BEDIUZZAMAN HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ
Kendisini çekemeyenlerin Ona deli damgası vurmak için gönderdikleri doktorun “Eğer Bediüzzamanda zerre kadar delilik varsa,Dünyada akıllı insan yoktur” dediğini...
Yahudilerin İstanbul temsilcisi Karosso ile görüştüğünü ve Karosso’nun konuşmayı yarıda keserek “Eğer yanında biraz daha kalırsam beni de müslüman edecekti” dediğini...
Tiflis’te karşılaştığı Rus polisine o anda çok kötü durumda olan Müslümanların Dünyaya hakim olacağını söylediğini...
1915’li yıllarda Doğuda Ruslara karşı talebeleriyle savaştığını,Rusların Bediüzzaman ve talebelerini görünce “Keçe külahlılar geliyor” diye kaçıştıklarını...
İstanbul Kağıthane semtinde 2 arkadaşıyla yaptığı kayık gezintisinde çevrede yüzlerce bayan olmasına rağmen bir kez olsun bakmadığını ve sebebini soranlara “Lüzumsuz, geçici zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından,istemiyorum” dediğini...
1922 yılında Ankara’ya geldiğini ve Millet Meclisinin kendisini resmi tören ile karşıladığını...
Ankara’da Mustafa Kemal ile görüştüğünü...
Mecliste yaptığı konuşmadan sonra 60 milletvekilinin Namaza başladığını...
Gençliğinde 10 sene kaldığı İstanbul’da bir defa olsun kadına bakmadığını...
Talebelerinin anlattığına göre her gece mutlaka Teheccüde kalktığını ve her gece 4-5 saat dua ettiğini...
1926 yılında başlayan ve 25 sene süren çileli hayatın Risale-i Nuru telif etmesi ile bereketlendiğini...
Barla’da kaldığı 8.5 sene zarfında Risale-i Nurun dörtte üçünü telif ettiğini...
Üstadımızın ilk yazdığı Risale “Haşir Risalesi” denilen 10.Söz olduğunu... İçinde üçyüz kadar mucizenin ve bir o kadar da ismin geçtiği Peygamberimizin mucizelerini anlatan 19.Mektub’u telif ederken Üstadımızın yanında hiçbir kitap olmadığını ve bu özelliğin tüm Risaleler yazılırken de geçerli olduğunu...
Zamanın Ankara Valisi Nevzat Tandoğa’nın sarığını çıkarması ve şapka takmasını istemesi üzerine eliyle boynunu göstererek “Bu sarık bu başla beraber çıkar” dediğini...
Üstadımızın 19 defa din düşmanları tarafından zehirlendiğini ve bir defasında çok şiddetli bir zehir etkisi ile 1 hafta aç ve susuz ve halsiz bir şekilde hastalandığını fakat bu durumda iken bile bir defa dahi bile namazını terk etmediğini...
Üstadımızın Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin “Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz,hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz” dediğini...
Üstadımıza leke sürmek isteyenler bir sarhoşa Said’in hizmetçisi buradan bir rakı aldı diye yazıp imzalatmak istediklerini fakat sarhoş adamın “Tövbeler olsun bu yalanı kim imza eder” dediğini...
Üstadımızın hapishanede kaldığı zaman beraberinde en azılı katillerin ve canilerin bile namaza başladıklarını...
Kendisini defalarca hapseden ve defalarca zehirleyip eza ve cefa veren insanlara hakkını helal edecek kadar alicenap olduğunu...
Üstadımızın Mektubat’da “Rıza-i küfür,küfür olduğu gibi,zulme rıza da zulümdür” dediğini...
Günde 1.5 – 2 saat uyuduğunu ve gece ibadet ettiğini...
Üstad hazretlerinin “Tembellik,hastalık,yorgunluk ve havalecilik nefsin desisesidir” dediğini ve bu huyları hiç sevmediğini...
Üstad Hazretleri “Evlatlarım,Risale-i Nur dinsizlerin,komünistlerin,masonların belini kırmıştır. Risale-i Nur daima galiptir. Katiyyen merak etmeyiniz. Yeterki siz Risale-i Nur’a sadık kalın” dediğini...
Üstadımızın Risale-i Nuru ilk telifi zamanında “Eğer mümkün olsaydı,Risale-i Nur’un bir sayfasının yazılması için 10 altın verecektim” dediğini...
Bir gün Üstadımız Barla’dan geçerken “Bu zamanda neye ihtiyaç varsa Risale-i Nurda mutlaka ona cevap bulacaktır” dediğini...
Nur üstadımızın “Biz Risale-i Nur okuyarak iman tazeliyoruz” dediğini...
Üstadımızın odasında karyolanın yanın da 4 metre uzunluğunda 1 metre eninde dua şeceresi olduğunu ve her gece onlara dua ettiğini...
Üstad Hazretlerinin Emir dağına 3 km kalsa bile namaz vakti gelince arabayı durdurup hemen evvel vaktinde namazı eda ettiğini....
Üstada Hazretlerinin “Risale-i Nuru evrad makamında okuyabilirsiniz” dediğini...
Üstad Hazretlerinin “İhtiyaç duyduğumda 200 bazen 400 ayet-i kerime imdadıma geliyor” dediğini...
İki rekat teheccüd ve dua namazlarını kar-kış demeden asla terk etmediğini...
Üstad hazretlerinin Mektubat adlı eserinde “Mevcudiyetimizin hamisi olan İslamiyet’ten elini gevşetme; dört el ile sarıl,yoksa mahvolursun” dediğini...
Nurlu üstadımızın “İslamın tek bir hakikatı için binler başım olsa fedaya hazırım” dediğini...
23 Mart 1960 Çarşamba günü,İslam Dünyasında bin ayda daha hayırlı olan Kadir gecesinin idrak edildiği gece,Bediüzzamanın Urfa’da İpek Palas Oteli’nin 27 numaralı odasında Rahmeti Rahmana kavuştuğunu..