MÜZİK VE MÜZİK EĞİTİMİ
2.1. Müzik
Müzik, duygu, düşünce, izlenim ve tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum, olgu ve olayları, belli bir amaç ve yöntemle, belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek, biçimlendirilmiş seslerle işleyip, anlatan estetik bir bütündür. Herkesin anlayabildiği ve anlayabileceği yegâne dildir” (Uçan 1993).
Müziğin insanın duygusal ve düşünsel hayatı üzerine olağanüstü tesiri, pek çok düşünürce tanrısal bir etki olarak nitelendirilmiştir.
13. yüzyılın büyük mutasavvıf ve düşünürü Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî ( 30 Eylül 1207 – 17 Aralık 1273 ), müziğe “Elest Bezmi’nin âvâzesi” diyerek Yüce Yaratıcı’nın “bezm-i elest”(1) de insanlara müzik ile seslendiğini, bu sebeple müziğin herkesin anlayabileceği, ruhlara hitab eden kutsal bir dil olduğunu bildirmektedir (Özalp 1992).
Bu düşünce Eski Yunan felsefesinde de görülür. Nitekim “mûsikî-mûsika-muzika-müzik” kelimeleri de Yunanca kökenlidir.
“Yunan alfabesinde m-o-u-s-a harfleriyle yazılan ve “mûsa” diye okunan “peri” anlamındaki kelimenin sonuna gelen -ike veya -ika takısı, o kelimeye “konuşulan dil” anlamını kazandırır: elenika (Yunanca), turkika (Türkçe), italika (İtalyanca) örneklerinde olduğu gibi. Mûsa’ ya eklenen -ike takısı, peri kelimesine de “perilerin konuştuğu dil” anlamını verir (Yunancası ‘ta mûsiké). Mûsikîye daha sonraları toplumumuzda -İslâmî terimle- “meleklerin dili” denmiştir” (Tanrıkorur 1998).
Bu durum, müziğe eski çağlardan itibaren, batıda da doğuda da tanrısal özellikler atfedildiğini gösterir. Bu örnekler çoğaltılabilir.
Müzik hem bir sanat, hem de bir bilimdir. Duygusal olarak algılanışının yanı sıra akıl ile de kavranabilir. Bu özelliği ile bireyin ve toplumun duyuş ve biliş açısından durumunu belirlediği gibi, gelişim ve değişimini de sağlayan bir organik yapıdır.
2.2. Müziğin İnsan Yaşamındaki Yeri ve Önemi
Müzik, insanın, yaşamının her döneminde iç içe olduğu bir olgudur. İşitme yeteneği kazanıldığı andan itibaren yaşama giren müzik, ana kucağında, beşikte, evde, sokakta, okulda, taşıt araçlarında, radyo-televizyonlarda, sinemalarda, tiyatrolarda, konser salonlarında, tören ve toplantılarda insanın yanı başında yer alır, onu kucaklar, sarar, etkiler. Fark edilmese bile yaşamın vazgeçilmez bir parçası, doğal bir unsurudur.
Müziğin insan yaşamındaki yeri ve önemini en çarpıcı biçimde ifade eden Ulu Önder Atatürk olmuştur. Atatürk, 14 Ekim 1925’de İzmir Kız İlköğretmen Okulu’nda öğrencilerle görüşürken, “Hayatta mûsikî lâzım mıdır?” şeklindeki bir soruya şöyle cevap vermiştir:
“Hayatta mûsikî lâzım değildir, çünkü hayat mûsikîdir. Mûsikî ile ilgisi olmayan yaratıklar insan değildir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise müzik, kesinlikle vardır. Mûsikî, hayatın neş’esi, rûhu, sevinci ve her şeyidir” (Uçan 1996).
Prof.Ergan’a göre müzik, gönüller ötesindeki bir gönüle seslenmektedir. Ergan, müzik hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamaktadır:
“Müzik, ilkel veya çağdaş insan için, sevinçli ve kederli anlarında, cinsiyeti, sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun, onsuz olunamayan bir ruh ve enerji kaynağıdır. Günlük yaşantının her kesiminde, millî, mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren biricik güç kaynağı olan müzik, misafire ikramda bile en makbul olanıdır. Yemek-içmek gibi tabii ihtiyaçlar bir yana bırakılacak olursa, beşerî münasebetlerin idâmesinde, millî-mânevî duygu ve gururun terennümünde de kollektif ruhları galeyana getiren yegâne vasıtadır. Şu halde müziğin herhangi bir fantezi nev’inden olmayıp, bilhassa kâinattaki ilâhî nizâmın bir cüz’ü; insan idrâkinin erişemeyeceği daha pek çok yönlerinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nihayet şunu diyebiliriz; müzik gönüller ötesi bir gönüle seslenir. Fâruk Nâfiz’in dediği gibi; “Gövdeler, varsa, gönüllerden alır cevherini”.” (Ergan 1996).
Prof. Dr. Uçan da insanın yaşamının her döneminde müzikle içiçe olduğuna dikkat çekmektedir.
“İnsan, daha doğmadan (annesi yoluyla) dolaylı olarak müzikten etkilenir; doğumdan sonraki bebeklik döneminde ninni vb. müziklerle uyur; erken çocukluk yıllarında saymacalar, tekerlemeler ve müzikli oyunlarla oynar; geç çocukluk ve gençlik dönemlerinde çeşitli müziklerle daha yoğun ve zengin ilişkiler içine girer; yetişkinlik yıllarında çok çeşitli, çok yönlü ve kapsamlı bir müzik ortamı içinde yaşar; yaşlılık yıllarında da müzikle olan yoğun, kapsamlı ve derin ilişkilerini sürdürür” (Uçan 1996).
“Doğduğu çevrede müzikle etkileşim içinde olan birey, müzikle ilgili olarak birtakım davranışlar kazanır. “Dinleme”, “benzetme”, “oynama”, “mırıldanma”, “söyleme”, “tıngırdatma”, “çalma”, “ yaratma”, “eleştirme”, “beğenme”, “beğenmeme” bu davranışlardan başlıcaları sayılabilir. Bu davranışlar kazanıldıkça birey, müzikle ve müzik çevresiyle daha bilinçli, daha bilgili ve daha etkili bir etkileşim içine girer. Bu davranışlarla bağlantılı olarak ayrıca, “müzikle uyuma”, “müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle anlaşma”, “müzikle kendini aşma” vb. daha kapsamlı ve çok yönlü davranış örüntüleri geliştirir” (Uçan 1996).
Müziğin insan yaşamındaki yeri ve önemi, onun insan yaşamının değişik boyutlarındaki çok yönlü işlevlerinden kaynaklanmaktadır.
2.3. Müziğin İnsan Yaşamındaki İşlevleri
Müzik, insan yaşamının doğal bir parçası olduğundan, insan yaşamındaki işlevleri de tıpkı yaşamdaki insan-çevre etkileşimleri gibi karmaşık ve çok yönlüdür.
Uçan (1996), müziğin insanın bireysel, toplumsal, kültürel, ekonomik ve eğitimsel yaşamında çeşitli görevler üstlenip; etkiler, katkılar, destekler ve yararlar sağladığını belirtmekte ve bu işlevleri beş ana başlık altında değerlendirmektedir:
1. Bireysel işlevler
2. Toplumsal işlevler
3. Kültürel işlevler
4. Ekonomik işlevler
5. Eğitimsel işlevler
2.3.1. Müziğin Bireysel İşlevleri
Müzik, bireyin sağlıklı ve dengeli, kendine özgü bir kimlik ve kişilik geliştirebilmesinde önemli rol oynar. Müzik sayesinde birey, belirli bir yeterlilik ve yetkinlik düzeyine erişebilmek için gerekli davranış değişikliklerini kazanır.
Uçan’a göre müziğin bireysel işlevleri şöylece sıralanabilir:
1. Bireyin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel yaşamındaki durağanlığı devingenleştirme, devingenliği durağanlaştırma ve giderek bunları belirli bir devingenlik ya da durağanlık düzeyinde tutma,
2.Bireyi ilkel dürtülerden arındırma (bireydeki bu tür dürtüleri ortaya çıkarma-ifade etme-boşaltma ve böylece bireyi onlardan arındırma),
3.Bireyi, müzik yapma, müzik yaratma, müzik dinleme (tüketme), müzikle oynama vb. etkinlikler yoluyla fiziksel, devinişsel,duyuşsal ve bilişsel yönlerden sağlıklı bir arınım ve doyum sağlama,
4.Bireyi sağlıksız bunalım ve gerilimlerden uzak tutma, bireyi sağlıklı bir bunalım ve gerilim içine sokma, bireyin içinde bulunduğu bunalım ve gerilim durumunu sağlıklı bir düzeyde tutma,
5.Bireyin devinimlerini dengeleme, devinimlerdeki ritimsel akışı düzenleme, bireyin devinimlerini denetleme yeteneğini geliştirme, böylece bireye doğru-dengeli-rahat-yeterince gevşek ve yumuşak bir bedensel duruş ve deviniş olanağı sağlama,
6.Bireyin kendini tanımasına, kendine güvenini artırmasına, kendini kanıtlamasına, kendini gerçekleştirmesine, kişiliğini geliştirmesine, yaşamını zenginleştirmesine ve böylece kendisine daha sağlıklı, mutlu bir yaşam kurmasına olanak sağlama, katkıda bulunma,
7.Bireyin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel yeteneklerini geliştirmesine katkıda bulunma; bireyin bilişsel-duyuşsal-devinişsel gelişimini hızlandırma,
8.Bireydeki yaratıcı gücü uyandırma, bireyin yaratma yeteneğini zenginleştirme ve onun gelişimini hızlandırma,
9.Bireydeki girişme-deneme-kullanma-uyarlama-değiştirme-geliştirme eğilimlerini güçlendirme,
10.Bireyin sesini ve ses üretme organlarını daha iyi tanıma, daha etkili ve verimli biçimde kullanma ve denetleme yeteneğini geliştirme,
11.Bireyin artan/boş zamanlarını etkin olarak ve zevkli uğraşılarla değerlendirmesine olanak sağlama (giderek çalışma saatleri azalmakta, boş zaman artmakta, artan boş zamanın insanın tinsel/tensel sağlığını bozmadan en
iyi nasıl değerlendirilebileceği sorusuyla karşılaşılmaktadır. Bu ve benzeri sorunların çözümünde müziğin, öteden beri çok yönlü ve etkili işgörüleri olduğu bilinmektedir),
12. İş, çalışma ve üretim yerlerindeki tekdüzeliği giderme, tinsel/tensel yorgunluğu azaltma, çalışma zevki ve sevinci yaratma, başkasıyla gereksiz yere konuşmadan alıkoyma, başkasını rahatsız etmeme; böylece bireyde düzenli, etkili, verimli ve mutlu bir çalışma alışkanlığı oluşmasına katkıda bulunma. Bireyin dikkatini toplamasına, farkına varma-belleme-anımsama-düşünme vb. yeteneklerinin gelişmesine, duygularını güçlendirme ve denetlemesine, kendini anlamasına ve anlatmasına ve kendisi hakkında olumlu görüş geliştirmesine katkıda bulunma,
13. Bireysel sağaltımda (tedavide) kullanışlı bir araç ve etkili bir yol/yöntem olma (müzikle sağaltım/müzik yoluyla sağaltım),
14. Bireysel ve gruplu danışmada, zihinsel özürlü ve otistik çocukları sağaltmada ya da iyileştirmede, uyumsuz çocuklardaki uyum bozukluklarını gidermede, sinirsel-tinsel rahatsızlıkları gidermede etkili bir uyarıcı ya da araç olma,
15. Belli duyguları inceltme ve yüceltmeyi kolaylaştırma,
16. Bireyin içinde yaşadığı doğal, toplumsal ve kültürel çevreye duyarlılığının artmasına, gelişmesine ve derinleşmesine olanak sağlama,
17. Bireyin çalışma, iş yapma, yaratma, disiplin, sorumluluk, başarı, güven, coşku, beğeni, sevgi duygularını uyandırma-geliştirme-kökleştirme-zenginleştirme-derinleştirmeye olanak sağlama” (Uçan 1996).
2.3.2. Müziğin Toplumsal İşlevleri
Müzik, toplumu oluşturan bireyler arasındaki etkileşimleri, toplumların birbirleriyle olan ilişkilerini düzenleyip, toplumsal ve toplumlararası anlaşma, dayanışma, paylaşma ve kaynaşmayı sağlar.
Uçan bu işlevleri şöyle sıralamaktadır:
1.Bireyler (kişiler) arasında bağ kurma, duygu-düşünce-tasarım-izlenim alışverişi sağlama ve giderek ortak duygu-düşünce-tasarım-izlenim oluşturma,
2.Bireyin toplumsallaşmasını kolaylaştırıp hızlandırma: Müzikli etkinlikler yoluyla grup çalışmalarına katılma, grubun üyesi olma, grubun içinde dikkati çekme, gruba kendini kabul ettirme, grubun içinde toplumsal güven kazanma vb. özellikler oluşturup geliştirme,
3.Bireyler arasında, birlikte müzik yapma yoluyla, etkileşme, işbölümü-yardımlaşma-dayanışma-uyuşma-paylaşmayı geliştirip güçlendirme,
4.Birlikte çalışma sırasında bireylerin sorumluluk alma, aldığı sorumluluğu yerine getirme, yeni sorumluluklara hazır olma özelliklerini geliştirmelerine katkıda bulunma,
5.Bireylerin birbirlerine karşı açık, esnek, anlayışlı, hoşgörülü, saygılı, sevgili ve insancıl olmalarını sağlama,
6.Toplumsal iletişme, etkileşme, anlaşma, birleşme, dayanışma, kaynaşma ve bütünleşmeyi kolaylaştırma-hızlandırma-güçlendirme-pekiştirme,
7.Ulusal duygu-düşünce-tasarım-izlenimler oluşturma; oluşan ulusal duygu-düşünce-tasarım-izlenimleri geliştirme (pekiştirme-kökleştirme-zenginleştirme-derinleştirme),
8.Doğa, yurt, insan, toplum, ulus sevgisini toplumu oluşturan birey, küme, kesim, kurum ve kuruluşlar arasında yaygınlaştırma,
9.Uluslararası (toplumlararası) ilişkilerin kurulmasını, korunmasını, geliştirilmesini kolaylaştırma; böylece duygu-düşünce-tasarım-izlenim alışverişi, dostluk, işbirliği, kardeşlik, barış ortamının oluşup gelişmesine olanak sağlama,
10.Ulusal birliği simgeleme (ulusal marşımız “İstiklâl Marşı” ulusal birliğimizi simgeleyen bir müziktir),
11.Toplumsal iletişimi-etkileşimi kolaylaştırma-hızlandırma-yoğunlaştırma (törenlerde-şölenlerde, radyoda-televizyonda günün belli saatlerinde belirli müziklerin yer alması, temelde böyle bir işgörüden kaynaklanır)” (Uçan 1996).
2.3.3. Müziğin Kültürel İşlevleri
Müzik, hem bireysel hem de toplumsal kültürü ve kültürel özellikleri oluşturur, geliştirir, çeşitlendirir, zenginleştirir. Ayrıca kültürel unsurların paylaşılması, korunması ve kuşaktan kuşağa aktarılmasında önemli rol oynar. Bu arada çeşitli kültürler arası ilişkileri (gerek birey ve gerekse de toplumsal açıdan) geliştirir, pekiştirir, güçlendirir, çeşitlendirir ve zenginleştirir; kültürel kimliğin ve kişiliğin oluşmasında, korunma ve geliştirilmesinde müziğin işlevi yadsınamaz.
Uçan müziğin kültürel işlevlerini şöyle sıralamaktadır:
1.Müzik bir kültür öğesidir, kültürün öbür öğeleriyle etkileşir (onlardan etkilenir, onları etkiler).
2. Müzik bir dildir. Farklı yörelerden, farklı bölgelerden, farklı ülkelerden, farklı kıtalardan; farklı kesimlerden, farklı topluluklardan, farklı toplumlardan, farklı uluslardan; kısacası, farklı kültürlerden farklı insanların ve insan kümelerinin (topluluklarının) buluşabildiği, birleşebildiği, birlikteleşebildiği, az-çok anlaşabildiği biricik dildir. Bu dilin adı “müzikçe” dir, bu dile “müzikçe” denir. Müzikçe dillerüstü bir dildir, bir “üst dil” dir.(2)
3.Müzik bir kültür öğesi olarak, içinde oluşup biçimlendiği kültürün (yaşama biçiminin) özelliklerini taşır.
4.Müzik, insanın kültürel yaşamında “ geçmiş” ile “şimdi”, “şimdi” ile “gelecek” ve böylece de “geçmiş” ile “gelecek” arasında bağ kurar. Bunun doğal bir sonucu olarak da belli kültürel özelliklerin göreli sürekliliğini sağlar.
5.“Bireyler, kümeler, topluluklar ve toplumlar arasındaki benzerlik ve ayrılıkların ortak nedeni kültürüdür” (Güvenç, 1976). Müzik, söz konusu benzerlik ve benzemezlikleri simgelemede başta gelen kültür öğelerinden biridir.
6.Her toplumun (ulusun) bir ses sistemi vardır. Toplumun müzik yapıtlarında kullanılan sesler sistemli olarak bir araya getirildiği zaman elde edilen ses dizisi (genel dizi) ve bu dizideki belirli seslerden oluşturulan özel diziler, bir bütün olarak “ses sistemi” diye adlandırılır. “Bir ulusun kullandığı seslerin bütünü (genel dizi) ve seslerden yapılmış özel diziler o ulusun müziğinin ses sistemini oluşturur” (Zeren, 1978).
7.Bir toplum (ulus) kendi müziğini biçimlendirirken, giderek, bu müzik yoluyla kendisini yeniden biçimlendirir. Bu biçimlendirme-biçimleme sürecinde temel öğe, kültürün hem nedeni hem de sonucu olan “insan” dır (Kağıtçıbaşı 1977).
8.Müzik bir “kültürleme” - “kültürlenme” ve “kültürleşme”aracı, yolu/yöntemi, biçimi ve alanıdır.
9.Müzik kültürü kendi içinde çok türlülüğü ve zengin çeşitliliği olan bir yapıya sahiptir” (Uçan 1996).
2.3.4. Müziğin Ekonomik İşlevleri
Bireylerin ve toplumun müziksel ihtiyaçlarının karşılanması birbirine bağlı bir çok ekonomik faaliyetin doğmasına yol açmaktadır. Bu faaliyetler ekonominin tüm aşamalarında belirgin bir biçimde izlenebilir.
Prof. Dr. Uçan (1996), ekonominin aşamalarının kimi uzmanlarca “üretim”, “dağıtım”, “bölüşüm” ve “tüketim”; kimilerince ise “üretim”, “değişim”, “bölüşüm” ve “tüketim” olarak dört ana kümede toplandığına işaret etmekte, ancak müziğin işlevlerinden bahsederken konunun “üretim-dağıtım-tüketim” ayrımı ile ele alınmasını yeterli görmektedir.
Uçan’a göre müziğin ekonomik işlevleri şöylece belirlenebilir:
1. Üretim alanı olma: Bağdama (yaratma) ve seslendirme-yorumlama (çalma-söyleme), çalgı yapımı, yapıtların basımı, bunları yapan bağdar (besteci), seslendirici, yapımcı ve basımcılar, müzik yapıtı üretilirken kullanılan araç, yöntem ve teknikler; sonunda ortaya çıkan ürün, yani bağdanan, seslendirilmiş olan, basılıp çoğaltılmış olan, müzik yapıtı ve yapılmış olan çalgı, müzik yapıtlarının ve çalgıların üretiminde kullanılan zaman ve verilen emek ve ortaya çıkan ürünün karşılığı olarak alınan (ödenen) ücret.
2. Dağıtım alanı olma: Müzik yayıncıları, plakçılar-bantçılar-kasetçiler, müzik pazarlayıcıları, dinleti (konser) düzenleyicileri; müzik yapıtları ve çalgılarının depolanması, alımı satımı ve bunlarla ilgili düzenlemeler; radyo ve televizyonun bu alanda verdiği hizmetler.
3. Tüketim alanı olma: Müzik dinleme (dinleti salonlarında, evde iş-çalışma yerinde, törenlerde, şölenlerde vb.); eğlenme-dinlenme-oynama sırasında müzik kullanma; kendi bireysel gereksinimi için çalma-söyleme; müzik yapıtlarının seslendirimiyle ilgili araç ve gereçleri alıp kullanma; dinleyiciler (müziğin tipik tüketicileri)” (Uçan 1996).
Müziksel ihtiyacın karşılanması için yapılan bu faaliyetlerin müziğe geniş bir ekonomik alan yaratması, çoğu zaman sanatsal ve estetik zorunlulukların unutulmasına veya bilerek ihmal edilmesine sebep olmaktadır. Bu durum müziğin ekonomik boyutunun, kültürel ve eğitimsel işlevlerinin önüne geçmesine sebep olmakta, bireysel ve toplumsal sorunlara yol açmaktadır.
2.3.5. Müziğin Eğitimsel İşlevleri
“Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir (Ertürk 1972). Bu süreçten geçen insanın (bireyin), geçmeyenden daha etkili ve verimli, daha dengeli ve doyumlu, daha başarılı ve mutlu olması beklenir. Müzik, özü itibâriyle eğitsel bir nitelik taşımaktadır” (Uçan 1996).
Yunanlı büyük filozof Eflâtun (MÖ.427/347) müzik ve eğitim hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamaktadır:
“Bence eğitim, müzikle başlamalıdır. Ritm öğesi insana düzen ve ölçülülük, ezgi öğesi de yiğitlik, sevgi ve dostluk duyguları verir” (Ergan 1996).
Türk Müziği’nin büyük bestekârı Hammâmîzâde İsmâîl Dede-Efendi ( 9 Ocak 1778 / 29 Kasım 1846 )’nin müzik tanımında müziğin eğitimsel boyutunun diğer tüm özelliklerinin önünde değerlendirildiği görülmekte, müzik bireysel ve toplumsal bir manevî eğitim unsuru olarak işaret edilmektedir.
“Mûsikî, ahlâk-ı beşeri tasfiye eden bir ilm-i şerîftir (Müzik, insan ahlâkını arındıran kutsal bir ilimdir).”
Çinli büyük filozof Konfüçyüs (MÖ.552/479)’da Müzik Hakkında Notlar’ında aynı hususu işaret etmekte ve,
“Bir kimse müziği elde ederse, kalbini düzeltir. Temiz, nazik, inançlı bir kalp kendiliğinden gelişir... Eğer kalbin içinde ahenk ve müzik oluşmazsa, o zaman yalancılık ve hile girer” (Ergan 1996) demektedir.
Müziğin Eğitimsel İşlevleri, Prof. Dr. Uçan tarafından şu dört başlık altında incelenmiştir:
1. Eğitim boyutu olma: Müziğin özündeki eğitsel nitelik, müziğin eğitsel amaçlara hizmet etmesi ve eğitsel gereksinmeleri karşılamada veya gidermede işe yaraması onu çok eski çağlardan bu yana eğitimin bir boyutu haline getirmiştir. Bu bakımdan müzik öteden beri eğitimin en önemli kapsamsal öğelerinden biridir.
Müziğin insan (birey, toplum) yaşamındaki çeşitli, çok yönlü ve karmaşık işlevleri, eğitime giderek daha çok belirginleşen ve büyüyen bir müziksel içerik, nitelik, genişlik ve kapsam kazandırmaktadır. Bu bağlamda müzik dünyada ve Türkiye’de gerek “genel”, “özengen” ve “mesleksel” eğitimde; gerek “örgün” ve “örgün olmayan” eğitimde ve gerekse ilköğretim öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde eğitim-öğretim kapsamı içinde önemli bir yer tutmaktadır.
2. Eğitim aracı olma: Müziğin eğitim aracı olma işlevi, esas olarak, eğitimde-öğretimde müziğin gücünden, etkisinden ve katkısından yararlanma; dersler, üniteler, konular işlenirken bunlar ve kişiler arasında müzikle bağlantı sağlama ve belirli sonuçlara ulaşmak için müziği kullanma ilkesine dayanır.
3. Eğitim yöntemi olma: Müziğin eğitim yöntemi olma işlevi, esas olarak, eğitimde-öğretimde bir dersi, üniteyi, bir konuyu öğrenmek/öğretmek ya da işlemek için bilinçli olarak seçilen ve izlenen müziksel yol olarak kendini belli eder. Bunun yanı sıra eğitimsel-öğretimsel gerçekleri arayıp bulmak, yorumlamak ve açıklamak için uyulan/tutulan mantıklı müziksel düşünme yolu da dolaylı olarak müziğin eğitim yöntemi olma işlevi kapsamına alınabilir.
“Müzik yoluyla eğitim” kavram (kuram) ve uygulamaları, temelde, müziğin amaca/sonuca ulaşmayı/erişmeyi sağlayıcı, destekleyici ve kolaylaştırıcı bir eğitim/öğretim yöntemi olmasından kaynaklanır. Müziğin bir eğitim/öğretim yöntemi olarak seçilmesi ve izlenmesi, tüm dünyada giderek artan bir hızla yaygınlaşmaktadır. Öbür birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de bu yönde umut ve cesaret verici değişme ve gelişmeler gözlenmektedir. Nitekim, ana dil = Türkçe, yabancı dil, oyun, dans, beden eğitimi, cimnastik vb. derslerde müzik verimli bir eğitim/öğretim yöntemi olarak seçilip izlenmektedir.
4. Eğitim alanı olma: Müziğin eğitim alanı olma işlevi, esas olarak eğitimde-öğretimde müziğin kendine özgü bir konu veya çalışma çevresi olma özelliğine dayanır. Bu özellik eğitimin türüne ve düzeyine göre müziğe ders, kol, dal, bölüm, okul, yüksekokul, fakülte ve enstitü biçiminde eğitimsel ve/veya eğitkurumsal bir yapı ve işleyiş niteliği kazandırır.
“Müzik için eğitim” kavram ve uygulamalarının belirginleşip yaygınlaşmasıyla, müzik, tüm dünyada ve Türkiye’de gittikçe önem kazanan bir eğitim alanı haline gelmiştir. Müziğin insan yaşamındaki işgörülerinin yeterince etkili ve verimli biçimde işleyebilmesi için, insanın müzik yoluyla yetiştirilmesi yeterli olmamış, bazı insanların müzik alanının belirli dallarında daha köklü ve derinlemesine yetiştirilmesi zorunlu olmuştur. Bu yüzdendir ki, ilkel büyücünün başlıca müziksel yetenekleri ya da becerileri, günümüzde, çoğunlukla ayrı birer müziksel meslek ve uzmanlık alanı/dalı haline gelmiştir” (Uçan 1996).
Müziğin yukarıda sayılan işlevleri yerine getirebilmesi ancak seviyeli bir Müzik Eğitimi ile mümkün olabilir.
2.4. Müzik Eğitimi
Müzik Eğitimi, bireye kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli müziksel davranışlar kazandırma ya da bireyin (müziksel) davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli müziksel değişiklikler oluşturma sürecidir.
Müzik Eğitimi temelde üç ana amaca yönelik olarak düzenlenir ve gerçekleştirilir.
1.Genel Müzik Eğitimi
2.Amatör Müzik Eğitimi
3.Profesyonel Müzik Eğitimi
Bunlardan Genel Müzik Eğitimi, herkese zorunludur (ya da olmalıdır). Amatör Müzik Eğitimi, ilgili - isteklilere ve belirli ölçüde yatkınlığa bağlı olarak ve ortam da göz önünde bulundurularak “özgürce seçmeli”dir. Profesyonel Müzik Eğitimi ise müziğe ilgili olmanın ötesinde belli düzeyde yetenekli, kapasiteli olanlar için belli “sınavlar yoluyla”, “seçilmeli yerleştirilmeli” dir. (Yani seçmek yetmez, seçilmek ve yerleştirilmek gerekir).
Müzik Eğitimi, Genel Müzik Eğitimi ile zemine oturur, Amatör Müzik Eğitimi ile doğrulur, ayağa kalkar, Profesyonel Müzik Eğitimi ile de doruğa uzanır, derinlere ulaşır.
“Genel” den “Profesyonel” e doğru gittikçe daralır, yoğunlaşır, derinleşir;
“Profesyonel” den “Genel” e doğru ise gittikçe genişler, seyrelir ve sığlaşır (Uçan 1993).
2.4.1. Genel Müzik Eğitimi
Her aşamada, her düzeyde, herkese yönelik, temelde sağlıklı, dengeli ve mutlu bir “insanca yaşam” için gerekli “ortak-genel müzik kültürü” nü veya buna ilişkin davranışlar kazandırmayı, davranış değişiklikleri oluşturmayı amaçlayan müzik eğitimidir. Genel Müzik Eğitimi, Amatör Müzik Eğitimi ve Profesyonel Müzik Eğitimi’nin de temeli ve tabanıdır.
Genel Müzik Eğitimi’nde kazandırılması hedeflenen “ortak- genel müzik kültürü” müziksel çevrenin ve müziksel yaşamın yapısal bütünlüğü esas alınarak, “çok tür” üzerine temellendirilir ya da temellendirilmelidir. Bu durum, en azından, başlıca müzik türlerinin tümünün veya anlamlı bir bileşkesinin “ortak-genel müzik kültürü” içine alınmasını zorunlu kılar. Çünkü, müzik çevresi, müzik kültürü, müzik yaşamı içinde yer alan başlıca (ana) müzik türlerinden biri ya da birkaçı dışarıda bırakılarak, “ortak-genel müzik kültürü” oluşturulamaz, geliştirilemez.
Diğer yandan “ortak-genel müzik kültürü” ve kapsadığı müzik türleri, “geçmişi ve geleceği” ile bir bütündür. Buna bağlı olarak “genel müzik eğitimi” nin (ve dolayısıyla genel müzik eğitimcisi yetiştirmenin) temel işlevleri ve amaçları arasında “müziksel geleneği koruma-yaşatma-geliştirme-aktarma” nın yanı sıra, “yeni/güncel müzikleri gelenekleştirme” ve bu yolla “müziksel gelenek zincirine yeni halkalar ekleme” de büyük önem taşır. Bu da müzik yaşamımızda “müziksel köklere dönüş ve iniş” ile “müziksel geleceğe yöneliş ve uzanış” ın birlikte gerçekleştirilebilmesini zorunlu kılar. Çünkü, bütün müzikler zamanla koşulludur. İçinde “geçmişin izlerini, bugünün anılarını ve geleceğin titreşimlerini” (birlikte) taşımayan bir müziğin kalıcı değeri yoktur, olmaz (Uçan 1993).
Tezimizin konusunu teşkil eden İlköğretim Kurumları Müzik Dersi Programı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu amaçla geliştirilen bir genel müzik eğitimi programıdır.
2.4.2. Amatör Müzik Eğitimi
Müziği ya da müziğin belli bir kolunu, dalını, türünü (maddî ) kazanç gözetmeksizin, yalnız zevk için öğrenen, yapan kimselere yönelik, ilgili-istekli, az çok yatkın olanlara, etkin bir müziksel katılım, zevk ve doyum sağlamaya ve bunu yaşam içinde olabildiğince sürdürüp, geliştirmeye ilişkin müziksel davranışlar kazandırmayı, davranış değişiklikleri oluşturmayı amaçlayan müzik eğitimidir (Uçan 1993).
Çeşitli dernek, vakıf, kurum ve kuruluşların bünyelerindeki sanatsal faaliyetler içerisinde yapılan müzik eğitimi, bu kapsamdadır.
2.4.3. Profesyonel Müzik Eğitimi
Müziğin bütününü, ya da belli bir kolunu, dalını, türünü, o bütün ya da kol, dal, tür ile ilgili bir işi, meslek ya da uğraşı, uzmanlık alanı olarak seçen, seçmek isteyen, seçme olasılığı bulunan ya da öyle görünen kişilere yönelik olup, istenilen-gereken düzeyde yetenekli-kapasiteli olmak koşuluyla, kolun-dalın-türün, işin-mesleğin-uğraşının ya da uzmanlığın gerektirdiği müziksel davranışları ve birikimi kazandırmayı, davranış değişiklikleri ve birikim oluşturmayı amaçlayan müzik eğitimidir (Uçan 1993).
Konservatuarlarda ve müzik eğitimcisi yetiştiren kurumlarda yapılan müzik eğitimi profesyonel müzik eğitimi kapsamındadır.
İlköğretim Kurumları için hazırlanan müzik eğitimi programının incelemesine geçmeden önce İlköğretim Kurumlarını
---------------
------------------------------------------------------------
---------------
------------------------------------------------------------