Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

KAÇIMIZ BÖYLEYİZ

> 1 <

huzunluusak

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 203 ileti
Yer: kocaeli
İş:
Kayıt: 11-03-2006 11:11

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #12339 07-04-2006 11:44 GMT-1 saat    
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi.
Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?" dedi.
"Evet, Nazif Bey!" diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla, "Nazif Bey
sizlere ömür efendim, onu
kaybedeli dört yıl oldu." dedi.
Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. "Ya, öyle mi...?"
diyebildi sadece.
Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden
yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı.
Kendisini toparlayıp, "Onun adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?"
diye sordu.
"Evet var, oğlu Selim Bey...."
Titrek bir sesle, "Öyleyse Selim Beyle görüşebilir miyim?" dedi.
Görevli hanım, insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye,
"Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün olmuyor,
ama ben yine de kendisine bir haber vereyim." dedi ve telefona yöneldi..
Sonra, "Kim diyelim efendim?" diye sordu.
"Kendimi ona ben tanıtmak istiyorum kızım." cevabı üzerine sekreter dahili
telefonu çevirdi.
Daha sonra mütebbessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüşmeyi kabul
etti, lütfen beni takip edin." dedi.
Beraber merdivenden çıktılar. İnce bir zevkle döşenmiş geniş bir salondan
geçip büyük bir kapının önünde durdular, sekreter kapıyı açarak, "Buyurun!"
dedi.
O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebbessim gence doğru
hızlı adımlarla yürüdü, elini uzatarak,
"Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet Baydemir." dedi.
"Bendeniz de Selim Cebeci... Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iş adamı.
Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz;
"Yirmi üç yıl, tam yirmi üç yıl... Vaktiyle bana burs verip okumama vesile
olan insanın elini öpmek için bu ânı bekledim." dedi ve dudakları titredi,
gözleri doldu. "Ama o büyük insanın elini öpmek nasip değilmiş, bunun için
ne kadar üzgünüm anlatamam."
Yaşarmış gözlerini kuruladıktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azından o
büyük insanın
mahdumunun elini sıkmaktan da bahtiyarım."
Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fırladı, kulaklarına
inanamıyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsı gibi dizildi
cümlelerine;
"Mehmet Baydemir demiştiniz değil mi, Tosyalı Mehmet Baydemir mi?"
Profesör, delikanlının bu heyecanlı haline bir anlam veremeyerek başıyla
"Evet" dedi.
Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladı.
"Babamla sizi uzun yıllar aradık; ama bulamadık." dedi.
Profesörün yanına gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sıktı
ve "Sizi karşıma Allah çıkardı." dedi.
Bu sözler profesörü çok şaşırtmıştı
"Uzun yıllar beni mi aradınız? Peki ama neden?" dedi.
Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak,
"Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince, profesörün şaşkınlığı iyiden
iyiye arttı.
"Emanet mi?" dedi.
Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi.
Karşısındakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattı.
Mehmet Bey, şaşkın gözlerle Selim Beye bakarken kapı çalındı, odaya iyi
giyimli bir bey girdi. Selim Bey ona yanına gelmesini işaret etti, sonra
kulağına bir şeyler fısıldadı. Gelen kişi bir şey söylemeden geldiği kapıya
yöneldi. O çıkarken Selim Bey, misafiriyle tatlı bir sohbete başladı.
Sohbetleri koyulaştıkça, çehrelerindeki şaşkınlık, yerini birbirlerine
hasret kırk yıllık ahbapların yeniden buluşmalarındaki sevinç, samimiyet ve
güvene bırakmıştı.
Mehmet Bey yurt dışındaki tahsilinden, araştırmalarından ve yirmi üç yıl
boyunca her yıl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin
duvardaki portresini göstererek;
"Bu günlerimi şu büyük insana borçluyum." dedi. "Bana yalnızca maddî destek
vermedi, mânen de beni hiç yalnız bırakmadı. Yurt dışında tahsil görürken
yanlışa her yeltendiğimde hayalen yanımda hazır oldu. "Sana bunun için burs
vermedim." diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazımda dua ediyorum."
dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotografına mıhladı.
Sonra gözleri portrenin altındaki ilk anda mânâ veremediği diğer tabloya
kaydı. Son derece şık bir çerçevenin içinde, bazı yerleri yamalı ve tamir
görmüş oldukça eski bir çift çorap duruyordu.
Biraz daha dikkatli baktığında çerçevede bazı cümlelerin de sıralandığını
fark etti.
"Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..."
Selim Bey, kendisine bir soru sorduğu için başını ona çevirdi, fakat aklı
tabloda kalmıştı.
Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktı.
İkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu:
"Bir müddet sabredeceğiz, sonra..."
İyice meraklanmıştı. Bu ilk görüşmeleri olmasaydı, yanına gidip tabloyu
iyice inceleyecekti, fakat bu uygun düşmez, düşüncesiyle yalnızca sohbet
arasında göz ucuyla merakını gidermeye çalışıyordu.
Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakın içinde kalıyordu.
Üçüncü cümlede;
"Bir müddet yürüyeceğiz, sonra..." diye yazıyor ve altta böyle birkaç cümle
daha sıralanıyordu.
Artık aklı hep tablodaydı.
Sonunda dayanamayıp,
"Selim Bey merakımı mazur görün. Şu tabloya bir mânâ veremedim." dedi.
Selim Bey kendisine has bir gülüş ile misafirine baktı, derin bir nefes
alarak
"Malumunuz, babam varlıklı bir insandı. Oldukça iyi bir hayatımız vardı.
Sonra ne olduysa her şeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir şey
kalmadı. Köşkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artık annem yapıyordu.
Hatırlıyorum da bir sabah, kahvaltıya sadece zeytin koyabilmişti.
O zengin kahvaltılarımıza bedel, yalnızca zeytin...
Şaşkınlık içinde, "Başka bir şey yok mu?" diye sormuştum. Bu soru karşısında
annemin hüngür hüngür ağlayışı gözümün önünden hiç gitmiyor. Annemin
ağlayışına mukabil babam, "Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..." dedi ve
durdu, güçlü bakışlarını üzerimizde gezdirdi, "Alışacağız." dedi.
Ve iştahla bir zeytin alıp ağzına attı. Birkaç gün sonra haciz memurları
gelip köşkümüzü de elimizden aldılar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir
eve taşındık. Doğru dürüst bir eşyamız da kalmamıştı.
Annem bezgin bir sesle, "Bu evde hiçbir şey yok! Burada nasıl yaşayacağız."
diye haykırdı.
Bunun üzerine babam:
"Bir müddet sabredeceğiz, sonra alışacağız." dedi.
Gittiğim özel okuldan ayrılmış, bir devlet okuluna yazılmıştım. Sabahleyin
okula servisle gitmeyi umarken, babam elimden tuttu, "Bu ilk günün, okula
beraber gideceğiz." dedi. Yürümeye başladık. Okul oldukça uzak gelmişti
bana, yorulup geride kaldığımı hatırlıyorum.
Babam kim bilir hangi düşüncelere dalmıştı. Geride kaldığımı fark etmemişti.
Biraz sonra fark edince bana döndü.
İsyan dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Bir an bana ızdırapla baktıktan
sonra, yanıma geldi. Bir şey söylemesine fırsat vermeden, kızgın aynı
zamanda nazlı bir tavırla, "Yoruldum." dedim.
Babam oldukça sakin bir şekilde:
"Bir müddet yürüyeceğiz, sonra alışacağız." dedi.
Babam her sabah erkenden çıkıyor, geç saatlerde ancak dönüyordu. Döndüğünde
ise küçük odaya çekiliyor, bazen saatlerce orada kalıyordu. Çoğu zaman
buradan gözyaşları içerisinde çıktığını görüyordum. Bir gün, merakıma
yenilip babamın küçük odasına girdim. Yerde bir seccade, seccadenin üzerinde
de bir tespih vardı. Duvarda ise Arapça bir ibarenin altında şu yazı vardı:
"Allah borcunu ödeme niyetinde olanın kefilidir."
Babamın dediği gibi oldu, zor da olsa zamanla alıştık. Bu hal birkaç yıl
sürdü.
Bir gün babam eve çok farklı bir yüz ifadesiyle geldi. Ağlamaklı bir yüz
ifadesi vardı. Her birimize bir paket getirmişti.
Köşkten ayrıldığımız günden beri ilk defa paketlerle eve geliyordu. Bizi bir
araya topladı.
"Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyormusunuz?" dedi, kelimeleri
boğazına düğümlendi, gözlerine yaşlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda
kaldı. Her birimize hediyelerimizi teker teker
verdi ve bizi ayrı ayrı kucaklayıp yanaklarımızdan öptü, kendisi de bir
koltuğa oturdu.
Cebinden gazeteye sarılı bir şey çıkardı. O sırada da ağlıyordu. Hepimiz
şaşkınlık içinde babama bakıyorduk.
Gazeteyi açtı, içinden bir çift yeni çorap çıkardı. Bu gözyaşlarıyla, bir
çift çorabın alâkasını kurmaya çalışırken babam, beklemediğimiz bir şey
yaptı.
Çorabı burnuna götürdü, kokladı, kokladı. Arkasından hıçkırarak ağlamaya
başladı.
Hepimiz şok olmuştuk, tek kelime bile söylemeden bekledik. Babam nihayet
kendisini topladı ve "Bir zaman önce, büyük bir borcun altına girmiştim.
Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalışmaya başladığım zaman kendi kendime,
"Bütün kazancım, borçlarımı ödeyinceye kadar alacaklılarımın hakkıdır.
Onların hakkını vermeden ayağıma bir çorap almak bile bana haram olsun."
demiştim. Bugün ise, Allah'ın yardımıyla, borcumu bitirdim. Artık kimseye
tek kuruş borcum kalmadı." dedi.
Sonra gözyaşları içinde ayağındaki çorapları çıkarıp yeni çoraplarını giydi.
Ben de o eski çorapları hem aziz bir baba yadigârı, hem de bir ibret
nişanesi olarak sakladım.
Bu çoraplar her gün bana, "Paralarını ödeyinceye kadar bütün kazancım
alacaklılarının hakkıdır." diyor.
Selim Beyin bakışları bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen gözlerini
kuruladı, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran baktı.
"Babanız sandığımdan da büyükmüş Selim Bey. Ben olsaydım öyle müreffeh bir
hayattan sonra anlattığınız gibi bir darlıkta, herhalde çıldırırdım."
Selim Beye döndü ve "Siz ne yapardınız?" diye sordu.
Selim Bey kendisine has tebessümü ile; "Bir müddet zeytin yerdim, sonra..."
dedi ve gülümsedi.
O sırada kapı çalındı, biraz önceki beyefendi elinde bir kutuyla içeriye
girdi.
Kutuyu Selim Beyin masasına bırakıp çıktı.
Selim Bey yerinden kalkıp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattı.
"Buyurun, yıllarca size vermek istediğimiz emanetiniz." dedi.
Mehmet Bey bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtı. İçinden kadife bir kese
çıktı. Keseyi açıp
içini kutuya boşalttığında merakı iyiden iyiye arttı.
Keseden birkaç tane cumhuriyet altını ile bir not çıkmıştı. Mehmet Bey
hassasiyetle katlanmış kâğıdı açıp okumaya başladı.
"Sevgili Mehmet Bey oğlum,
Bazen istediğimizi yaparız, çoğu zaman da mecbur olduğumuzu...
Tahsil hayatınız boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiştim.
Ancak eğitiminizin son altı ayında size burs verme imkânını bulamadım.
Bir müddet sonra imkânlarıma yeniden kavuştum; lâkin bu sefer de size
ulaşamadım. Dolayısıyla size
borçlandım ve borçlu kaldım.
Eğer böyle bir borcu gözyaşı ve ızdırapla ödemek mümkün olsaydı, ben bu
borcu fazlasıyla ödemiş
olurdum.
Zira sevgili oğlum, bu altı aylık zaman diliminde bursunu verememenin
ızdırabıyla kaç gece ağladım.
Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki değeriyle altına çevirdim. Bu altınlar
sizindir.
Bunlar elinize ulaştığında, borçlarımın tamamını ödemiş olacağım.
Sevgilerimle,
Nazif Cebeci."
Mehmet Bey neye uğradığını şaşırmıştı.
Bu büyük insanın yüceliği karşısında bir çocuk gibi yalnızca ağlıyor,
ağlıyordu.
Selim Bey de bir hayli duygulanmıştı. Onun da yanaklarından yaşlar
süzülüyordu.
Bir ara yaşlı gözlerle babasının siyah-beyaz portresine baktı.
Kendisine yıllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakıyor gibiydi.



yazarı bilinmiyor

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


ultramawi

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1865 ileti
Yer: sonsuzluk
İş: boş gezenin boş kalfası :D
Kayıt: 10-03-2006 17:09

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#12345 07-04-2006 11:54 GMT-1 saat    
ya arkadaşım bu çok güzel bi hikaye....eline sağlık....çok duygulandım ya...hakket hala vr mı böle insanlar diye düşünmeden edemiyorum....tekrar eline sağlık

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


huzunluusak

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 203 ileti
Yer: kocaeli
İş:
Kayıt: 11-03-2006 11:11

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#12346 07-04-2006 11:57 GMT-1 saat    
BİLMEDİĞİMİZ NİCE İNSANLAR VAR ETRAFIMIZDA BEN İNANIYORUM BÖYLE İNSANLAR OLDUĞUNA SENDE SAĞOL

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


sahra

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 772 ileti
Yer: istanbul
İş: öğrenci
Kayıt: 22-03-2006 17:16

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#12348 07-04-2006 11:59 GMT-1 saat    
çok güzel!!! bize borcumuza daima sadık kalmamız gerektiğini vurguluyor.bu yazıyı gerçekten beğendim :)

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Legolas

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1652 ileti
Yer: Efeler Diyarı
İş: öğrenci
Kayıt: 14-03-2006 14:45

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#41789 24-05-2006 15:21 GMT-1 saat    
Çok saol güzel bir yazı

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


ultramawi

grup tuttuğum takım
Yarbay Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1865 ileti
Yer: sonsuzluk
İş: boş gezenin boş kalfası :D
Kayıt: 10-03-2006 17:09

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#41797 24-05-2006 15:26 GMT-1 saat    
bence harika ya......

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


manly_ahmet

grup tuttuğum takım
Yüzbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1338 ileti
Yer: bursa
İş: student
Kayıt: 25-03-2006 09:13

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#41806 24-05-2006 15:30 GMT-1 saat    
güzel hikaye eline sağlık

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Assasin

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 2082 ileti
Yer: Manhattan
İş: Öğrenci
Kayıt: 25-03-2006 08:01

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#41818 24-05-2006 15:35 GMT-1 saat    
Ellerine sağlık...:)

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu



whitewolf
Teşkilat-ı Mahsusa

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 3678 ileti
Yer: cehennem
İş: Selçuk İnşaat
Kayıt: 08-05-2006 04:36

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#42400 25-05-2006 06:14 GMT-1 saat    
çok süper bir yazı çok fazlasıyla etkiledi beni adamdaki şuura bakın ne büyük bir insan sağolasın kardeş +

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Dedem Saltuk Buğra Handan bu yana Türk-İslam ülküsü demişim ona O yüzden ülkücü denilmiş bana Geçen geçsin ben vazgeçmem davamdam

Biz Bu Vatanı Üç kuruşa Peşkeş Çekecek Bir Neslin Evlatları Değiliz Biz Odasında Kuranı Kerim Var Diye Saygısından Uyuyamayan Osman Gazilerin Mısır Seferinde Çölü Atına Binmeyipte Önümde Muhammed Mustafa (A.S.V.) Yürürken Ben Ata Nasıl Binerim Diyen Yavuz Selimlerin Hocasına Saygısından Önünde Ezilip Büzülen Fatihlerin İhanetle Suçalnıp Sürgün Edilen Fakat Yanında Bir Tek Hazine Malı Götürmeyen Ve Öldüğünde Cenazesine Borçlarından Haciz Konulan Sultan Vahdettinin Evlatlarıyız Yakışmaz Bize Vatan Giderken Bayrak İnerken Ezan Susarken Yaşamak Ey İnsan Titre Ve Kendine Gel!!!

Hedefimiz İLA-Yİ KELİMETULLAH

topraktan gelen gölgeme toprak çekilince
günler bu heyulayıda ergeç silecektir
rahmetle anılmak ebediyet budur ama
sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir


Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;

Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!

Mehmedim,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir


Ey Tenperver Nefsim! Sen Kendini Ne Zannediyorsun Ki; Cennet Tabiki Ucuz Değil Cehennem Dahi Lüzumsuz Değil!

---bizki ustasıyız vatan sevmenin---
---yarın elbet elbet bizimdir gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir---
---türklük bedenimiz islamiyet ruhumuzdur ruhsuz beden cesettir---
---Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada ( ses ) islamın sadası olacaktır---
---Allaha Vatana Bayrağa Kurana Ve Silaha yemin olsun Şehitlerim Gazilerim Ve Başbuğum emin olsun---
---İman hem nurdur hem kuvvettir.Evet hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından kurtulabilir.(bediüzzaman said nursi) ---




bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile) hackerim diyenler alın size kapak olsun



bağlantıyı göster (facebook ile) bağlantıyı göster (klasik üye girişi ile) hackerim diyenlere buda ikinci kapak olsun

birisi

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 614 ileti
Yer: Göztepe
İş: öğrenci
Kayıt: 15-03-2006 15:17

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#42401 25-05-2006 06:17 GMT-1 saat    
eline sağlık

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


yepyeniklasor

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 603 ileti
Yer: mermer
İş: okuyo ne olabilr
Kayıt: 13-05-2006 14:40

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#43026 25-05-2006 13:45 GMT-1 saat    
teşkür

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


cas_em

grup tuttuğum takım
Teğmen Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 679 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 29-03-2006 17:26

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#44757 26-05-2006 20:07 GMT-1 saat    
bende duygulandım böyle insanlarda olmasa zaten dünya...

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


kuru kafa

grup tuttuğum takım
Çavuş Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 182 ileti
Yer: İnternetten
İş: hayalet avcısı
Kayıt: 17-03-2006 14:59

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#45854 27-05-2006 18:45 GMT-1 saat    
Çok uzun ama güzell.(bu arada gözüm ağırdı by.)

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <