> 1 <
DADALOĞLU
Yüzbaşı
832 ileti
Yer: Ahkam-ı İslam
İş: KELİMETULLAH
Kayıt: 02-07-2006 17:26
İş: KELİMETULLAH
Kayıt: 02-07-2006 17:26
Kırık Link Bildir! #129565 13-10-2006 11:28 GMT-1 saat
İnsanoğlu her şeyiyle sınırlı. Hayatının bir başlangıcı var. Her başlangıç bir sondan haber verdiği için bu hayatın bir de sonu olacaktır. İşte, başı ve sonu olan bu kısa hayat içerisinde, insan her yönüyle sınırlı işler görebiliyor. Gözü, mevcut ışınların ancak %2.5 kadarını görebiliyor. Kulağı sadece belli bir frekanstaki sesleri işitebiliyor.
Madde aleminde açıkça görünen bu hakikat, ruh aleminde de geçerli. İnsan aklı her şeyi anlayamıyor. Zira, öğrenmeye başlamasının bir başlangıcı var. Başlangıcı olan ilim sonsuz da olamıyor; tıpkı hayat gibi...
İnsan aklının aczinde başlangıç noktası, kendini anlayamamasıdır. Şu sınırlı akıl, henüz kendini anlamış değilken nasıl oluyor da sonsuzu anlamaya kalkışabiliyor?.. Üçün dörtten küçük olduğunu bilen insanoğlu, yine kesinlikle bilir ki, ben üçten dördü çıkarmaya kalkışırsam menfi bir netice ile karşılaşırım. Bunu bildiği halde, sınırlı olan aklına sonsuzluğu sıkıştırmaya çabalıyorsa, sonucun eksi sonsuz, yani sonsuz bir menfi olacağını da baştan kabul etmiş demektir.
İnsan sonsuzu anlayamaz, ama sonsuza inanabilir... Bu da insanoğluna büyük bir ilahî lütuftur. Yoksa, bütün sıfatları sonsuz olan Rabbine nasıl iman edecekti?..
Bu vadide insanoğluna bir mukayese imkanı, bir fikir yürütme, istidlalde bulunma gücü verilmiş. O, bu güç sayesinde çok iyi bilir ki, bu alemde benim bir başlangıcım ve sonum olduğu gibi, her şeyin de yine bir ilk ve son noktası var.
Başlangıcı olan her şey, bize şu iki hakikati birden ders verir: Beni yoktan yaratan bir zat var ve onun varlığı ezelidir. Aynı şekilde her son da bize ebedi bir zattan haber verir. Kendimize şu soruyu soralım: Senin anlayamadığın sadece sonsuzluk mu? Yer çekimini anlayabiliyor musun? Güneşin, gezegenlerini nasıl çekip çevirdiğini kavrayabiliyor musun? Ruhun, aklın, hayalin, hafızanın mahiyetlerini bilebiliyor musun? Elma ağacının içindeki o manevi fabrikayı izah edebilmiş misin? Yumurta nasıl oluyor da, uçan bir kuş oluyor? Nutfe dokuz ay sonra nasıl ağlıyor, görüyor, işitiyor? Bu alemde insanın göremedikleri gördüklerinden, anlayamadıkları anladıklarından, bilmedikleri bildiklerinden çok fazladır.
İnsanın, bu fani eşyayı anlamış gibi, bekayı anlamaya kalkışması onu en azından yorar. En azından diyorum, çünkü bu gibi yersiz arayışların insanı sersem etme ve yoldan çıkarma ihtimali de vardır...
İnsanın sonsuzu anlama gayreti iki ayrı sahada cereyan ediyor. Birisi, ilahi sıfatların sonsuzluğu, diğeri de ahiret hayatının sonsuzluğu... Bu ikisi arasında, gözden kaçmaması gereken önemli bir farklılık var. Ahiretteki sonsuzluktan söz edildiğinde, zihinlerde hemen zaman ve müddet kavramları canlanır. Sonu gelmeyen, tükenmeyen, fani olmayan, arızalanmayan bir hayat... Burada verilen hayatın geri alınmaması, baki kılınması söz konusudur. Bunu aklın almaması için bir sebep olmasa gerek..
Allah ın sıfatlarının sonsuzluğuna gelince: Onun kudreti sonsuzdur, demek, “ne kadar alem yaratırsa yaratsın kudretinde bir noksanlık olmaz” demektir. İlminin sonsuzluğu onun cehilden münezzeh olduğu manasınadır. Diğer sıfatlar da aynı şekilde, aynı mantık içerisinde değerlendirilmelidir. “Ezeli olan elbette ebedidir” hakikati, Cenabı Hakk ın zatı için de geçerlidir, sıfatları için de... Yani, onun bütün sıfatları sonsuzdur, ebedidir. Zira, hiçbiri sonradan var olmuş değildir; hepsi ezelidir..
Alaaddin Başar (Prof.Dr.)
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu