DEMOKRATİK CUMHURİYET
Cumhuriyet,halkın oyları ile seçtiği millet vekilleri ve onlardan oluşan hükümet tarafından yönetildiği bir yönetim şeklidir. Bu sistemde insan haklarına saygı ve hukukun üstünlüğü esastır.
Demokrasi ise, halkın egemenliğine dayanan bir yönetim şeklidir. İnsan hak ve hürriyetlerine saygı duyulan, kişilerin din, vicdan ve ibadet özgürlüklerinin kanunlarla teminat altına alındığı, toplumun kendi yöneticilerini kendi oyları ile belirlediği bir sistemdir. Demokraside siyasi ve hukuki eşitlik esastır.
Cumhuriyetçilik fikri Avrupa’da aydınlanma ile birlikte güç kazanmaya başladı. Bundan önce ise egemenlik papa ile kral arasında paylaşılmıştı. Halkın karar alma yetkisi veya siyasal bir katılımı kesinlikle yoktu. Tabi Avrupa bu duruma gelinceye kadar çok büyük bir bedel ödedi. 1789 Fransız ihtilali ile Avrupa’da cumhuriyet fikri büyük bir çığ gibi büyüdü. Halkta demokrasi fikri gelişmeye başladı. Bunun yanında laiklikte Avrupa’da gelişmeye başladı. Laiklik genel anlamda dinle devlet işlerinin bir birinden ayrılması olarak bilinir. Esas anlamda ise din ve vicdan hürriyeti, din ve vicdan hürriyetinin güvencesidir.
Bizde ise cumhuriyet fikri 1800’lü yıllara kadar dayanır. Esas anlamda ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve cumhuriyetin 1923 yılında ilan edilmesi ile başlamıştır. Atatürk’ün 1919 yılında Samsuna çıkmasına kadar yurdun dört bir tarafı işgal edilmişti. Yönetim biçiminde olduğu kadar, yurdu korumada da Osmanlı aciz kalmıştı. Günün gelişmelerine hiçbir şekilde ayak uyduramıyordu. Babadan oğula geçen padişahlık ne cumhuriyete ne de demokrasiye uyuyordu. Bu yüzden de bir çok yönden ülke ve halk geri kalmıştı.
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk demokratik cumhuriyete geçmek için ilk günlerde bir çok taktikler uygulamış, fakat yeni kurulan cumhuriyette bunda muvaffak olamamıştır. O günün şartlarında demokratik cumhuriyet, başarısız olmuştur. Ama Atatürk’ün asıl amacının demokratik cumhuriyet olduğunu Serbest Fırka Partisi’nin kurdurmasından anlıyoruz. Hatta bu sebeple bir çok parti daha kurdurmuştur.
Cumhuriyet demokrasi ile taçlanmaktadır. Demokrasi daha çok özgürlük ve daha çok katılım demektir. İnsan hak ve özgürlüklerinin bulunmadığı cumhuriyet ve demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
1950’li yıllara kadar Türkiye Cumhuriyeti tek parti ile idare edilmiştir. Bu yıldan sonra ise çok partili bir döneme geçilmiş, demokrasi de fiilen uygulanmaya başlanmıştır. Avrupa’nın uzun bedeller ödeyerek geldiği duruma bizler Atatürk sayesinde kısa yoldan ulaşmış olduk.
Demokratik cumhuriyet her türlü fikrin ve düşüncenin özgürce ifade edildiği bir sistemdir.
Demokratik cumhuriyette halkın söz hakkı esastır. Hiçbir kimse diğeri üzerinde hiçbir üstünlük göremez. Halkın temsilcileri, yine halk adına karar verirler. Kanunlar halkın adına çıkartılır.
Demokratik cumhuriyette hukukun üstünlüğü esas kabul edilir. Bu yüzden bağımsız mahkemeler kamu adına kanunlar doğrultusunda karar verirler.
Cumhuriyet dışındaki yönetim biçimlerinde olduğu gibi halk sürü yerine konulmaz. Devlet, halk için vardır. Halk devlet için değil.
Demokratik cumhuriyette bütün bireyler özgür ve elittir. Atatürk’ün arzu ve uğrunda çok çalıştığı cumhuriyetin demokrasi dışında olması düşünülemez.
Demokrasi ruh, cumhuriyet ise bedendir. Bunlardan birinin olmaması düşünülemez. Neticede dünya üzerinde demokrasinin olmadığı bir çok cumhuriyet ülkeleri mevcuttur. Bunlarda demokrasi olmadığından cumhuriyetleri pek inandırıcı olmamaktadır.
Cumhuriyet yönetimi bir avuç yönetenleri kabul etmez. İlelebet saltanat sürenleri de asla kabul etmez. Saltanatı Atatürk bundan yıllar önce bu topraklardan yine halkla birlikte uzaklaştırmıştır.
Demokratik cumhuriyette devlet halkın hizmetindedir. Siyaseti de devleti de halka hizmet aracı olarak görür.
Demokratik cumhuriyette laiklik vazgeçilemez bir kavramdır. Laiklik din ve vicdan hürriyetini güvence altına alır. Hiç kimse dininden ve düşüncesinden dolayı kınanamaz ve hakir görülemez. Bu güvenceyi vatandaşlara cumhuriyet ve demokrasi vermektedir.
Atatürk için cumhuriyet demek demokrasi demektir.
Atatürk Anadolu insanını kulluktan yurttaşlığa çıkarmıştır. Demokrasinin ve cumhuriyetin dahi adını duymayan bir halka demokrasiyi, cumhuriyeti ve özgürlüğü kısa bir zamanda öğretmek her lidere nasip olmaz. İsteseydi bu milletin başına padişah, kral olurdu. Bu halkı çok seven Atatürk kurduğu cumhuriyeti biz gençlere emanet etmiştir.
O halde;
Demokrasi ve Cumhuriyet insana en uygun bir yönetim biçimidir. Ve bizlere bir çok nimetler sunmaktadır. Bu sebeple canımız pahasına da olsa Atatürk’ün emanet ettiği cumhuriyeti onun ilke ve inkılaplarını korumalı ona sahip çıkmalıyız.