Kırık Link Bildir! #85964 10-07-2006 07:26 GMT-1 saat
--------------------------------------------------------------------------------
Hz. Enes bin Malik’in; “Resulullah (sas) söven, lanet eden, kötü söz söyleyen biri değildi. Birimize kızdığında ‘Alnın topraklansın’ derdi.” dediğini...
Enes bin Malik’in annesi Ümmü Süleym bir çocuk doğurunca, Resul-i Ekrem’in (sas), çocuğu istettiğini. Enes’in kollarında gelen çocuğu kucağına alarak Acve (iyi cins Medine hurması) hurmasını ağzında ezerek yumuşatıp bebeğin ağzına koyduğunu. Çocuğun onu yavaş yavaş emmesi üzerine, gülümseyerek “Medinelidir, hurmayı sever.” diyerek latife yaptığını ve dua ederek annesine gönderdiğini...
Hz. Ebu Zerr’in (ra); “Resulullah vefat edene kadar bizi o kadar güzel eğitmişti ki, gökte kanat çırpan bir kuşun hareketleri bile bize bir bilgiyi hatırlatırdı.” dediğini...
Uhud Savaşı’nda Efendimiz’in (sas) bindiği atın isminin Sekb (akan su) olduğunu...
Uhud Savaşı’nda Hz. Talha’nın (ra), Habibullah’ı (sas) korumaya çalışırken bir ara kan kaybından dolayı bayıldığını...
Hz. Peygamber’in (sas) Uhud’da yaraları ve yorgunluğu sebebiyle, tepeyi tırmanamayınca, ağır yaralarına rağmen Hz. Talha’nın, Efendimiz’i (sas) sırtına alarak gerekli yüksekliğe çıkardığını...
Server-i Ekrem (sas) ve ashabının, Uhud Savaşı sonrası çekildikleri tepede öğle namazını yorgunluk ve bitkinlikten ancak oturarak kıldıklarını ve sonra bir gözcü dikerek derin ve sakin bir uykuya daldıklarını...
Uhud’dan dönüşte Resul-i Ekrem (sas)’in akşam namazını kıldıktan sonra istirahat buyurduğunu ve aşırı yorgunluktan dolayı daldığı derin uykudan uyanamadığından yatsı namazını evinde eda ettiğini...
Efendimiz’in (sas) çölde kurduğu inanılmaz haber alma servisi sayesinde Kureyş’in Hendek Harbi hazırlıklarının kendisine dört günde ulaştığını. Hendek Savaşı’nda Kureyza Yahudilerinin ihaneti üzerine Efendimiz’in şehrin değişik yerlerine 500 kadar asker gönderdiğini. Bunların gece boyunca getirdikleri tekbirlerin Kureyzalıları ürkütüp yerlerinden kımıldamamalarını sağladığını.
Efendimiz’in (sas) Mekke fethi hazırlıklarını çok gizli tuttuğunu. Hatta Hz. Ebubekir’in seferin nereye olduğunu öğrenmek için meseleyi Hz. Aişe’ye (r.anha) açtığını, ama onun da babasını aydınlatamadığını.
Hayber Fethi’ni en detaylı anlatan Makrizi’nin İmta adlı eserine göre Hayber muhasarasının ilk günlerinde Allah Resulü’nün (sas) baş ağrısı çektiğini.
Hayber Yahudilerinin savaş sonrası anlaşmada Müslümanların gösterdiği adalet için; “Öyle bir adalet ki cennet yeryüzünde kurulmuş” dediklerini.
Bedir Savaşı öncesinde Kureyş’in yakalanan su taşıyıcılarının kendisine Bedir’e gelen Kureyş eşrafını haber verince Nebiyy-i Ekrem (sas)’in ashabına dönerek; “İşte, Mekke ciğerinin parçalarını size atmış” dediğini.
İbn-i İshak’ın rivayetine göre Resulullah’ın Mute’de şehid olan üç kumandan hakkında şöyle buyurduğunu: Onlar altından divanlar üstünde cennete kaldırıldılar. Abdullah bin Revaha’nın divanında hafif eğrilik gördüm. Bu neden diye sordum. Bana; “O ikisi (Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talib) hiç tereddüt etmeden ilerledi. Ama, Abdullah önce biraz tereddüt etti, sonra ilerledi.” dendi. --------------------------------------------------------------------------------
Hz. Enes bin Malik’in; “Resulullah (sas) söven, lanet eden, kötü söz söyleyen biri değildi. Birimize kızdığında ‘Alnın topraklansın’ derdi.” dediğini...
Enes bin Malik’in annesi Ümmü Süleym bir çocuk doğurunca, Resul-i Ekrem’in (sas), çocuğu istettiğini. Enes’in kollarında gelen çocuğu kucağına alarak Acve (iyi cins Medine hurması) hurmasını ağzında ezerek yumuşatıp bebeğin ağzına koyduğunu. Çocuğun onu yavaş yavaş emmesi üzerine, gülümseyerek “Medinelidir, hurmayı sever.” diyerek latife yaptığını ve dua ederek annesine gönderdiğini...
Hz. Ebu Zerr’in (ra); “Resulullah vefat edene kadar bizi o kadar güzel eğitmişti ki, gökte kanat çırpan bir kuşun hareketleri bile bize bir bilgiyi hatırlatırdı.” dediğini...
Uhud Savaşı’nda Efendimiz’in (sas) bindiği atın isminin Sekb (akan su) olduğunu...
Uhud Savaşı’nda Hz. Talha’nın (ra), Habibullah’ı (sas) korumaya çalışırken bir ara kan kaybından dolayı bayıldığını...
Hz. Peygamber’in (sas) Uhud’da yaraları ve yorgunluğu sebebiyle, tepeyi tırmanamayınca, ağır yaralarına rağmen Hz. Talha’nın, Efendimiz’i (sas) sırtına alarak gerekli yüksekliğe çıkardığını...
Server-i Ekrem (sas) ve ashabının, Uhud Savaşı sonrası çekildikleri tepede öğle namazını yorgunluk ve bitkinlikten ancak oturarak kıldıklarını ve sonra bir gözcü dikerek derin ve sakin bir uykuya daldıklarını...
Uhud’dan dönüşte Resul-i Ekrem (sas)’in akşam namazını kıldıktan sonra istirahat buyurduğunu ve aşırı yorgunluktan dolayı daldığı derin uykudan uyanamadığından yatsı namazını evinde eda ettiğini...
Efendimiz’in (sas) çölde kurduğu inanılmaz haber alma servisi sayesinde Kureyş’in Hendek Harbi hazırlıklarının kendisine dört günde ulaştığını. Hendek Savaşı’nda Kureyza Yahudilerinin ihaneti üzerine Efendimiz’in şehrin değişik yerlerine 500 kadar asker gönderdiğini. Bunların gece boyunca getirdikleri tekbirlerin Kureyzalıları ürkütüp yerlerinden kımıldamamalarını sağladığını.
Efendimiz’in (sas) Mekke fethi hazırlıklarını çok gizli tuttuğunu. Hatta Hz. Ebubekir’in seferin nereye olduğunu öğrenmek için meseleyi Hz. Aişe’ye (r.anha) açtığını, ama onun da babasını aydınlatamadığını.
Hayber Fethi’ni en detaylı anlatan Makrizi’nin İmta adlı eserine göre Hayber muhasarasının ilk günlerinde Allah Resulü’nün (sas) baş ağrısı çektiğini.
Hayber Yahudilerinin savaş sonrası anlaşmada Müslümanların gösterdiği adalet için; “Öyle bir adalet ki cennet yeryüzünde kurulmuş” dediklerini.
Bedir Savaşı öncesinde Kureyş’in yakalanan su taşıyıcılarının kendisine Bedir’e gelen Kureyş eşrafını haber verince Nebiyy-i Ekrem (sas)’in ashabına dönerek; “İşte, Mekke ciğerinin parçalarını size atmış” dediğini.
İbn-i İshak’ın rivayetine göre Resulullah’ın Mute’de şehid olan üç kumandan hakkında şöyle buyurduğunu: Onlar altından divanlar üstünde cennete kaldırıldılar. Abdullah bin Revaha’nın divanında hafif eğrilik gördüm. Bu neden diye sordum. Bana; “O ikisi (Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talib) hiç tereddüt etmeden ilerledi. Ama, Abdullah önce biraz tereddüt etti, sonra ilerledi.” dendi.
KAYNAKLAR
1- Hz. Peygamberin Savaşları, Muhammed Hamidullah, Beyan Yayınları, İst-2002
2- Fıkhu’s Sire, Muhammed Gazali, Risale Yayınları, İst-2004
KAYNAKLAR
1- Hz. Peygamberin Savaşları, Muhammed Hamidullah, Beyan Yayınları, İst-2002
2- Fıkhu’s Sire, Muhammed Gazali, Risale Yayınları, İst-2004