> 1 <
Kırık Link Bildir! #107251 02-08-2006 20:46 GMT-1 saat
İsrail'in 12 Temmuzda Hizbullah gerillalarının 2 askerini kaçırmasının ardından Lübnan'a düzenlediği saldırılar 22. gününe girerken, bu süre zarfında can kaybı 700'ü geçti.
Lübnan Sağlık Bakanlığı, enkaz altındaki cesetler ve kayıplarla birlikte ölü sayısının 750'yi bulabileceğini açıkladı.
Reuters ajansına göreyse şu ana dek Lübnan'da 646, İsrail'de 54 kişi öldü. İsrail'in hava saldırılarında yalnızca Lübnanlılar değil, bu sırada BM'nin Lübnan'daki geçici barış gücünde görevli 4 asker de hayatını kaybetti.
22 günlük saldırılarda en büyük can kaybı hafta sonu Kana'da meydana geldi. Kana'ya düzenlenen hava saldırısında, çoğu çocuk ve kadın 56 kişi öldü, katliam uluslararası kamuoyunda büyük tepki çekti.Lübnan hükümeti, 22 günlük savaş nedeniyle ülke nüfusunun üçte birine denk gelen 907 bin Lübnanlının evlerini terk etmek zorunda kaldığını tahmin ediyor.
Bu savaş yalnızca insanları vurmadı. İsrail savaş uçaklarının Lübnan sahilindeki bir santrali vurmasının ardından 2 hafta önce Akdeniz'e petrol sızmaya başladı. Uzmanlar, denize sızan 110 bin varilpetrolün yaratacağı çevre kirliliğine dikkat çekiyor.
BARIŞ VE ATEŞKES ÇABALARI
İsrail'in Lübnan saldırılarını ve Hizbullah ile çatışmaları durdurmak amacıyla yapılan diplomatik girişimlerden de şu ana dek sonuç alınamadı.
Saldırıların 15. gününde, Roma'da aralarında Türkiye'nin de olduğu15 ülkenin katıldığı bir uluslararası Lübnan toplantısı yapıldı. Ancak, bu toplantıdan acil bir ateşkes çağrısı çıkmadı. BM Güvenlik Konseyi'nin konuyla ilgili toplantısı da benzer bir şekilde bitti.
Kana saldırısının ardından hemen toplanan Konsey, acil ateşkes çağrısı yapmadı. Bunun yerine bir başkanlık kararı yayınlayarak saldırıdan ''derin şok ve üzüntü'' duyulduğu ifadesiyle kalıcı ateşkesin önemine dikkat çekti.
BM'de, yarın da Lübnan'a konuşlandırılması planlanan bir çokuluslu gücün oluşturulması için toplantı yapılacak. Bu arada, arabulucu olmak üzere birçok ülkenin temsilcileri Ortadoğu'ya giderek görüşmelerde bulundu.
Kana saldırısı sırasında bölgede olan ABD Dışişleri Bakanı Condollezza Rice'ın Beyrut ziyareti Lübnan tarafından reddedildi. Öte yandan, Lübnan'da vatandaşı bulunan yabancı ülkeler, on binlerce kişiyi Türkiye ve Kıbrıs Rum kesimi üzerinden tahliye etti.
OLAYLARIN GELİŞİMİ
Hamas'ın askeri kanadının 27 Haziranda bir İsrail askerini kaçırmasının ardından İsrail'in Filistin topraklarını bombalamasına, Hizbullah da 2 İsrail askerini kaçırarak cevap verdi.
12 Temmuzda sınırı geçerek 3 İsrail askerini öldüren ve 2 İsrail askerini kaçıran Hizbullah, esir aldığı askerler karşılığında İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını talep etti.
İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in askerlerinin kaçırılmasını ''savaşnedeni'' olarak nitelemesi ve Lübnan'ın ağır bedel ödeyeceğini söylemesiyle sınırda küçük çaplı çatışmalar başladı.
İsrail, askerlerinin kaçırılmasından bir gün sonra, 13 Temmuzda ise Beyrut'taki uluslararası Refik Hariri havaalanını bombaladı, Lübnan'ı havadan ve denizden ablukaya aldı. Sonraki günlerde köprüleri, yolları ve elektrik santrallerini vurarak bombardımana devam etti.
Hizbullah ise İsrail'e daha çok Katyuşa roketleri kullanarak cevapverdi. İsrail'in kuzeyindeki yerleşim birimlerinde Hayfa başta olmak üzere onlarca can kaybı meydana geldi.
İsrail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın Beyrut'taki karargahına 23 ton bomba yağdırdı, ayrıca birçok yerleşim birimi yakınlarını ve köyleri de Hizbullah mevzisi olduğu gerekçesiyle vurdu.Kana katliamının ardından, İsrail bombardıman altında tuttuğu Lübnan'ın güneyinde yaşayan sivillerin kuzeye gidebilmesi ve insani yardım malzemelerinin dağıtılması için hava saldırılarına 48 saat ara verdiğini açıkladı. Ancak, İsrail kısmi hava saldırısına devam etti vesürenin dolmasının ardından yeniden kapsamlı hava saldırılarına başladı.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu