Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Kral Arthur

> 1 <

MuHaMMeD

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 3201 ileti
Yer: istanbul
İş: öğrenci
Kayıt: 20-06-2006 06:59

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #107277 02-08-2006 20:57 GMT-1 saat    
“Pirates of the Caribbean 1,2, 3” ,”Armageddon”,ve “Black Hawk Down”,”Con Air”,”Rock”,”Pearl Harbor”,”Enemy of the State”,”Top Gun”,”Days of Thunder”,”Beverly Hills Cop”,”Flashdance”,”American Gigolo” filmlerinin yapımcısı Jerry Bruckheimer; “Training Day”in yönetmeni Antoine Fuqua ve “Gladiator”ün senaryo yazarı David Franzoni’den tarihi atmosferde geçen bir kahramanlık öyküsü.
Doğu Avrupa’da bugünkü Rusya topraklarında yaşayan savaşçı bir ırk vardır. Sarmatyalılar olarak bilinen bu savaşçı ırkın özelliği, Roma İmparatorluğu’nun en kaydadeğer ve güçlü düşmanı olmasıdır. Milattan Önce 175 yılına kadar Roma topraklarının yanıbaşında yaşayan Sarmatyalılar, bugünkü Viyana’nın yer aldığı alanda Marcus Aurelius’a karşı giriştikleri büyük bir meydan savaşını kaybettiler. Onları esir alan Marcus Aurelius, önlerine, ‘Ya Roma için savaşırsınız, ya da ölürsünüz’ şeklinde iki seçenek koydu.

Bunun üzerine Roma ile ittifak yapmayı seçen Sarmatiyalılar, Roma ordusu ile birleşme yoluna gittiler. Bütünleşme sonrasında bunların bir bölümü savaşmaları için Mısır’a, bir bölümü de Britanya’ya gönderildi. Hepsi usta binici ve profesyonel asker olan Sarmatyalılar, uzun yıllar boyunca Roma’nın ileri karakollarında devriye görevi üstlendiler. Bu geleneği babadan oğula aktarmak suretiyle yeni Sarmatya kuşaklarının da Roma İmparatorluğu müttefiki olmasını sağladılar.

Milattan Sonra 5. yüzyıla gelindiğinde Roma İmparatorluğu’nun yıldızı hızla sönmeye başladı. İmparatorluğun uzak toprakları artık barbarların tehdidi altındaydı. Roma’yı tehdit eden barbar ırkların başında gelen Saxonlar, Britanya’ya kuzeyden ve doğudan saldırmaya hazırlanıyorlardı. Saxon birlikleri iki ülke arasında sınır oluşturan Hadrian Duvarının kapısına dayandılar.

Yarı Romalı yarı İngiliz komutan Lucius Artorius Castus (Arthur) komutasındaki bir Sarmatya şovalye birliği, barbar Saxonların istila tehditine karşı Britanya’yı korumakla görevlendirildi. Castus’un ekibinde Lancelot, Gawain, Galahad, Bors, Tristan ve Dagonet’in başını çektiği şovalyeler vardı. Bunların hepsi son derece sert ve acımasız insanlardı. Esrarengiz şaman ve gerilla lideri Merlin’in komutası altındaki Woad ülkesinin yerlileri, bu acımasız şovalyelerden korkar ve nefret ederdi.

Roma İmparatoru Marcus Aurelius tarafından Britanya’ya gönderilen Arthur’un (Clive Owen), tek amacı bir an önce Britanya’dan ayrılmak ve Roma’nın barış ve huzurlu ortamına dönmekti. Ancak geri dönüş yolculuğuna çıkmadan önce son bir görev üstlenir. Yuvarlak Masa Şövalyeleri olarak bilinen yardımcıları Lancelot, Galahad, Bors, Tristan ve Gawain ile birlikte Britanya’da son bir kurtarma operasyonu yapmaları gerekmektedir. Bu arada Roma’nın geri çekilişi sonrası Britanya halkları sahipsiz kalacaktır. Boşluğu dolduracak bir lidere ihtiyaç vardır. Bu yeni lider, ülkesini işgalci Saxonlar’ın tehdidine karşı savunmakla yetinmeyip adayı yepyeni bir döneme taşıyacak çapta olmalıdır. Eski düşmanı Merlin ile cesur yürekli Guinevere’nin (Keira Knightley) desteğini alan Arthur, bu soylu görevi üstlenir.

Konusu Los Angeles sokaklarında geçen polisiye bir drama olan “Training Day”i yalın bir gerçekçilikle çeken Antoine Fuqua, Kral Arthur ve şövalyelerinin kanlı serüvenlerini konu alan film hakkında şunları söylüyor:
“Gerçeğe dayalı olgularla fantezi unsurlarının başa baş gittiği bu senaryoda daha öncekilerden, çok farklı bir Kral Arthur görmemiz beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Daha da önemlisi, gerçeklik boyutuna oturmuş bir öykü olmasıydı. Film için çok geniş bir tarihsel araştırma yapıldı. Bu araştırmalar sayesinde Kral Arthur ile ilgili olarak şimdiye dek bilinmeyen birçok olguya ulaşıldı. Çocukluğumdan beri çok sevdiğim ve hayran olduğum bir kahramanın gerçekten yaşamış olduğunu keşfetmek çok heyecan vericiydi.”

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <