YOLCULUKTA NAMAZ
Yola çıkmaya, yolculuk yapamaya "sefer" yolculuğu yapana da "misafir" denir. Fıkıh da, asıl vatanından en az doksan kilometre uzaklıktaki bir yere, onbeş günden az kalmak niyetiyle yola çıkan kimseye "misafir" veya "seferi (yolcu)" denir.
Dinimizde bu şartları taşıyan yolcu için bir takım kolaylıklar vardır. Şöyle ki:
Yolcu oturduğu yerden ayrıldıktan sonra dört rekatlı farz namazları iki rekat olarak, üç rekatları tamam olarak kılar.
Vakit imkanı varsa sünnetleri kısaltmadan olduğu gibi kılar, imkan yoksa sünnetleri terk edebilir.
Yolcu olan kimse mukim (yerleşik) olan bir imama uysa ona uyduğu için farzları tamam kılar.
Yolculukta ayağa abdestli olarak giyilen meste üç gün üç gece mesh edilebilir.
Yolculukta asıl olan niyettir. Niyetsiz olarak yapılacak yolculukla insan misafir olmaz.
Misafir olan kimse Ramazan ayında oruç tutmakta serbesttir. İsterse orucunu tutar, isterse yer ve daha sonra kaza eder. Duruma göre hangisi uygunsa o yapılır.
Yolcu olan kimse Cuma ve Bayram namazlarıyla, kurban kesmekle mükellef değildir. Fakat yaparsa sahih ve sevab olur.
Yolcu asıl vatanını dönünce veya ulaşınca yolculuktan çıkar, yolculuk ruhsatları kalkar.
Yolcu olan bir kimse imam olsa iki rekat kıldıktan sonra selam verir. Yolcu olan cemaat da selam verir. Fakat böyle bir imama uymuş olan yerli kimselerin kıldıkları namaz üç veya dört rekatlı bir namaz ise, imamın selamından sonra kalkıp kalan rekatları tamamlarlar.
İmamdan ayrı olarak kıldıkları rekatlarda Kur'an okumazlar. Sanki önlerinde imam varmış gibi biraz ayakta dururlar, rükû ve secdeleri yapıp tesbihleri okuyarak namazı tamamlar, kendi başlarına selam verirler.
Mükim bir imama, sonardan yetişen bir yolcu, imam selam verdikten sonra, kalan rekatları imamın namazına göre tam kılar.
Yolu bir imama, birinci rekattan sonra uyan bir mukim, imam selam verdikten sonra kalkar, namazı mukim gibi tam kılar.