Manavgat - Örf ve Adetler
Manavgat ve Yöresinde Doğum Adetleri :
Doğum yapan kadına yakın akrabaları ve komşuları tarafından hediyeler verilir. Yeni doğan çocuk, aybaşı halindeki kadına gösterilmez. Çünkü çocuğun başının yara bere içinde kalacağına inanılır. Çocuğun göbeği bir makas ile kesilir bu makas daha sonra her işte kullanıldığı gibi bazı yörelerde toprağa gömülür. Çocuğun göbeği kesilince çocuğa bir göbek adı konulur. Çocuk anası da misafirlere ''göbedek'' adı verilen şeker dağıtılır, misafirlerde aralık verirler.
Yeni doğan çocuğu görmeye gidenler şu maniyi söylerler ''çocuğunuzun ömrü uzun olsun, düğünü güzün olsun'' Çocuğun göbeği kesilince kesilen göbek parçası çocuğun büyüyünce ne olması arzulanırsa oraya gömerler. (Okuması isteniyorsa okul bahçesine gömülmesi gibi)
Çocuk 35 günlük olunca tuzlanır. Çocuk tuzlanması özen isteyen ve kültürümüzde önemli yer tutan bir olaydır. Bu çocuk tuzlanması ilçenin değişik yörelerinde temelde olmasa bile, ufak farklılıklarla uygulanır. Çocuğun tuzlanması. Yarım kilo kadar süzme bal içine ince yemek tuzu ve biraz kına konularak iyice karıştırılır. Yedi sekiz adet karanfil (baharat) havanda iyice dövülüp bal içine konularak iyice karıştırılır. Çocuk çırılçıplak temiz bir bez üzerine yatırılır, iyi evlilik yapmış başı bozulmamış orta yaşlı bir kadın hazırlanan bal karışımını çocuğun her tarafına iyice sürer. Bir süre beklenir. Sonra iyice temiz suyla yıkanır. (Taşağıl)
Çocuk tuzlandığı gün çocuğun ailesi gelen misafirlere ne kadar çok ikramda bulunursa çocuğun büyüyünce tok gözlü olacağına inanılır.
Çocuk tuzlanmasında bal içerisine bazen toz biber, mersin yaprağıda konulur.(Gündoğdu)
Çocuk Tuzlanma olayı az da olsa gösterdiği farklılıklardan biri de şöyledir. Süt(inek sütü), bal, tuz karıştırılır. Çocuk 3 günlükken ailenin en büyüklerine haber verilir. Ailede başı bütün orta yaşlı bir kadın bal karışımını çocuğun tenine iyice sürer. Çocuğun dayabileceği kadar tutulur, sonra da iyice yıkanır daha sonra da çocuk yaz mevsiminde ise her gün yıkanır ve abdest aldırılır. Bu kırk gün böyle devam eder. Eğer mevsim kış ise çocuğu yıkama 3 günde bir yapılır. Çocuk tuzlanması bitince orada bulunanlara yiyecek ikram edilir.
Manavgat Yöresinde, Kız İsteme, Nişan ve Düğün Adetleri:
Bekar gelinlik kızlar saçlarını hiç kestirmezler. Böylece diğerlerinden kolayca ayırt edilebilir. (Ilçe MerkeziUzunlar KöyüSeydiler Köyü)
Evlenmek isteyen delikanlı bu isteğini ya anasına söyler ya da erkek arkadaşlarının babalarına söyler. Onlar da oğlanın babasına söylerler. Oğlan doğrudan babasına evlenmek istediğini söyleyemez.
Evlenmek isteyen erkek delikanlı;
1- Işleri gönülsüz yapmaya başlar.
2- Akşamları eve geç gelmeye başlar.
Böylece evlenmek istediğini anlatmaya başlar.(Sülek Köyü)
Kız istemeye niyet Oğlan babası isteyeceği kızı bir okka tuz ile niyetler. Şöyle : Kız evinden ödünç diri tuz istenir, ya da pazarda bir okka tuz alınarak ''bu tuz bitene kadar evde kullanılana kadar:i Aileme, akrabalarıma, hayvanlarıma, ağaçlarıma, kısaca malıma ve mülküme bir zarar gelmezse falancanın kızım oğluma alacağım'' der. Eğer tuz bitene kadar bir zarar uğranmazsa kızı istemeye gider. Değilse kızı istemez. O kızın aileye uğursuzluk getireceğine inanılır.(Hacıobası Köyü-Hacısalı Köyü)
Kız başı örtülmesi Gelinlik yaşına gelmiş genç kızlar (17-18 yaş) artık evlenme yaşına geldiklerini belli etmek amacıyla ''KlZ BAŞl ÖRTME'' adeti vardır. Yakın akrabalara haber verilir. Kız odanın ortasına oturtulur başı bozulmamış (mutlu evlilik yapmış, kocası ölmemiş, kocasından aynlmamış) bir orta yaşlı kadın, diğer kadınların nezaretinde eline baş örtüsünü alır, üç defa Kulhü Allah-ü Suresini okur ve üç defa örtüyü kızın başına örter. Tören sonrası orada bulunanlara yiyecek ikram edilir, onlarda kıza hediyeler verirler. Bu tören sırasında o kızda gözü olan oğlan anaları kıza daha iyi hediyeler vererek niyetlerini belli ederler.
Kız isteme Kız istemeye giden adama DÜNÜRCÜ denir. Dünürcü sözü dinlenir, dürüst sevilen bir kimse olur. Özellikle kız babasının yakını tercih edilir. Dünürcü kız babasını görerek, hayırlı bir iş için Cuma günü akşamı senin evine geleceğim ne dersiniz? der. Kız babası da buyurun der. (Kız istenen gün, ya Cuma gününün akşamı ya Pazar gün akşamı olur. Bu esastır). O gün dünürcü oğlan babası ya da yakın akrabalardan sözü dinlenir bir iki kişiyle kız evine gidilir. Sohbetten sonra dünürcü diz çöker ve "ALLAHIN EMRI, PEYGAMBERiMiZiN SÜNNETI ÜZERINE SANA ALLAH BIR KIZ VERMİŞ der BlZEDE BIR OĞLAN VERMlŞ. BU KIZI BU OĞLANA ISTEMEYE GELDİK NE DERSİN? der. Kız babası hemen cevap vemez. "BIRAZ DÜŞÜNEYİM, HISIM AKRABAMA DANIŞAYIM, HAFTAYA GELlN " der. Bu konuşmalardan sonra eğer kızın gönlü varsa ikramda hiç kusur etmez. Tatlı ikram ederek bunu belli eder. Ya da dülnürcü evden ayrılırken ayakkabıları düzeltilmiş ise kızın gönlü var denir. Dünürcü tekrar kız evine gittiğinde Eğer kızı vermiyeceklerse o akşam kız evinin Işığı sönük olur. Böylece dünürcü bu işin olmayacağım anlar. Yoksa dünürcü buyur edilir. En iyi muameleyi görür. Bundan sonra söz yüzüğü takıldığı gibi kesin söz alınca şekerli kahve içilir. Sonraki buluşmalara oğlan, babası da katılarak nişan ve düğün tarihi belirlenir. Gelinin eşyaları hazırlanırken arkadaşları ve yakın akrabaları yardımcı olurlar, yalnız başı bozulmuş, (kocasından ayrılmış, mutsuz evlilik yapmış olanları yardımı kabul edilmez) (Manavgat Ilçesi ve Köyleri)
Düğün esnasında damadın arkadaşına, sırdaşına, koruyucusuna ''SAĞDIÇ'' denir. Sağdıç sır saklamasını bilen sözüne bağlı mert biridir. Düğün süresince damadı korur. Gelin ata bindirilir. Damadın evinin önüne geldiğinde sağdıç atın yularını tutar. Bu sırada oğlanın babası çağırılır. ''Gelinine ne veriyorsun?'' diye sorulur. Kaynana genellikle hayvan veya mülk ile altın verir. Damat babası vereceğini verir, sonunda da ''Bir tosun veriyorum'' der. Burada Tosun damattır. Orada bulunan imam tarafından dua okunur. Dua bitiminde gelin attan inerken hemen sağdıçın atın bir tarafından diğer tarafına atlaması gerekir. Atlayana kadar orada bulunanlar tarafından döğülür. Bu arada sağdıç ölse bile davacı olunmaz, kin güdülmez. Düğün Düğünde gelin attan inipte eve girerken kaynana tarafından damat, gelin ve orada bulunan kalabalığın üzerine, buğday, para, şeker karışımını atar. Orada bulunan genç ihtiyar herkes bunları yakalamaya çalışır. (Özellikle bekar erkek ve kızlar)
Burada;
Buğday : Çocuklarının olması için
Şeker : geçimlerinin tatlı olması için.
Para : Rızıklarının iyi olması içindir.
Gelin indiği evin merdiveninin ilk basamağını 3 defa öper. (Bu hareket gelinin bu eve aileye itaat edeceği ve kocasına sadık kalacağı anlamındadır.) Gelin attan inince teke kesilir ve kanı gelinin alnına sürülür. Bu hareket de, gelinin bu eve kurban olduğunu veya adak olduğu için şükür kurbanı olarak kesilir. Düğün hazırlıkları esnasında (Düğün kurulduğunda) damadın arkadaşları damadı kaçırıp saklayabilir. Bu esnada damadın babasından para alarak serbest bırakırlar. işte bu durumlardan damadı sağdıç korur. Gelin eve girerken kapının önüne içi su dolu bir leğen konulur, eğer gelin leğeni devirirse gönülsüz olduğu anlaşılır. Gelin eve girerken kapıya gerilen ince ip geline kopartılır. Bir parça yağ verilerek parmağı ile kapının üstüne sürdürülür. Gelin eve geldiğinde attan inmeden ya da günümüzde arabadan inmeden orada bulunanlar tarafından altın, eşya ve genelinde para verilir. Buna indirmelik denir. Tamamen karşılıksız yapılan bir yardımdır. Toplanan bu para gelinindir. Gelinin onayı alınmadan bu para kullanılamaz. (Manavgat ilçe Merkezi ve Köyleri)
Gelin yüzünün açılması Daha önce gelin alma merasiminde gelinin attan inmesiyle bir tekenin kesildiğini söylemiştik. Bu tekenin başı, ayakları saklanır. Gelin gerdek sonrası sabahı erkenden kalkar. Tekenin kellesini ve ayaklarını ateşte üter ve paça çorbası pişirir. Sabah olunca en yakın hısım akraba davet edilir. Gelin sofrayı kurar, misafirler gelmeye başlar, bu arada gelinin yüzü örtülüdür. Çorba içilir. Çorbanın lezzetli olması gelinin ne kadar hünerli olduğunu gösterir. Çorba içildikten sonra gelin odanın ortasına oturtulur. Bir erkek çocuğunun eline üç tane kargı verilir. Çocuk kargıyı alır. Gelinin yüz örtüsünü açar gibi yapar ve kargıyı kırar. İkinci defa açar gibi yapar ve kargıyı kırar. Üçüncüde gelinin yüzünü kargıyla açar ve kargıyı kırar. Gelin orada bulunanların elini öper, misafirlerde geline hediyeler verir. Bazı köylerde yüz açımından sonra çorba içilir. (Espiye Köyü- Manavgat)
Yüz açılma töreni bazı yörelerde ise şöyle olmaktadır; Gelinin yüzü, ertesi sabah damadın annesi, yoksa görümcesi tarafından açılır. Tören sırasında sadece kadınlar bulunur. Gelinin yüzü açıldıktan sonra gelin orada bulunan tüm kadınların elini öper, sonra gelinin hazırladığı paça çorbası içilir. Sonra da kaynana gelini yanına alarak tüm köyü dolaştırır. Ve herkesin elini öptürür. (Hacıisalı Köyü-Manavgat)
Döşekçi : Bir evlenme olayında, damadın arkadaşına, sırdaşına, yol göstricisine sağdıç, gelininkine de döşekçi denir. Gerdekte gelinin kızlığının işareti olan mendili, gerdek gecesi döşekçi teslim alır. Kızın anasına götürür gösterir ve bahşişini alır. Ertesi günü en yakın akraba kadınlar kız anasının evine davet edilir. Evin içine ortaya bir döşek serilir. Üzerine gelinin kızlık belirtisi mendil serilir ve herkes görür. (Gündoğdu Köyü- Vahaplı Mahallesi.)
Bazı Yörelerde bu mendil evin içinde bir odada duvara asılır. (Manavgat ilçe Merkezi) Bu mendil gelin tarafından ölene dek saklanır.
Manavgat ve Yöresinde Halk Oyunları:
İlçemiz ve köylerinde gerek büyüklerin ve gerekse çocukların kış gecelerinde, düğün günlerinde geleneksel olarak oynadıkları birçok yöresel oyunlar vardır. Bunların en yaygınları büyüklerin oynadığı Arap Oyunu, Bağ Dikme, Yılbaşı Oyunu, çocukların oynadığı Yağmur Ebesi, Poyraz Ebesi, Meddeynek, Cinyalak, Birdirbir, Güverin Taklara, Çırakman, Turacık, Kızgın Top, Ticik (-) Cıngırak, Yitirmecik, Gütlürmecik, Liko (Gayrak), Çotur Eşşek gibi birçok oyunlar vardır. Bunlardan en yaygını Arap Oyunudur. Arap Oyunu : Bu oyun, Manavgat ilçesinin en kuzey sınırında bulunan orman köyünde oynanan bir oyundur. Bu oyun, düğünlerde, asker uğurlamalarında, milli bayramlarda oynanmaktadır. Oyuncu sayısı sınırlı olmamakla birlikte, oyunun temelini oluşturan belli sayıda oyuncu vardır. Oyuncular için daha önceden hazır bir metin yoktu. Doğaçlama yoluyla oyuncular, oyun içinde kendiliğinden gelişir. Konular basit fakat düşündürürkende izleyenleri güldürerek hoşça vakit geçirtir. Arap Oyunu, gündüzleri oynanır, geceleyinde oynandığı olur. geceleyin oyun oynanmak isteniyorsa geniş bir meydan ortasına büyükçe bir ateş yakılır. Odun ateşinin ışığında yardımcı ses cihazı kullanılmadan oynanır. izleyenler meydanın çevresine ya ayakta ya da oturarak diledikleri şekilde izlerler. Arap Oyunundaki oyuncular önceden hazırlanan giyecekler yanında, bulabildikleri giyecekleri giyerek oyunda oynarlar. Oyunda izleyenlerce gözlenen kızlar, aslında kız olmayıp kızkadın kılığında giyinmiş erkeklerden ibarettir. Fakat oyun içinde kızlıklarını ya da kadınlıklarını şüphe lendirecek hiçbir hata yapmamaya özen gösterirler.
Arap Oyunundaki oyuncular ve özellikleri :
Oyuncu Başı : Arap Oyununun inceliklerini bilen, orta yaşlı bir erkektir. Oyunun düzenli yürütülmesini sağlar, oyunculara uyması gerekli kuralları hatırlatır. Oyuncuları yönetir. Arap : iri, güçlü, Orta yaşta bir erkek oyuncudur. Üzerine taze kesilmiş teke derisi giydirilir. Tekenin enenmemiş olması gerekir. Eğer bulunamazsa tekenin o uzvu için kuru soğan kullanılır. Arap başına tekenin baş derisini giyer. Vücudunun açıkta kalan kısımları baca isi ile iyice karaya boyanır. Arabın elinde uzun ve sağlam bir sopa bulunur. Oyun süresince hiç konuşmaz. Görevi, Oyun süresince koca karı ve kızlarını delikanlılardan korumaktır. Duygu ve düşüncelerini işaretle anlatır. Kızdığında izleyenlere saldırır, kuvvetliymiş gibi şakadan izleyicilere vurur. izleyiciler canı yansa bile itiraz etmez, gülüp geçerler. Arabın üzerine aksesuar olarak bir deve çanı asılır. Arap koştukça çan sesi çıkararak izleyenlerin ilgisini çeker.
Koca Herif : Yaşlı, eski elbiseli, sarma tütün içen, beli bükük, bir gözü kör, derbeder bir erkek. Eşeğini yanından hiç ayırmaz.
Kocakarı : Koca herifin karısı, yaşlı, beli bükük fakat çok bilmiş bir kadındır.
Kızlar : Kız kıyafeti giymiş erkeklerdir. Oyun içinde Davul-Zurnanın ritmiyle oynarlar ve kocakarının sözünden dışarı çıkmazlar.
Eşek : Sağlıklı ve irice bir eşektir. insan giysileri giydirilerek iyice süslenir. Ön ve arka ayaklarına pantolonlar giydirilir. Kulakları bez ile iyice sarılır. Sadece gözler açıkta bırakılır. Karşıdan bakıldığında sanki birkaç insan giyinerek eşek kılığına girmiş gibi gözükür. Ayrıca eşeğin üzerine çeşitli meyve sebzeler bağlanıp asılır, irili ufaklı çanlarla süslenir. Eşek yürüdükçe çanlar çalarak izleyicilerin ilgisini çeker. Arap oyunu için oyuncular hazırlanırken izleyicilere haber verilmez. Arap oyunu grubu oyun alanına davul-zurna eşliğinde girer. O andan itibaren oyuncular izleyicilerin çokluğuna azlığına ve ilgisine göre oyun şeklini ve konusunu bir anda kurarak oynarlar.
Manavgat ve Yöresinde Ölüm Adetleri:
Ölen kişinin yıkanması için, kefenlik, bir çift nalın, bir kalıp sabun, havlu ve gülsuyu alınır. Cenazenin yıkanmasında kullanılan su kazanı, yıkama işi bittikten sonra ters olarak kapatılır. Suyun ısıtılmasında kullanılan odunların artanları kullanılmaz. Kazandaki suyun içine koku vermesi için yıkanmış taze mersin dalı atılır. (ilçe Merkezi-Oymapınar-Ulukapı köyü)
Ölenin giyim eşyaları fakir muhtaçlara verilir. (ilçe Merkezi ve köyleri)
Cenazenin yıkandığı geceleri üç gün süreyle gaz lambası ya da elektrikle aydınlatılır. Cenazenin yıkandığı yere içi su dolu bir testi bırakılır. Ölünün üç gün süreyle buraya gelip testiden su içtiğine inanılır. Üç günden sonra baş sağlığına gelenlere bu sudan verilir. (Taşağıl Kasabası)
Cenaze giderken görenler ayağa kalkar, hastalar ayağa kaldırılır. (ilçe Merkezi ve köyleri)
Ölen kişinin arkasından yakınları kırk gün süreyle, bişi denilen bir çeşit hamurlu yiyecek pişirilerek komşulara dağıtırlar. (ilçe Merkezi ve köyleri)
Kişinin ölümünün 52. günü yemekli mevlüt okunur. Bu yemekte yedi çeşit yemek bulunur. Yemek çeşitleri şunlardır :
Et yemeği
Keşkek
Nohut yemeği
Kuru fasulye yemeği
Pirinç Pilavı
Üzüm Hoşafı
Helva
(ilçe Merkezi ve köyleri)
Cenaze mezara defnedildikten sonra, mezarın üstü ilk gün taş ve ağaç dallarıyla kapatılır. Kırkıncı gün bir imam ile ölenin yakınları mezar başına giderek, mezar üzerindeki taşlar ve ağaç dallarını kaldırırlar. Bu sırada Kuran-ı Kerim okunur. Şekerleme, Iokum, v.b yiyecekler dağıtılır. Çok yakınları yas tutarlar. Bu olaya ''mezar açma'' denir. (Oymapınar Köyü)
Ramazan ve Kurban bayramı arife günleri mezarlıklar ziyaret edilir. Kuran okunur. Mezarlıkta bulunan çocuklara şeker, lokum, bisküvi gibi yiyecekler dağıtılır. (ilçe Merkezi ve köyleri)