> 1 <
pergamon_35
Binbaşı
2860 ileti
Yer: PERGAMON
İş: Komando Uzman Çavuş
Kayıt: 15-06-2006 11:36
İş: Komando Uzman Çavuş
Kayıt: 15-06-2006 11:36
Kırık Link Bildir! #100428 27-07-2006 17:29 GMT-1 saat
Gündelik hayatımızın akışı içinde farkında olalım veya olmayalım hayatın temel değerleri konusunda farklı yön ve hedeflere doğru kayıp gidiyoruz.
İçinden geçtiğimiz şu netameli ve kaygan zaman diliminde çoğu defa sahte ve sentetik gündemlerin bombardımanı altında adeta kendimizi kaybediyoruz. Sözünü ettiğimiz bu yapay gündemler, çoğu zaman bize dünyaya asıl geliş gayemizi unutturuyor. Halbuki bizler, bizi asıl gayemizden uzaklaştıracak bu türlü gündemlere karşı sürekli teyakkuz halinde ve gerilim içinde olmalıyız ve bunların yol bulup ruhlarımızı kendi ağlarına almasına fırsat vermemeliyiz.
Allah, önümüze bugünlerde altın bir fırsat daha koyuyor; Üç aylar! Esasen buna sahici ve ilahî gündem de diyebiliriz. Zira Cenab–ı Hak, bu aylarda af ve mağfiretini, nimetlerini sağanak sağanak yağdırıyor.
Recep, Şaban ve Ramazan aylarının bütün gün ve geceleri sürpriz feyiz ve bereketlerle dopdoludur. Üstelik bu aylar içinde bulunan Regâib, Mi’râc, Berât ve Kadir geceleri, hiçbir maddî ve dünyevî ölçüyle değerlendirilemeyecek kadar ilâhî ikramlarla donatılmıştır.
Aslında biraz gönül uyanıklığı, dikkat ve samimiyetle bu günlerin ve gecelerin feyzinden yararlanabilirsek manevi yoldaki pek çok eksiğimizi telafi edebilir ve kamil insan olma yolunda mesafeler kat edebiliriz.
“Peki ne yapalım? Bu fırsat aylarını dolu dolu nasıl değerlendirelim?” diyorsanız, işte size birkaç öneri:
1. Öncelikle ciddî bir nefis muhasebesi yapmalıyız. Günümüzde özeleştiri dedikleri nefis muhasebesi aslında insanın bulunduğu noktayı belirlemesi açısından çok önemlidir.
“Ben nereden geldim? Bu dünyaya gönderiliş amacım ne? Şimdi ne yapıyorum? Nereye gidiyorum?” sorularını kendimize sorarak tefekkür iklimine açılmalı, hayatımızın artı ve eksilerini çıkarıp bir bilanço hazırlayarak durumumuz hakkında bir değerlendirme yapmalıyız. Bu şekilde, yapmış olduğumuz hataları ve günahları daha iyi görme fırsatını yakalamış olacağız.
2. İkinci olarak da bu günahlara karşı içten gelerek tevbe etmeliyiz. Zira içten gelen pişmanlık ve hâlis niyetle yapılan tövbeler insanı günahlarından arındırır. Daha sonra bu duygu, gönül dünyamızda bir ışık yakacak ve bizi kulluk ve vazife aşkıyla hayırlı ve faydalı işler yapmamıza vesile olacaktır.
3. Namaz, en hayati kulluk borcumuzdur. Bu sebeple namazlarımızı ihmal etmemeliyiz ve sünnetleriyle birlikte kılmalıyız. Arkasından da mutlaka tesbihatımızı yapmalıyız. Gafletten veya başka bir sebepten dolayı namazın hemen sonunda tesbihatını yapamayanlar ise günlük işleri arasında bir yolunu bulup tesbihatı yapmalı ve bu konuda boşluk oluşmasına izin vermemelidirler.
4. Bu günlerde Allah Rasulü’nün diğer günlere nazaran daha çok oruç tuttuğunu ve devamlı hayır yapma peşinde olduğunu görüyoruz. Biz de tutabildiğimiz kadar oruç tutmalı ve elimizdeki imkanlar nispetinde muhtaç olan insanlara maddi yardımlarda bulunarak onları sevindirmeliyiz.
5. Bu mübarek günlerde mealiyle birlikte anlayarak bir Kur’an okuma seferberliği başlatabiliriz. Bunun için gazetemizin okurlarına hediye ettiği Prof. Dr. Suat Yıldırım Hocamızın Kur’an meali ideal bir tercih olabilir. Akşam evimize gittiğimizde fazla değil on veya yirmi dakikamızı bu işe ayıralım. Her gün namazlarda okuduğumuz surelerden başlayarak Kur’an’ın mealini okuyup öğrenerek tefekkür edebiliriz. Bu vesileyle evimizde ayrı bir bereket olacak ve Kur’an’ın nuruyla içimiz aydınlanacaktır. Ayrıca artık okuduğumuz surelerin manalarını da öğreneceğimiz için namazlarımızı kılarken ayrı bir haz ve lezzet duyacağız.
6. İhmallerimize kurban ettiğimiz iki güzel değerimiz var. Bunlar, teheccüd ve gözyaşıdır. Bir başlangıç olması itibariyle haftada bir gecemizi teheccüd gecesi ilan edebiliriz. Mesela perşembeyi cumaya bağlayan gece. Bu gece kalkıp günahlarımız ve içinde bulunduğumuz boğucu atmosferin dağılması adına iki damla gözyaşıyla beraber kılınan teheccüd namazı hem gecemizi hem de gönül dünyamızı aydınlatacaktır. O gece kalkmayı mecbur hale getirmek için de yatmadan önce kıldığımız yatsı namazının vitrini kılmayıp geceye sarkıtabiliriz. Bu şekilde vitir namazını kılmayan birisi için gece uyanmak da mecburiyet haline gelecektir.
7. Anne–babamızı veya eş ve çocuklarımızı alarak herhangi bir vakit namazı kılmak için büyük bir camiye gidebiliriz. Bu, hem bizde hem de yanımızda götürdüğümüz insanlardaki kulluk şuurunu çoşturacaktır. Bu şekilde Allah’a kul olmanın engin hazzını iliklerimize kadar hissetmiş olacağız.
Receb ayı, hazırlanma ayı
Üç ayların ilki olan Receb, “tazim ve tekrim olunan ay” ve “hazırlanmak” manalarına gelmektedir. Peygamber Efendimiz (sas) bu aya ulaştıklarında “Allah’ım! Receb’i ve Şaban’ı hakkımızda mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur” diyerek dua ederlerdi. Bu ay içinde aynı zamanda Mi’rac, Berat ve Kadir Gecesi gibi mübarek zaman dilimlerinin de bir müjdecisi olan “Regaib” gecesi vardır. Regaib, pek çok ata ve ihsan” manasına gelen “Ragibe” kelimesinin çoğuludur. Bu gecede Cenab–ı Hakk engin rahmetiyle tecelli edip sonsuz mağfiretiyle muamelede bulunduğu için geceye bu isim verilmiştir. Receb ayının 27. gecesi ise Mirac Kandili’dir. Mirac, kelime manası itibariyle “merdiven”, “yükselecek yer”, “en yüksek makam” manalarına gelmektedir. Bu gecede İnsanlığın İftihar Tablosu (sas) bir mucize olarak Mekke’deki Mescid–i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid–i Aksa’ya ve oradan da göklerin İlahi derinliklerine doğru pervaz edip ruhen ve bedenen Cenab–ı Hakk’ın huzuruna çıkmıştır.
Şaban, hayır ayı
Üç ayların ikincisi olan Şaban, kelime manası itibariyle “dağılan”, “saçılan” manalarına gelmektedir. Bir rivayete göre Efendimiz (sas), Şaban ayında Ramazan için pek çok hayır dağıldığı için bu aya bu ismin verildiğini ifade etmektedir. Şaban ayı içerisinde Berat kandili vardır. Berat kelimesi, “borçtan, isnat edilen suçtan, ruha azap veren sıkıntılardan kurtulmak” manalarına gelmektedir. Bu gecede Kur’an–ı Kerim Levh–i Mahfuz’dan alınmış ve bir bütün halinde dünya semasına indirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple bu gece hürmetine pek çok günah bağışlandığı için geceye Berat gecesi denilmiştir. Yine bu ay içinde hicretin ikinci senesi Müslümanların kıblesi Mescid–i Aksa’dan Kabe’ye çevrilmiştir.
Ramazan bereket ayı
Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı, on bir ayın sultanı ve ayların en faziletlisidir. Zira bu ayda Kur’an nazil olmaya başlanmış ve ay boyunca oruç tutmak farz kılınmıştır. Ramazan kelimesi “kızgın taş” manasına gelen “Ramid” kelimesinden türetilmiştir. Ramazan ayı çok sıcak ve hararetli bir zaman dilimine tevafuk ettiği için ona bu isim verilmiştir. Ayrıca nasıl ki kızgın taş etrafındakini yakıp yok ederse Ramazan da kulların günahlarını yakıp mahvettiği için bu aya bu ismin verildiğini söyleyenler de olmuştur. Bazıları ise Ramazan kelimesinin “yağan yağmur” manasına gelen “ramıd” kelimesinden türetildiğini ve nasıl ki yağmurun yağması neticesinde yeryüzünün temizlenmesi gibi Ramazan ayında da günahların temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiğini söylemişlerdir. Kur’an’ın indirilmeye başlandığı bu ay içinde Kur’an–ı Kerim’deki ifadesiyle bin aydan daha hayırlı olan “Kadir Gecesi” vardır. Bu gece Allah’ın müminlere bahşettiği çok yüce bir ikramıdır. Ramazan’ın her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamanı gizlenmiştir. Ancak Kadir gecesinin Ramazan’ın son on günü içinde olduğuna dair güçlü işaretler vardır.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu