Günümüzde, özellikle gençler arasında yaygın olan bir kanı, yaşamımızın hemen her alanını etkileyen bilgisayarların, son yıllarda ortaya çıkmış olduğu ve geliştiği yönündedir. Oysa, konunun uzmanları ve özellikle kıdemlileri, bunun böyle olmadığını, 19. yüzyıldaki ilk girişimlerden sonra bile, en az 50-60 yıllık parlak, bir geçmişin göz ardı edilmemesinin gerekli olduğunu çok iyi bilirler. Bu yazının amacı, bilgisayarların son 60 yıllık geçmişindeki gelişmeleri kısaca gözden geçirmek ve çağımıza damgasını vuran bu gelişme sürecindeki belirli “Kilometre Taşları”nı saptamaktır. Donanım ve yazılım alanlarındaki gelişmeler, ilk 10 yılın ardından, 5 yıllık aralıklarla ele alınmış ve bu dönemlerde, genel olarak dünyadaki, özel olarak da yurdumuzdaki önemli gelişmeler üzerinde durulmuştur. Doğal olarak, bu satırların yazarının gelişme sürecine bakış açısı, bilimsel ve teknik uygulamalara yönelik ve “Yapı Mühendisliği” ağırlıklı olacaktır. Okuyucuların sabrını zorlamamak amacı ile, bu ilk yazıda başlangıçtan 1975 yılına kadar olan gelişmeler ele alınmıştır.
İlk Girişimler
1801 yılında Fransa’da bir dokuma ustasının oğlu olan ve mesleği babasından devralmış bulunan Joseph-Marie Jacquard (1752 – 1834) değişik renkli iplikleri belirli bir düzen içinde seçerek dokumayı gerçekleştiren bir dokuma tezgahı geliştirdi.
İpliklerin seçilmesi delikli kartlar aracılığı ile yapılıyor ve desenli kumaşların üretimi yarı otomatik olarak gerçekleştiriliyordu. Günümüzde hala yaratıcısının adı ile anılan “Jakarlı” kumaşlar bu düzenin daha gelişmiş biçimleri ile üretilmektedir. Jacquard tarafından geliştirilmiş olan dokuma tezgahı, özel amaçlı olmasına karşın günümüz bilgisayarlarının babası sayılabilir. Özellikle düzenin veri girişini sağlayan “Delikli Kartlar” sonraları, 70’li yıllara kadar, bilgisayarların başlıca veri girişi aracı olarak kullanılmıştır.
Daha sonra, 1832 yılında İngiltere’de Sir Charles Babbage (1791 – 1871), “Analytical Engine” adını verdiği “Genel Amaçlı” bir bilgisayarın yapımına başladı.
Bu ilk bilgisayar çok sayıda dişli, çark ve maniveladan oluşan mekanik bir araçtı. Babbage, geliştirdiği aygıt üzerinde sonu gelmeyen değişiklikler ve geliştirmeler yaptı. Belirli aralıklarla (birkaç yılda bir) ödenek istedi. Analytical Engine, Babbage’ın yaşamının sonuna kadar bitirilemedi. Bu süreçte Babbage ile işbirliği yapan Lady Lovelace ilk programcı oldu.
Aslında Lord Byron’un kızı olarak doğmuş olan Lady Lovelace (Ada Byron) çok kısa yaşamı boyunca programlama çalışmalarında önemli gelişmelere imza atmıştır. Onun 1843 yılında yazdığı ve “Programlamanın İlkeleri”, adını verdiği çalışmasındaki genel esaslar bu gün için de geçerliliklerini yitirmemişlerdir. 1980 yılında geliştirilen bir programlama diline ADA adının verilmesi onun adını yaşatma doğrultusunda önemli bir çabadır.
Babbage’ın geliştirdiği aygıtta delikli kart kullanılmıyordu. Delikli kartlar 19. yüzyılın sonunda Amerika’da yeniden kullanıma geçti. O yıllarda A.B.D.’ de 10 yılda bir sayım yapılıyordu. 1880 sayımına ait sonuçların değerlendirilmesi o kadar uzun sürmüştü ki, 1890 yılında yeni sayım yapılıncaya kadar bu değerlendirmenin sonuçlanmayacağı anlaşıldı. Hükümet sorunun çözümlenmesi için, Herman Hollerith adlı bir uzmanı görevlendirdi. Onun 1886 yılında geliştirdiği mekanik “Sıralama Makinesi” ile sorun kısa zamanda çözüldü.
Bu aygıt veri girişi olarak delikli kartları kullanıyor ve istenen düzende sıralama yapıyordu. Sonraki yıllarda gerek bu aygıtın benzerleri, gerekse genel veri girişi aracı olarak delikli kartlar bilgisayar endüstrisinde geniş bir kullanım alanı buldu.
1945-1954
Bu ilk girişimlerden sonra, modern bilgisayarların genel amaçlı kullanımının başlangıcı 40’lı ve 50’li yıllardır. Genel amaçlı kullanım, 1951 yılında, iki adet UNIVAC bilgisayarının, Amerika’daki iki özel kuruluş tarafından satın alınması ile başlamıştır. Ancak genel amaçlı uygulamanın yaygınlaşması, 1953 yılında, ilk IBM bilgisayarlarının kullanımı ile başlamıştır. Bu ilk 5 yıllık dönemde, önce IBM 701, daha sonra da IBM 650, uygulamada en yaygın olarak kullanılan bilgisayarlar olmuştur.
Ancak, modern bilgisayarların geliştirilmesi süreci, 1951 yılından çok önce başlamıştır. Genel amaçlı elektronik bilgisayarların babası sayılabilecek olan ENIAC, 1945 yılında Pennsylvania Üniversitesinde çalışmaya başlamıştı. J.P. Eckert ve J.W. Mauchly tarafından geliştirilmiş olan ENIAC, çok sayıda anahtar ve fiş yardımı ile programlanabiliyordu.
Daha sonraki yıllarda, özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde, pek çok üniversite ile askeri ve özel kuruluş, bilgisayar geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırdılar. Geliştirilen bilgisayarlar arasında, tasarım kavramlarının önemi bakımından ön sıraları, EDSAC (1949, İngiltere), UNIVAC (1951), EDVAC (1952) ve IAS (1952) almaktadır. Gerek bu öncülerin, gerekse daha sonraları geliştirilen bilgisayarların fikir babası sayılan John von Neumann‘ın çalışmaları, bu dönemin en önemli ürünü olarak kabul edilmektedir.
1955-1959
Bu döneme damgasını vuran gelişme, kuşkusuz, “Transistor”un bilgisayar tasarımına uygulanmasıdır. 1948 yılında Bell Laboratuarlarında geliştirilen transistorların, 1956 yılından başlayarak, bilgisayarlarda kullanılması, bir yandan tonlarca ağırlığı makul bir düzeye indirdi, diğer yandan güç ve çevre koşulları gereksinmelerini önemli ölçüde azalttı. Böylece, bu dönemde geliştirilen ve “2. Kuşak” olarak adlandırılan daha ucuz ve daha pratik bilgisayarlar, uygulamada daha yaygın olarak kullanılmaya başladı. 1956 yılında, IBM tarafından geliştirilen ve bilgisayar programcılığını geniş ölçüde kolaylaştıran FORTRAN programlama dili, uygulama alanının büyük ölçüde genişleyip yaygınlaşmasına yol açtı.
1960-1964
Bu dönem, hem dünyada hem de yurdumuzda çok önemli gelişmelerin yaşandığı, ilk “Patlama” dönemidir. Dünyada, mikroelektronik ve yarı iletken tekniklerinin geliştirilmesi, çok daha küçük boyutta, hızlı, güvenilir ve ekonomik olan “3. Kuşak” bilgisayarların üretilmesine yol açıyordu. Yazılım alanında da bir yandan FORTRAN dili geliştiriliyor, öte yandan ALGOL ve COBOL gibi yeni diller (derleyiciler), bilimsel ve ticari programlama alanlarında yeni ufukların açılmasını ve uygulamaların yaygınlaşmasını sağlıyordu.
Yurdumuzda bilgisayara kullanımının başlaması da bu dönem içinde olmuştur. İlk olarak 1962 yılında, T.C. Karayolları’nın Anakaradaki merkezinde bir bilgisayar kuruldu ve çalıştırıldı. Yine aynı yıl içinde, İstanbul Teknik Üniversitesi ile Orta Doğu Teknik Üniversitesinde, bilgisayar kullanımı hazırlık kursları başlamıştı. İ.T.Ü.’deki kursların organizasyonunda öncülük yapan rahmetli hocamız Prof. Dr. Mustafa İnan’ın heyecanı, kurslara katılan öğretim üyeleri ile yardımcılarının coşkulu çalışmaları, kursları veren Dr. Şenol Utku ile Dr. Cenap Oran’ın değerli ve özverili katkıları, o günlerin unutulmaz anıları olarak içimizde yaşamaktadır. 1963 yılında, yurdumuzun önde gelen eğitim kurumlarının üçü, İ.T.Ü., O.D.T.Ü. ve B.Ü., IBM 1620 bilgisayarlarına kavuştular. İ.T.Ü.’de bilgisayar kurulmasında o dönemin yöneticilerinin ileri görüşlülükleri büyük rol oynamıştı. Ancak bu konuda öncülüğü, sayın Prof. Nimet Özdaş yapmıştı. O yıllarda IBM 1620, tüm dünyada, özellikle eğitim kurumlarında, en yaygın olarak kullanılan bir modeldi; 100 m²lik bir alan kaplıyordu ve 40K ana belleği vardı. Evet, baskı hatası yok; bellek sadece kırkbin bayttan ibaretti. Hatta, bunun yaklaşık 13K kadarı işletim sistemine ayrıldığından, kullanılabilen bellek sadece 27K idi. Disk veya teyp gibi yardımcı bellek birimleri de olmadığından, uygulamalar oldukça kısıtlı kalıyordu. Daha sonra, 1965 yılında, disk kullanma olanağına kavuştuğumuz sıradaki coşkun sevincimizi bu gün gibi anımsıyorum.
O yıllarda ve daha sonra uzun yıllar boyunca, bilgisayar alanı ile ilgilenenlerin ve hatta yöneticilerin, genellikle “İnşaat Mühendisi” kökenli olmaları ilgi çekicidir. İnşaat Mühendisliği alanında, sayısal hesap gereksinmesinin yoğun olması, bu alanda çalışan çok sayıda bilim adamı ve araştırmacı için, bilgisayarın önemli bir ilgi odağı haline gelmesine yol açıyordu.
1965-1969
Çip (Chip) adı verilen baskılı bütünleşik devrelerin bilgisayar teknolojisinde kullanımının başlaması, çok daha güçlü, pratik ve ekonomik “4. Kuşak” bilgisayarların geliştirilmesine yol açtı. Üstelik bu bilgisayarlar güçlü oldukları oranda küçük hacımlı idiler. Donanım ve yazılım alanındaki hızlı ve kapsamlı gelişmeler, yeni bir devrimin habercisi niteliğindeydi.
Bu dönemde yurdumuzda da, özellikle üniversitelerde, bilgisayar uygulamaları yoğunlaşıyordu. Bilgisayar merkezleri, bir anlamda kabuk değiştirmeye başladı. Basit bir hesaplama aracının etrafında kümeleşmiş bir grup meraklı yerlerini, daha kapsamlı ve etkin, “Hesap Merkezi” organizasyonlarına terk ediyor, “Sistem Programcısı”, “Bilgi İşlem Koordinatörü” vb., profesyonel elemanlardan oluşan kadrolar, tüm kuruluşa hizmet vermeye başlıyordu. O zamanki adı ile, “Elektronik Hesap Bilimleri” enstitüleri kurulmuş ve bağımsız olarak eğitim ve araştırma çalışmaları yapmaya başlamıştı. İlgi çekici olan bir nokta, o yıllarda, yurdumuzun önde gelen eğitim kurumlarında, bilgi işlem enstitü veya merkezlerinin yöneticiliğini, inşaat mühendisi kökenli öğretim üyelerinin yapması idi. Bunlar, İ.T.Ü’de Prof. Dr. Enver Çetmeli, O.D.T.Ü’de Prof. Dr. Ziya Aktaş ve B.Ü.’de Prof. Dr. Semih Tezcan idiler. Bu gelenek İ.T.Ü.’de 80’li yılların ortalarına kadar sürmüştür. 1968-69 ders yılında, İ.T.Ü. İnşaat Fakültesinde, FORTRAN kurslarının yerini, “Elektronik Hesap” dersleri aldı ve böylece, yurdumuzda ilk programlı bilgisayar eğitimi başlamış oldu.
1970-1974
Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, dev adımlarla ilerlemeye başladı. Çok kullanıcılı ana bilgisayarların geliştirilmesi, uygulama alanının birdenbire çok büyük boyutlara ulaşmasına yol açtı. Bilgisayar uzmanları ve kullanıcılar, delikli kartlardan, kağıt şeritlerden ve bilgisayar merkezlerine bıktırıcı gidip gelmelerden kurtulmaya ve tüm işlemleri terminal ekranları başında yapmaya başladılar.
Bugün her banka şubesinde, alışveriş merkezinde ve resmi veya özel kuruluşta görmeye alıştığımız terminaller, ancak kısıtlı sayıda ve belirli büyük merkezlerde bulunuyordu. Ama artık, bugünkü yaygın uygulamanın temelleri atılmıştı.
Bu dönem, yaklaşık 10 yıl sonra gerçekleşecek olan, büyük “Kişisel Bilgisayar Devrimi”nin de temellerinin atıldığı dönemdir. 1971 yılında, bugün Silikon Vadisi olarak bilinen, California’daki Santa Clara vadisinde, Intel diye adı duyulmamış küçük bir şirkette, Intel 8008 adı verilen ilk “Mikroişlemci” geliştirildi. “Mikroçip” olarak da bilinen bu mikroişlemci, bir bilgisayarın tüm merkezi işlem biriminin, tırnak büyüklüğünde bir silikon çip içine sığdırılmasını sağlıyordu. Daha sonra, 1974 yılında geliştirilen Intel 8080 mikroişlemcisi, ilk kişisel bilgisayarlarda (Apple) kullanılmaya başladı.
Yine aynı yıl içinde, genç ve yetenekli bir genç, ilk kişisel bilgisayarlarda kullanılmak üzere, BASIC programlama dilinin bir yorumlayıcısını geliştirmeye çalışıyordu. Bu genç adam, sonraki yıllarda Microsoft şirketini kuracak olan ve bugün tüm dünyada tanınan ünlü Bill Gates’ten başkası değildi.
Yurdumuzda hala, “Delikli Kart” dönemi yaşanıyordu ama, bilgisayar kullanımı hızla yaygınlaşmaya başlamıştı. Bazı büyük özel ve resmi kuruluşlar, muhasebe işlemlerini, bilgisayar destekli olarak yapmaya başladılar. Mühendislik araştırma ve uygulamalarındaki gelişmeler de oldukça yoğundu. FORTRAN dili ile geliştirilen ilk “Bilgisayar Destekli Tasarım” programları endüstride de kullanılmaya başladı. İlk olarak 1973 yılında, ERALKO Mühendislik Şirketi, bir “Elektronik Hesap” bölümü kurdu ve çok katlı yapıların tasarımında, bilgisayar kullanmaya başladı. Daha sonra bu bölüm, BİLSAR adını alarak bağımsız bir yazılım şirketine dönüştü. Türkiye’nin ilk yazılım şirketi olan BİLSAR, çalışmalarını bugün de sürdürmektedir