ÜLKEMİZİ VE ÇEVREMİZİ KORUMAK
Yeryüzünün karşı karşıya bulunduğu çevre sorunları insanlığın en büyük kaygısı haline dönüşmektedir. Bütün insanlığın paylaştığı dünyamızı ve çevremizi koruma adına bugün , en önemli uyarıcı etkinlikler günlerinden biridir.
İnsanlığın geleceğini yakından ilgilendiren ve her geçen gün büyüyen çevre sorunu, çağımızın önde gelen gündem maddesidir. Hızla artan dünya nüfusu, plansız sanayileşme ve kentleşme gibi gelişmeler ve toplumu oluşturan bireylerin çevre konusunda bilgi çağı ve bilgi toplumunun düzeyine uygun sorumluluk taşımamaları, çevre tahribatını her geçen gün daha da önemli boyutlara taşımaktadır.
Dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye de, son yıllarda hızla artan çevre sorunları ile karşı karşıya bulunmaktadır.
Türkiye , çevre konusunda hem kültürel, hem de doğal zenginlikler açısından dünyada çok özel bir konuma sahiptir. Tarih boyunca birçok kültür ve medeniyete beşiklik eden ülkemiz dünyanın en katmanlı kültür değerlerini bağrında yaşatmaktadır.
Endemik bitki ve canlı varlığı yönünden de tek başına Avrupa’nın bütünü kadar çeşitliliğe sahip dünyada seçkin bir zenginliğe ev sahipliği yapıyoruz. Buna karşılık sahip olduğumuz doğal ve kültürel zenginliklerin korunması , geliştirilmesi ve tanıtılması konusunda yapılacak daha çok işimiz bulunmaktadır.
Her varlık zenginliği aynı ağırlıkta sorumluluk gerektirir. Biz de çevresel zenginliklerimiz ölçüsünde insanlığa ve gelecek kuşaklara borçluyuz.
Bugün ülkemizde hava kirliliği hızla artmakta, yer altı ve yerüstü sularımız kirlenmekte, ormanlarımız yok olmakta, bilinçsiz tarım uygulamaları, erozyon vb. sebeplerle topraklarımız verimsizleşmekte ve çoraklaşmakta, bitki ve hayvan türleri ise hızla yok olmaktadır.
Çevrenin daha yaşanılabilir bir düzeyde geliştirilmesi bir yana, mevcut durumu muhafaza etmek bile her geçen gün daha da güçleşmektedir. Ülkemizin bugünü ve çocuklarımıza bırakacağımız yarınları için daha temiz, düzenli ve yaşanılabilir bir çevre, sadece yöneticilerin değil, hiçbir ayrım ve ayrıcalık gözetilmeksizin tüm insanlarımızın sorumluluğu olmalıdır.
Çevre sorunları konusunda kısa ve uzun hedefli politikaların oluşturulması ve tüm ülkelerin işbirliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir ve bunun için zaman gittikçe kısalmaktadır.
Nasıl zaman geri dönmüyorsa, bozulan çevrenin de kolay kolay geri dönmeyeceğini unutmamak ve geçmiş nesillerden devraldığımız dünyamızı, gelecek kuşaklara en iyi şekilde bırakmak hepimizin en önemli görevidir. Her yıl artarak oluşan çevre duyarlılığıyla daha güzel günlere gideceğimiz inancıyla, “Dünya Çevre Günü” kutlu olsun.
Türk milleti tarih boyunca uğruna savaştığı özgürlük ve bağımsızlık için 20. yüzyılın başlangıcında 19 Mayıs da Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde bir kere daha tarih yazmıştı. Bu mutlu günün yıldönümüne iki gün kala Cumhuriyetin temel kurumlarından birine yapılan saldırı ülkeyi üzüntüye boğmuştur. Yargıya yapılan saldırı kamu düzeninin bütününe , Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine yapılmıştır. Bu nedenle devletimizin ve halkımızın her bireyinin özenli bir duyarlılık içinde hareket etmesi gereken bir sürece girilmiştir.
Atatürk’ün gençliğe hitabesinde yer alan “İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar” ifadesindeki, İstiklal ve Cumhuriyet sözcüklerinin özdeşleşmesi bir rastlantı değildir. Büyük Önder, özgürlük olmayan yerde Cumhuriyetin, Cumhuriyetin olmadığı yerde özgürlüğün varolamayacağını özlü bir şekilde vurgulamıştır.
Bu nedenle, özgürlüğünü her değerin üstünde tutan Türk ulusu, Cumhuriyetine de, aynı inanç ve azimle sahip çıkacaktır. Karanlığa sığınan güçler bu gerçeği er geç öğrenecektir.
Türk Gençliği’nin Atatürk’ün emaneti olan Türkiye Cumhuriyetine ve ebediyen hür ve bağımsız yaşayacak Türk ulusuna karşı görev ve sorumluluklarını yerine getireceğinden kuşkumuz yoktur. Türk Gençliği kendi milletinin tarih boyunca biriktirdiği insanlık değerlerinin ve demokratik , laik ve sosyal Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık yarınlara dönük ilkelerinin yılmaz bekçisidir.