Gençliğimin resim kitabı; Tarsus,
Biliyorum senin için hiç de kolay olmayacak
Sadık birini bulmak,
Bir hırsızın kesik elinden akan kanlar
Kirletiyor yollarını,
Kaygısız gençler dolaşıyor Gözlü Kule’de
Yaşarken bıraktığım ölüm izleri caddelerinde
Ve yedi renge boyalı mazim var ellerinde..
Çiçek kokan bir dost olmayacak senin için
Küllenmiş bir kuş tüyünün lekesi senin hatıran,
Ölülerin hakları kutsaldır buralarda, bilirsin..
Ölecek bebeğin ardından yakılacak ağıtları
Duymamak için gitmeliyim,
Yirmi yaşımın İlk sabahları çok uzak şimdi,
Yarın yirmi bir..
Kronometre kimin ellerinde
Kim saracak bandı yeniden?
Karanlık bir gece, ayın etrafında leylak halkalar;
Kızıla boyalı saçlar maziye bir yol vermez bu duvar,
Bugün yirmi bir yaşındayım
Hayat benden yana görünüyor,
Kirlendim zamanla, önceleri çok korkmuştum
Ama sonra alıştım,
Tutkularım da her daim sürmüyor değil
O kahredici utançla bir arada,
Dite’de ölümsüzlük suyu; Tarsus..
Hani alt kattan gelen sesleri dinlerdim
Ve dualar ederdim
El değmemiş Meryem’lerin adına,
Bahar elifbasıyla yazılmış yazılar
Yolun boş bir sayfasında,
Bir vefakar yar var ardımda giderken.
Uzun bir yaşamın Mumunu yakıyorlardı bir yerde,
Kısa bir yaşamı söndürüyorlardı
Başka bir yerde,
Bütün gözler önünde bir balkan kralını öldürüyorlardı,
Aklıma gelmişken söylemeliyim, Tarsus
Kim bilir daha kaç takvim değişecek
Bu kayısı kentte kaç sokak adını ezberleyecek
Raket sallamadan bir topa
Ve satranç oynamadan Kasparov’la,
Ben gitmeliyim şimdi ama, bir daha dönmeyebilirim
Adını son defa söylemeliyim
Gençliğimin resim kitabı adına; Tarsus