ELEMENTLERDEN BİLEŞİK OLUŞTURMA
Bileşik Oluşturma Elementlerden nasıl bileşik oluşturabilirsiniz? Neler Kullanırsınız? Kibrit, ince bulaşık teli, maşa (ya da pens), ısıya dayanıklı bir kap. Nasıl Bir Yol İzlersiniz? Bir parça bulaşık telini alıp kaba koyunuz, maşayla yanan bir kibriti bulaşık teline yaklaştırınız. Bir süre bekleyerek gözlemleyiniz ve gözlemlerinizi yazınız. Verilerinizi Değerlendiriniz 1.) Bulaşık teline kibriti yaklaştırdığınızda ne oldu? 2.) Yanma olayı bittiğinde oluşan yeni maddeyi bulaşık teli olarak kullanabilir misiniz? 3.) Bulaşık teli hangi maddeyle birleşerek yeni bir madde oluşturmuştur? Vardığınız Sonuç Nedir? 1.) Telin yanması sonucunda oluşan yeni madde bileşik midir? Yanıtınızı nasıl kanıtlarsınız? 2.) Bu deneyi hava almayan kapalı bir kapta yapsaydınız ne olurdu? Bağlan! Bir arabaya bindiğinizde emniyet kemerini takmak neden önemlidir? Neler Kullanırsınız? Oyun hamuru, kalın kitap(4adet) Mukavva ya da tahta, oyuncak araba, iplik, cetvel Nasıl Bir Yol İzlersiniz? 1.3 kitap ve mukavva kullanarak fotoğraftaki gibi rampa oluşturunuz.Kitaplardan birini rampanın sonuna koyarak bariyer yapınız yapınız. 2.Oyun hamurunu kullanarak arabaya sığabilecek büyüklükte bir insan modeli (yolcu) yapınız. 3.İnsan modelinizi arabanın içine yerleştiriniz.Arabayı rampanın başına getiriniz ve serbest bırakınız.Sonucu gözlemleyiniz. 4.Fırlayan yolcunun durduğu noktayla bariyer arasındaki uzaklığı ölçünü ve yazınız. 5.Daha fazla oyun hamuru kullanarak daha büyük bir insan modeli yapınız.Üçüncü ve dördüncü basamakları yineleyiniz. 6.Bu kez insan modelini arabaya iple bağlayınız.Üçüncü ve dördüncü basamakları yineleyiniz. Verilerinizi Değerlendiriniz 1.Araba ve insan modeli rampada birlikte hareket ediyordu.Araba bariyere çarptıktan sonra nasıl bir değişiklik oldu? 2.Daha büyük insan modeliyle etkinliği yinelediğinizde ne oldu? 3.Ağır ve hafif insan modelinin bariyere çarptıktan sonra aldıkları yollar eşit mi? Vardığınız Sonuç Nedir? 1.Ağır ve hafif insan modelinin bariyere çarptıktan sora aldıkları yoların farklı olması sizce nedendir? 2.Arabanın arka camına bir kitap koyduğunuzu düşününüz. Araba birden durduğunda kitabınıza ne olur? Bu olayın etkinliğinizde araba içinde bulunan insan modellerine olanlarla benzerliği nedir? 3.İnsan modelini arabaya bağlamanızın nasıl bir etkisi oldu? Buna göre taşıtlardaki emniyet kemerinin ne işe yaradığını açıklayabilir misiniz? Bağlanan Makara Törenlerde bayrağın göndere çekildiğini gözlemlediniz mi?Bayrak yukarıya doğru nasıl yükseliyor? Neler Kullanırsınız? Cetvel, ip, kitaplar,cisim, makara, dinamometre Nasıl Bir Yol İzlersiniz? 1.Masanın üzerine cetveli, cetvelin üzerine de kitapları resimdeki gibi yerleştiriniz. Makarayı cetvele iple bağlayınız. Makaranın üzerinden ipi geçiriniz. 2.Cismin ağırlığını dinamometreyle ölçüp yazınız. 3.İpin bir ucuna cismi, diğer ucuna da dinamometreyi bağlayınız(Cisim yerde olmalıdır.). 4.Cismi yukarıya kaldırmak için diğer uçtan (dinaBir elementin kimyasal özelliklerini hemen tümüyle, dizilişinin en dış kabuğundaki elektron sayısı belirliyor. Bu sayıya, o elementin kimyasal 'değer'ini belirleyen sayı anlamında, 'değer sayısı' ('valence') deniyor. Çünkü en dış kabuğu dolu olan atomlar, diğer atomlarla ilişkileri açısından daha büyük bir kararlılık sergiliyor ve diğerleri de, duruma göre; ya bu dış kabuktaki elektronlarından kurtulmak veya kabuğu tümüyle doldurmak suretiyle, benzeri bir kararlılığı kazanmak eğiliminde oluyor.
Hidrojen için bu sayı 1. Nötür bir hidrojen atomu bu haliyle, kimyasal tepkimeye girme fırsatı bulduğunda; ya bu elektronunu da verip, kurtulmak veya bir elektron daha alıp, 1s kabuğunu doldurmak gibi iki seçeneğe sahip görünüyor. Fakat, mevcut elektron tarafından yükü büyük oranda kamufle edilmiş bulunan çekirdek, ikinci bir elektronu yörüngede tutacak çekme kuvvetini uygulayamıyor. Dolayısıyla hidrojen, girdiği kimyasal tepkimelerde hep, elektron vererek, + yüklü iyon haline geçiyor. Elektrostatik açıdan + yüklü olmayı tercih ettiğinden, 'elektropozitif' olduğu söyleniyor. Hem de bunu güçlü bir şekilde yaptığından, 'güçlü bir elektropozitif element' olarak nitelendiriliyor. Veya elektron ilgisinin ('affinity') zayıflığından söz ediliyor. Helyum ise, tek ve en dış olan kabuğu zaten dolu olduğundan, elektron alış verişlerine, yani kimyasal tepkimelere pek yanaşmıyor. Dolayısıyla, soygaz olarak biliniyor. Çekirdeğinin yükü veya çekim kuvveti, hidrojeninkinden daha büyük olduğundan, yarıçapı daha küçük...
Atom numarası sıralamasında bir sonra gelen Li, en dış 2s kabuğunda tek bir elektrona sahip. Dolayısıyla, kimyasal tepkimelerinde aynı hidrojen gibi, 'elektropozitif' davranıyor. Zaten bu yüzden, kimyasal özelliklerinin benzerliğinden dolayı, tabloda hidrojenin altına konmuş. Hatta lityumun 2s elektronu, hidrojenin 1s elektronundan daha yüksek bir enerji düzeyinde. Dolayısıyla lityum bu elektronunu, hidrojenden daha bile kolay verebiliyor. Yani elektropozitifliği daha yüksek. Çekirdek yükünün daha büyük olmasına karşın, n=2 değerli yeni bir kabuğa geçilmiş olduğundan, yarıçapı hidrojeninkinden daha büyük. Saf hali, olağan koşullarda katı. Bir tepkimeye giremediği bu durumda dahi, 2s elektronuna karşı tutkusu çok zayıf ve bu 'değer elektronu' çoğu zaman, kristal yapı içerisinde serbestçe dolaşabiliyor. Bu yüzdendir ki saf lityum; yüksek ısıl ve elektrik iletkenliğiyle, güçlü metal özellikleri sergiliyor.
Ardından gelen berilyum, aynı derecede güçlü bir şekilde olmasa da, 2s2 elektronlarını vermeye ve metal gibi davranmaya hazır. Ancak, daha sonra gelen borondan başlayarak 2p yörüngeleri doldukça, elektron verme eğilimi giderek zayıflıyor. Oksijene gelindiğinde, bu eğilim tam tersine; elektron alma eğilimine, yani 'elektronegatif' özelliğe dönüşüyor. Çünkü 1s22s22p4 yörünge şemasına sahip olan oksijen artık, en dış kabuğunu 2 elektron alarak doldurmayı tercih ediyor. Flor ise bu işi tek bir elektronla yapabiliyor. Dolayısıyla, çok güçlü bir elektron alıcısı, güçlü bir 'elektronegatif' element. Dış kabuk nihayet dolduğunda karşımıza, kimyasal tepkimelere karşı ilgisiz bir asal gaz daha çıkıyor: Neon. Bu yüzden helyumun altına konmuş zaten tabloda... Bu arada n=2 kabuğu dolduruldukça, çekirdek yükündeki artışın baskınlığı nedeniyle, yarıçaplar giderek küçülüyor.
Halbuki bir sonraki sodyuma, Z=11 atomuna gelindiğinde; yeni bir (n=3) kabuğuna geçilmiş oluyor ve yarıçap birden büyüyor. En dış orbitalindeki tek elektronu kolayca vermeye hazır olan sodyum, bu yüksek elektropozitifliği sayesinde, tıpkı hidrojen ve lityum gibi, güçlü metal özellikler sergiliyor. Bu yüzden onların altında yer alıyor. Hatta, elektropozitifliği onlarınkinden daha bile yüksek. Çünkü en dış 3s elektronu, diğerlerinin 1s veya 2s elektronundan daha yüksek enerji düzeyine sahip ve bu nedenle, iyonlaşması daha kolay.
Sodyumdan sonraki magnezyum, gerçi sodyuma göre daha zayıf, ancak hala güçlü metal özelliği taşıyor. Fakat bu özellik, alüminyumla başlayarak, daha sonraki elementlerde giderek zayıflıyor. Kükürtten sonra ise sırada; elektron vermek bir yana, güçlü bir elektron alıcısı olan klor geliyor. Klor tıpkı, tabloda tam üstündeki flor gibi davranıyor. Ancak, elektron tutkusu onunki kadar güçlü değil. Çünkü, klorun en dış kabuğunu oluşturan 3p yörüngeleri, florun dış kabuğunu oluşturan 2p yörüngelerinden daha yüksek bir enerji düzeyine sahip. Dolayısıyla enerji ölçeğinde klor, 3p yörüngelerini doldurmak için aldığı elektronu, florun 2p yörüngelerine aldığı elektron kadar derinlere indiremiyor. Sonuç olarak da bu ek elektronu kendisine, florun yaptığı kadar güçlü bir şekilde bağlayamıyor. Yani, flora göre daha zayıf elektronegatif özellik taşıyor.