Okul Çağ Cocuğunun Beslenme Problemleri
Beslenme Problemleri
Maddî gücün yetersiz oluşu, öğrencileri beslenme problemi ile karşı karşıya getirmektedir. Ailelerinin dışında, evlerde ve bilhassa yurtlarda kalan öğrenciler için beslenme, önemli bir problemdir.Gençler, okullarında verilen öğle yemekleri dışında diğer öğünlerini sadece midelerini doldurmak amacı ile geçiştirmeye çalışmaktadır. Bu durum da sağlıklı ve dengeli beslenmenin söz konusu olmadığını bize açıkça göstermektedir. Zaten öğrencilerde günlük yemek sayısı ikiye inmiş vaziyettedir.
Okullarda verilen öğle yemeklerinde kalori miktarlarının ayarlanmış, kontrolün sağlanmış olması, problemi bir ölçüde çözmekte ise de diğer öğünler için bu durum söz konusu değildir.
Lokantalarda ve yurt yemekhanelerinde yenilen yemeğin hem fiyatı yüksektir, hem de kalitesinin çok iyi olduğu söylenemez.Daha önceki yıllarda olduğu gibi sabah kahvaltısının yurtlarda devlet tarafından ücretsiz verilmesi, akşam yemeği için de günde verilen 100 bin liralık katkı payının yükseltilmesi, öğrencilerin beslenme problemini kısmen de olsa halledebilir.
Ergenlik yaşındaki gençler, çevrenin etkisiyle kendi vücutları konusunda yanlış yönlendiriliyor. Sonuçta, ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor
Ergenlik çağındaki çocuklar kendi iç dünyalarında yaşadıkları sıkıntılardan başka, dışarıdan ve çevrelerinden gelen etkilerle de yanlış yönlendirilebiliyorlar.
"Günümüzde çocuklar ve ergenler, tüketime dayalı birçok sektörün hedef kitlesi haline gelmiştir."
Kendisine henüz bir hedef koyamamış ya da geleceği ile ilgili sağlıklı plan yapamamış genç, çok çeşitli etkenler karşısında bocalayarak bunalıma girebiliyor.
Özellikle bu yaşlarda meydana gelen fiziksel değişimler, gençlerin kendi vücutlarıyla sorun yaşamalarına neden oluyor. Arkadaşlarının ya da basın yayın organlarının etkisiyle kendi vücudunu beğenmeyen genç, başta diyet olmak üzere birçok yola başvuruyor ve zaman zaman ciddi sağlık sorunlarıyla da karşılaşabiliyor.
Uyarılar...
Memory Center'ın Uzman Çocuk Psikologu Hande Sinirlioğlu da bu konulara dikkat çekerek, anne ve babaları uyarıyor. Çevreden gelen psikolojik etkilerin çocukları olumsuz yönlendirdiğini belirten Hande Sinirlioğlu, anne ve babaların bu yanlış yönlendirmeler konusunda çok dikkatli ve uyanık olmaları gerektiğini belirtiyor. Hande Sinirlioğlu, gençlerdeki değişimlerle ilgili şu bilgileri vererek anne-babaları uyarıyor:
Günümüz toplumunda çocuklar ve ergenler, tüketime dayalı birçok sektörün hedef kitlesidir. Doğal olarak, hem gıda hem de güzellik endüstrisi bütün pazarlama olanaklarını bu gruplar için kullanmaktadır. Bir yandan marka haline gelmiş bol kalorili popüler fast-food zincirleri beslenme alışkanlıklarında dengesizliğe yol açmakta, diğer yandan ise kitle iletişim araçlarının güzelliği santimlik ölçülere indirgeyen anlayışı, sürekli olarak gençliği baskı altında bırakmaktadır.
Bir de bunların üzerine ergenin kendi bedeni ile uğraşma merakı eklendiğinde, neredeyse aç kalma sayılabilecek diyetlerin ergen kültürünün bir parçası haline gelmesi daha kolay anlaşılabilir.
Dengesiz Yemek
Yani dürtülerini kontrol edemedikleri noktada bol kalorili gıdaların abartılı tüketildiği dönemleri, sonradan pişmanlık duygusu içinde yoğun zayıflama gayreti izler. Bu nedenle, anoreksikler kliniğe her zaman çok zayıf başvururlar, oysa bulimikler, bu atakların varlığı nedeniyle yalnızca zayıf görünümde değil, bazen normal kiloda ve hatta kilolu dahi karşımıza çıkabilirler. Ancak, bunlarda da kilo verme ve kilo alma dönemleri birbirini izleyebilir.
Ergenlik yaşındaki gençler, çevrenin etkisiyle kendi vücutları konusunda yanlış inanışlara kapılabiliyorlar. Sonuçta, ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor. Ergenlik çağındaki çocuklar kendi iç dünyalarında yaşadıkları sıkıntılardan başka, dışarıdan ve çevrelerinden gelen etkilerle de yanlış yönlendirilebiliyorlar
Kendisine henüz bir hedef koyamamış ya da geleceği ile ilgili sağlıklı plan yapamamış genç, çok çeşitli etkenler karşısında bocalayarak bunalıma girebiliyor. Özellikle bu yaşlarda meydana gelen fiziksel değişimler, gençlerin kendi vücutlarıyla sorun yaşamalarına neden oluyor. Arkadaşlarının ya da basın-yayın organlarının etkisiyle kendi vücudunu beğenmeyen genç, başta diyet olmak üzere birçok yola başvuruyor ve zaman zaman ciddi sağlık sorunlarıyla da karşılaşabiliyor.
Çevreden gelen psikolojik etkiler gençleri olumsuz etkiliyor. Anne ve babaların bu yanlış yönlendirmeler konusunda çok dikkatli ve uyanık olmaları gerekiyor.
Günümüz toplumunda çocuklar ve ergenler, tüketime dayalı birçok sektörün hedef kitlesidir. Doğal olarak, hem gıda hem de güzellik endüstrisi bütün pazarlama olanaklarını bu gruplar için kullanmaktadır. Bir yandan bol kalorili popüler fast-food zincirleri beslenme alışkanlıklarında dengesizliğe yol açmakta, diğer yandan ise kitle iletişim araçlarının güzelliği santimlik ölçülere indirgeyen anlayışı, sürekli olarak gençliği baskı altında bırakmaktadır. Bir de bunların üzerine ergenin kendi bedeni ile uğraşma merakı eklendiğinde, neredeyse aç kalma sayılabilecek diyetlerin ergen kültürünün bir parçası haline gelmesi daha kolay anlaşılabilir.
Bu noktada anne-babalar ve hatta ergenlerin kendileri için en büyük sorun, masum bir zayıflama ve güzelleşme merakı ile yeme bozuklukları arasında ayrım yapabilmektir. Zira, yeme bozuklukları en sık ergenlik döneminde görülür ve büyük çoğunluğunda ilk problem, aşırı bir diyet gayretidir. Bu durum yeme bozukluklarına dönüştüğünde ise, yoğun aç kalma ve diyet gayretinin de ötesinde, davranışlarla ilgili ve vücudu doğrudan etkileyen birçok sorun kendisini gösterir.
Yeme bozukluğuna bağlı olarak gelişen, temelde bireyin beden imgesini yanlış değerlendirdiği, buna bağlı olarak kendisini şişman algıladığı, yemek yemeyi reddettiği ve bu nedenle aşırı kilo kaybına uğradığı durumlarda gençlerde şişmanlık yanılsamasını görülür. Bunun yanında gençlerde dürtülerini kontrol edemedikleri noktada bol kalorili gıdaların abartılı tüketildiği dönemleri, sonradan pişmanlık duygusu içinde yoğun zayıflama gayreti izler.
Yanlış beslenme ergen kızlarda erkeklere göre daha sık görülür. Vücut şekli ve ağırlığı ile ilgili aşırı uğraş vardır, vücut görünümü ve ağırlığını sürekli kontrol etmeye yönelik neredeyse aç kalma noktasına varan diyet programları, kendisini kusturma, aşırı spor yapma, idrar söktürücü ve müshiller kullanılması gibi yöntemler sıkça gözlenebilir. Sürekli olarak açlık duyusunu kontrol etme ve aç kalma sonucu yiyeceklerle ya da yemeklerle yoğun uğraş; gencin başka alanlara odaklanmasını güçleştirir, sinirli ve çökkün olmasına yol açabilir. Zamanla bedensel problemler de başlar, kızlarda adet düzeni bozulur, kalori eksikliği sonucu aşırı zayıflama, enerji kaybı görülebilir.
Ergenlerdeki sorun nasıl anlaşılır diyorsanız: Yoğun bir zayıflama merakı olan ergenin yeme bozukluğu yaşayıp yaşamadığına, elbette ki klinik koşullarda ve ilgili uzmanlarca karar verilmelidir. Ancak bu dönemde gençler bu konuda eğer bir saplantılıysa – ki genellikle saplantılıdır- dirençlidirler, ebeveynleri ile aşırı çatışma yaşayabilirler. Anne-babalar çocuklarındaki bazı fiziksel ve ruhsal değişimleri gözlemleyerek, soruna henüz başında iken müdahale etme şansını yakalayabilirler. Bu yüzden çocuklarımızı sürekli izleyerek, onlara belli etmesek de kontrolümüzü azaltmamamız gerekiyor. Tabii, bunu yaparken onları sıkmak da yanlış bir tutum. Ama öncelikli dikkat etmemiz gereken noktaları sıralayacak olursak;
● İdeal vücut ağırlığının yüzde 85'inin de altına inilmesi
● Öğünleri azaltma dışında kendi kendisini kusturma veya idrar söktürücü ve müshil kullanma, yoğun egzersizler denenmesi
● Sürekli olarak beden imajı ile uğraşma, beslenmeye ilişkin gerçek dışı yargılar geliştirme
● Bunlara ilaveten kaygı artışı, dürtüsellik, sinirlilik, vb. pek çok davranış problemi ortaya çıkması
● Ara dönemlerde aşırı yeme atakları veya kilo alma dönemleri.
Ergenlik çağındaki çocuklar kendi vücutlarındaki değişimlere daha fazla meraklı oldukları için beslenme alışkanlıkları da kontrolden çıkıyor. Kimisi çok zayıf olduğunu düşünüp fazla yiyor, kimisi ise kendisini şişman zannedip aç kalmaya başlıyor. Bunu aklınızdan çıkarmayın ve lütfen gençlere bu durumlarda da gereken desteği verin. Bu dönemlerde ortaya çıkan beslenme bozukluklarının getirdiği hastalıklarla ilerleyen yaşlarda baş etmek çok daha zor olacaktır.