Padişahlık dönemi
Türkiye’de cumhuriyet yönetiminden önce padişahlık yönetimi vardı. O zamanlar ülkemizin adı Osmanlı İmparatorloğu idi. Padişahlık babadan oğula geçerdi. Padişahın sözleri kanundu. Her şeye o karar verirdi. İlk padişahlar çok iyi çalıştılar. Ülkemizi iyi yönettiler.
Son padişahlar fazla yetenekli değillerdi. Ülkemizi iyi idare etmemeye başladılar. Zevk ve sefaya daldılar. Çeşitli savaşlarda yenildik. Osmanlı devleti parçalandı.
Mustafa Kemal Paşa bu duruma seyirci kalmadı. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldi. Erzurum’da ve Sivas’da yurtsever kişilerle toplantılar yaptı. Yeni bir hükümet kurdular. Kurtuluş Savaşı ile düşmanları yurdumuzdan kovdular. Bu arada Padişah da ülkeden kaçtı. Daha sonra Lozan Barışı ile ülkemizin sınırları çizildi.
29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edildi. Cumhurbaşkanlığına da Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) seçildi. Devletimizin adı da Türkiye Cumhuriyeti Devleti oldu.
Cumhuriyet en güzel yönetim şeklidir. Milletin kendi kendisini yönetmesi demektir. Halk, yöneticilerini seçim ile iş başına getirir.
Atatürk Cumhuriyet’i 29 Ekim 1923’de kurduğu için her yıl bu tarihte Cumhuriyet Bayramını kutlarız.
CUMHURİYET YÖNETİMİ
Büyük Millet Meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, Türk milletinin geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. Bu vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selâmlarım.
Geçen sene Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin gerçek arzularına uygun olarak devlet şeklini Cumhuriyet olarak kararlaştırdı. Cumhuriyet yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı, kabul gördü. Millet; cumhuriyetin,Türk vatanını asırların kötü yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi lâyık olduğu gelişme seviyesine ulaştıracak yegâne yönetim şekli olduğunu anladı. Millet, cumhuriyetin şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir. Milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde ifade edilebilir. Yüksek Meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı teşkilâtı esasiyede (Anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin görevidir. Diger taraftan, hükûmetin görevi, gelişmiş ve medenî yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.
Görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim.