Haci Bektas Veli Dergahi
Haci Bektas Veli’nin yasam öyküsü ile ilgili söyleyebileceklerimiz, ölümünden birkaç asir sonra bir dervis tarafindan kaleme alinan “Velayetname”den aktarabilecegimiz gerçeküstü söylencelerle sinirli. Hz. Ali’nin soyundan geldigine inanilan Haci Bektas Veli’nin dogum tarihi konusunda farkli yaklasimlar öne sürülmektedir. Kimi kaynaklar 1209, kimileri ise 1247’de dogdugunu belirtmektedir. Velayetname’de, Ahmed Yesevi’nin halifelerinden Lokman Perende’nin ögrencisi oldugu, daha sonra Anadolu’ya geldigi anlatilir. Sulucakarahöyük’e yerlesen Haci Bektas Veli, insanlarin yüregine hitab eden, kavgayi degil dostlugu, alçakgönüllülügü ögütleyen Alevi-Bektasi ögretisini yaymaya baslar. Haci Bektas Veli’nin ögretisi, halifelerinden Balim Sultan tarafindan sistematize edilmis ve birazdan sizlerle gezmeye baslayacagimiz dergah gelenegi yüzlerce yil boyunca bir nakis gibi islenmistir.
1964 yilinda müze olarak düzenlenip ziyarete açilan Hacibektas Dergahi’na girer girmez genis bir avluyla (Nadar Avlusu)karsilasacaksiniz. Çok eskiden bu avlunun sag tarafinda, çiftçilikle ugrasan dervisler ve zaman zaman ücretli çalisan köylülerin yattigi binalar yer alirmis. Müze dolayisiyla yapilan düzenleme sirasinda bu bölüm yiktirilmis ve bir duvar örülmüs.Duvarin sonunda yer alan “üçler çesmesi”, Alevi inancinin temel motiflerinden “Hak-Muhammed-Ali”yi simgeliyor. Sol taraftaki açiklik küçük bir park görünümünde. Daha önce bu kisimda konuklarin atlari için ahir, samanlik gibi ek yapilar varmis.
Sonra bir kapidan daha geçip ikinci avluya geliyoruz. Kenarlari çiçeklerle çevrili sirin bir havuz göreceksiniz.
Eger kalabalik degilse, “Aslanli Çesme”nin kutsal suyundan içebilirsiniz. Çesmenin üzerindeki kitabede, aslan heykelinin 1853 yilinda Misir’dan getirilerek dergaha hediye edildigi belirtilmektedir. Ikinci avlu dergahin en islevsel bölümüdür.Bu avluda sunlari bulacaksiniz:
Asevi: As Evi'ne iki kanatli genisce bir kapidan girilir. Iki koridordan gecilerek asil As Evi salonuna girilir. Birinci koridorun sag tarafmdaki kücük odada As Evi babasinin mezari bulunmaktadir. Ikinci koridora acilan kapi üzerinde Arapca metinli 968 H. (1560) tarihli bir kitabe dikkatimizi ceker. Giris kapisinin tam karsisinda bulunan büyük ocak üzerinde, Haci Bektas Veli'yegönül verenler ve Yeniceri Ocagi'nca kutsal olarak bilinen ünlü Kara Kazan yer almaktadir. Salonun kuzeybatisindaki bulasik yikama yeri ile, bunun yaninda bulunan özel tesisatli Et sogutma yeri, As Evi 'nin incelenmeye deger ayri bir özelligini tasir. Salonun güneybatisinda bulunan As Evi babasinin odasinin orijinal ocagi ve sofrasi etnografik eserlerle zenginlestirilerek yasatilmaya calisilmistir. As Evi salonundaki vitrinlerde de, bu ev ile ilgili esya teshir edilmektedir. Bu eserlerin cogu Haci Bektas Veli Dergahi'nin orijinal eserleridir. Osmanli dönemi cesitli kahve kutulari, körükler, ceraglar salonun güneyindeki vitrinlerde, diger iki vitrinde de, baska mutfak esyasi sergilenmektedir.
Kiler evi: Bugün Halk Kütüphanesi Müdürlügü'ne tahsis edilmis olan Kiler Evi'ne, Meydan Evi'nin bitisigindeki kapidan girilir. Iki katli olan Kiler Evi'nin alt katinda eskiden dergahin kasasi, kiymetli esyalari ile yiyecek ve kullanilacak esyalari muhafaza edilmistir. Menkibeye göre Yunus'un bugday almaya geldigi deponun da bu bölömde oldugu rivayet edilmektedir. Ikinci kat ise Dedebaba köskü olarak kullanilmistir.
Meydan evi: Revaklarin tam ortasindaki kapidan Meydan Evi'ne girilir. Giris kapisinin üst sove tasi üzerinde, Haci Bektas Veli Külliyesinin en eski tarihli Arapca kitabesi bulunmaktadir. Kitabe 769 H. ( 1367) tarihini tasimaktadir. Söve tasnin alt yüzündeki kitabe ise latincedir. Haci Bektas Veli dergahinin en önemli evlerinden birisi de Meydan Evi'dir. Burasi, yabancilara, özellikle cem ayini sirasmda daima gizli tutulmustur. Tarikata girme, ikrar verme, nasip alma merasimi ve cem ayinleri bu evde yapilmistir. Giris kapisindan iceri girilince, iki büyük sekisi olan bir sofa ile karsilasilir. Sekilerin üzerinde hali ve kilimler ile kenarlarda yastiklar bulunmaktadir. Duvarlarda ise, eski yazili levhalar vardir. Sofadan, genis dört köse planli, dört tarafi ahsap sedirli olan esas Meydan Evi odasina girilir. Odanin giris kapisi karsisinda bir ocak vardir. Tavan dokuz kat gök kubbeyi temsil eden ahsap bindirme kirislerle örtülmüstür. Odanin sedirleri üzerinde desenli tirnak isi kilimler, kilimlerin üzerinde 12 adet makam postu vardir. Horasan postu ile niyaz tasi giris kapisinin sol tarafindadir. Ocagin sag tarafinda "Bektasi Tahti" vardir. Ocagin üzerinde, 15 nci yüzyilda yapildigi tahmin edilen Haci Bektas Veli'nin resmi sergilenmektedir. Kök boya ile yapilmis olan tabloda, Haci Bektas Veli, sag eli ile tutmus oldugu ceylani gögsüne basmis, sol eli ile de, ceylana bakan vaziyette duran arslani kucagina alarak oksamaktadir. Bu tablo, Haci Bektas Veli'nin barisci felsefesinin bir sembolu durumundadir. Duvar üzerinde ayrica Veysel Karani, Haci Bektas Veli ve halifeleri, Balim Sultan, Mekke'nin eski durumu, Sari Ismail ve Kaygusuz Abdal-Kazak Abdal resimleri ile cesitli levha ve resimler asilidir.
Meydan Evi odasinin güney tarafindan acilan bir kapidan Meydan Evi babasinin makam odasina gecilir. Yüksek dereceli misafirlerin de burada kaldiklari odanin, ahsap sedirleri ve dolaplari vardir. Tavan meydan evi odasinin tavani gibidir. Bu tavan orijinal olarak kalmistir. Bu odadan gecilip ta ana giris kapisma kadar uzanan ve bir sure icin suluca Karahoyuk'ten cikarilan arkeolojik eserlere gecici bir mekan saglayan bir baska salonda simdi Bektasilikle ilgili eserler sergilenmektedir.
Mihman evi (Konuk Evi): Bugun muze deposu olarak kullanilan Mihman Evi, eskiden tekkeye gelen misafirlerin yeme, icme ve yatma islerinin duzenlendigi yer olarak kullanilmistir. Mihman evi iki odalidir. Birinci oda dikdörtgen biciminde, yüksek kücük pencereli, bircok gömme dolapli ve tek ocaklidir. Ikinci oda girisin saginda tek penceresi ve ocagi bulunan kücük bir odadir.
Cami: II. Mahmut'un (lanet olsun) 1826'da Yeniceri Ocagi'ni kaldirip, Alevi-Bektas'i Tekkelerini kapatarak, Hacibektas'a Naksibendi Seyhi atadiktan sonra yapilmistir. ( 1834)
Simdi son bir kapidan daha geçip Haci Bektas Veli’nin kabrinin bulundugu üçüncü avluya (Hazret Avlusu) dogru yürüyelim. Türbe hemen karsimizdadir. Sagda, bir zamanlar dergaha hizmet etmis dervis mezarlari siralanir. Az ötedeki küçük türbede ise tarikata son seklini verdigini belirttigimiz Balim Sultan yatmaktadir. Ayni türbede, Kalender Sah’in da mezari bulunmaktadir. Türbeye girmeden sag kösede bulunan silindirik mermer tasin kucaklanmasi, ziyaretçiler için bugün de vazgeçilmez bir gelenek. Eger iki kolunuzla kucaklayabilirseniz, kalbinizin temiz, niyetinizin iyi oldugunun delili kabul edilir. Türbe önündeki asirlik dilek agaci ise ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdigi yerlerin basinda gelmektedir. Türbe, Balim Sultan’in ölümünün ardindan, 1519 tarihinde Dulkadirogullari Beyi Seyhsuvar Ali tarafindan insa ettirilmistir. Içi ve duvarlari kalem isi bezemelerle süslü türbenin içerisinde, orijinal kapisi ve Bektasi hat sanatindan örnekler sergilenmektedir.
Ziyaretçiler tarafindan “Pir Evi” olarak adlandirilan Haci Bektas Veli Türbesi’nin girisinde, dervisligin bir üst mertebesine erismis “baba”larin mezarlari yer alir. Kirklar Meydani’na dogru yürürken, sagda dervislerin Tanri’yla basbasa kaldiklari çilehaneyi görmek isterseniz, bir hayli egilip içeri girmelisiniz. Karanlik odada birkaç dakika yalniz kalmak ilginç bir tecrübe olabilir. Kirklar Meydani’nin solundaki yükseltide, bir zamanlar postta oturmus ve “çelebi” olarak bilinen “bel evlatlari” yatmaktadir.
Dervislerin ayinlerde “kirklar semahi” döndügü bu meydanda simdi, onlardan kalan oniki köseli teslim taslari, hiç evlenmeyip ömrünü dergaha hizmet için adayan “mücerret” (bekar) dervislerin, mücerretligin nisani olarak kulaklarina taktiklari küpeler, Hz. Ali’nin ceylan derisi üzerindeki el yazisi, hat sanatinin birbirinden güzel örnekleri, çeraglar, buhurdanliklar
ve Velayetname’de yazilanlara göre Hindistan’dan geldigine inanilan Kirkbudak Samdani sergilenmektedir. Nihayet, sagda yer alan küçük bir kapi bizi Haci Bektas Veli’nin huzuruna ulastirir. Geleneksel ziyaret, sandukanin etrafinda üç kez dönerek Haci Bektas Veli’ye niyaz ile son bulur.