ÇAĞ NEDİR MİLAD NEDİR
Çağ başlangıcı ve sonu belli olan tarihte ayrı bir özelliğe sahip zaman bölümüdür. Çağlar, Tarih Öncesi Çağlar ve Tarih Çağları olmak üzere ikiye ayrılır.
Tarihçiler yazının keşfi ile başlayan devirlere Tarihi Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlar adını vermektedirler. İlk yazı Mezopotamya'da ve Mısır'da yaklaşık olarak aynı sıralarda, M.Ö. 3. binin başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Tarih Öncesi Devirler büyük uygarlık merkezlerinde M.Ö. 3000 tarihinden eski olan çağlardır.
Tarih Öncesi Uygarlıklar
Tarih Öncesi Uygarlıklar olarak dört bölümde incelenir:
• Taş Devri
• Bakır Devri
• Tunç Devri
• Demir Devri
• Tarih
Tarih geçmişe ilişkin sistemli bilgilerdir. Araştırma alanı olarak, tarih insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarihte çalışma alanları
Tarihin çok geniş bir alan olması, tarihi kaynakların fazlalığı tarihçilerin belirli alanlarda çalışmalarını yoğunlaştırmalarını gerektirmiştir. H.G. Wells ile Will ve Ariel Durant gibi bazı tarihçiler genel olarak tarih çalışmaları yapsalar da, hemen hemen bütün tarihçiler belli bir konuda uzmanlaşmışlardır.
Tarihi bilgiler çok çeşitli yollarla sınıflanabilir:
• Kronolojik anlatımlar (Zaman şeritleri)
• Bölgesel tarih(örneğin Mezopotamya tarihi)
• Milli tarih (örn. Türk tarihi)
• Etnik tarih(örn. Çerkeslerin tarihi)
• Konulara göre tarih (örn. Sanat tarihi, diplomasi tarihi)
Tarihi kaynaklar ve yöntem
Tarihçiler araştırmalarında çok çeşitli kaynaklar kullanırlar. Bu kaynakların önem sırasına göre belirli bir hiyerarşi içinde sınıflanması ve yorumlanması tarihçinin temel çalışma yöntemidir.
Kaynakların sınıflanması
Yazılı kaynaklar: Tarihçilerin temel kaynaklarını teşkil eder.
• Arşiv belgeleri: kamuya ya da özel kişilere ait arşivlerde bulunan belgelerdir. Arşivler resmi kayıtlar, yazışmalar gibi çok çeşitli belgeleri içerir.
• Yayınlanmış resmi belgeler: Döneme ait kanunlar, kararnameler, kararlar
• İncelenen döneme ait hatıralar, eserler, edebiyat çalışmaları
• Dönemin basın-yayın organları (gazeteler, dergiler)
Sözlü kaynaklar Tarihçi eğer kendi yaşadığı döneme ilişkin çalışma yaptığı takdirde önem kazanan kaynak türüdür. İncelenen dönem ve konuyla bağlantılı kişilerle yapılan görüşmeler yoluyla sözlü kaynaklar oluşturulur. Sözlü kaynaklar, sözlü tarih adı verilen alt disipline temel oluşturur.
Diğer kaynaklar Yazılı ve sözlü kaynakların yeterli olmadığı durumlarda (ya da bu kaynakları tamamlamak amacıyla) fotoğraflar ve günlük eşyalar (örneğin Eski Yunan toplumu için vazo motifleri) birinci elden kaynak olarak tarih çalışmalarına temel oluşturabilir.
Tarih bilimi nesnel verilere, olgulra dayanan bir bilimdir, ancak nesnelliği bütünüyle yansıtması mümkün değildir. Tarihî çalışmaların birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine dayalı olması bu çalışmaların inceledikleri konu üerine mutlak bilgi verdiği, son sözü söylediği anlamına gelmez. Bu durumun nedenleri kaynaklara bağlı (nesnel) ve tarihçiye bağlı nedneler olarak ikiye ayrılabilir:
1. Arşiv belgeleri her zaman güvenilir bir kaynak teşkil etmez; örneğin resmi kayıtların henüz kaleme alındıkları sırada gerçekten uzak bilgiler yansıtmaları olasıdır. Tarihçi bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak kaynaklara karşı eleştirel bir yöntem izler.
2. Kullanılacak olan belgelerin seçimi, sunuş şekli, tarih çalışmasının amacı, tarihçinin kişisel siyasi-ideolojik tercihleri, tarihçinin eser verdiği dönemin siyasi-ideolojik koşulları gibi çeşitli nedenler, tarih yorumlarına etki eder. Dolayısıyla aynı arşiv belgelerinden yola çıkılarak farklı tarih yorumlarına ulaşılması olasıdır.
MİLAD
isanın doğduğu gün olarak kabul edilir
Türkiye'de 1926 yılında kullanıma giren Gregoryen takvimine Miladi takvim denir. Hz. İsa'nın doğumunu (Milad) başlangıç olarak aldığı için bu adla anılır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, önce Hicri takvim, sonra da 1 Mart'ı yılbaşı kabul eden mali takvim kullanılmıştı. Cumhuriyet'in ilanından sonra, mali 26 Kânunıevvel 1341'de (26 Aralık 1925) kabul edilen "Takvimde Tarih Mebdeinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve "Günün Yirmidört Saate Taksimi Hakkında Kanun" adlı iki ayrı yasayla 1 Ocak 1926'dan başlayarak Gregoryen takvim benimsendi. Yılbaşını 1 Ocak olarak alan bu takvimin yanı sıra günü 12 saat gündüz ve 12 saat gece dilimlerine ayıran saat sistemi yerine 24 saatlik gün kabul edildi.