Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Selçuklularad Mimari

Selçuklularad Mimari Hakkında Bilgi - Selçuklularad Mimari Nedir Özet


Araştırmalar



SELÇUKLARDA MİMARLIK
 
            Anadolu Selçukluları ve beylikler dönemi,sanat hareketleri bakımından benzeri görülmedik canlılık göstermiştir. Büyük Selçuklu sanatının gelişmesinde Karahanlıların ve Gaznelilerin önemli etkileri oldu. Büyük Selçukluların devamı olan Anadolu Selçukluları,Türk sanat anlayışını Anadolu’ya taşıdılar. Anadolu Selçuklu ve beylikler dönemi,yüzlerce yıllık bir tarihten süzülüp gelen Türk sanatının olağanüstü gelişme gösterdiği bir devir oldu. Haçlı seferlerinin ve Moğol istilasının yıkıcı etkilerine rağmen sanat ve bayındırlık alanındaki faaliyetler gelişerek devam etti. Beylikler döneminde Anadolu hakimiyetinin beyler arasında bölünmüş olması,Türk sanatını olumlu yönde etkiledi. Zira,Anadolu’nun dört bir yanında kurulan beylikler,adeta birbirleriyle yarışırcasına,başta merkezleri olmak üzere pek çok yer mimarî eserlerle süslediler.
            Türkler,çevreden aldıkları sanat unsurlarını kendi zevk ve yaratıcılıkları ile kaynaştırarak en güzel örneklerini yaratmışlardır. Anadolu Selçukluları da atalarından aldıkları sanat mirasını,yerli unsurlardan da yararlanarak geliştirdiler. Böylece Türk sanatı,İslam sanatı içinde Anadolu’ya özgü bir üslup olarak yerini aldı.
Çini Sanatı: Türkistan’da gelişen çini sanatı Anadolu’da Selçuklularla beraber olgunlaşmaya başlamıştır. Mimaride yüzeyleri süslemek için kullanılan bir yüzü sırlı pişmiş toprak levhalara çini denir.
            Türklerde daha önce de var olan çinicilik,Anadolu’da oldukça gelişmişti. Moğol istilasının etkisiyle Anadolu’ya gelen Türkmenler arasında çok sayıda çini ustası bulunuyordu. Selçuklu çinileri,desenlerindeki ustalığı ve zenginliği ile dikkat çekmektedir. Bu süsleme sanatı,binaların iç ve dış yüzeylerinde başarıyla uygulandı. Yıldız,kuş,balık,bitki motifleri ve geometrik motifler en çok kullanılan süsleme desenleriydi.
            Dış mimarîde en çok taş işçiliğini kullanan Selçuklular,dış süslemedeki mükemmelliği,iç süslemede çinicilikte yakalamışlardır. Konya Sırçalı Medrese ile Karatay Medresesi’nde çini sanatının en güzel örnekleri verilmiştir.
Diğer Sanatlar:Türklerde resim sanatının ilk örneklerine Orta Asya’daki ilk Türk devletlerinde rastlanır. Anadolu Selçukluları ile devam eden minyatür sanatı,gelişmesini sürdürerek Osmanlılarda doruk noktasına ulaşmıştır.
            Yine Orta Asya’da başlayan heykel sanatı,Anadolu’da da devam etti. Özellikle şehirlerin surları ve büyük binalar,kabartma resim ve heykellerle süslendi. Selçukluların sembolü haline gelen çift başlı kartal ve diğer hayvan figürleri Konya surlarında kullanıldı. Anadolu Selçukluları ve beylikler,armalarında ve paralarında arslan resmi kullanmışlardır.
            Arap yazısının süslü bir şekilde yazılması demek olan hat sanatı,Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra geliştirdikleri sanat dallarından biri idi. Bu sanat cami,türbe,medrese gibi bir çok mimarî yapıda başarıyla uygulandı. Anadolu Selçuklu ve beylikler dönemine ait en güzel hat örneklerinde Konya Karatay Medresesi,Divriği Ulu Camii,Konya Sahip Ata Camii ve Konya Sırçalı Medresesi’nde rastlanır.
            Tezhip ve cilt sanatları da bilim ve kültürdeki gelişmeye paralel olarak ilerledi. Bunun yanında Orta Asya’da ilk örneklerini gördüğümüz halıcılık ve kilimcilik de ileri bir durumdaydı. Türkmenlerin dokudukları halı ve kilimler renk ve desenleriyle Türk zevkini en iyi yansıtan eserler oldu.
            Ağaç işçiliğinde başarılı olan Selçuklular,bu sanatı kapı ve pencere kanatlarında ve mihraplarda olağanüstü bir güzellikte uyguladılar.
            Türk hükümdarlarının kapılarında çalınan nevbet,ordu müziğinin başlangıcında önemli bir yer tutar. Bu usul,Selçuklularda da devam etti. Mevlevi ve ahi ayinlerinde görülen müzik ve raks,tasavvuf müziğinin ilk örneklerini teşkil etti. Mevlevi tarikatının kurucusu olan Sultan Veled,aynı zamanda bir müzisyen ve bestekârdı.
            Malazgirt Savaşı ile başlayan yeni bir vatan kurma çabası,olağanüstü siyasi başarıların yanında kültür ve sanat alanlarında gerçekleştirilen büyük atılımlarla da desteklendi. Anadolu Türk beylikleri,XIII. Ve XIV. Yüzyıllarda Selçuklu sanatını devralarak bu alanda Osmanlılara zengin bir miras bırakmışlardır.
 
                                                           MİMARî
 
Genellikle vakıf gelirleriyle gelişen Selçuklu mimarîsi dinî,sivil ve askerî mimarî olmak üzere üç grupta toplanır:
A-DİNÎ MİMARÎ
 
Bu gruptaki mimarî eserler şunlardır: camiler,mescitler,medreseler,türbe ve kümbetler,külliyeler,tekke ve zaviyeler.
CAMİLER
Anadolu Türklerinin yaptığı ilk mimarî eserler,camiler olmuştur. Değişik planlarda yapılan camilerin çoğu çok sütunludur. Ana malzeme olarak taş ve tuğlaların kullanıldığı camiler yanında,ağaç direkler üzerine yapılmış ahşap camiler de vardır. Bunlar,zengin ahşap işlemeciliğinin görüldüğü önemli yapılardır. Bunların içinde en önemlileri:
F       Alaeddin Camileri(Konya ve  Niğde )
F       Ulu Camiler(Sivas ve Malatya)
F       Erzurum Ulu Camii(Saltuklular döneminden)
F       Divriği Ulu Camii(Mengüceklilerden)
F       Kayseri Ulu Camii (Mengüceklilerden)
F       Mardin Ulu Camii (Artuklulardan)
 
MESCİTLER
Mescit,minberi olmayan küçük camilerdir. Tek kubbeli olan Selçuklu mescitlerinin yanında düz çatılı olan mescitler de vardır. Erdemşah Mescidi,Küçük Karatay Mescidi,Taş Mescit ve Sırçalı Mescit Konya’da bulunan örnek yapılardır. Bunun dışında,Akşehir’de Güdük Minareli Mescit,Harput’ta Alaca Mescit ve Çankırı’da Taş Mescit önemi yapılardan dır.
Medreseler:Türk-İslâm  devletlerinde bilim ve düşünce hayatının merkezi medreseler olmuştur. Medreseler Anadolu Selçuklu ve beylikler döneminin en önemli eğitim ve öğretim kurumlarıydı. Anadolu’da şehirlerin gelişmesine paralele olarak medreseler çoğalmaya başlamıştır. Bu nedenle ilk medreseler,Anadolu’yu bayındır hale getirmeye başlayan ilk Türk beylikleri döneminde görülür. Danişmentliler tarafından yaptırılan Tokat ve Niksar’daki Yağıbasan Medreseleri,bilinen ilk medreselerdir.
            Günümüze kadar ulaşan Selçuklu medreseleri şunlardır: Sırçalı Medrese,Gök Medrese,Erzurum Çifte Minareli Medrese,Konya’da Karatay Medresesi,İnce Minareli Medrese,Sivas’ta Gök Medrese,Şifaiye,Buruciye,Kırşehir’de Caca Bey Medresesi,Kayseri’de Hunat Hatun Medresesi.
            Beylikler dönemine ait medreseler ise şunlardır: Eğirdir’de Dündar bey Medresesi,Niğde’de Ak Medresesi,Karaman’da Hatuniye Medresesi ve Kastamonu’da Köşk Medresesi.
 
TÜRBE VE KÜMBETLER
Türbe ve kümbetler,Anadolu’da dinî mimarinin ne kadar gelişmiş olduğunu gösteren önemli anıt mezarlardır. Bunlardan,dört duvarının üzeri kubbe ile örtülenlerine türbe;silindirik,çokgen gövdeli,konik veya piramit çatılı olanlarına da kümbet denir. Esasını Türkmen çadırlarından alan kümbetler Anadolu’da geliştirilerek,değişik tarzdaki örneklerini meydana getirdiler.
            XII. ve XIII. Yüzyılllrda Danişmentli,Mengücekli,Artuklu ve Anadolu Selçuklu hakimiyeti alanlarında bu yapıları çok miktarda görmek mümkündür. En önemlileri arasında Divriği’deki Sittemelik,Erzurum’daki Emir Saltuk,Kayseri’deki Melik Danişment Gazi,Erzincan Tercan’daki Mama hatun Kümbetleri sayılabilir. Bunların dışında Konya’da II.Kılıçarslan Kümbeti,Kayseri’de Döner Kümbet,Kırşehir’de Caca Bey Kümbeti,Ahlat’ta Ulu Kümbet,Niğde’de Hüdavend Hatun Kümbeti,Anadolu Selçukluları dönemine ait kümbetler arasında sayılabilir.
 
KÜLLİYELER
Külliye,camiyle birlikte kurulan medrese,kütüphane,imaret,hastane ve hamam gibi yapıların bütünüdür.
ü         Kayseri Hunat Hatun Külliyesi:İlk Selçuklu külliyesi olup cami,medrese,kümbet ve hamamdan ibarettir. Malzeme olarak taşın kullanıldığı bu külliye,Alaeddin Keykubat’ın eşi Mahperi Hatun tarafından yaptırılmıştır.
ü         Kayseri Hacı Kılıç Külliyesi:Cami ve medreseden ibarettir.
ü         Divriği Külliyesi:Anadolu’nun en eski külliyesi olup Mengücekliler tarafından yaptırılmıştır. Bu eser cami,darüşşifa ve türbeden oluşmaktadır.
ü         Konya Sahip Ata Külliyesi: Anadolu Selçuklularına ait bu külliye;cami,dergâh ve hamamdan meydana gelmiştir.
 
TEKKE VE ZAVİYELER
XIII. Yüzyıla ait;Sırçalı Sultan Miskinler Tekkesi,Sahip Ata Hankâhı ile Tokat’ta Sümbül Baba ve Hilafet Gazi zaviyeleri bulunmaktadır.
 
B-SİVİL MİMARÎ
 
Bu gruptaki mimarî eserler şunlardır: Köşkler ve saraylar,kervansaraylar(hanlar),hamamlar ve köprüler,Darüşşifalar.
KÖŞKLER VE SARAYLAR
Sivil mimarinin sanat yönünden en değerli örneklerinin başında,köşk ve saraylar gelir. Anadolu Selçukluları ve beylikler dönemine ait köşk ve saraylardan pek çoğu günümüze kadar gelememişlerdir.
8         Kubadiye(I.Alaeddin Keykubât’ın Kayseri yakınında)
8         Kubâdâbâd (Beyşehir Gölü’nün güneybatı kıyısındaki yazlık saray)
8         Alaiye Sarayı(kışlık olan bu saraydan sadece yazılı belgelerdeki tasvirleri günümüze kadar gelebilmiştir.)
8         Haydar Bey Köşkü(Kayseri yakınındaki Argıncık’ta),
8         Hızır İlyas Köşkü(Erkilet tepesinde)
 
KERVANSARAYLAR(HANLAR)
Anadolu Selçukluları,ticarette can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla işlek yollar üzerinde kervansaray zincirleri oluşturmuşlardır. Yol boyunca kervanların konaklamaları için yapılan bu eserlerin gerek yapı tekniği gerekse gördüğü hizmet bakımından dünyada bir benzeri bulunmamaktadır. Son derece büyük ve sağlam olan bu yapılarda yolcuların her türlü ihtiyaçları düşünülmüştür. Ticaret kervanları buralarda misafir edilir,üç gün boyunca ücretsiz yemek verilirdi. Kervansaraylarda her milletten ve dinden insanlar ağırlanırdı. Kervansarayların sultanlar tarafından yaptırılanlarına “Sultan Hanı” denirdi.
l         Alay Han (Aksaray-Kayseri yolu üzerinde yapılan bu kervansaray ;Anadolu’da yapılan ilk kervansaray olup II.Kılıçarslan döneminde tamamlanmıştır)
l         Evdir Han(Antalya-İsparta yolu üzerinde I.İzzettin Keykavus tarafından yaptırılmıştır)
l         Sultan Hanı (Konya-Aksaray yolu üzerinde)
l         Sultan Hanı (Kayseri-Sivas yolu üzerinde)
l         Alara Han(Antalya-Alanya yolunda)
l         İncir ve Kırkgöz Hanları(Antalya-İsparta yolunda),
l         Şarapsa Han(Antalya-Alanya yolunda),
l         İshaklı Han(Akşehir-Çay yolunda)
l         Hekim Han(Sivas-Malatya arasında)
l         Akhan (Afyon-denizli arasında )
 
HAMAMLAR VE KÖPRÜLER
Anadolu Seçukluları ve beylikler dönemine ait hamamların pek çoğu günümüze kadar gelememiştir. Konya’daki Sultan Hamamı bu mimarinin en önemli örneğidir. Batman’da’da Malabadi Köprüsü,Antalya yakınlarındaki Belkız Köprüsü,Sivas’ta Eğri Köprü,Tokat’ta Hıdırlık Köprüsü,köprü mimarisinin bu döneme ait başlıca örneklerindendir.
 
Darüşşifalar(Bimarhaner): Darüşşifa ve şifahane denilen yapılar günümüzün hastaneleridir. Anadolu Selçukluları ve beylikler döneminde hemen hemen her şehirde hastaneler kurulmuştu. Hasta,yetim ve fakirler için yapılan darüşşifalar aynı zamanda tıp öğretiminin yapıldığı kurumlardı.
F       Kayseri Gevher Nesibe Hatun Darüşşifası(1205’te yaptırılmıştır)
F       İzzeddin Keykavus Darüşşifası(Konya)
F       Alaeddin Keykubat Darüşşifası (Aksaray)
F       Turan Melek Darüşşifası(Divriği)
F       Torumtay Darüşşifası(Amasya)
F       Muiniddin Pervane Darüşşifası(Tokat)
 
C-ASKERî MİMARî
 
            Kaleler,surlar,askerî mimarînin en önemli yapılarıdır. Anadolu Selçukluları ve beylikler döneminde savunma amacıyla şehirlerin etrafında surlar yaptırıldı,mevcut olanlar da tamir ettirildi. Şehirleri kuşatan surlar içinde kulelerle güçlendirilen bir iç kale bulunurdu. Kaleler,savaş durumlarında halkın ve askerlerin en son sığınağı durumunda idi. İç kaleler de evler,cami,kuyu,sarnıç ve zahire ambarları gibi bölümler bulunurdu.
            Günümüze kadar gelebilen kale ve surlar Konya,Alanya,Tokat,Amasya,Çankırı,Karaman ve Kütahya gibi illerimizde bulunmaktadır. Ayrıca ülkemizde İstanbul surlarından sonra en uzun  surlara sahip olan Diyarbakır Kalesi ve surları Bizans İmparatorluğu tarafından günümüzdeki şekliyle 364 yılında yaptırılmıştır. Daha sonra gelen bir çok devlet zamanında bu kale ve surlara yeni burçlar eklenmiştir. Özellikle Artuklular 1209’da “Yedi kardeş” ve “Evli Beden” burçlarını yenilediler. Diyarbakır surları uzun geçmişine rağmen günümüze kadar gelmiştir.
            Selçukluların sembolü haline gelen çift başlı kartal ve başka hayvan figürleri,surlarda ve diğer yapılarda çok miktarda kullanılmıştır.
 
 
 
 
 

Bunun hakkında hemen düşüncelerinizi ya da sorunlarınızı yazabilirsiniz...

Hızlı Yorum Sistemi
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

İsim Email Şifre Kuran'daki ilk sure

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış