Ülkücü Gençliğe Açık Mektup

MHP Genel Başkan Adayı Prof. Ümit Özdağ'dan Ülkücü Gençlere:

Genç Ülküdaşlarım,
Türkiye, İstiklal Harbimizden bu yana en ağır tehditlerle karşı karşıya olduğu günlerden geçiyor. Soğuk Savaş sırasında geçici olarak kabul edilen sınırların tekrar çizildiği bir dönemdeyiz. Dünyanın en büyük ikinci gücü olduğu kabul edilen SSCB yıkıldı. Onu Yugoslavya’nın ve Çekoslovakya’nın parçalanması izledi. Irak’a karşı girişilen Amerikan saldırısından sonra Irak da parçalandı. Yine Amerikan saldırısına maruz kalan Afganistan’ın geleceği belirsiz. Suriye ve İran’a yönelik Amerikan saldırıları ile bu ülkelerdeki rejimlerin yıkılması adına ülkelerin parçalanması yakın geleceğin gündeminde.
4000 senedir bağımsız ve devlet kurarak yaşamış olan büyük Türk milletinin tarihinin son bin yılı biz Batı Türkleri için Avrupa ile mücadele ederek geçti. 1071’den 1774’e kadar Avrupa karşısında galip geldik. 1774’den 1918’e kadar geriledik. Bu süreçte Batı bizden 19. yüzyılda Balkanları, 20. yüzyılın başında ise Ortadoğu ve petrolü kopardı. İstiklal Savaşı ile Batıyı yenerek Büyük Atatürk’ün “Gençliği Hitabe” sinde ortaya koyduğu gibi bir barış değil, Lozan’da ateşkes imzaladık.
Batı 21. yüzyılın başında dünyayı yeniden şekillendirme sürecinde Türkiye’den Güneydoğu Anadolu ve su kaynaklarını koparmak istiyor. Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olan Kürt Türklerini ve Zaza Türklerini PKK adlı eşkıya şebekesinin terör ve zehirlemeleri sonucunda milli bünyemizden ayırmak istiyor. AB süreci, Türkiye’nin milli devletten federal devlette dönüştürülmesi ve parçalanması için bir paravan görevi yapıyor.
Irak’ın parçalanmasından çıkarılacak bağımsız Kürdistan ile Türkiye’nin güneydoğu Anadolusunda kurulacak federe Kürdistan’ın birleştirilmesi sonucunda büyük bir Kürdistan’ın kurulması hedefleniyor. Özetle Türkiye’nin millet ve toprak bütünlüğünün en ağır şekilde tehdit altında olduğu günlerden geçiyoruz. Bugünler Türkiye’ye yönelik örtülü bir Sovyet istilasının olduğu ve ülkücü hareketin bu istilayı durdurduğu 1970’lerden dahi daha tehlikeli günler.
İstiklal Harbimizi gerçekleştiren ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Kuvayi Milliye neslinden sonra Cumhuriyet dönemimin yetiştirdiği en seçkin, en cesur, en vatanperver nesil olan ülkücü gençliğin ülküsü, güçlü bir Türkiye, bağımsız bir Türk dünyası ve nihayet Türk dünyasının birliği mücadelesidir. Türk birlikçi olmayan bir hareket ülkücü de değildir.
Genç ülküdaşım,
Ülkücü genç, Başbuğ Türkeş’in ifadesi ile üstün vasıflı Türk’tür. Ülkücü genç, her şeyden önce iyi evlattır. Peygamberimiz efendimiz ve Türk’ün töresi anne ve babaya saygıyı emreder. Ülkücü genç, iyi yurttaştır. Kanunlara saygılıdır. Çevresine saygılıdır. Ülkücü genç, öğrenci ise iyi öğrenci, işçi ise iyi işçi, esnaf ise iyi esnaftır. Bütün bunlarda iyi olan iyi ülkücüdür. Kötü evlat, kötü yurttaş, kötü öğrenci olunup, iyi ülkücü olunmaz.

Editör-Fuzuli


Genç ülküdaşım,
Ülkücü genç kimsenin tebaası değildir. Ülkücü bir gence “tebaa” demek ona yapılabilecek en büyük hakaret olduğu gibi 9 Işık sisteminin “şahsiyetçilik” ilkesi ile de taban tabana zıttır. Ülkücü genç, aklı hür, vicdanı hür bir Türk evladıdır. Düşünür, değerlendirir, eleştirir ve karar verir. Ülkücü gence “tebaa” yani aklı, iradesi olmayan mahlûk muamelesi yapanlardan/yapmak isteyenlerden Cenab-ı Allah razı olmasın.
Genç ülküdaşım,
Ülkücü gencin sürekli kendisini yetiştirerek ve kendisini geliştirerek Türk milletine, Türkiye’ye ve Türk dünyasına, onun bağımsızlığına, refahına ve gücüne katkıda bulunması gerekir. İçinden geçtiğimiz yıllarda Türk gencinin asli vazifesi bütün bu görevlerinin yanında Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit olan ülkemizin bölünmesi sürecini Anadolu’ya gömmektir.
Genç ülküdaşım,
Ülkücü gençlik, Milliyetçi Hareket Partisi içinde gerçekleşen demokratik bir genel başkanlık yarışında genel merkezin muhalefete karşı kullanacağı sopa değildir ve olmamalıdır. Son günlerde Türkiye’nin değişik şehirlerinden ve üniversitelerinden ülkücü gençlerin Ankara’da 19 Kasım’da yapılacak kongre için “kongrede olay çıkacak, kan akacak” denilerek gelmeye zorlandığına dair haberler dolaşmaktadır.
Genç ülküdaşım,
Türk gencinin kanı kutsaldır ve ancak vatan savunmasında dökülmelidir. Hiçbir güç Türk gencinin, ülkücü gencin kanı üzerinden siyaset yapamaz ve yapmamalıdır. Hiçbir parti genel başkanı “lider, teşkilat, doktrin” sloganının ardına sığınarak, demokratik seçimlerden kaçamaz. Hiçbir genel başkan, ideolojiden/davadan üstün değildir. Kurultaylar, hizmet yarışının yapıldığı yerlerdir. Genel başkanların ülkücü irade tarafından denetlendiği ve görevden alındığı, göreve getirildiği yerlerdir.
Genç ülküdaşım,
MHP’nin en üst organı, MHP genel başkanı değil, kurultay üst kurul delegelerinin toplam iradesidir. Genel başkan onları değil, onlar genel başkanı seçerler. Onların iradesine kimse ipotek koyamaz. Onlar sadece Allah korkusu ve vatan sevgisi ile MHP’nin selameti için oy kullanacaklardır. Bu Türk töresinde istişare ve demokrasi demektir. Hiçbir genel başkan siz ülkücü gençleri “sopa” olarak kullanarak, ülkücü irade üzerinde tehdit ve baskı kurmayı denememelidir. Hiçbir genel başkan ülkücü gençliği ülkücü muhalefete karşı şiddet aracı olarak kullanmamalıdır.
Genç ülküdaşım,
Kendine sor. Neden Telafer’de yüzlerce Türkmen katledilirken Ankara’ya mitinge çağırılmıyorum? Neden Kerkük ezilirken Ankara’ya çağırılmıyorum? Neden “AB’ye Hayır” mitingleri düzenlenmiyor ve Ankara’ya çağırılmıyorum? Neden iki hafta önce Ankara’da yapılan ve vücutlarının bir parçasını kaybetmiş gazilerimizin mitingine çağrılmadığım gibi katılmam da yasaklandı? Neden Türk milletinin mallarının AKP tarafından yandaşlarına peşkeş çekilmesini protesto için Ankara’ya gelmiyorum? Neden Ordu’da fındık üreticisi ile omuz omuza değilim? Neden IMF’yi protesto etmiyorum?
Ve genç kardeşim şimdi kendine sor tekrar. Neden Ümit Özdağ’ın Ankara’da kurultay salonuna girmesini engellemek için kendiminki olsun, Ümit Özdağ’ınki olsun ülkücü kanı dökmeye zorlanıyorum? Ben olmadan ülkücü üst kurul delegeleri doğru karar veremezler mi? Neden ülkücü üst kurul delegelerinin aklına ve yüreğine güven duyulmuyor? DYP’den, DSP’den ve bir çok yerden gelmiş siyaset tilkilerinin bozkurtların yerinde Merkez Yürütme Kurulunda oturmalarını temin etmek için mi Ankara’ya gelmeliyim? Son on yılda beş parti değiştirmiş, MHP’ye küfretmiş, oylarını aşağıya çekmiş “yeni ülküdaşlarımızın” milletvekili olması için mi Ankara’ya gelmeliyim?
Kendine tekrar sor genç ülküdaşım! Ülkücü gençliği, Türkiye’nin bütünlüğü için, Türk halkının menfaatleri için, demokratik muhalefet için “sokağa çıkarmam, onlar bilgisayar kullanacak” diyen bir genel başkanın ülkücü muhalefete karşı sopa ve balta kullandırması için mi Ankara’ya gelmeliyim? Bir “ülkücü Kerbelası” na yol açmak isteyenlere fırsat vermek isteyenlere hizmet etmek için mi gelmeliyim? Hayır! Ankara’ya bunlar için gelme!
Türk genci,
Ülkücü Genç,
Türk milletinin seçkin evladı,
Ben sizi Ankara’ya Türk töresine uygun bir şekilde istişareye çağırıyorum. Ben sizi Ankara’ya demokratik bir zeminde ülkücü üst kurul delegesinin aklına, yüreğine ve ülkücülüğüne saygı duymaya çağırıyorum.Ben sizi Ankara’ya ülkücü toya ve kucaklaşmaya çağırıyorum Ben sizi Ankara’ya “AB’ye Hayır” demeye çağırıyorum. Ben sizi Ankara’ya “Yaşasın Türkmeneli” demeye çağırıyorum. Ben sizi Ankara’ya “IMF ve Dünya Bankasına Hayır” demeye çağırıyorum. Ben sizi Ankara’ya “Ne mozaiği ulan” demeye çağırıyorum. Ben sizi Ankara’ya “Yaşasın milliyetçi Türkiye”, “Yaşasın Türk Birliği” ve “Başbuğ Türkeş” demeniz için çağırıyorum.
Allah’a emanet olun genç ülküdaşlarım.
Tanrı Türkü Korusun.

mhp nin başına DEVLET BAHÇELİ yakışmadığı gibi ümit özdağ da yakışmaz.ümit özdağ bilindiği gibi profesör bir dönem üyelerini emekli kuvvet komutanları, generaller,emekli büyükelçi ve bürokratların oluşturduğu AVRASYA STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VAKFI nın başkanlığını yapıyordu.özellikle dünyanın nabzını tuutuğu stratejik analiz adında bir de aylık dergi çıkarıyor.çok acayip işini bilen biri,hitabeti çok kuvvetli,siyaset konusunda çok tecrübeli,ama ne var ki aşırı bir israil hayranı vede o malum gizli teşkilatlardan birinin de üyesi...o yüzden eğer ümit özdağ başa gelirse ülke çok karışır,elbette devlet bahçeli çok pasif biri ama mhp nini başın ageldiği dönemden beri ülkemizde olan onca olumsuz olay karşısında bile ülkücüleri sokağa dökmeyerek ülke istikrarında büyük bir rol üstlenmiştir.ama ümit özdağ öyle değil çünkü adamın niyeti gerçekten kötü buradan detaylı bir açıklama yapmam pek hoş olmaz.ama şayet ümit özdağ olurda yanlışlıkla başkan falşan olursa o eski kardeş kavgaları ülkemizde yine başlayacaktır...bu arada faruk bu yazıyı aldığın adresi bana pm den atarmısın