KURAN'DA TARİF EDİLEN AHİRET İNANCI
Yukarıda da söz edildiği gibi, Karma felsefesini benimseyen dinlerde ahiret inancı ya hiç yoktur ya da ahiretten, geçici olarak bulunulan bir mekan olarak bahsedilmektedir. Oysa, Allah Kuran'da insanların kısa bir süre dünyada yaşadıktan sonra, sonsuza kadar "asıl yurtları" olan ahirette kalacaklarını bildirmektedir. Kuran'da tarif edildiğine göre asıl geçici olan yer dünya hayatıdır. Her insan ortalama 50-60 yıllık dünya hayatı boyunca tüm yaptıklarının karşılığını cennette veya cehennemde alacaktır. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:
Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (Enam Suresi, 32)
Ahirete iman etmek, İslam Dini'nin en temel konularından biridir. Dolayısıyla bir Müslümanın, ahiretin varlığını inkar eden bir inancı doğru bulması veya bu inancı kendisine rehber edinmesi mümkün değildir. Bu batıl inancı kulaktan dolma bilgilerle, bir özenti nedeniyle ya da bir moda gereği benimseyenlerin bu gerçeği mutlaka göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Çünkü Allah, ahireti yalanlayanların durumlarını Kuran'da şöyle bildirir:
Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Araf Suresi, 147)
Ayette de bildirildiği gibi, Allah'ın ayetlerini ve ahiretin varlığını yalanlayan bir insanın yaptıklarının iyi bir karşılığı olmayacaktır. Bunlar iyilik de olsa, eğer Allah'ın rızası, rahmeti ve cennetini kazanmak için yapılmaz da, dünyaya tekrar geleceğine inanarak bir sonraki hayatında daha iyi bir hayata sahip olmak gibi batıl amaçlar için yapılırsa, -Allah'ın dilemesi dışında- Rabbimizin katında bir sevabı olmayabilir.
CENNET VE CEHENNEM HAYATI SONSUZA KADAR SÜRECEKTİR
Karma felsefesine inananların savunduklarının aksine, cennet ve cehennem geçici mekanlar değildir. Her ikisi de sonsuza kadar sürecektir. Ayrıca cennete girenler cennetten çıkmayacakları gibi, cehenneme girenlerin bir kısmı da asla cehennemden çıkamayacaklardır. Sadece Karma felsefesinde değil, halk arasında yaygın olan birçok inançta cehennemin geçici olduğuna, insanların azap görüp cezalarını çektikten sonra cehennemden çıkacaklarına dair batıl bir inanç bulunmaktadır. Ancak bu kesinlikle doğru değildir. Cehenneme giren insanlardan bir kısmı, yaptıklarının bir karşılığı olarak cehennemde sonsuza kadar kalacaktır. Allah bu gerçeği insanlara şöyle bildirir:
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)
ÖLÜMLE YOK OLMAKTAN KORKARLAR, CEHENNEMDE SONSUZA KADAR YOK OLMAYI İSTEYECEKLERDİR
... O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." Artık o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. O'nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.
(Fecr Suresi, 23-26)
İnsanların bir kısmının, reenkarnasyona inanmalarının en önemli nedenlerinden biri, daha önce de belirtildiği gibi, ölümle birlikte yok olma korkularıdır. Bu fikir, inançsız veya zayıf imanlı insanları çok ürküttüğü için ya ölümü hiç düşünmek istemezler ya da reenkarnasyon gibi batıl düşüncelere inanarak, kendilerini teselli etmeye çalışırlar.
Oysa, ölümle birlikte insan yok olmaz. Yok olan sadece insanın bedenidir. Ruhu ise sonsuza kadar yaşayacaktır. Ancak bu yeni hayat, reenkarnasyon inancında olduğu gibi, yeni bir dünya hayatı değil, ahiret hayatıdır. Her insan dünya hayatında yaptıklarının karşılığını alacak; ya sonsuz nimetlerin olduğu, sayısız güzelliklerle donatılmış, mutluluk ve huzurla dolu cennet hayatıyla ya da dayanılmaz ızdırap ve acılarla dolu cehennem ateşiyle karşılık bulacaktır. Yaptıklarının karşılığı sonsuz cehennem azabı olan inkarcılar bu azapla karşılaşmamak için ölümü ve yok olmayı binlerce kez dileyecekler, ancak bu dünya hayatlarındaki inkarlarının karşılığını en adil şekilde alacaklardır. Allah cehennem ehlinin durumlarını ayetlerde şu şekilde bildirmektedir:
Kimin de kitabı ardından verilirse, o da, helak (yok olmay)ı çağıracak, çılgın alevli ateşe girecek. Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları arasında sevinçliydi. Doğrusu o, (Rabbine) bir daha dönmeyeceğini sanmıştı. (İnşikak Suresi, 10-14)
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yokoluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yokoluşu çağırmayın, birçok (kere) yokoluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 13-14)
Cehennem azabı o kadar şiddetli ve can yakıcı olacaktır ki, dünyada ölümden ve yok olmaktan korkarak batıl inançlara sarılanlar, Allah'ın dininden yüz çevirenler, Allah'ı ve ahireti inkar edenler, o çok korktukları yokoluşu cehennem azabına tercih edeceklerdir.
Kuran'dan, ahiretin varlığından ve cehennemdeki sonsuz azap ile, cennetteki sonsuza kadar sürecek olan olağanüstü güzellikteki hayattan haberdar olan her insanın, bu gerçekler üzerinde samimiyetle ve dikkatlice düşünmesi gerekir. Cehennem azabının var olduğuna biraz olsun ihtimal veren bir insanın, bu azabı düşünmekten kaçması akılcı ve vicdanlı bir davranış değildir. Üstelik böyle davranmak, insanın sonsuza kadar çok büyük pişmanlıklar yaşamasına da neden olur. İnsanın önünde, cehennem ehlinden olmak gibi dehşet verici bir ihtimal varken, bu düşünceyi aklından çıkarmaya çalışarak, kendince kısacık dünya hayatının "tadını kaçırmamaya" çalışması büyük bir akılsızlıktır. Aksine insanın bu azaba müstahak olmamak için çok ciddi bir çaba içine girmesi, Allah'ın Kuran'da bildirdiği güzel ahlaka titizlikle uyması, dünyada kendisine verilen süreyi ahiret için en iyi şekilde değerlendirmesi gerekir. Çünkü insan, daha ölüm kendisine geldiği anda gerçekleri tüm açıklığı ile görecektir. Ölüm korkusu ile gerçekleri düşünmekten kaçan insanların o andaki konuşmaları Kuran'da şöyle haber verilmektedir:
O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahit ile gelmiştir. "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir." Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey." Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine, hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi, ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. (Kaf Suresi, 19-26)