> 1 <
Kırık Link Bildir! #132373 22-10-2006 10:52 GMT-1 saat
Hayatımızın üçte biri uykuda geçiyor. Uyku bozuklukları ise sağlığımızı tehdit ediyor, günlük yaşamımızı ciddi ölçüde etkiliyor. Uykusuz gecelerle ilgili çok fazla bilgi sahibi değiliz ve Türk toplumunun yüzde 90'ı uykusuzluk çekiyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Uyku Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Hakan Kaynak, uykusuzlukla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Uyku sorunu çok sık karşılaşılan sorun mu?
Toplumun yaklaşık yüzde 90'ı hayatının bir döneminde uykusuzluk problemiyle karşılaşıyor ve üçte biri haftanın birkaç gecesini istediği gibi uyuyamadan geçiriyor. Her 100 kişiden en az beşi solunum problemleri nedeniyle uykusunu alamadan uyanıyor, birçoğu ertesi gün uyuklamasına engel olamıyor. Toplumun yüzde 40'ı horluyor ve daha da önemlisi horlamayı normal olarak kabul ediyor. Çoğumuzu yakından ilgilendiren uyku bozuklukları, günlük yaşamımızı ve sağlığımızı ciddi ölçüde etkilediği halde maalesef üzerinde çok az bilgi sahibiyiz. Birçoğumuz uykusuzluğun, gündüz yeteri kadar yorulmamaktan veya psikolojik nedenlerden kaynaklandığını düşünür. Aşırı uyumak veya kolay uyanamamak genellikle bir tembellik belirtisi olarak kabul edilir veya gündüz aşırı yorulmaya ve strese bağlanır.
Ne zaman uyku sorunu için doktora gitmeli?
Haftada ikiden fazla olan ve iki aydan uzun süren uyku sorunları için doktora gidip tedavi görmek gerekir.
Uyku ilaçları çözüm olur mu?
Uyku sorununun nedeni bulunmadan ilaçla önlemi alınamaz. Alınan uyku ilacı yapay uykudan başka bir işe yaramaz. Alkol alıp uyumak gibi insanda yorgun bir uyku sürecine neden olur o kadar.
Hayatımızda ne kadar süreyi uykuda geçiriyoruz?
Hayatımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiriyoruz. Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süreli uykuyla yetinen insanlara rastlarız. Uyku süresinin genetik etkenlerin etkisiyle kişiden kişiye 4 saat ile 11 saat arasında değiştiği biliniyor. Genetik olarak belirlenen bu süreyi belli sınırlar dışında değiştirmek mümkün değil. Uyku süresi kısaltmak zorunda kalındığında, uyku yoksunluğunun yol açtığı istenmeyen belirtilerle karşılaşılır. Genetik geçişin varlığını gösteren en iyi kanıt; tek yumurta ikizlerinin uyku sürelerinin bütünüyle aynı oluşudur. Türkiye'de toplumun yüzde 75'inin 7-8 saat süreyle uyuma alışkanlığına sahip olduğu yapılan araştırmalarla biliniyor. Ünlü insanlardan bazılarının çok az uyuduğu basında yer alır. Napolleon ve Churchill gibi bazı tarihi kişilikler kısa uyku süreleriyle tanınmıştır. Kısa bir süre uyuduğu halde ertesi gün fonksiyonlarında değişiklik olmayanların sayısı çok fazla değildir. Türkiye'de toplumun yalnızca yüzde 10'u 6 saatin altında uykuyla halatını sürdürebilir. Kısa süreli uykularla yetinenlerden bahsederken bahsederken hafta içi 6 saat uyuyup, hafta sonunda uyku sürelerini 8-10 saatte uzatarak uykularını telâfi edenleri değerlendirme dışında bırakmak gerekir. Sekiz saatten daha uzun süre uyuyanlara, kısa süre uyuyanlara oranla biraz daha sık rastlanır, bunların oranı yüzde 15'e kadar yükseliyor. Uyku süreleri kısa olanlar ile uzun olanların uykularının yapısı birbirinden farklıdır. Kısa süreli uykuyla yetinenlerin uykuları, daha yoğun olarak derinyavaş uyku ve derin uyku döneminden oluşur. Gece içi uyanıklık sayısı ve 2. evre oranı bu tür insanlarda azalmıştır. Dolayısıyla kısa süreli, ancak daha ekli bir uykuları olduğu söylenebilir. Uzun süreli uykularla yetinenlerse asıl uyku olarak adlandıran derin yavaş uyku ve derin uyku dönemlerini uyku süresi kısa olanlar kadar uyuyup, onlardan farklı olarak uykunun derin olmayan evrelerini daha uzun uyurlar. Gece içinde özellikle de sabaha karşı sık sık uyanıp yeniden uykuya dalarlar.
Uyku süresini kısaltmak mümkün müdür?
Uyku süresi uzun fakat çalışmak için daha çok zamana ihtiyacı olanlar genellikle uyku sürelerini kısaltmak isteği duyarlar. Ancak uyku süresini belli bir oranın ötesinde kısaltmak mümkün değildir. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada; uyku süresinin kısa bir zaman diliminde kısaltılması mümkün olmadığı, deneklerde ertesi gün yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve hafıza bozukluğu gibi şikayetler saptandı. Deneye katılanlar uygunsuz zamanlarda uyku ihtiyaçlarına yenilip, uyuyakaldılar. Ancak başka bir çalışma uyku süresinin uzun bir zaman dilimi içinde 1-2 saati aşmamak şartıyla azaltılmasının mümkün olduğunu ve bu azaltmanın deneklerin performansında bozukluğa yol açmadığını gösterdi. Bu çalışmanın yalnızca genç deneklerle yapılmış olduğu unutulmamalı. Çocuk ve yaşlılarda uyku süresi kısaltıldığında daha değişik belirtilerle karşılaşılır.
Çocuğun uyku süresi ne olmalı?
Yenidoğan ilk üç aylık dönemde günün yaklaşık 16-18 saatini uykuda geçirir. Bebekler, gece ve gündüz eşit sayıda olmak üzere, birçok kez uyanır, tekrar uyurlar. Okul öncesi dönemde ise uyku, erişkin dönemdeki gibi çocuk gün içinde sadece bir kez öğleden sonra uyur. Sonra da iş hayatının getirdiği zorunluluklarla 24 saatte bir kez uyunan gece uykusuna dönüşür.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu