Kırık Link Bildir! #130308 15-10-2006 12:30 GMT-1 saat
Türk dünyası Tarih Kültür Dergisi’nin Eylül 2002 sayısında yayınlanan fıkrada, şair Haşmet’in nüktedanlığını ve zarif şairliğinin erken yaşlarda nasıl başladığını ibretle ve hayretle okuyoruz. Aynen alalım:
“Bir gün Sadrazam Koca Râgıp Paşa, nedimi ile birlikte Gebze taraflarında ava çıkmıştı. Epey bir av peşinde gittikten sonra yorulmuşlardı. İçecek suları da kalmamıştı.
Bu şekilde epey bir yol gittikten sonra bir kulübeye rastladılar. Kulübenin önünde 6-7 yaşlarında bir erkek çocuğuna, susadıklarını ve kendine su getirmelerini söylediler. Çocuk kulübeden içeriye girdi ve elinde büyücek bir kâseye doldurulmuş turşu suyu ile Paşa’nın ve yardımcısının yanına geldi. Susuzluktan yanmış olan Paşa ve adamı sıra ile turşu suyunu içtiler. Su istemelerine rağmen çocuğun kendilerine turşu suyu getirmesi Paşa’nın dikkatini çekmişti. Sordu: “Çocuk, biz senden su istedik. Sen bize turşu suyu verdin. Bu nasıl iştir? Çocuk Paşa’ya cevaplandırdı: Amca, o turşu küpünün içine sıçan düşmüştü dedi. Bunun üzerine Paşa “Tüh, Allah kahretsin” diyerek elinde ki tası yere çaldı. Tas kırılmıştı. Tasın kırılmasıyla çocuk yüksek sesle ağlayarak kulübedeki annesine seslendi: Ana, bu amca köpeğin tasını kırdı. Koca Râgıp Paşa, bütün kızlığına rağmen çocuğun kızgın tavrından çok hoşlanıştı. Çocuğu İstanbul’daki konağına aldırttı ve onu zamanın en iyi eğitimiyle eğitti. Paşa’ya içine sıçan düşmüş turşu suyunu köpeğin kâsesiyle verev bu afacan çocuk Türk Edebiyatının ünlü şairlerinden Haşmet’tir.