TÜRKLERDE İLK DENİZCİLİK ÇALIŞMASI
CAKA BEY ZAMANI
Türkleri denizlerle kaynaştıran ilk öncü, Emir Çaka Bey olmuştur. Çaka Bey, Selçuklu Ordusunun gözüpek akıncı liderlerinden birisi olarak, Türklerin savaşa savaşa Batı’ya yönelik ilerleme sürecinde, 1078 yılında Bizans’a esir düşmüş ve İstanbul’a gönderilmiştir. Çaka Bey, İstanbul’daki esaret döneminde deniz ve denizciliğe karşı tutku derecesinde bir ilgi duymaya başlamıştır.
1071 yılında Aandolu`yu yurt haline getirme girişimlerine başlayan Türkmen Beylerinden olan ÇAKA BEY . Batı Anadolu`nun fethi sırasında 1078-1081 yılları arasında, Bizans Komutanlarından Kabalika Alexandros ile yaptığı muharebede yenik düşmüştür. Alexandros esir aldığı bu büyük kumandanın zekasına ve cesaretine hayran olmuş, kendisini imparator BATANCIATES`in sarayına göndermiştir.
ÇAKA BEY`in saygıdeğer ve kibar bir soydan oluşu, tavır ve hareketlerinden anlaşılmaktaydı. B uimparatorun dikkatini çekmiş ve ona diğer esirlerinden farklı olarak çok özel bazı haklar tanımıştır. 1081 yılında Bizans İmparatorluğu`na Aleksios 1.in geçmesi üzerine eski durumu sarsılan ÇAKA BEY, saraydan kaçarak EGE sahillerine yerleşmiş ve kuvvetli bir ordu kurmuştur. ÇAKA BEY daha sonra İzmir`i fethetmiş ve bir müddet sonra da burada beyliğini kurmuştur. Sarayda bulunduğu sürede, İç Anadolu`nun diğer Türk Beyliklerince işgal edildiğini öğrenen Çaka Bey, Ege adaları dahil olmak üzere, beyliğini genişletmeye karar vermiştir. Böylece ilk Türk donanmasını kurmuştur. Donanmayı ilk ele geçirdiği şehir Foça`dır. Daha sonra sırasıyla Midilli ve Sakız adaları ele geçirilmiştir. Bu arada Bizans İmparatorluğu, vakit geçirmeden donanmasını Çaka Bey`in üzerine yollamış ve tarihe Türklerin yaptığı ilk deniz muharebesi olarak geçen bu savaşı büyük komutan zaferle noktalamıştır.
Tarihe "Koyun Adaları Deniz Savaşı" olarak geçen bu savaş, aynı zamanda ilk deniz savaş taktiğinin uygulandığı bir savaştır. Artık Çaka Bey, bazı önemli adaları, İzmir`den Çanakkaleye kadar olan yerleri Bizansın Trakya kısmını ele geçirecekti. Bunun üzerine büyük bir donanma meydana getiren Çaka Bey, ilk etapta Edremit`i ve Çanakkale bölgesini ele geçirmiş, bu suretle Boğaz bölgesine hakim olarak karşı yakaya geçmeyi ve Trakya`yı ele geçirerek İstanbul`u fethetmeyi tasarlamıştı. Bu tehlike karşısında Bizans İmparatoru İznik Beyi Kılıç Aslan`la bir anlaşma yaparak denizden ve karadan Çaka Bey`in elinde bulunan Abydos`u kuşattı. Damadı olan Kılıç Aslan`ın bu ihanetini hiç beklemeyen Çaka Bey, Kılıç Aslan`la anlaşmayı savaştan daha yeğ buldu ve görüşme isteği Kılıç Aslan tarafından kabul edildi. Anlaşma gerçekleşti, ancak akşam, şerefine verilen ziyafette aşırı alkol almaya teşvik edilen Çaka Bey, bir gaflet anında Kılıç Aslan tarafından öldürüldü.
Bizans İmparatoru’nun 1081 yılında değişimi sebebiyle İstanbul’daki karışıklıklardan yararlanarak kaçmayı başaran Çaka Bey, Beyliğinin askerleri ile yeniden bir araya gelmiş; İzmir, Urla, Çeşme ve Foça’yı alarak bu bölgede, diğer Türk Beyliklerinden oldukça farklı yeni bir Beylik kurmuştur. Emir Çaka Bey, denizci kimliğini Beyliğin tüm kurumlarına yansıtarak, Türklerin, artık rakipleriyle denizlerde de kıyasıya mücadele edebilecek bir duruma gelmesini sağlamıştır.
Çaka Bey, İzmir’de o döneme göre modern sayılabilecek bir tersane yaptırmış ve tersane civarındaki bölgeyi deniz üs kompleksine dönüştürmüştür.
Bu aşamadan sonra gemi inşa faaliyetlerine geçilmiş; kürekli ve yelkenli gemilerden oluşan 50 parçalık ilk Türk Donanması 1081 yılında inşa edilmiştir. Bu yıl, Türk Deniz Kuvvetleri açısından son derece önemlidir. Çünkü, 1081 yılı Deniz Kuvvetlerimizin kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. Öncü denizcimiz Emir Çaka Bey, 1081 yılında 50 parçadan oluşan ilk Türk Donanması ile Ege’nin sıcak sularına yelken açmıştır. Bu seyir sıradan bir seyir değil, tarihi şan ve şerefle dolu Türk Deniz Kuvvetlerinin doğuşudur. Bu seyir, 922 yıllık tarihi bir miras ve köklü bir geleneğe sahip olan Türk Deniz Kuvvetlerinin Akdeniz (Ege Denizi) ile kucaklaşması ve denizlerdeki rekabetin saygın bir oyuncusu olmasıdır. İlk Türk Donanması 1089 yılında Midilli, 1090 yılında ise Sakız Adası’nı fethederek denizlerin dünyasına hızlı bir giriş yapmıştır.
Türkler denizlerle tanışmış; onunla arasında gönül köprüsü kurmuştur. Ancak, denizlerde dolaşmanın bir bedeli olmalıydı: 19 Mayıs 1090 tarihinde Karaburun ile Sakız Adası arasında kalan Koyun Adaları civarında Çaka Beyin Donanması, Bizans Donanması ile karşılaştı. Savaş kaçınılmazdı.
Çaka Bey, İstanbul’daki esaret günlerinden beri kendisini bu gün için hazırlamıştı: Sınırsız bir uyum sağladığı denizin, insanın akıl ve yaratıcılığını harekete geçirdiğinin bilincindeydi. 17 çektiri ve 33 yelkenli olmak üzere toplam 50 savaş gemisinden oluşan Donanmasını, seri taktik manevralarla ustalıkla sevk ve idare ediyor; düşmana en zayıf yerlerinden ard arda darbeler indiriyordu. Bizans Donanması ağır kayıplarla geri çekilmek zorunda kalmıştı.
İlk Türk Deniz Zaferi’ni, Öncü Denizci Emir Çaka Bey sayesinde kazanan Türkler, denizlere artık daha büyük bir umut ve güvenle bakmaya başlamışlardır. Emir Çaka Bey, bu zaferinden sonra denizlerdeki kontrol sahasını genişletmiş ve Donanması ile Çanakkale önlerine kadar yaklaşmıştır. Bizans’ın, Emir Çaka Beyi durdurmak için kullandığı yöntem, tarihimizin çeşitli dönemlerinde ve hatta günümüzde de sık sık karşımıza çıkan, artık klasik olarak adlandırılabilecek bir nitelik taşıyordu: Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıç Arslan’ı kışkırtarak, ona karşı kullanmak.
Emir Çaka Beyin 1095 yılında zamansız ölümü, yükselen bir değer olan Türk Denizciliği’nin gelişim hızını yavaşlatmıştır. Çaka Bey sadece usta bir denizci komutan değil, aynı zamanda bir deniz düşünürü idi. Çaka Beyin ateşlediği denizci yaklaşımın ivmesini kaybetmesi belki de, İstanbul’un Fethi’ni 350 yıl gecikmeye uğratmıştır.
Türklerin Anadolu’ya yerleşmeleri, Avrupa’da Türk ve özellikle müslümanlık karşıtı akımları körüklemiş; bu da Müttefik Haçlı Orduları’nın teşkiline neden olmuştur. Haçlı Seferleri’nin 1096 yılından başlayarak Anadolu’da yoğunlaştığı dönemlerde,Türkler büyük baskı altında tutulmuş; genellikle Anadolu’nun iç kesimlerine yerleşmek zorunda kalmış; ayrıca Doğu’dan gelen Moğol istilalarının da etkisiyle daha ziyade varlıklarını korumaya çalışmışlardır.
Bu gelişmeler, Anadolu Selçuklu Devleti’nin denizlere yönelik faaliyetlerini büyük ölçüde engellemiştir. Denizcilik faaliyetleri Sinop, Antalya ve Alanya’daki küçük çaplı gemi inşa ve onarım tesisleri ve liman ticareti ile sınırlı kalmıştır. Ancak, yine de bu dönemde, İki Denizin Sultanı (Sultan-ül Bahreyn) ünvanı verilen Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat, Alanya ve Sinop Tersanelerinde inşa ettirdiği gemilerle filolar kurmuş; Bizans’la denizlerde mücadele etmiş ve Azak Denizi kıyısında bulunan Sudak’ı ele geçirmişti. Alanya Tersanesi, Türklerin kurmuş olduğu ilk organize tersane olarak kabul edilmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol baskısına dayanamayarak 1308 yılında parçalanmasından sonra özellikle Batı Anadolu’da bir takım Uç Beylikleri kurulmuştur