Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Emre Belözoğlu Hayatı

Emre Belözoğlu Hayatı Hakkında Bilgi - Emre Belözoğlu Hayatı Nedir Özet


Araştırmalar




Emre Belözoğlu Hayatı





Emre Belözoğlu futbolcu. 7 Eylül 1980 tarihinde İstanbul'da doğdu.Ailesi Arnavut Kökenlidir. Emre şu an orta saha oyuncusu olarak İngiliz Newcastle United takımında ve Türk milli takımında oynuyor.

Emre Belözoğlu Galatasaray kulübünde yetişdi, ve kendini ilk olarak 1996-97 sezonunda kulubün 16 yaş futbolcu taramalarında gösterdi. Kendisini Fatih Terim keşfetti ve takıma kazandırdı. Ertesi yıl takımın normal ve devamlı oyuncusu oldu, ta ki 2000-01 sezonuna kadar. 2000 yılında UEFA kupasını kazanan takımdaydı. 2001 yılında İtalyan Inter takımına transfer oldu. Türk Milli takımının sürpriz bir şekilde 3.cü olduğu 2002 Dünya kupasında, Milli takımın en iyi oyuncularından biri idi.

Emre, 2004 Mart'ında Pele tarafından yaşayan en iyi 125 futbolcudan biri olarak gösterildi.

Newcastle kulübü Emre Belözoğlu için Inter klubüne £3.8m vermeyi kabul etti, ve Emre 14 Temmuz 2005 tarihinde Newcastle ile sözleşme imzaladı.
Oynadığı Kulüpler

* Galatasaray (1999-2001)
* Inter Milan (2001-2005)
* Newcastle United (2005-)


Emre için İtalya basınında yer alan yorumlar

Corriere dello Sport adlı gazeteden süper bücürümüz için yapılan yorumlardan ilginç alıntılar: “Önce sol kanatta oynatıldı, üzerine düşeni yaptı. Daha sonra Cuper tarafından ortaya kaydırıldı, orada da daha fazlasını yaptı.” “Cuper’in Topkapı’daki küçük elması. Koşuyor, rakibini hırpalıyor, ataklar yaratıyor, eğer daha basit işler yapmak isterse doğru zamanlarda önemli asistler veren bir kişi haline geliyor. Crespo ile birlikte güzel bir ikili oluşturdular, heyecan veriyor.”

La Gazzetta dello Sport gazetesinin Emre için yaptığı yorumlardan ve attığı başlıklardan bir kaçı ise şöyle: “Aslında kanatta oynaması lazım ama ortaya kaydırıldı. Kargaşaya sebep olsa da adeta iki kişi için koşuyor.” “Hem rakibini hem de San Siro seyircisini deliye döndürdü” “İnter'in kalbi Emre” “Deha Emre, ölümsüz Maradona'nın hamurundan” “Emre hemen hemen bir idol. Oyunu çabuklaştırması, zekice boşluk yaratması, ortalarıyla ilk yarım saatte San Siro’yu elektriklendirmeyi başarıyor. Hem rakibini hem de San Siro seyircisini deliye döndürdü. Orta sahada kendi rahatlığıyla gözüküyor ve her zaman daha fazla seviliyor. Seyirciler onu, inanarak alkışlıyor. Eğer böyle devam ederse kısa zamanda gerçek bir idol olacak. İkinci yarı daha tedbirli, taktik olarak daha akıllı bir
oyun ortaya koyuyor”


Corriere della Sera ve Tutto Sport gazetelerinde yapılan yorumlar ise: “Vitesi boşta çılgın giden Emre, hiç durmayan özel bir motor gibi maçın baş aktörü olmayı hakediyor” “Emre büyüyor. Yaratıcı ve maçta tüm arkadaşlarından daha iyi. Top çalıyor, oyunu hareketlendiriyor, topu ayağında fazla tutmuyor. Forvet oyuncularını teker teker deniyor. Çok iyi. Devamlılık onu sadece daha iyi yapıyor”



***BİR DEVİN HİKAYESİ***

Emre'nin hikayesi 7 Eylül 1980 yılında Zeytinburnu'nda ki Bahçekapı Apartmanı, 29 numaradaki 2 gözlü evde başlıyor. Emre'nin babası eski futbolculardan; "Piliç Mehmet" lakaplı Mehmet Belözoğlu. Futbol hayatına Yedikule'de başlayıp, Edirnespor ve Ankara Demirspor'da oynamış. En büyük hayali bir gün Galatasaray formasını giymektir. Ama yaşadığı bir sakatlık hem futbol yaşantısının bitmesine, hem de parasız günler yaşamasına neden olur. Belözoğlu ailesinin en büyük umudu küçük Emre oluyor. 7 yaşında mahallesinin takımı olan Güneşspor'da parlıyor Emre'nin yıldızı. Emre'yi futbolcu yapmayı kafasına koyan "Piliç Mehmet" 1988'de kolundan tutup, futbol okuluna götürüyor oğlunu. Okul dediğimiz, şimdiki gibi öyle yeşil sahalı, dört başı mahmur bir tesis değil. Zeytinburnuspor Kulübü'nün altyapısı... Tabii o zamanlar Emre'deki cevheri keşfetmek de kolay değil.

ANNESİ İSTEMEDİ AMA...
Emre'nin annesi Fatma Hanım, eşinin çektiği sıkıntıları bildiğinden Emre'nin futbolcu olmasını istemiyor. Ama babası bastırıyor. Emre de o zamanlar futbolla yatıp futbolla kalkıyor. Televizyonda maçlarını izlediği Barcelona'nın hayranı. Mahalledeki arkadaşlarına, ballandıra ballandıra bir gün Barcelona formasını giyeceğini anlatıyor. Küçük Emre için 29 Mart 1990 tarihinin önemi büyük çünkü bu tarihte ilk kez lisanslı futbolcu oluyor ve Zeytinburnuspor Kulübü'nde amatör olarak futbola başlıyor. O yıllarda Emre'yi izleyenler, "Sol ayağını iyi kullanırdı. Ama koşmayı sevmezdi. Sürekli çalım atar, bu yüzden yediği tekmelerle yerde kıvranırdı" diyor. Emre'nin diğer çocuklar arasında sivrilmesi uzun sürmez. En büyük şansı da o zaman Galatasaray'ın altyapısında idareci olan Salih Bulgurlu olur. Bulgurlu, "Torunum benim" diye sevdiği Emre'deki cevheri kısa sürede farkedip, ona özel çalışmalar yaptırdı. Galatasaray'a ve Türk futboluna Bülent Ünder, Müfit Erkasap, Cüneyt Tanman, Bülent Korkmaz, Suat ve Okan gibi pek çok yıldızı kazandıran Bulgurlu, yaklaşık 4 yıl boyunca Emre'ye gözü gibi bakar. Ona futbolun bütün temel teknik ve becerisini kazandırır. Temeli kuvvetli olan Emre de hemen her sezon temele bir tuğla eklemeyi başarır. 12 yaşından sonra İstanbul'da futboldan anlayan ne kadar adam varsa, Emre'yi izlemeye başlar.

GALATASARAY KEŞFETTİ
Emre'yi ilk keşfeden de, şu anda Samsunspor Teknik Direktörü olan, bir dönem Fatih Terim'in yardımcılığını yapan Bülent Ünder'dir. Galatasaray altyapısında çalışan Bülent Hoca, Bulgurlu'ya gidip "Hocam elini ayağını öpeyim. Göreceksin, bu çocuk 2 yıl sonra Avrupa'yı sallar. Onu bize ver" diye defalarca ricada bulunur. Oldukça maceralı bir transferden sonra Emre, 1995'te resmen Galatasaraylı olur. Ama o dönemde Şehremini Lisesi 1. sınıfında okuyan Galatasaraylı Emre'yi Salih Bulgurlu, her sabah evinden alır, Zeytinburnu'ndan trene bindirip kendi elleriyle Florya'daki antrenman sahasına getirir. İdman bittikten sonra da evine geri götürür.

TERİM'DEN MERCEDES YASAĞI
O günlerde Emre'nin en büyük hayali Avrupa'ya transfer olmaktı. Sürekli "Bülent Hoca, Avrupa'ya gitmek için ne yapmam gerekir?" diye sorar. Bülent Hoca, Avrupa konusunda en az Emre kadar inançlıdır. Ona mutlaka lisan öğrenmesi gerektiğini söyler. Hatta İngilizce öğretmeni olan halasından Emre'yle ilgilenmesini rica eder. Emre bir dönem, Arif ve Okan ile birlikte İngilizce kursuna gider. Bu birikim, 2 sene sonra Galatasaray'la başlayacağı Şampiyonlar Ligi macerasında işine çok yarar. Emre, Galatasaray'da şöhret basamaklarını birer birer tırmanır. İlk günlerde Zeytinburnu'ndan Florya'ya trenle giden Emre, "sınıf atlayıp" taksiye binmeye başlar. 1998'de 18 yaşını doldurup ehliyetini alınca da, kendine ait ilk otomobili olur. Modeli Mercedes A-140'tır. Ama karşısına hocası Fatih Terim çıkar. Emre'nin havaya girmesine izin vermek istemeyen Terim, otomobilinin anahtarını alıp Emre'ye bir süre Mercedes yasağı koyar. Emre ancak sezon sonunda Mercedes'ine kavuşur.

TERİM İLK KEZ PİŞMAN
Galatasaray'daki ortam Emre'nin futbolunu da geliştirir. 1996-97 sezonunda Galatasaray'ın 2-0 mağlup duruma düştüğü maçta Beşiktaş'ı 3-2 yenerken son golü 83. dakikada Emre atar. O maçtan sonra Terim, Emre'nin kolunda 5 milyarlık bir Rolex saat görür. "Sen annene-babana ev almadan, nasıl gidip böyle pahalı saatler takarsın. Utanmıyor musun?" diye fırçalar. Emre ağlamaklı bir şekilde, "Saat Arif abimin. Beşiktaş'a gol attığım için kendi saatini bana hediye etti" diyebilir ancak. Terim pişman olmuştur: "Aferin Arif'e! Bunu bizim düşünmemiz lazımdı" der. Ve Emre, 1999'da ailesine Florya'dan bir ev satın alır. Oraya yerleşirler.

VE O ACI KAZA...
Şöhret basamaklarını hızla tırmanan Emre, hayatının en acı olayını 29 Ekim 2000'de yaşar. Sabah 05.30'da arkadaşlarıyla, koşu yapmak için Belgrad Ormanları'na giderken, E-5'in Merter sapağında karşıdan karşıya geçmeye çalışan Güneş Otel'in temizlik işçisine çarpar. İşçi ölür, Emre acılar içindedir. Bilirkişi tarafından 8'de 1 suçlu bulunan Emre, hapse girmekten kurtulur. İşçinin ailesine de yardım yapma sözü verir. Gerçi bu söz, bir kısım medyanın "doldurduğu" işçinin eşi tarafından istismar edilir ama Emre bu sözünü unutmaz.


EMRE'Yİ ANLATTILAR


HOCASI FATİH TERİM:
'Okan yüzünden kadro dışı' "Bir sabah Florya'da idmanımız var. O zaman asker olan Okan, Emre'nin manevi ağabeyi. O ne derse Emre onu yapıyor, sözünden dışarı çıkmıyor. İkisi birden idmana geç kaldı. Önce Emre geldi. "Nerdesin?" diye sordum. "Hocam, kusura bakma" dedi. Azarı işitti. 2 dakika sonra Okan geldi, o da benzer şeyler söyledi. Ama beraber olduklarını gizlediler. Araştırdım, meğer Okan o gün birliğinden izin alacakmış. Emre de Okan'ı almaya gitmiş. Komutanlar izin faslını uzatınca, Emre de onu beklemiş. Okan'a kızarım diye, bunu bana anlatmadı. Aralarındaki dayanışma hoşuma gitti. Ama yine de Emre'yi kadro dışı bıraktım." Leeds'te kalkanımız oldu "Emre'nin UEFA şampiyonluğunu almamızda büyük rolü var. Kırmızı kart gördüğü deplasmandaki Leeds maçını da unutamam. Orada katledilebilirdik. Seyirci azgın boğa gibiydi. Biz öne geçmiştik, Leeds 10 kişi kalmıştı. O sırada Emre gitti Leeds'li bir futbolcuya çift daldı. Belki dokunmadı, ama hakem bizden birini atmaya hazırdı. Ben de sahadan çıkarken, Emre'yi itekledim. Bu hareketim çok eleştirildi ama orada "Hakem haklı, seyirci haklı, sen haksızsın" diyerek onu deşifre ettim. Üzüldü ama o maçta bizim kalkanımız oldu."

G.SARAY ESKİ MENAJERİ CÜNEYT TANMAN:
'Hagi'den bile tembeldi...' "Emre'yi Galatasaray PAF takımında seyrettim. Hagi'den bile tembeldi. Hiç koşmazdı, top ayağına geldiği zaman oynardı. Ama Terim'le birlikte inanılmaz bir aşama kaydetti. Önce sadece takımı için oynamayı öğrendi. En ufak hatasında Terim onu kadrodışı bıraktı veya yedek tuttu. Saha dışındaki hareketlerini de kontrol altına aldı. Bütün bunlar Emre'nin futboluna olumlu şekilde yansıdı. Avrupa tecrübesi de kazanınca ortaya 'kusursuz bir yıldız' çıktı."

ÖRNEK ALDIĞI YILDIZ GEORGE HAGI:
'Artık komple futbolcu' "Ben Galatasaray'a geldiğimde Fenerbahçe'den Oğuz ayrılmıştı. O çok önemli bir oyun kurucuydu. Yerinin doldurulabileceğini sanmıyordum. Ama gördüm ki, Emre onun boşluğunu doldurabilecek yetenekte bir oyuncuydu. Avantajı benimle birlikte idman yapmasıydı. Futbolu seviyor ve çok istekli. Ama vuruş tekniği konusunda onu uyardım. Hatta özel olarak
çalıştırdım. Artık Emre komple bir yıldız."






EMRE'NİN OLAYLI TRANSFERİNİN ÖYKÜSÜ
Galatasaray'dan Fener'e büyük çalım Emre'nin kendilerinden izinsiz transfer yaptığını söyleyen Zeytinburnuspor Kulübü Başkanı Süleyman Karabel ona hala kırgın... Emre'nin 1995'te Zeytinburnu'ndan Galatasaray'a transferi mafya filmlerine taş çıkartacak olaylara sahne olur. Emre'yi 2 yıl takip eden GS'nin altyapı hocası Bülent Ünder, Emre'nin babası Mehmet Belözoğlu'nu o zamanki yönetici Adnan Polat'la görüştürür. 100 milyon lira kapora ödenir ve el sıkışılır. Bunu öğrenen Fenerbahçe de devreye girer.

FENER 9 MİLYAR VERDİ
Bu transfer için Selim Soydan görevlendirir. Soydan kısa bir araştırmadan sonra, Emre'nin babasının eski Fenerbahçeli yönetici Ali Dinçkök'ün fabrikasında çalıştığını öğrenir. Hemen fabrikaya gidip Mehmet Bey'i ikna etmeye çalışır ama babası "Zeytinburnu'nun başkanı Süleyman Karabel'le konuşun" der. Fenerbahçe ile Zeytinburnu masaya oturur. Karabel, "Galatasaray 4.5 milyar verdi. Siz ne veriyorsunuz?" diye sorar. Cevap "Bizden iki katı" olur. Karabel, bu teklife bayılır ve el sıkışılır. Bu sırada Galatasaray Menajeri Adnan Sezgin'in aklına bir 'cinlik' gelir. Yönetmelikte "18 yaşından küçük futbolcular anne ve babası izin verdiği takdirde, federasyon harcı ödenip transfer gerçekleştirebilir" diye bir madde vardır. GS, Emre'nin ailesini ikna eder, federasyona 300 milyon yatırılır ve FB'nin transferi, Zeytinburnu'na hiç para vermeden yapılır. Karabel, bir anda çılgına döner. Emre ve ailesi ise Karabel'den kaçar. Karabel, "Emre elimi öpmek için bir gün yanıma geldi. Ona, 'Sen bize büyük yanlış yaptın. Oysa ben sana zamanında harçlık bile vermiştim. Bir daha buraya gelme' dedim. Hala Emre'ye kırgınım" dedi

Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış