MUSTAFA KEMAL'in SAMSUN'a ÇIKIŞI
1919 yılı başlarında İngilizler, Türklerin Pontusçulara karşı geliştirmiş oldukları direnişlerden rahatsız olmaya başlamışlardı. Damat Ferit Paşa, Sadrazam olduktan sonra sorunun çözümü için yollar aramaya başlamıştı. 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal, Samsun'a, görev bölgesindeki iç huzuru sağlamak, silah ve cephaneleri toplamak, vatandaşlara silah dağıtılmasını engellemek ve bunu yapan kuruluşları ortadan kaldırmak üzere gönderildi. 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket eden Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. İngilizlerin denetiminde olan Samsun'da milli mücadele hareketi için istediklerini gerçekleştiremeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, 25 Mayısta Havza'ya geçti
Samsun’a çıktıktan sonra Atatürk’ün Cumhuriyetle ilgili fikirleri daha belirli ve daha sistemli bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ancak bu fikirler, Amasya, Sivas ve Erzurum Kongreleri kararlarında yer almıştır.
ATATÜRK'ün Gençliğe Söylevi'ndeki gibi; ulusun tüm tersanelerine girilmiş, tüm kaleleri zaptedilmiş, ordusu dağıtılmış ve silahları toplanmıştı. Halk yoksul ve perişan bir durumdaydı. Toprakları İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlılar tarafından paylaşılmış, en kötüsü ise Yunan askeri güçleri İzmir'den başlayarak Anadolu'nun içlerine doğru ilerlemekteydi.
Mustafa Kemal böyle bir ortamda Türk Ulusunun bağımsızlığını yeniden kazanması için 19 Mayıs günü Samsun'a çıkarak, büyük savaşı başlatmıştı.
AMASYA GENELGESİ:
- M.Kemal'in amacı: Anadolu ve Rumeli'de kurulmuş olan milli cemiyetşeri tek amaç doğrultusunda birleştirmekti. işte bu düşünceler içinde Amasya Genelgesi'ni hazırladı.
- Amasya Genelgesinde:
- Vatanın içinde bulunduğu durumu
- İstanbul Hükümetinin tutumu
- Bu durumdan nasıl kurtulunacağını ve neler yapılması gerektiğini bildirdi.
MADDELERİ:
- Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirmemektedir.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.
- Milletin durumunu gözden geçirmek ve haklı sesini dünyaya duyurmak için, her türlü etkiden uzak milli bir kurulun toplanması gereklidir.
- Anadolu'nun en güvenilir yeri olan Sivas'ta milli bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bu amaçla bütün illerden, milletin güvenini kazanmış ücer delegenin hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
- Bu durumun milli bir sır olarak saklı tutulması lazımdır.
ÖNEMİ:
- Kutuluş Savaşı için atılmış önemli bir adımdır.
- Kurtuluş Savaşının ilk defa gerekçesi, amacı ve yöntemi belirtilmiştir.
- Türk milleti'ne egemenliği eline alması için bir çağrıdır.
- M.Kemal yeni bir meclis ve hükümet daha doğrusu yeni bir devlet kurmayı amaçlıyordu.
- Artık millet yönetilmeyecek, yönetecekti.
- M.Kemal, İstanbul, Anadolu'ya egemen değil, bağlı olmalıdır demiştir.
ERZURUM KONGRESİ Amasya Genelgesi'nde, İstanbul Hükümeti'nin şiddetle eleştirilmesi, İçişleri Bakanı Ali Kemal'i çok rahatsız etmişti. Bu nedenle, valiliklere 23 Haziran 1919 tarihinde gönderdiği gizli şifrede Mustafa Kemal Paşa'nın görevinden alınmış olduğunu belirterek, Paşa ile hiçbir resmi yazışmaya girilmemesini emretmişti. Mustafa Kemal'in Erzurum'a gidişine kadar; İstanbul ile arasındaki gerginlikte bir yumuşama olmadı. Bunun üzerine, 30 Haziran 1919'da Harbiye Nazırı (Savaş Bakanı), kendisine padişahın bir emrini iletti. Bu emirde, Paşa'ya rapor olarak Anadolu'nun bir köşesinde dinlenmesi öneriliyordu. Mustafa Kemal buna da uymayınca, Harbiye Nazırı padişah adına İstanbul'a dönmesini emretti. Mustafa Kemal Paşa 8/9 Temmuz gecesi Sarayla telgraf başında sert bir tartışmaya girdi. İstanbul'a geri dönmesi bunu yapmazsa resmi görevinin biteceği konusunda bir kere daha uyarıldı. Sonuçta, Mustafa Kemal'in görevinden alındığı duyurulunca, Paşa da bu karardan hemen sonra, askerlikten istifa ettiğini ve artık Anadolu'da "kutsal amaç için her türlü özveri ile çalışmak üzere milletin bağrında bir ferdi mücahit (sıradan bir savaşçı) gibi çalışacağını" açıkladı. Yine aynı gün İngiliz albayı Rawlinson, ertesi günü toplanacak olan kongrenin zor kullanılarak dağıtılacağı tehdidinde bulundu ve bu hareketi nedeniyle, Paşa tarafından nazikçe kovuldu. İstanbul Hükümeti, 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa'ya, Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklaması için emir verdiyse de, Kazım Paşa, herşeyin bilincinde olduğundan, Mustafa Kemal'i tutuklamak bir yana, karşısında selam durarak, "Ben ve Kolordum emrinizdeyiz. Bundan sonra dahi ne emriniz varsa, yerine getirmeyi bir şeref bilirim." diyerek ona bağlılığını bildirdi.
Bu gelişmelerden sonra, 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi toplandı. Bu yerel kongre, Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (Doğu illerinin haklarını koruma derneği) tarafından düzenlendi. Böyle bir kongreye gidilmesinin nedeni; Mondros Mütarekesi'nin öngördüğü Doğu Vilayetleri'nin Ermenistan'a verilmesini önlemekti. Kongre; Bitlis, Erzurum, Sivas, Trabzon ve Van illerinden gelen 54 delege ile toplandı. Kongre başkanlığına Mustafa Kemal Paşa seçildi ve yalnız Doğu Anadolu ile ilgili değil, bütün yurdu ilgilendiren aşağıdaki kararlar alındı:
1. Milli sınırlar içinde vatan, ayrılık kabul etmez bir bütündür.
2. Her türlü yabancı işgal ve müdahelesine karşı ve Osmanlı Hükümeti'nin çökmesi halinde millet, birlik olarak yurdu koruyacak ve kollayacaktır.
3. Vatanın bağımsızlığını korumaya Osmanlı Hühümeti'nin gücü yetmezse, bu amacı gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacak ve bu yürütme kurulu Milli Kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplantı halinde değilse, bu görevi Temsilciler Kurulu yapacaktır.
4. Milli güçleri etken ve millet iradesini egemen kılmak esastır.
5. Hristiyan halka siyasi egemenliğimizi ve sosyal düzenimizi bozacak haklar verilemez.
6. Manda ve himaya kabul edilemez.
7. Milli Meclis'in derhal toplanması ve hükümet işlerinin bu yolla denetlenmesini sağlamak için çalışılacaktır.
Erzurum Kongresi'nde Milli egemenlik ilkesini temel alan bir hükümet kurulması, Kuva-yı Milliye'nin belirleyici kabul edilmesi, her türlü yabancı yönetiminin reddedilmesi ve vatanın bir bütün olarak kabul edilmesi konusunda alınan kararlar, kongrenin en önemli kararlarıdır. Kongre, dokuz kişiden oluşan Temsilciler Kurulu (Heyet-i Temsiliye) Başkanlığı'na Mustafa Kemal Paşa'yı seçmiştir. Bu kurulun, geçici bir bakanlar kurulu gibi hareket ettiğini söyleyebiliriz. Erzurum Kongresi, yukarıdaki kararlarının yanı sıra, daha sonra Misak-ı Milli (Ulusal Ant) adı ile kabul edilen belgeye temel oluşturacak görüşleri de benimsemiştir. Bu kongre ile, Milli mücadele üst düzeyde bir yömenetim organına ve siyasi bir programa kavuşmuştur.
Önemi:
1. Bu kongrede yeni bir devletin kurulması düşüncesi belirtilmiştir. Kongre, ayrıca Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki tüm, "ulusal hakları savunma örgütlerini" de birleştirmiştir.
2. Bu kongre, Sivas Kongresi'ne ışık tutmuş, ulusal birlik yolunda atılan önemli bir adım olmuştur.
3. Ulusal Egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine, ilk kez bu kongrede karar verilmiştir.
4. Yeni bir devletin kurulması düşüncesi, manda ve himaye fikrinin reddi yabancı azınlıklara ayrıcalık verilmemesi, ilk kez bu kongrede ortaya konmuştur.
5. Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına karşın alınan kararlar, ülkenin tümüne yönelikti. Bu da kongrenin önemimini artırmıştır.
6. Kongrenin aldığı kararlar, Misak-ı Milli'de de yer almıştır.
SİVAS KONGRESİ VE ÖNEMİ
29 Ağustos'ta Erzurum'dan Sivas'a hareket edilir. Dahiliye Nezareti, 29 Temmuz'da Sivas Valisi'ne, "Mustafa Kemal ve Rauf Bey'in İstanbul’a gönderilmeleri" için emirler vermiştir. Harbiye Nezareti'nin, kolordu kumandanlıklarına tebligat yaptığı da bildirilir. Ama bu emirleri yazanlar da, alanlar da, bu emrin yerine getirilemeyeceğini bilirler. Fakat bürokrasinin aciz durumda kaldığı zamanlar, kendi kendini aldatarak oyalaması bir gelenektir.
Mustafa Kemal, kendisinin İstanbul’a yollanması hakkında yazışmaların dosyalar doldurduğu Sivas yolundadır. 2 Eylül 1919'da Sivas'a varılır. Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919'da saat 14'de Sivas Lisesi salonunda açılır. Bilindiği gibi, bu kongreye 21-22 Haziran'da, Amasya Genelgesi ile karar verilmiştir. O tarihten beri, kongreye üye göndermeleri için vilayetlere haber gönderilmektedir ama İstanbul dahil ancak 31 üye gelmiştir.
Kongre açıldığında hava karışıktır. Rauf Bey'in de aralarında bulunduğu bazı delegeler, Mustafa Kemal'i reis seçtirmeme gayreti içindedirler. Bunun yanında, bazı delegeler de milli istiklal değil, bir yabancı devletin himayesini (manda) istemektedirler. Hatta bu himayecilik fikri, Amasya Genelgesi'ne imza koyan Rafet Bey'i bile sarmıştır.
Bu arada bir yandan da Elazığ Valiliği’ne ve Sivas vali ve kumandanlığına tayin edilen Ali Galip'in, İngilizler ve Kürtlerin desteğiyle Sivas'a baskın yapmak, kongreyi dağıtmak, öncüleri tutuklamak niyetinde olduğu haber alınır. Cidden tehlikeli, korkulu günler yaşanır. Ancak Ali Galip, İstanbul'ca saf dışı bırakılır. İngilizler ve Kürtler de Halep yönüne kaçarlar.
Sivas'ta derin bir nefes alınır. Kongre'nin açıldığı bu karışık havaya rağmen Mustafa Kemal, 3 oy farkla reis seçilmiştir. İlk üç gün süren sekil veya duygu tartışmalarına rağmen 4. gün konuya girilebilmiştir. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar, bu kongreden de geçirtilebilmiştir: "Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" yerine, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti", "Vilayet-i Şarkiye" yerine "Vatanin Bütünü" gibi sözler konularak Cemiyet, bütün Türkiye’nin teşkilatı halini almıştır.
Kongre, bütün Türkiye’yi temsil eden bir kongre haline gelmiştir. Bir temsil heyeti seçilir. Bir de "Misak-ı Milli"nin ilk esaslarına şekil verilmiştir ki, bu misal, milli direniş ve mücadelenin hedef ve sınırlarını tespit etmektedir.
Milletin, kendi kaderini kendi tayin etmesi ve kendi sınırları içinde kayıtsız, şartsız bağımsızlık davasında birlesen bu milli misak görüşü, ileride, İstanbul’da toplanacak Mebusan Meclisi'nde, bir milli yemin olarak ilan edilecektir.
Sivas Kongresi, 12 Eylül 1919'da çalışmalarına son verdi. Kongre, Erzurum prensiplerine yeni bir şey ilave etmedi. Beliren çeşitli eğilimlere rağmen, sonunda, onları zedelenmeden koruyabildi.
Milli Hareket'e milli bir boyut verdi. Milli bir merkez oluşturuldu. Mustafa Kemal, bu milli hareketin, yetkili oncusu olarak seçilmişti.
Sivas Kongresi çalışmalarının sonunda, bir beyanname yayımlandı. Bu beyannamede, Kongrede alından 10 karar yer almaktaydı:
30 Ekim 1918 tarihinde ve mütareke imzalandığı sıradaki sınırlar dahilinde kalıp, ezici bir İslam çoğunluğunu barındıran topraklar içindeki Osmanlı Toprakları, hiçbir suretle bölünmez bir bütün oluşturur.
Osmanlı Topluluğu’nun bütünlüğü, milli bağımsızlığın sağlanması, saltanat ve hilafet makamının dokunulmazlığı için Kuvay-i Milliye'yi yetkili ve milli iradeyi hakim kılmak esasi kesindir.
Vatanin neresinde olursa olsun bir işgale ve Rumluk, Ermenilik teşkili gibi girişimlere birlik halinde karşı konulmalıdır.
Azınlıkların hak üstünlüğünü sağlayacak veya siyasi hakimiyeti bozacak esaslar reddedilir.
Hükümet bir dış baskı karsısında topraklarının herhangi bir parçasını bırakmak zorunda kalırsa, buna karsı bütün tedbirler alınır ve kararlar verilebilir.
Bağımsızlık ve milliyet esasına uyan dış iktisadi ve teknik yardımlar kabul edilir.
Merkezi hükümet, milli iradeye tabii olmalıdır, Milli Meclis toplanmalıdır.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Cemiyet'in bir temsil heyeti kurulmuştur.
29 Ağustos’ta Erzurum'dan Sivas'a hareket edilir. Dahiliye Nezareti, 29 Temmuz'da Sivas Valisi'ne, "Mustafa Kemal ve Rauf Bey'in İstanbul’a gönderilmeleri" için emirler vermiştir. Harbiye Nezareti'nin, kolordu kumandanlıklarına tebligat yaptığı da bildirilir. Ama bu emirleri yazanlar da, alanlar da, bu emrin yerine getirilemeyeceğini bilirler. Fakat bürokrasinin aciz durumda kaldığı zamanlar, kendi kendini aldatarak oyalaması bir gelenektir.
Mustafa Kemal, kendisinin İstanbul’a yollanması hakkında yazışmaların dosyalar doldurduğu Sivas yolundadır. 2 Eylül 1919'da Sivas'a varılır. Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919'da saat 14'de Sivas Lisesi salonunda açılır. Bilindiği gibi, bu kongreye 21-22 Haziran'da, Amasya Genelgesi ile karar verilmiştir. O tarihten beri, kongreye üye göndermeleri için vilayetlere haber gönderilmektedir ama İstanbul dahil ancak 31 üye gelmiştir.
Kongre açıldığında hava karışıktır. Rauf Bey'in de aralarında bulunduğu bazı delegeler, Mustafa Kemal'i reis seçtirmeme gayreti içindedirler. Bunun yanında, bazı delegeler de milli istiklal değil, bir yabancı devletin himayesini (manda) istemektedirler. Hatta bu himayecilik fikri, Amasya Genelgesi'ne imza koyan Refet Bey'i bile sarmıştır.
Bu arada bir yandan da Elazığ Valiliği’ne ve Sivas vali ve kumandanlığına tayin edilen Ali Galip'in, İngilizler ve Kürtlerin desteğiyle Sivas'a baskın yapmak, kongreyi dağıtmak, öncüleri tutuklamak niyetinde olduğu haber alınır. Cidden tehlikeli, korkulu günler yaşanır. Ancak Ali Galip, İstanbul'ca saf dışı bırakılır. İngilizler ve Kürtler de Halep yönüne kaçarlar.
Sivas'ta derin bir nefes alınır. Kongre'nin açıldığı bu karışık havaya rağmen Mustafa Kemal, 3 oy farkla reis seçilmiştir. İlk üç gün süren sekil veya duygu tartışmalarına rağmen 4. gün konuya girilebilmiştir. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar, bu kongreden de geçirtilebilmiştir: "Vilayet-i Şarkiye Murafaa-i Hukuk Cemiyeti" yerine, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti", "Vilayet-i Şarkiye" yerine "Vatanin Bütünü" gibi sözler konularak Cemiyet, bütün Türkiye’nin teşkilatı halini almıştır.
Kongre, bütün Türkiye’yi temsil eden bir kongre haline gelmiştir. Bir temsil heyeti seçilir. Bir de "Misak-i Milli"nin ilk esaslarına sekil verilmiştir ki, bu misal, milli direniş ve mücadelenin hedef ve sınırlarını tespit etmektedir.
Milletin, kendi kaderini kendi tayin etmesi ve kendi sınırları içinde kayıtsız, şartsız bağımsızlık davasında birlesen bu milli misak görüsü, ileride, İstanbul’da toplanacak Mebusun Meclisi'nde, bir milli yemin olarak ilan edilecektir.
Sivas Kongresi, 12 Eylül 1919'da çalışmalarına son verdi. Kongre, Erzurum prensiplerine yeni birsey ilave etmedi. Beliren çeşitli eğilimlere rağmen, sonunda, onları zedelenmeden koruyabildi.
Milli Hareket'e milli bir boyut verdi. Milli bir merkez oluşturuldu. Mustafa Kemal, bu milli hareketin, yetkili oncusu olarak seçilmişti.
Sivas Kongresi çalışmalarının sonunda, bir beyanname yayımlandı. Bu beyannamede, Kongrede alından 10 karar yer almaktaydı:
30 Ekim 1918 tarihinde ve mütareke imzalandığı sıradaki sınırlar dahilinde kalıp, ezici bir İslam çoğunluğunu barındıran topraklar içindeki Osmanlı Toprakları, hiçbir suretle bölünmez bir bütün oluşturur.
Osmanlı Topluluğu’nun bütünlüğü, milli bağımsızlığın sağlanması, saltanat ve hilafet makaminin dokunulmazlığı için Kuvay-i Milliye'yi yetkili ve milli iradeyi hakim kılmak esasi kesindir.
Vatanin neresinde olursa olsun bir işgale ve Rumluk, Ermenilik teşkili gibi girişimlere birlik halinde karşı konulmalıdır.
Azınlıkların hak üstünlüğünü sağlayacak veya siyasi hakimiyeti bozacak esaslar reddedilir.
Hükümet bir dış baskı karsısında topraklarının herhangi bir parçasını bırakmak zorunda kalırsa, buna karsı bütün tedbirler alınır ve kararlar verilebilir.
Bağımsızlık ve milliyet esasına uyan dış iktisadi ve teknik yardımlar kabul edilir.
Merkezi hükümet, milli iradeye tabii olmalıdır, Milli Meclis toplanmalıdır.
Anadolu ve Rumeli Mudafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Cemiyet'in bir temsil heyeti kurulmuştur.
Sivas Kongresi Kararları
Madde 1
Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, ayrılamaz
Madde 2
Her türlü işgal ve müdahaleye karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir.
Madde 3
İstanbul Hükümeti, dışarıdan gelecek bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
Madde 4
Kuvayi Milliye’yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
Madde 5
Manda ve himaye kabul olunamaz.
Madde 6
Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “ adı altında birleştirilmiştir.
Madde 7
Milletimiz çağdaş gayelerin büyüklüğüne inanır ve teknik, sınai ve iktisadi durumumuzu ve ihtiyacımızı takdir eder.
Madde 8
Mukaddes maksadı ve umumi teşkilatı idare için kongre tarafından bir Heyet-i Temsiliye seçilmiştir.