> 1 <
Kırık Link Bildir! #114737 14-08-2006 21:08 GMT-1 saat
Kısaca "Gelişim bozukluğu" diye tanımlanan ve son yıllarda tüm dünyada tam
altı kat arttığı belirlenen otizm, uzmanlarca büyüteç altına alındı. Ve
otizmin izini süren tıp dünyası, şaşırtıcı bir bulguya ulaştı. "Klip
Sendromu" adı verilen bu sendrom yüzünden tüm bebekler tehdit altında
Pek çoğumuz minik bebeklerimizi oyalansın diye televizyon karşısına
oturtur, hatta televizyona gösterdikleri ilgiyi büyük bir sevinçle
karşılarız. Bu arada kendimizce önlemler alır abuk subuk görüntülerle
karşı karşıya kalmalarını önlemek için genellikle de müzik kanallarını
açarız. Ama anlaşılan o ki; biz bebeğimizin ilgisini müziğe olan
kabiliyeti ve yatkınlığıyla özdeşleştirirken, o izlediği her kliple biraz
daha içine kapanıyor, biraz daha yaşamdan kopuyor. Minicik beyni, başa
çıkamayacağı sınırsız karanlıklara boğuluyor.
TELEVİZYONDAKİ TEHLİKE
Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda
Aktaş izledikleri müzik klipleri nedeniyle "Otizm" le karşı karşıya kalan
bebek sayısının her geçen gün biraz daha arttığına dikkat çekerek,
Aileler çocuklarında konuşma gecikmesi, dalgınlık ve konsantrasyon
bozukluğu şikayetleri ile başvuruyor. Bu çocukların ortak özellikleri
özellikle 0-2 yaş arasında sürekli müzik klibi seyretmeleri. Hastalık,
televizyon kesinlikle yasaklanıp özel eğitim programları uygulanarak, dört
yaşına kadar önlem alınırsa önlenebiliyor. Ancak dört yaşından sonra
tedavisi mümkün değil" diyor. Kliplerin çocuk beyni üzerinde bu denli
zararlı olduğu fikrini ortaya atınca Prof. Dr. Ferda Aktaş da bir hayli
tepki görmüş. Ancak uluslararası kongrelerde de sunduğu tebliğlerle
sendrom konusunda sadece aileleri değil meslektaşlarını da uyarıyor.
Konuşmanın öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr.Ferda
Aktaş, "Aileler nedense konuşmanın otomatik olarak öğrenildiğini
zannediyorlar. Doğal ortamda çocukların dudak şekilleri, ses ve cümleler arasında
bağlantı kurması gerekli. Ancak televizyon çocukların öğrenmesini
engelliyor. Çünkü göz bağlantısı kuramayan çocuklar dudak hareketleri ile
sesi birleştiremiyor. Televizyon sesi yüksek olan bir ortamda da
çocuklar anne ve babalarının sesi yerine televizyon sesini algılar bu da
onların beyin yapısının karışmasına neden olur. Çünkü dudak şekilleriyle çıkan
ses arasında bağlantı kuramazlar" diye konuşuyor. YOKSA DUYMUYOR MU?
"Klip sendromu" teşhisi konulan hastalardan biri henüz yirmi dört aylık
olan minik Berkan. Geçtiğimiz aya kadar ailesi Berkan'ın ağzından
anlamlı tek bir cümle dahi duyamamış. Berkan kendi adına bile tepki
vermiyormuş. Anne Meltem Kadıoğlu, "Önce işitme problemi olduğunu düşünüyorduk.
Ancak televizyonda müzik klipleri olduğu zaman kendisini olduğu gibi o yöne
sabitliyordu. Nerede olursa olsun televizyona yönelip sanki büyülenmiş
gibi duruyordu. Çalıştığımız için bakıcı ile kalıyordu. Bakıcısı onu
oyalamak için bütün gün klip seyrettiriyordu. Açıkçası ben de bunda
bir sakınca görmüyordum çünkü ben de ev işleriyle uğraşırken zaman zaman
aynı şeyi yapıyordum" diyor.
İLK SORUNUN YANITI EVET
Trabzon'da yaşayan Kadıoğlu Ailesi oğullarının bir türlü
konuşmadığını fark edince soluğu İstanbul'da, Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde
almış. Şikayetimizi söyler söylemez Berkan'ın çok klip izleyip izlemediğini
sordular" diyor Meltem Kadıoğlu. Genç kadından aldıkları, "Evet"
yanıtının ardından ayrıntılı bir incelemeye girişen doktorlar sonunda teşhisi
koymuşlar. "Klip Sendromu" Teşhisin ardından evde televizyon açmadıklarını ve Bertan'la
sürekli onun anlayabileceği şekilde konuşmaya çalıştıklarını anlatan Kadıoğlu,
Ona dokunmamıza, öpmemize bile izin vermezdi. Bir ayda çok şey
değişti. İsmini öğrendi. Televizyon kapalı olduğu için ara sıra huzursuzlanıyor
ama hemen dikkatini başka şeylere yöneltmeye çalışıyoruz" diye anlatıyor
zorlu tedavi sürecini. "BANA İNANMIYORLAR"
Rüzgar'da aynı sendromun kurbanı. Ailesi Rüzgar üç yaşındayken, yani
beş yıl önce fark etmiş oğullarındaki garipliği. Teşhis konulduktan
da iki yıl boyunca evlerine hiç televizyon sokmamışlar. Anne Siral
Demiral, "Aynen bir bağımlıya zararlı bir maddeyi bıraktırır gibi
davrandık" diyor. Çocuklarının rehabilitasyon döneminde bir kreş
bulamamaktan o kadar bunalmışlar ki, otistik çocuklar için bir kreş
açmışlar. Bu arada aile içi bir sarsıntı da atlatmışlar. Eşi Haluk
Göçener'le o günlerde boşanmış. Ama Rüzgar'ın eğitimi için birarada olmayı
başarmışlar. Rüzgar şimdi sekiz yaşında. Aldığı eğitimin ardından iç
dünyasındaki karanlığı aşmış hiperaktif bir yapıya bürünmüş. Ancak ara sıra öfke
nöbetlerine kapılıyor, bazen saldırganlaşıyor. Hâlâ okula gidemiyor,okuma
yazmayı özel eğitimle öğreniyor. Siral Demiral, "Bütün yakınlarıma söylüyorum. Çocuklarına klip seyrettirmemeleri konusunda uyarıyorum ancak
çoğu zaman bana inanmıyorlar" diye yakınıyor.
NİNNİYİ KENDİN SÖYLE
Doktorlara göre, teşhis konulan çocukları hastalığın etkisinden
kurtarmak için yoğun çaba gerekiyor. Çünkü etkilenen beyinlerde hastalık
çoğu zaman yerleşiyor. Doktorlar bu hastalığın teşhisini koyduktan
hemen sonra televizyonu kesinlikle yasaklıyorlar. Çocuğun uyurken bile müzik
dinlemesini istemiyorlar. Ailelere mümkün olduğu kadar çocukla, onun
anlayabileceği ses tonu ile konuşmalarını tavsiye ediyorlar. Bu arada
çocuklarla şefkat yüklü fiziksel temas da önemli. En önemli şeylerden
biri de minik bebeklere ninni söylemek. Uzmanlar, "Radyoda ya da teypte
çalmayın siz söyleyin" diyorlar. Onlar zamanında fark etti
Siral Demiral ve Haluk Göçener oğulları Rüzgar'daki belirtileri erken
fark etmiş. Şimdi tüm ebeveynlere uyarıp. "Hastalığın belirtilerini
gözardı etmeyin" diyorlar. İşte adım adım otizme giden süreç;
"Kendi dünyasındadır. Kendisi ilişki başlatmaz. İstediği şeylere
ulaşmak için ilişkiye girer, insanları obje olarak gösterir, parmağı ile
işaret edemez. Göz teması kuramaz, yüz ifadesi ciddidir. Donuk ya da
hüzünlü bakar. Jest vemimikleri kullanarak sevimli olmaya çalışmaz.
Bay bay yapmaz. Oyuncağını vermez. Yaşıtlarından uzak durur. Öpmek ve
öpülmekten hoşlanmaz" Kliplere uyarı konulsun
Marmara Üniversitesi Odyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ferda
Aktaş klip sendromu nedeniyle RTÜK'e başvurdu ve klip gösterimlerinde, "0
2 yaş arasındaki çocukların izlemesi sakıncalıdır" uyarısının yer almasını
istedi. Aktaş'ın verdiği bilgiye göre bebeklerin davranışlarının
dikkatli izlenmesi hastalığın tanımını kolaylaştırıyor. Ve Aktaş klip
sendromunun belirtilerini şöyle sıralıyor;
· Oyuncaklarla konuşur gibi sesler çıkarmaz (7 ay)
Anlamlı isimlendirmeleri yoktur (10 ay)
"Annene götür" gibi basit emirleri anlayıp yerine getirmez (18 ay)
Üç kelimeli cümle kuramaz (2 yaş)
Karşısındakilerle isim ve cinsiyet tayin ederek konuşmaz (3 yaş)
Jest ve mimiklerini kullanmaz.
Evet, hayır, nasıl kelimelerini kullanamaz, zamir seçimi bozuktur
Monoton, duyduğunu tekrarlayarak (anında ya da bir zaman sonra konuşur)
Kendine özel kelimeleri ya da konuşma tarzı (son heceleri söylememe gibi) vardır.
Oyuncaklar ve objelerle ağzına alarak, elinde oynayarak, yere düşürerek
ya da bir yere vurarak ilgilenir.
Dönen eşyaları, çamaşır makinesini seyreder.
Elinde ip veya benzeri bir şeyi sürekli sallayabilir.
Kağıtlara, gazetelere, kitaplara özel bir ilgisi vardır, düzgün tutar.
ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ
Prof. Dr. Ferda Aktaş, klip sendromu ile karşı karşıya kalan çocuklarda
dört yaşından sonra tedavinin mümkün olmadığını söylüyor.
Klip izlerken adeta büyüleniyorlar
Bol hareket içeren müzik kliplerinin dünyayı yeni yeni tanımaya
çalışan minik gözler tarafından sürekli izlenmesi ,beyinlerinde kimi zaman
tedavisi mümkün olmayan hasarlara neden oluyor. "Klip sendromu"
bulgularını taşıyan çocukların geçmiş hikayeleri "sürekli müzik klibi
izlenmesi"ni içeriyor. Tv'de ardı ardına yayına sokulan klipleri izleyen
çocuklar çevresiyle ilişkisini kesiyor, aile içi iletişimini en aza
indirgiyor Berkan'da bu sendromun tipik örneklerinden biri.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
#114741 14-08-2006 21:15 GMT-1 saat
anlaşıldı bizim yeğen niye konuşamıo
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu