Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

.::24 Kasım Öğretmenler Günü::.

münir öğretmen

Forumlar / Diğer / Harici Konular

 
> 1 <

PacifiK_EroeS

grup tuttuğum takım
Cezalı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 737 ileti
Yer: İzmit/Ev
İş: Öğrenci
Kayıt: 27-10-2006 08:35

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #137865 05-11-2006 10:15 GMT-1 saat    
Bir insanın öğretmen oluşu:
NASIL ÖĞRETMEN OLDUM ?
Cumhuriyetin öğretmeni, Kemalist devrimlere inançla bağlı, toplumun aydınlık geleceği için uğraş veren, özgün bir emekçidir. Ve eğer ömrü yeterse uğruna çaba harcadığı, yıllarını verdiği o aydınlık geleceği, kişiliklerine, bilgilerine katkıda bulundukları ile birlikte yaşama mutluluğuna ulaşır. Ben bu şanslılardan biriyim. 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde, bizden aldıkları ışığı onurla taşıdıklarına yürekten inandığım genç arkadaşlarımı, yaşamımdan kesitlerle kendilerini yetiştirenler hakkında bilgilendirmek istiyorum.

II.Dünya Savaşı'nın tam ortası. Bandırma Limanı asker dolu, trenlerin getirdiği Anadolu delikanlılarını vapurlar Trakya'ya taşıyor. Ortaokulu bitirdim. Babam, "İstanbul'a git, Mehmet ağabeyini bul, seni bir liseye yazdırsın." dedi. Mehmet ağabey, aslında halamın oğlu. Babası Balkan'da şehit olmuş, beraber büyüdük. Anadolukavağı'nda oturuyor. Boğaz Komutanlığında sivil usta, koruganların yapımında çalışıyor. Beni Kabataş Lisesine yazdırdı. Her sabah bindiğim 5.40 vapuru, Yenimahalle'de 45 dakika eğlenir, sonra tüm iskelelerden öğrenci toplayarak 8.10'da Ortaköy'e varırdı. Vapurun tek ışıklı yeri olan su altı kesiminde ders çalışırdım. Akşam dönüşü yine aynı yolculuk.

İyi notlarla 2. sınıfa geçtim. 2.sınıfa başladığımın ilk haftasıydı. İstanbul Erkek Öğretmen Okulundan bir yazı geldi:"Seni 2. sınıfımıza, yatılı öğrenci olarak almak istiyoruz. Gel, görüşelim." Bir de yol tanımı yapmışlar:Tramvayla Mecidiyeköy'e gelirsen şuradan yürürsün; Beşiktaş'tan yukarı şu yoldan da yürüyebilirsin. Balmumcu Çiftliği dersen herkes bilir. Kişisel başvurum yoktu. Yazıyı, Lise Müdürüm Nuri Onur'a götürdüm. Okudu: "Evet, onlar öğrenci istedi, seni biz önerdik. Git ve görüş." dedi. Balmumcu Çiftliği'ni, ikinci kişiye sormadan buldum. Müdürün odasına girdim, yan tarafta biri daha oturuyordu. Gönderdikleri yazıyı uzattım."Hoş geldin." dedi ve oturan kişiye dönerek ekledi:"Münir, sen bu arkadaşa okulu gezdir; sonra gelin konuşalım." Münir dediği, Münir Raşit Öymen, Pedagoji, Psikoloji öğretmeni. Yemekhaneden başlayarak bütün okulu dolaştık. Ve Münir Öğretmen sürekli, okulu ve öğretmenliği beğendirici konuşma yaptı. Dönüşte Münir Öğretmen evvelki yerine geçti, ben karşılarına oturdum. Müdür, Nahid Cemal Toker, şehlâ gözlerini bana çevirdi, nereme baktığını kestiremiyorum, konuştu: Sen Bandırma Ortaokulunu bitirdin. Anadolukavağı'nda, bir akrabanın yanında kalıyorsun. Oradan, gece karanlığında yollara düşüp Ortaköy'e, Kabataş Lisesine gelen tek öğrencisin.

Çok iyi notlarla 2. sınıfa geçtin, bir dönem de iftihara seçildin. Bunların hepsini biliyoruz. Gel, seni
2. sınıfımıza yatılı öğrenci olarak alalım. Kitap, defter, kalemini okul karşılayacak. Yılda bir çift ayakkabı, bir takım elbise ve bir defa olmak üzere pardösü vereceğiz. Eğer istersen evci yazarız, hafta sonlarında o akrabana gidersin.Burayı bitirince "ilkokul öğretmeni" olacaksın. Ama "pekiyi" derece ile, hele "iftiharla" bitirirsen, söz veriyorum, Gazi Terbiye Enstitüsünün istediğin bölümüne sınavsız girecek ve ortaokul öğretmeni olacaksın. Istanbul'da da enstitü açma hazırlığı var. Fark sınavlarını göze alırsan Yüksek Öğretmene de gidebilirsin. Eger evet diyorsan pazartesi günü gel ve okula başla. Ben Nuri Beye telefon eder, dosyanı, tasdiknameni aldırırım."

Yapılan öneri, içinde bulunduğum koşullarda, bir define idi ve ben, şu anda kesin tarihini hatırlayamadığım o pazartesi günü, 62 kayıt numarası ile İstanbul Erkek Öğretmen Okulunun 2. sınıfına başladım. Bu okul, iftiharla, daha sonra girdiğim İstanbul Eğitim Enstitüsü Toplu Dersler Bölümü pekiyi ile bitti.
Değerli okuyanlar, yazdıklarımı, lütfen, bir yaşam öyküsü olarak değil; cumhuriyetin otuzlu, kırklı yıllardaki öğretmen yetiştirme yöntemi olarak değerlendirin.

Enstitü Müdürüm Reşat Tardu'nun odasındayım. Yanında, iki kitabının çizim ve düzenlemesinde yardımcı olduğum; sevgisini gönlüme sığdıramadığım Cebir Öğretmenim Mehmet Arslantürk var. Müdür bir zarf uzattı ve "Bak Hayri" dedi. "Herkes için kur'a çektik. Ama, Mehmet Beyle de konuştuk; seni Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne özellikle ben gönderiyorum. Unutma, yapı taşı yerde kalmaz. Yolun açık olsun."

1948 yılında, Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsünde başladığım öğretmenliğim, askerlik dönüşü, 1951' de Bafra Ortaokulunda yardımcılık, 1957' de Aydın Kuyucak 1960' da İzmir Hacışakir Eczacıbaşı Ortaokulunda müdür olarak sürdü. Bu arada bir yıl için Londra'ya gönderildim. Dönüşte Gazi Eğitim Enstitüsünde sınava girerek yeni bir branş kazandım. Ve sonra, kendi isteğimle, İzmir Karataş Lisesine İngilizce Öğretmeni olarak atandım.

Hayri GÜNEŞ
Emekli Öğretmen/ İZMİR





Öğretmenler ile ilgili bazı şiirler:


BEN ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM
Ben öğretmen olmak istiyorum.
Ben şâirimin mısralarında dil,
Genç kızımın gergefinde nakış nakış gül.
Âşığımın sazında tel
Öpülesi bir el olmak istiyorum:
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit,
Korkunun mayalandığı yerde yürek olmak istiyorum
Ben öğretmen olmak istiyorum...
Ben öğretmen olmasam diyorum!
O zaman şu körpe fidan
Nasıl öğrenecek, çiçek açıp meyve vermeyi?
Şu gelinlik kızım,
Şu bıyıkları yeni terleyen delikanlım
Kimden öğrenecek insan gibi sevilmeyi, sevmeyi;
Vatan için, millet için, bayrak için
Göz kırpmadan ölmeyi?
Sen öğretmen olmalısın kardeşim;
Sen namussun, vicdansın, adaletsin...
Sen müsbet ilimsin kardeşim
Sen irfansın, inançsın geleceğimi aydınlatan...
Sen buram buram tüten vatan-sevgisi
Sen burcu burcu kokan Türklük duygususun
Biz öğretmen olmalıyız kardeşim:
Biz görmeyenlere göz,
Duymayanlara kulak,
Yürüyemeyenlere ayak atmalıyız...
Biz şairlerimizin mısralarında dil.
Genç kızlarımızın gergeflerinde nakış nakış gül.
Âşıklarımızın sazlarında tel.
Öpülesi bir el olmalıyız.
BİZ ÖĞRETMEN OLMALIYIZ. .
____________________________________________________________

SÖZ VERDİM ÖĞRETMENİME
Öğretmenim, babam, ana kucağım
Okulum, ilim, şehrim, bucağım
Sınıfımsa, evim, barkım, ocağım
Söz verdim öğretmenime
BÜYÜK ADAM OLACAĞIM.

Yeteri kadar çalışacağım,
Rakibimle yan yana yarışacağım,
Elbette aralarına karışacağım
Söz verdim öğretmenime
BÜYÜK ADAM OLACAĞIM

Yükselmeli insan dalında
Göstermeli becerisini cihanda
Çalışkanlık belli olur simada
Söz verdim öğretmenime
BÜYÜK ADAM OLACAĞIM

_________________________________________________________

Özlü Sözler:

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
(Atatürk)

***


Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
(Atatürk)

***


Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü, onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir.
(Socrates)

***


Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
(Atatürk)

__________________________________________________________________________________

Öğretmen Andı:

ÖĞRETMEN ANDI

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINA, ATATÜRK İNKILÂP VE İLKELERİNE,

ANAYASADA İFADESİNİ BULAN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SADAKATLE BAĞLI KALACAĞIMA;

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KANUNLARINI TARAFSIZ VE EŞİTLİK İLKELERİNE BAĞLI KALARAK UYGULAYACAĞIMA;

TÜRK MİLLETİNİN MİLLÎ, AHLÂKÎ, İNSANÎ, MANEVÎ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ BENİMSEYİP,

KORUYUP, BUNLARI GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIMA;

İNSAN HAKLARINA VE ANAYASANIN TEMEL İLKELERİNE DAYANAN MİLLÎ, DEMOKRATİK,

LÂİK BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE KARŞI GÖREV VE SORUMLULUKLARIMI

BİLEREK, BUNLARI DAVRANIŞ HALİNDE GÖSTERECEĞİME NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE YEMİN EDERİM."

_________________________________________________________________________________________________

Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik'in Öğretmenler Günü Mesajı



Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Öğretmen Arkadaşlarım,


24 Kasım Öğretmenler Günü'nüzü yürekten tebrik ediyorum. Atatürk'e ”Başöğretmen” ünvanının verildiği bu anlamlı gün öğretmenlerimize fazlasıyla yakışmıştır.


Şüphesiz öğretmenlerimizin hatırlanması, anılması için bir gün, bir hafta veya bir ay yeterli değildir. Resmen ve sembolik de olsa bir Öğretmenler Günü'nün var olması, öğretmenlerimize her gün ve bütün ömrümüz boyunca gönül bahçemizde en güzel yeri ayırmamıza engel değildir.

24 Kasım Öğretmenler Günü öğretmenlerimiz için mesleki dayanışma, mesleğin problemlerini, avantajlarını, dezavantajlarını masaya yatırma, bunları yetkililerle paylaşmak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Değerli öğretmenlerimiz,
Hepimiz biliyoruz ki, öğretmenlik mesleğini diğer birçok meslekten ayıran en önemli özellik, malzemesi ve meyvesinin insan olmasıdır. İnsanın insan olma vasfını ön plana çıkaran şey, eğitim ve kültürdür. Öğretmen ömür boyu öğrenen ve öğreten insan olmak gibi bir ayrıcalığa sahiptir.

Öğretmenlerimizin sosyal statüleri ve özlük hakları için birçok adım atıldı ve atılmaya devam edilecek. Devlet sektöründeki en büyük çalışan kitlesini oluşturan öğretmenlerimizin çok daha iyi maddi imkanlara sahip olması hükümetimizin samimi arzusudur. Ülkedeki ekonomik durumun iyileşmesine paralel olarak bu iyileştirmeler yapılacaktır. Olmayan bir kaynağın öğretmenlerimize aktarılması tabii ki söz konusu olamaz. Para basarak popülizm yapmanın ekonomik olarak ne tür sonuçlar doğurduğu hepimizin malumudur. Ülkemiz 2002 sonunda bulunduğu ekonomik uçurumdan çok şükür ki kurtulmuş ve her geçen gün daha iyiye gitmektedir. Bu iyileşmenin ilk olarak yansıtılacağı kesimlerin başında şüphesiz ki öğretmenlerimiz gelmektedir.

Sevgili Meslektaşlarım,
Öğretmenliğin insanların aynı zamanda geçimini sağlayan bir meslek olduğu bilinmekle beraber; Bu mesleğin bedeli maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar büyüktür. Dolayısıyla, öğretmenliği çok fazla maddileştirmek bu mesleğin itibarına, saygınlığına gölge düşürecektir. Olur olmaz yerlerde, sınıfta öğrencilerin huzurunda öğretmenlerin maaşının, ücretlerin söz konusu edilmesi kesinlikle pedagojik bir davranış olmadığı gibi öğretmenin öğrenci nezdindeki ağırlığını ve etkinliğini azaltmaktadır. Değerli arkadaşlarımın sosyal statüleri ve özlük hakları ile ilgili taleplerini ilgili merciler nezdinde ve yetkililerle paylaşmaları onların en tabii haklarıdır; ancak bunun öğrenci ve veliye yansımasına çok çok dikkat edilmelidir.

Saygıdeğer Eğitimciler,
Bizler, bize teslim edilen öğrencileri, gül yetiştirenlere mahsus hevesle yetiştirmeliyiz. Okullar, bizim çiçek bahçelerimizdir. Bir öğretmen, tıpkı bir bahçıvan gibi her çiçeğin ayrı bir bakım, yaklaşım ve ihtimam gerektirdiğinin farkında olmalıdır.

Öğrencilere anne, baba, ağabey, abla şefkati ile yaklaşan, onlara sadece teorik bilgiler aktarmak ile yetinmeyen; davranış diliyle onlara örnek olan öğretmenlere ne mutlu… Okulun sadece bir bilgi depolama yeri değil, öğrencilerimizin bireysel özelliklerinin, güzelliklerinin de su yüzüne çıkarıldığı, yönlendirildiği, yönetildiği mekanlar olduğunu unutmayalım. Öğrencilerimize verilen bilginin, onlara yönelik eğitimin onlarda milletimize yakışan bir âhlak telakkisi olarak ortaya çıkması, onlara yönelik telkinlerin birer davranış biçimine dönüşmesi gerçek bir eğitimin hedefi olmalıdır.

Sevgili Meslektaşlarım,
Öğrenmenler Günü'nü idarecilerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz, yardımcı çalışanlarımızla ortak amaca ulaşmak için neler yapılması gerektiği, neler yapılmaması gerektiğinin konuşulacağı, tartışılacağı bir fırsat haline getirmeliyiz.

Mesleğimizle ilgili, performansımızla ilgili bir muhasebe yapmak işimize ünvanımıza duyduğumuz saygının bir gereğidir.

Tüm öğretmenlerimizin bir kez daha Öğretmenler Günü'nü en içten duygularımla kutlar, aile fertleri, öğrencileri ve çalışma arkadaşları ile birlikte daha mutlu, başarılı ve huzurlu olmalarını dilerim.



Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK
Milli Eğitim Bakanı








Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <