum'da 4, Sivas'ta 3, İskilip'te 2, Menemen'de 28 olmak üzere, diğer yerlerle birlikte toplam 78 kişi idam edildi