ÜLKEMİZDE SU ÜRÜNLERİ
Kişi başına 6-7 kg su ürünlerinin tüketildiği ülkemizde, çoğumuzun bildiği balık ismi bir elin parmaklarını geçmez. Belki de bugüne kadar, karides yememiş milyonlarca insan vardır ülkemizde. Antenli görüntüleri yanı sıra 5 çift yürüme ve yüzme bacakları ile birçok kişinin, karidesten çok böcek diye adlandırdığı sevimli canlılardır karidesler. Türleri farklı da olsa büyüklerine "jumbo" dediğimiz, isimleri bölgeden bölgeye göre değişen, balıkçının yüzünü güldüren, lüks lokantaların vitrinlerinde boy gösteren denizlerimizin değerli böcekleridir karidesler.
Denizlerimizde karidesler
Bugüne kadar denizlerimizde, 61 tür karides tespit edilmiş olmasına karşın, bunlardan 7 tanesi ticari öneme sahiptir. Bu türlerin içersinde ise Kuruma veya Japon Karidesi (Penaeus japonicus), Yeşil Kaplan Karidesi (Penaeus semisulcatus), Akdeniz Karidesi, Oluklu yada Karabüke (Penaeus kerathurus) türleri diğerlerine göre iri boyda olmalarıyla dikkat çeker. Boyca küçük türlere de genel olarak "çim çim" karides denilmektedir.
Karideslerin yaşamlarına konuk olalım
Karidesler, kış aylarını, su özelliklerinde ani değişimler göstermeyen, denizlerin derinliklerinde geçirirler. Bahar aylarıyla birlikte, kıyılara doğru göç ederler ve 1 milyon a kadar yumurta bırakabilirler. Doğada yavrusuna bakamayan türlerin, genellikle yumurtasının küçük, sayıca fazla olduğu kuralı karides için mükemmel işler. Yumurtalar yaklaşık 0.3 mm çapında olup sıcaklığa bağlı olarak 13-16 saat içinde açılır. Yumurtadan çıkan larvalar, sırasıyla yaklaşık 36 saat içinde nauplius, 4-5 gün içinde zoea ve 3-4 gün içersinde mysis denilen 3 larval dönem geçirir. Bu süreçte toplam 12 kez kabuk değiştirdikten sonra karidese benzeyen en küçük taslak görünümümdeki postlarval döneme geçerler. Büyümeleri için kabuk değiştirmek zorundadırlar. Postlarvalar daha önceki su hareketine uygun (planktonik) yaşamlarını terk ederek artık deniz dibinde yaşamaya başlar. Doğada yaklaşık 20 günlük olan postlarvalar kıyısal ve lagüner alanlara girerek hızla büyürler ve sonbaharda denizin derinliklerine doğru göç ederek yaşam döngülerini tamamlarlar.
Denizlerimizde karidesler azalıyor mu?
Birçoğumuz büyüklerimizden duymuşuzdur, "Nerede o eski balıklar" diye eskileri anmalarını. Yakın zaman da, Izmir Körfezi nde karides avcılığı yapan balıkçılar ile yaptığımız görüşmede de karidesin eskisi kadar bol olmadığından yakındılar. Hatta, eskiden, ağları toplarken karidesin bolluğundan zor çekerlermiş. Şimdilerde ise, tekne başına 5-6 kg ı geçmiyor yakalanan karides. Sayısal veriler de doğruluyor balıkçıları aslında. 1980 li yıllarda ülke genelinde 5000-7000 ton arasında değişen karides avcılığı 1996 da 1100 tona ve 1999 yılında ise 890 tona kadar düşmüş olması dikkat çekicidir. Tabii gelinen bu noktada, aşırı avcılığın ve kıyısal alanların tahribatının büyük payı da var. Örneğin Izmir Körfezi, ekosisteminde önemli bir yere sahip olan 4 tane dalyan varken, şu an sadece Homa Dalyanı faal olarak çalışmaktadır. Bu alanlar karides yavrularının gelişimi için önemli sahalardır. Ayrıca, karides yetiştiriciliği üzerine yapılan girişimler çeşitli nedenlerden dolayı uzun soluklu olamamıştır. Karides üretiminin tamamı, avcılık yolu ile sağlanmaktadır.
Doğal kaynakları zenginleştirebilir miyiz?
"Kaynakların yönetildiği balıkçılık balıkçılıktır", diyor Japon araştırmacı Hirasawa. Doğal kaynakları dengeli kullanmalıyız. Onlara, kendi nesillerini devam etme şansı tanımalıyız. Bunun yolu ise, doğal ortama katkı yapmaktan geçiyor. Doğal suların zenginleştirilmesi ile ilgili ilk çalışma, 1867 yılında Ingiltere de yapılmıştır. Bir ringa balık türü (Alosa saidissima) üretilerek yavruları doğaya bırakılmıştır. 1876 yılında ise Japonya da bir som balık türü (Oncorhyncus keta) yavruları yetiştirilip doğaya bırakılmıştır. Ayrıca, 100 yılı aşkın bir süredir, Avrupa Istakozu (Homarus gammarus) yetiştirilip Norveç kıyılarına bırakılmaktadır. Günümüzde su ürünleri yetiştiriciliği, her geçen gün artmasına rağmen, ihtiyacın büyük bir bölümü avcılık yolu ile sağlanmaktadır. Yakın bir gelecekte, bunun tersi de mümkün görünmüyor. Bu da doğal kaynaklara uzun süre bağımlıyız anlamına geliyor. Işte bu noktada denizlerimize baktığımızda, daha uzun süre bu görevi yerine getirecek gibi görünmüyorlar. Birçok türün av verimi azalırken birçoğu da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bugün insan kontrolü altında yetiştirilebilen türler yaşam döngüsü içersinde belli mevsimde yaşadıkları belli alanlara bırakılıyor. Doğaya yavru bireylerin bırakılması iki farklı uygulamayla karşımıza çıkıyor.
Doğal kaynakların zenginleştirilmesi
Ekonomik olmayan türlerin de içinde yer aldığı canlıların yetiştirilerek doğal dengeyi korumak, populasyonun devamlılığını sağlamak, alternatif tür oluşturmak veya rekreasyon amaçlı yapılan uygulamaları kapsar.
Deniz çiftçiliği / yetiştiricilik-temelli avcılık
Genellikle ticari türlerin yetiştirilip yavru aşamasında doğaya bırakılarak sürekli ve sürdürülebilir av potansiyeli oluşturmak amacıyla yapılan uygulamadır.
Japonya örneği
Bugün dünyada 25 ten fazla ülkede, 100 den fazla tür (balık, krustase, yumuşakça ve diğer invertebratlar) yetiştirilip yaşadıkları alanlara stoklanmaktadır. Japonya, bu konuda en önde gitmektedir ve bu amaçla yaklaşık 80 tür yetiştirilmekte olup bunlardan 60 tanesi yerel, 20 tanesi yerel olmayan türlerdir. Japonya da karides ön sırada yer alırken bugün ülkede üç farklı türün milyonlarca yavrusu (P. japonicus), (P. chinensis) ve (Metapenaeus monoceros), doğal stokları zenginleştirmek ve av verimlerini arttırmak amacıyla her yıl denize bırakılmaktadır.
Japonya da kıyı balıkçılığını geliştirmek amacıyla, 1952 yılında "Japonya Yetiştiricilik-Temelli Avcılık Projesi" başlatılmıştır. Bu proje kapsamında, Japon Karidesi (Penaeus japonicus) yetiştirilip yavrularının denize bırakılması amaçlanmıştır. Başlangıçta, devlet tarafından desteklenen üretim merkezleri, zaman içersinde avcılık kooperatiflerine devredilmiştir. Bugün ülkede avcılar, aynı zamanda doğal stokları destekleyen yetiştiricidir. Dünyanın birçok ülkesinde yetiştirici ve balıkçı, farklı kulvarlarda yer alırken Japonya da balıkçı doğal stoklara katkı sağlayan yetiştirici ve avcı konumundadır. Ilk zamanlar 5 adet üretim merkezinde yapılan üretim bugün toplam 48091 ton tank kapasitesine sahip, 20 üretim merkezinde gerçekleştirilmektedir. 1970 li yıllarda her yıl 140-200 milyon postlarvanın denize bırakılması, sanırım bu konuda verilen değeri göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Günümüzde, 20-30 günlük postlarva yerine, 40-50 mm boyundaki yavru karidesler denize bırakılmaktadır. Buradaki amaç, karidesleri ön büyütmeye tabii tutarak doğal ortamda, düşmanlarından kendilerini koruyabilecek büyüklüğe getirmektir. Bu sayede, daha az sayıda, fakat daha etkili bireyler ile doğal stoklar zenginleştirilirken markalama yöntemi ile denize bırakılan bireylerin, ne kadarının yakalandığı da belirlenebilmektedir. Öncelikle çalışılacak saha bölgelere ayrılmaktadır. Avcılık yapılacak bölgeler, yavru karideslerin bırakıldığı ve avcılığa yasaklanan bölgeler belirlenmiştir. Bu amaçla Izumi körfezinde yapılan bir çalışmada P. japonicus türü yavru karidesler avcılığın yasaklandığı bir bölgeye bırakılmıştır. Yapılan çalışmada, karideslerin 5-20 km bir mesafe içersinde, dağılım gösterdikleri ve yarıya yakın kısmının tekrar avcılık yolu ile yakalandıkları belirlenmiştir.
Bugüne kadar denizlerimizde neler yaptık:
Ülkemizde iç sularda, balıklandırma adına birçok çalışma, devlet eliyle uzun yıllardır yapılmaktadır. Buna karşın, denizlerimizde bu amaçlı sadece bir çalışma, Karadeniz de kalkan balığı stoklarını arttırmak amacıyla Japonya-Türkiye işbirliği ile Trabzon Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü nde yürütülmektedir. Yetiştirilen kalkan yavruları, markalanmakta ve balıkçılar tarafından yakalanan bireylerin enstitüye geri bildirimi yapılmaktadır. 1989 yılında E.Ü. Su Ürünleri Y.O. ile, Izmir Büyük Şehir Belediyesi işbirliğiyle, Izmir iç körfezde balıklar için barınak oluşturması için seferden kaldırılmış 10 adet troleybüs kasası iç körfeze bırakılmıştır. Bilimsel amaçlı olarak 1991 yılında yapay barınak (resif) denize bırakılmış ve daha sonraki gözlemlerde tür ve balık sayısında 2 kat artış gözlenmiştir. Ayrıca son yıllarda çeşitli beldelerde yapay resifler, balıklara barınak oluşturma amaçlı denize atılmaktadır.
Denizlerimizde neler yapabiliriz?
Her ülkenin kendine özgü tür çeşitliliği vardır. Örneğin Akdeniz Karidesi, (P. kerathurus) bütün Akdeniz de bulunmasına karşın, Japon Karidesi (P. Japonicus) ve Yeşil Kaplan karidesi(P. semisulcatus) Fransa, Italya, Ispanya ve Yunanistan denizlerinde bulunmamaktadır. Denizlerimizi tercih eden bu türler için bizler neler yapabiliriz?
Her yıl yayımlanan sirküler ile balık türlerinin mevsimsel avcılığı, avlanma boyları ve av araç- gereçler konusundaki kısıtlamalar bildirilmektedir. Bu kısıtlamalar, doğal sularda balıkların nesillerini devam ettirme fırsatı verir. Ayrıca av zamanı yaşadıkları alana en az zarar verilmiş olur. Örneğin, körfezlerde trol çekmek, Mayıs-Eylül aylarında, gırgır avcılığı yasaklanmıştır. Buna karşın, karides avcılığının yapıldığı uzatma ağlar ile avcılık, bütün bir yıl boyunca serbest bırakılmıştır. Izmir Körfezi nde yapılan araştırmalarda karideslerin en çok yumurtalı oldukları dönem 15 Haziran -15 Temmuz arasıdır. Karideslerin yumurtalı dönemlerinde bile avcılık yasağı yoktur. Hiç olmazsa bir aylık bir süre için karides avcılığına ara verilemez mi? Karideslerin yumurtalarının ağırlığı, vücut ağırlıklarının % 6-10 u kadardır. Diğer bir değişle yumurtlama döneminde yumurtalı 40 gramlık bir karides, avlanmayacak olsa 4 gramlık bir kayıp tahmin edilir. Ancak aradaki 4 gramlık fark, tüm yumurtlayacak karidesler dikkate alındığında, bir sonraki seneye belki tonlarca karides yakalama fırsatı sunacaktır. Yine sirkülerde, avcılık bakımından
birçok balık için boy ya da ağırlık kısıtlaması var iken, karidesler için bir sınırlama yoktur. Eylül ve Ekim aylarında yakaladığımız ve balıkçıların tabiri ile, ince boydaki karidesler esasında, gelecek senenin büyük boy "Jumbo" karidesleridir. Denize kıyısı olan bütün şehirlerde, balık hali olmasına karşın, yakalanan su ürünleri çok çeşitli yollardan karaya çıkarılmaktadır. Bunun sonucunda, tür bazında sağlıklı bir istatistik tutulamamaktadır. Nesillerinin devamını takip etmek ve tahminlerde bulunmak için su ürünleri ile ilgili sağlıklı verilerin bulunması çok önemlidir. Şimdilerde gündemde, Tarım ve Köy Işleri Bakanlığı nın bir projesi var. Buna göre, avlanan su ürünleri belli merkezlerden ve kontrol altında karaya çıkarılacak ve su ürünleri verileri, sağlıklı olarak kayıtlı hale gelebilecektir. Bu projenin bir an önce uygulamaya geçmesi gerekmektedir.
Acaba Japonya modeli ülkemizde uygulanabilir mi?
Izmir Körfezi nde Akdeniz Karidesi, Antalya Körfezi nde Japon Karidesi ve Iskenderun Körfezi nde Yeşil Kaplan karidesi, doğal yaşam ve av potansiyeli yüksek türlerdir. Öncelikle, bu türlerin kapsamlı olarak biyo-ekolojik özelliklerini belirlemeye yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu amaçla Izmir, Antalya ve Adana pilot il seçilebilir. Bugüne kadar ülkemizde konu ile ilgili bir çalışma yapılmazken, 2001 yılında komşumuz Yunanistan ve Italya, Akdeniz Karidesi (P. kerathurus) ile ilgili yaşam döngüleri ve balıkçılık potansiyellerini inceleyen ortaklaşa bir Avrupa projesi gerçekleştirmişlerdir. Izmir Körfezi nde karides avcılığı Nisan ayının ortalarında başlar ve Kasım ayının ortalarına kadar devam eder. Karides, larva yetiştiriciliğinde yumurtadan itibaren, 20 günlük postlarva aşamasına yaklaşık 1 ayda gelinmektedir. Denize bırakma için uygun boy olan 50 mm ye de 1 ayda ulaşmaktadır. Haziranda başlatılacak bir çalışma, Ağustos ayı içerisinde sonuçlanabilir. Bu zamanda denize bırakılacak yavruların gelecek dönem, büyük bireyler olarak yakalanması muhtemeldir. Larval aşama, yoğun olarak tanklarda gerçekleştirilirken ön büyütme Japonya örneğinde olduğu gibi 46 m çaplı 1600 m2 lik çit-ağ sistemlerinde önceden belirlenmiş alanlarda yapılabilir. Şu an ülkemizin çeşitli illerinde bulunan su ürünleri araştırma enstitüleri, denizlerimizde stokların zenginleştirilmesinde kullanılabilir. Ayrıca balıkçı kooperatifleri ile işbirliği yapılarak av sahalarında av potansiyelini arttırmak amacıyla, çeşitli türler yetiştirilip denize bırakılabilir. Sorumlulukların paylaşıldığı ve sahiplenildiği uygulamalarda başarıyı yakalamak daha kolaydır. Böylece, av alanındaki doğal stokların zenginleştirilmesine katkı sağlayan balıkçılar, bol verim sağlayarak ödüllendirilmiş olacaktır.