> 1 <
adaletinreisi
Albay
2427 ileti
Yer: komuta merkezi
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09
Kırık Link Bildir! #144537 27-11-2006 09:25 GMT-1 saat
Dünyada terörizm insanla başlamıştır. Doğamızdan söküp atamadığımız bu şiddet güdüsü, patlayan bombalar, toplu cinayetler, yıkılan ikiz kuleler, anarşist-nihilist-milenistik kıyamet iddiaları ve intiharlar olarak ortaya çıkmaktadır. En iyi şekilde Sun Tzu tarafından 2500 yıl önce bir kişiyi öldür binlercesi korksun biçiminde tasvir edilmiştir.
İdeolojiler asrı olarak tarihe geçecek olan 20.yy’ın geçmişteki mücadelelerin aksine yeni ve karmaşık bir savaş türü olan terörizmi ortaya çıkarmıştır. Geçmiş dönemlerde yaşanan savaşlarda düşmanı ve ne amaçla savaştığımızı bilirken terörle mücadele esnasında düşmanın kim olduğuna dair soruya cevap bulunamamaktadır. Bu nedenle terörizmin geniş bir alanda güce sahip olma mücadelesi ya da örtülü savaş olduğunu kolayca söyleyebiliriz.
Bu yüzden terörün hedefi bir ülke, sistem, hükümet, resmi görevli ya da o ülkede yaşayan sivil bir vatandaş ve o sistemi temsil eden herhangi bir şey olabilir. Bu gerçekten hareketle terörün hedefinin çok geniş olduğu görülebilir. Bu genişlik terörist organizasyonlar için değişik metotları ve aletleri kullanmayı zorunlu kılar. Kendilerini savunmak ve saldırıda bulunmak için teknolojiyi takip etmek vazgeçilmez bir hal alır.
Günlük işlerimizde büyük bir rahatlık sağlayan teknolojik gelişmelerin, insan hayatını felç edebilecek olumsuz gelişmeleri de beraberinde getirdiği bilinen bir gerçektir. Virüs kavramının vücudumuzun dışına çıkarılarak sanal mikroplar haline dönüştürülmesi, bilgisayarlarımıza, cep telefonlarımıza, iletişim ve telekomünikasyon hizmetlerine bulaştırılarak sosyal hayatın felce uğratılması, iletişim ağlarında ve altyapılarda yıkımlara neden olunması bu gerçeğin gelecekteki korkulan yanıdır.
Terörizm kavramı ilk defa 1798 yılında Emmanuel Kant’la insanlığın kaderinde kötümser bir kavramı açıklama şeklinde literatüre girmiş, Scarii’lerle, Jewish Zealots’un kampanyalarıyla, Asasinler(Haşhaşin)le, 27 Temmuz 1794’teki Robespierre ve militanlarının yakalanması olayıyla bilinir hale gelmiş; Fransız ihtilaliyle siyasal literatüre girmiş; azgın bir iktidar mücadelesinin varlığı bulunan yeryüzünde savaş maskesiyle, öteki ülkelere uygulanmış; Nechaev’in ‘Devrimci Kateşizm ve Nicholas Morozov’un Teröristlerin Savaşımı adlı eserlerinde ilk defa kaleme alınmış; Dostoyevski’den Henry James’a kadar politikacıların, polis şeflerinin, gazeteci ve yazarların başlıca meşguliyeti olmuş son dönemde A.B.D.’ye yapılan saldırılardan sonra Dünyanın gündemine oturmuştur.
60’lı yıllar terörizmde değişim ve gelişimin, uluslararası bir karakter kazanımın ve terörizmin kendi kendine yeter bir strateji olma özelliğini kazandığı yılları, kapitalizmin sanayileşmiş dünyanın orta sınıflarına getirdiği hayatın lüksleri ve egemenlik mücadelesini, terör filozoflarını ve teori ciltlerini, Cezayir’de Frantz Fanon’u, Latin Amerika’da Carlos Marighella’yı, Castro’yu, Guvera’yı; IRA’yı, ETA’yı, Baeder Meinhof Çetesini, Kızıl Ordu Fraksiyonunu, Kızıl Tugayları, Japon Kızıl Ordusunu, Filistin’i, Latin Amerika’yı, Guevera üniforma posterli tişört giyen gençleri yeni bir nihilizmi, Berlin Olayını ve Kent State Dramını, 1968 Mayısı öğrenci isyanlarını, tüm Dünyayı kasıp kavuran bir hareketliliği, ideolojik terörü, radikal dini hareketleri, Ortadoğu’yu, İran Devrimini, Afganistan’ı, Bosna Hersek’i, politik şiddet içeren bölgelerin Ortadoğu ve çevresine kayışını, Yeşil Kuşak Teorisini, Türkiye’de Asala’yı, PKK’yı Hizbullah’ı, Devsol’u, çatışmaları, kayıpları ortaya çıkardı.
Soğuk savaşın bitmesine rağmen terörizm 21.yy’da yükselişe geçerek belirli devlet ve grupların çıkarları doğrultusunda kullandıkları bir aparat haline gelmiş, terörün hem içe hem dışa dönük şiddetiyle bir arındırma ve yeniden yaratma sürecini işlettiğine kuvvetle inanılan mantığı ve dinamiği, kendi evriminin sonunda arınma imkansızlığı ile sarmalanmış bir imha enerjisine dönüşmüştür. ABD’ye olan saldırı bunun en son örneğini temsil etmektedir.
Artık bugün gelinen noktada yalnız Amerika değil, yalnız Amerikan insanı değil, dünya ve insanoğlu çok büyük bir trajediyle karşı karşıya. Terörizm yalnız Amerika’ya Amerikan insanına değil, uygarlığa ve insanlığa karşı savaş ilan etmiş durumdadır. 11 Eylül saldırılarının bir siber terör olayı olarak kabul edilmesi zorlama bir yorum olacaksa da, Pentagon’un kırılmaz denilen güvenlik şifrelerinin kırılması, hava radar sistemlerinin devre dışı bırakılması, düşen uçakların pilotlarından kaçırılma sinyalleri alınamaması gibi unsurlar üst üste gelince bu saldırıların en azından teknolojiden faydalanılması yönüyle siber terörizm içerisinde değerlendirilebileceği yanlış olmasa gerektir.
Bundan sonra ne olacaktır? Gelecekte insanoğlunu bekleyen terör tehlikesinin boyutları ne olacaktır?
Takvimlerin göstereceği tarih önem arz etmeksizin, geleceğin en tehlikeli teröristleri, sadece siyasi ideolojilerle değil, daha çok tutucu etnik ve dini kin ile harekete geçenler olacak, bunların hedefi politik kontrolden çok seçtikleri düşmanın tamamen yok edilmesine odaklanacak, Amerika’nın egemenliğe giden yoldaki ana teması bundan sonra terörizmle mücadele bile olsa yerküre üzerindeki kapitalist sömürü anlayışı, eşitsizlik, sefalet, tatminsizlik ve egemenlik mücadelesi terörizmi destekleyen ve ayakta kalmasını sağlayan sac ayaklarını teşkil edecektir. Değişecek olan ise yöntem, etkinin fazlalığı ve zamana uygunluktur.
Üçüncü bin yıla girerken milliyetçi, ırkçı, nihilist, aşırı sağcı, ayrılıkçı gruplar, dinci radikal örgütler ve bir takım milenistik iddiaları olan dinsel tarikatlar modern teknolojik imkanları kullanarak daha geniş halk kitlelerine ulaşmaya çalışacaklar, ideolojik, politik, etnik, dini, ekonomik amaçlara ulaşmak için her türlü araçtan faydalanacaklardır. Bu araçlar içinde teknik zorluklar ve üretiminin ülkelerin kontrolünde olması nedeniyle nükleer silahların kullanımı biraz daha güç olsa da kimyasal, biyolojik tüm silahlar ve psikolojik uygulamalar bu araçlar içerisinde sayılacaktır.
Ülkeler karşı tedbirler almak zorundadır. Bush: Hiçbir ülke bu çatışmalarda tarafsız kalamaz, çünkü hiç bir medeni ülke terörizmle tehdit edilen bir dünyada güvenlikte olamayacaktır demektedir.
Siber terör, terörizmin yeni yüzü olarak yansıyacaktır ki teröristlerin elektronik bir saldırı yaparak bir barajın kapaklarını açabilecekleri, ordunun haberleşmesine girip yanıltıcı bilgiler bırakabilecekleri, kentin bütün trafik ışıklarını durdurabilecekleri, telefonları felç edebilecekleri, elektrik ve doğalgazı kapatabilecekleri, bilgisayar sistemlerini karmakarışık hale getirebilecekleri, ulaşım ve su sistemlerini allak bullak edebilecekleri, bankacılık ve finans sektörünü çökertebilecekleri, acil yardım, polis, hastaneler ve itfaiyelerin çalışmasını engelleyebilecekleri, hükümet kurumlarını alt üst edebilecekleri, sistemin birden durmasına neden olabilecekleri ihtimaller dahilindedir.
Siber Terörizm Kavramı
Dünya 1970’li yıllarda yeni bir teknoloji devrimi ile karşı karşıya gelmiştir. Bu yeni devrimin adı ‘Bilişim Devrimi’dir. Özellikle 1990 sonrası gelişen ağı sayesinde tüm dünyayı saran internet, devletlerin ulusal güvenliklerini her yönü ile tehdit etmeye başlamıştır. Uluslararası alışveriş şirketleri yüzünden gümrük sistemleri, hackerlar yüzünden en gizli devlet sırları, her gün mantar gibi artan korsan siteler yüzünden gerçek hayat tehdit altına alınmaktadır.
Dünya artık silahlar ile, yada enerji veya para ile yönetilmiyor. Dünya bir(1) ve sıfırlar(0) ile yönetiliyor. Dışarıda bir savaş var. Bir dünya savaşı. Kimin daha çok kurşuna sahip olduğuyla ilgili değil bu. Kimin bilgiyi kontrol ettiğiyle ilgili. Neyi gördüğümüz, duyduğumuz, nasıl çalıştığımız ve ne düşündüğümüzle ilgili. Her şey bilgi sayesinde mümkün artık.
Siber kelimesi, genellikle makine anlamını çağrıştıran makine uzayı deyiminden gelen bir kavramdır. Yirminci yüzyılın sonlarının en büyük iki korkusu tek bir kelimede birleşti ve ‘siber terör doğdu.’ Siber terörizm belirli bir politik ve sosyal amaca ulaşabilmek için bilgisayar ve bilgisayar sistemlerinin bireylere ve mallara karşı bir hükümeti veya toplumu yıldırma, baskı altında tutma amacıyla kullanılması olarak tanımlanabilecekse de terörist faaliyetlerin başta bilgisayar sistemleri olmak üzere iletişim teknolojilerinden faydalanılarak sanal ortam aracılığıyla gerçekleştirilmesi olarak da belirtilebilir. Siber terörizm gelecekteki çatışmaların mantıklı bir paradigması olacaktır.
Siber alan; herhangi bir ülke coğrafyasıyla, hukukuyla sınırlı olmayan, bağlanmak için herhangi bir kurum ya da yetkiliden izin almayı gerektirmeyen, kimlik tespitinin zor olduğu, bilgiyle özdeşleşmiş kavramı çağrıştıran, bugün sosyal ilişkilerin bir bölümünün içerse de zamanla tüm sosyal yaşamın aktarılacağı sanal ortamdır.
Yeni teknolojilerin geleneksel suçları işlemede kullanılması yeni bir kavram değildir. Bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler, yeni suç türlerinin düşünülmesini, tanımlamalarının yapılmasını ve karşı tedbirlerin alınması gerekliliğini de beraberinde getirmiştir. Bu alanın uluslararası sınırlamalara tabi olması nedeniyle de suç ve suçlularla mücadelede zorluklar yaşanmaktadır.Terörizme ilişkin suç unsuru taşıyan faaliyetler şu an için propaganda çerçeveli olarak yürütülüyor olsa da, sosyal hayatın tamamıyla sanal ortama geçtiği bir dönemde şiddet içerikli (patlayan bombalar, acil servis hizmetlerinin sekteye uğratılması, ekonomik zararların verilmesi, insan öldürülmesi, baskı-cebir uygulanması, altyapı hizmetlerinin çökertilmesi gibi) uygulamalar da görülebilecektir. Çünkü artık bilgisayarlar, terör örgütlerince strateji belirlerken, propaganda yaparken ve operasyonları destekleyen tüm alanlarda kullanılmaktadır.
İleride olması muhtemel bazı siber terörist aktiviteler aşağıda belirtildiği gibidir:
Şehrin bütün alt yapı hizmetleri sekteye uğratılabilir.
İletişim ağları koparılabilir, telekomünikasyon hizmetleri engellenebilir telefonlar felç edilebilir.
Şehrin bütün trafik ışıkları, taşımacılık hizmetleri durdurulabilir.
Elektrik ve doğalgaz kapatılabilir.
Bilgisayar sistemleri karmakarışık hale getirilebilir.
Ulaşım ve su sistemleri allak bullak edilebilir.
Bankacılık ve finans sektörü çökertilebilir.
Acil yardım, polis, hastaneler ve itfaiyelerin çalışması engellenebilir.
Hükümet kurumları, güvenlik birimleri alt üst edilebilir. Sistem birden durdurulabilir.
TÜRKİYE’DE SİBER TERÖRİZM
Ülkemiz jeopolitik ve jeostratejik konumu nedeniyle, uzun yıllardan beri uluslararası bağlantılı ve sistemli bir terörizmin hedef ülkesi konumunda bulunmaktadır.
1960’lı yıllardan itibaren Ülkemizde belirtileri görünen terörizm, önce sol hareketlerle gündeme gelmiş, 80’li yıllarda bölücü, 90’lı yıllarda da sağ hareketler etkinlik göstermeye başlamıştır.
Türkiye’de sanal ortama ve terör örgütlerince kullanımına bakıldığında, bilgisayar teknolojisi, internet ve diğer teknolojik gelişmelerin yakından takip edilerek amaçlar doğrultusunda kullanıldığı görülmektedir. Hatta bu amaçla teknik konularda ihtiyacı giderecek şahıslar yetiştirmektedirler. Internet üzerinden haberleşme, propaganda yapma, eğitim amaçlı CD’ler - bildiri nitelikte dokümanlar hazırlama şeklindeki faaliyetleri de bilinmektedir.
Terör örgütlerinin teknolojiyi kullanarak eğitim ve propaganda faaliyetlerinin yanı sıra bilişim teknolojisinden faydalanarak devletin kullandığı link hatlarına, bilgi işlem ve veri merkezlerine, Bakanlıklara, PTT-Telekom, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türk Silahlı Kuvvetleri gibi önem arz eden birimlerin sistemlerine sanal saldırılarda bulunabilecekleri veya tahrip edici virüsler aracılığıyla bu sistemleri çökerterek etkisiz hale getirebilecekleri yönünde istihbarı bilgiler mevcuttur.
SİBER TERÖRİZMİN TÜRKİYE YANSIMALARINDA ÖRNEK OLAYLAR
Ülkemizdeki terör örgütleri, gelişen teknolojiye paralel olarak eylemlerini, yakalanma riskini azaltmak amacıyla, sanal ortama taşımaya çalışmaktadırlar. Bunlardan birkaçı aşağıda belirtildiği gibidir.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce 1999 yılında İBDA-C terör örgütüne yönelik olarak düzenlenen operasyonda (33) örgüt mensubu, hedef şahıslara ait fotoğraflarla birlikte yakalanarak gözaltına alınmıştır. Şahısların sorgulamaları sonucunda İnternet web sayfasında ‘İBDA-C Hedef Listesi’ başlığı adı altında ele geçen fotoğraflar yayınladıkları tespit edilmiştir. Konuyla ilgili olarak yapılan araştırmada yasa dışı örgütün, İnternet web sitesinde oluşturduğu hedef listesinin yanı sıra ‘Bomba yapımı ve bombalama, Silah ve Atış Bilgisi, Polis Takibi ve Tarassut, Polis Sorgusu, Kırsalda Yön Tayini ve İlkyardım’ gibi konularda mensuplarını bilgilendirdiği tespit edilmiştir.
1998 yılında Denizli’de, DHKP/C terör örgütüne yönelik olarak yapılan operasyonlarda yakalanan örgüt mensuplarının ifadelerinde; komşu bir ülkede bulunan örgüt evinde eğitildikleri, kampta askeri ve siyasi eğitimin yanı sıra, uydu telefonu ve internet üzerinden haberleşme ve şifreli görüşmeler konusunda eğitildikleri, örgütün üst düzey yöneticileri ile uydu telefonlarıyla haberleştikleri mesaj alışverişlerini internet aracılığıyla yaptıkları anlaşılmıştır.
GELENEKSEL - SİBER TERÖRİZM FARKLILIKLARI
a) Amaç Bakımından : Terörün asıl amacından yola çıkarak ulaşılan farklılıktır ki, terörün asıl amacı yapmış olduğu eylemler ile hedef aldığı siyasal rejim ve topluma bir mesaj vermektir. Terörde şiddet ve zarar verme araç iken siber terörizmde sanal şiddet bir araç olmaktan çıkıp bir amaç haline gelebilmektedir.
b)Fiziksel Risk Bakımından : Geleneksel terörde eylemi aktif olarak gerçekleştirecek örgüt mensupları, bir ölçüde hayatlarını da gerektiğinde ortaya koymak zorundadırlar ki bu durum teröristin güvenlik kuvvetleriyle karşılaşmasını, tesirsiz hale getirilmesi riskini, hatta gerekirse öldürülmesini de beraberinde getirecektir. Ancak dünyanın herhangi bir yerinde internete bağlanan bir terörist çayını ve sigarasını içerken istediği ülkenin toplumsal yaşamına ciddi zararlar verebilecek, eylemlerini kendi yaşamını hiç tehlikeye atmadan gerçekleştirebilecektir.
c) Fiziksel Etki Bakımından : Geleneksel terörde herhangi bir alanda herhangi bir birime (Örneğin ekonomik alanda bir bankaya) yapacağı fiziksel saldırının maliyeti, zararı, kamuoyundaki etkisi bir bina, o binanın personel sayısı ve işlem hacmiyle doğru orantılı iken, siber terörizm saldırısıyla (bilgisayar ve iletişim teknolojileri sayesinde) bir terörist büyük birimlerin (bankaların, finans kurumlarının ve borsaların v.s.) bilgilerini ve iletişimini alt üst edebilir. Bu durumda o ülkenin o alanda (ekonomik alan v.s.) yaşamının ne olacağını düşünmek bile gerçekten akıllara durgunluk verecek niteliktedir.
d) Propaganda Etkisi Bakımından : Geleneksel terör eylemi yoluyla yapılmak istenen propaganda geniş kitlelere ulaşabilse de, eylemin bizatihi kendisi lokaldir. Bir devlet kurumunun binası hedef alınmışsa, o bina çökebilir ve içindeki şahıslar yaşamlarını yitirebilir. Ancak siber terörde eylemin etki alanı, bilgisayarı yönlendiren fare(mause)nin bir hareketiyle inanılmaz şekilde genişletilebilir. Bir tıklama ile devlete ait binlerce internet sitesi aynı anda çökertilebilir. Hatta bir anda bir çok ülkede bulunan siteler aynı anda çökertilebilir. Bir tıklama ile bir çok eylem gerçekleştirilebilir.
e) Kişi Güvenliği Bakımından : Geleneksel terörde kişi güvenliğini tehdit edecek eylem sıklığı güvenlik birimlerince alınacak önlemlerle azaltılabilecekken Siber terörizmde kişi güvenliği eylemin hızlı, geniş ve kolaylığı nedeniyle daha fazla tehdit altında kalacaktır. Her an her dakika tekrarlanacak eylem kişi güvenliği için tehdidin sürekliliğini ifade etmektedir.
ÜLKELER AÇISINDAN FARKLILIKLAR
Siber terörizmin algılanma biçimi ülkelerin gelişmişlik ve tehdit algılamalarına göre değişiklikler göstermektedir. Her ne kadar terörizmin uluslararası bir problem olduğuna dair yazılı metinler ve ülke imzaları bulunmaktaysa da, geleneksel terörizmdeki farklı algılamalar sanal ortam için de geçerlilik göstermektedir.
a) Tanımlama Açısından : Geleneksel terörizmde geçerli olan terörün, teröristin, terörist eylemin, mağdurun tanımlamalarında karşılaşılan farklılıklar siber terörizm için de geçerli olup bir ülkenin terörist faaliyet-oluşum olarak nitelendirdiği yapılanmalar, diğer ülkeler için özgürlük mücadelesi olarak değerlendirilebilecek-yardımlaşmadan kaçınabilecek, eylemlere katılacak aktif bir siber teröristin siber gerilla, siber özgürlük savaşçısı ya da önünde siber olan başka bir adla kabul edilebilecektir.
b) Tehdit Algılamaları Açısından : Siber terörizm konusunda yaşanan ikinci bir ayrılık noktası da ülkelerin gelişmişlikleri oranında tehdit algılamalarıyla yakından ilgilidir. Başta Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerin siber terörizmden anladıkları sosyal ve ekonomik alt yapıda meydana getirilecek büyük çaplı yıkım faaliyetleriyle ilgilidir. Yani sosyal yaşamın tamamen sanal ortama dönüşmeye başladığı bir dönemde alt yapılarda meydana gelebilecek sistem çöküşleri siber terörizmin odak ve tehdit noktasını oluşturmaktadır. Türkiye bağlamında zararlı siteler olarak bilinen ve yurtdışından yayın yapan (Örneğin A.B.D. ve Avrupa üzerinden) web adreslerinin kapatılmasıyla ilgili yapılan başvurulara bakışı açısı farklılığı nedeniyle olumsuz yanıtlar gelmektedir.
Şu an zararlı siteler ve bazı eylem teşvikleri şeklinde siber terörist aktivitelerin sosyal ve ekonomik alana etkilerinin Amerika ya da gelişmiş ülkelerdeki kadar yakın tehlike oluşturmayacağı değerlendirilmektedir.
Türkiye gibi yolun başındaki ülkeler bu konuda daha şanslıdır. Çünkü diğer ülkelerin hatalarından ders çıkarabileceklerdir. Fakat Türkiye’nin de böyle sanal saldırılara açık bir ülke olduğu unutulmamalıdır. Örneğin, Ülkemizde bilgisayar kullanılarak uçak üretilmekte, barajlar çalıştırılmakta, bilgiler elektronik işlenmekte-depolanmakta, elektronik ticaret-alışveriş v.s. yapılmaktadır.
DÜNYADA SİBER TERÖRİZM
İnternet gibi uluslararası bilgisayar ağlarının ortaya çıkması, kişilerin dünya üzerindeki diğer insanlarla iletişim kurmasına, başka ülkelerden alışveriş yapmasına, internet üzerinden banka hesaplarını kontrol etmesine, yabancı kütüphanelere erişimine, uzaktan eğitim yapabilmesine, bilgiye kolaylıkla ulaşmasına imkan sağlamıştır. Bilgisayar başında oturan kimse, internet bağlantısı ile dünya üzerinde istediği yere kolaylıkla gidebilmekte, üstelik bunu bir pasaporta ihtiyacı olmadan yapabilmektedir.
Bugün A.B.D. ve Kanada’da 167milyon, Avrupa’da 113milyon, Asya ve Pasifik’te 104milyon, Güney Amerika’da 16milyon ve Afrika’da 3.5milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır. Bu toplamda 400milyonun üzerindeki bir rakama işaret etmektedir ki iletişim teknolojilerinin günlük hayatımıza giriş ve yerleşme hızını göz önünde bulundurduğumuzda bu rakamın ileriki yıllarda geleceği boyut zor tahmin edilmektedir. Zira 2000 yılında dünya genelinde 60milyon bilgisayar satılmış ve bu satışların önümüzdeki yıllarda yıllık %15 artış göstereceği beklenmektedir. Internet üzerinden yapılan ticaret günden güne artmaktadır. 2000 yılında yapılan araştırmalara göre internet üzerinden yapılan alışverişin maliyeti 650 milyar dolardır. Bu rakamın iki yıl içerisinde üç(3) kat artacağı tahmin edilmektedir. Sadece bir kaç yıl içerisinde 28 milyonun üzerinde internet web sitesi açılmıştır. Sadece ırkçı sitelerin sayısı 4bindir. Alman ‘Only Solutions’ şirketi tarafından, internet ortamında incelenen 1 milyar sitenin 50bininde ‘gamalı haç’ tespit edilmiştir.
ABD’ye yapılan saldırıları doğrudan siber terör olarak ifade etmek biraz zor olsa da bazı komplo teorileri akıllarda soru işaretleri bırakmaktadır. Uçakların sistemine dışarıdan müdahale ile girerek ve pilotları devre dışı bırakıp yerden uçakların yönlendirildiği, hatta kalkış öncesinde uçakların sistemlerine bazı aletlerin eklendiği ve elektromanyetik silahların önündeki engellerin bu şekilde kaldırıldığı yapılan yorumlar arasındadır.
ABD tarafından üzerinde çalışılan ve önümüzdeki yıllarda deneneceği belirtilen Elektronik Bomba (ebomb) ile bir göz kırpması kadar kısa sürede dünya 200 yıl geriye dönebilecektir. Avustralyalı yüksek teknolojili savaş uzmanı Carlo Kopp’a göre bu korkunç silahı 1940’ların teknolojisi ile yapmak ve üstelik 400 dolara mal etmek mümkündür. Böyle bir gerçekliğin farkında olan ve yok etmeyi kendine temel amaç belirlemiş olan bir terör örgütü, binlerle ifade edilen elemana, yurtdışında bunların eğitiminin sağlanmasına, lojistik destek bulunmasına ihtiyacı kalmayacaktır. Küreselleşme ve demokrasinin içinde barındırdığı ve yükselen değerler olan anarşizm ve nihilizmin, yerine yenisini koyma ihtiyacı hissetmeyecek terör örgütlerini ve mutlak yıkıcılığı temel alacağı da değerlendirildiğinde bu tehlikenin yakınlığı daha iyi anlaşılacaktır.
Bilgisayar dünyasında hacker olarak adlandırılan siber konsanlar, 2000 yılını ‘verimli’ geçirdi. Değişik ülkelerden yüzlerce korsan, muhtelif siteler saldırdı, çökertti ya da mesaj bıraktı. Siber saldırılardan arama motorları da nasibini aldı. Altavista’nın yanı sıra Yahoo da saldırıya uğradı. Yahoo’dan sonra eBay, eTrade, Amazon.com ve CNN gibi İnternet’in önde gelen siteleri de saldırıya uğradı. Milyarlarca dolar zarar veren failin tek kişi olabileceği belirtildi. Bilgisayar güvenliği uzmanı Elias Levy’e göre ‘Failleri bulmak pek kolay olmayabilir. Saldırıları tek bir kişi, ele geçireceği yüzlerce zombi bilgisayar aracılığıyla koordine ediyor olabilir. Merkezi dünyanın herhangi bir yerinde bulunabilirdi’ ve saldırıların maliyeti birkaç milyar dolardı.
Tüm bu saldırıların siber terörizmden farkı iki ya da daha fazla kişinin örgütlü olarak bu eylemleri gerçekleştirmiş olmamaları ve belki de yapılan saldırılar için bir ideolojiden bahsetmemeleri. Bunlar ise eylemden daha kolay sağlanabilecek hususlardır.
DÜNYADA SİBER TERÖRİZM’LE MÜCADELE
Siber terörizmle mücadeleye ilişkin olarak; A.B.D., İrlanda, Hollanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, Norveç, İtalya, Kanada, Yeni Zelanda, Hindistan, Malezya, Pakistan, Rusya, Singapur ve Fransa’daki mevcut uygulamalar bulunmakta ve incelenmiş olup; ülkelerin gelişmişlik ve kamu güvenlik algılamaları çerçevesinde ilgili kuruluşları aracılığıyla gerekli tedbirleri almaya çalıştıkları görülmüştür.
Fakat yasal tedbirlerin devletlerin taleplerine yeterince cevap veremediği de bütün ülkelerce bilinen bir gerçektir.
Bu bölümde adı geçen ülkelerin siber terörizmle ilgili yapılanmalarına yer verilmemiş, bu konuda en etkili birimleri kurmuş ve en çok bu tehditle yüz yüze kalacak A.B.D.’nin siber terör tehdidini hangi noktada algıladığı ve hukuki açıdan en son değişiklikleri 2001 Şubatında yapan İngiltere’nin siber terörizm konusundaki mevzuat hükümlerinin belirtilmesinin faydalı olacağı değerlendirilmiştir.
A.B.D
A.B.D. (eski) Başkanı Bill Clinton 21.yyda terör tehlikesinin ülkenin ulusal bilgisayar ağlarını hedef alan siber saldırılara odaklanacağını ileri sürdü. Clinton bu tehditlerin adı sanal bile olsa gerçek olduklarını ve yeni nesil Amerikalıların şimdiden bu gibi saldırılara hazırlanmaları gerektiğini belirtti. Bilgisayar korsanlarının günümüzde bankaları talan ettiklerini, askeri bilgisayarların kontrolünü ellerine geçirdiklerini ve bilgisayar virüsleri yayma tehdidiyle para sızdırdıklarını hatırlatan A.B.D. (eski) Başkanı “Gelecek savaşa hazırlıklı olmalıyız. Yeteri kadar sert tepki veremezsek, teröristler, suçlular ve düşman rejimler, hayati bilgisayar sistemlerimize girebilir, ticari yeteneğimizi felç edebilir, sağlık ağımızı çökertebilir ve kriz anında tepki hızımızı düşürebilir” dedi.
A.B.D.’de siber terörizme karşı güvenlik birimlerince etkili denetimler yapılmakta, Usame Bin Ladin’e ait mesajlar pornografik sitelerin içinden ayıklanabilmektedir. Fakat A.B.D.nin asıl siber terör algılaması konusunda, Dışişlerine bağlı Hassas Altyapılar Koruma Merkezi tarafından çalışmalar yapılmaktadır. Bu konuda 8 hassas altyapı belirlenmiştir: Bunların en önemlisi elektriktir. Çünkü hemen hemen tüm aletler elektrikle çalışmaktadır. Ardından iletişim gelir ki bu, bilgi teknolojilerini ve interneti de kapsamaktadır. Her türden ulaşım; su dağıtım şebekeleri, gaz ve akaryakıt dağıtım şebekeleri, ambulans gibi acil yardım servisleri ve en nihayet hükümet faaliyetleri de altyapı olarak belirlenen diğer alanlardır.
Karşı Tedbirler: A.B.D.’de altyapıların çoğu özel sektörün denetiminde bulunduğundan kamu ve özel sektör arasında işbirliğini sağlayacak tedbirler alınmakta, güvenlik ve istihbarat birimleri de bu işbirliğine katılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca ABD Enerji Bakanlığı soğuk savaş döneminde istihbarat amacıyla kullandığı bazı gelişmiş teknolojileri Amerikan Federal Araştırma Bürosu (FBI) ile paylaşmaya hazırlanmaktadır. Bu teknolojiler arasında internet suçlarını tespit eden yazılımlarda bulunmaktadır. Örneğin FBI tarafından kullanılan Carnivore adlı yazılım programı vasıtasıyla e-mailler filtreden geçirilerek suça ilişkin bir durum olursa anında müdahale edilmektedir.
11 Eylül saldırıları Amerika ve Dünya için siber terörizm konusunda farklı uygulamaları ve mücadele daha fazla önemi beraberinde getirdi. 11 Eylül’deki saldırının arkasından Amerika siber terör tehdidine karşı koymak amacıyla 30 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. Bir yanda Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın(CIA) 16binden fazla elemanı, diğer yanda 11400 özel ajanı ve 16400 çalışanı ile Federal Soruşturma Bürosu(FBI). Bu iki kurum felaketin sorumlularını bulmak için 24 saat canla başla çalışıyor. CIA, FBI ve Ulusal Güvenlik Teşkilatı’ndan başka çeşitli bakanlıkların içinden de haber alma merkezleri kurularak her türlü insan ve teknoloji gücünden yararlanılmaya başlandı.
Saldırılardan sonra dünya üzerinde Amerika ve müttefiklerine mensup 100bin istihbarat elemanı, teröristlerin kim olduğunu belirlemek için tüm dünyayı dinlemeye başladı. Aslında bu saldırıdan önce ABD tarafından yapılan bir uygulama idi. Uluslararası elektronik haberleşmenin dinlenmesini sağlayan network sistemi Echelon ile faks, e-mailler ve chat trafiği izlenmekteydi.
Dünya üzerinde, hafızasında binlerce kelime bulunduran 7 Echelon uydusu sayesinde bilgiler doğrudan Washington’a gitmektedir. Hatta bunun canlı bir örneğini Hürriyet Gazetesinin havacılık yazarı Uğur Cebeci aktarmaktadır. Uğur Cebeci Türkiye’den kendisine fakslanan ‘Kokpit’ sayfasının pazar günkü sayısının kopyaları ile ilgili olarak FBI görevlilerinin kendisini sorguya çektiklerini, sayfada Dünya Ticaret merkezine çarpan uçakların resimlerinin ve transponder kelimesinin geçtiğini sorduklarını belirtmektedir.
Özellikle son saldırılardan sonra güvenlik tedbirlerine daha fazla önem veren Amerika’da siber terörizmle mücadele için güvenlik birimleri içerisinde faaliyetlerini yürüten merkezlerin aktivitelerinin arttığına dair Başkan Bush’un açıklamalar olsa da bu konuda detaylı bilgiler kamuoyuna verilmemiştir.
İNGİLTERE
20 Şubat 2001 tarihinde yürürlüğe giren yasayla bilgisayar korsanları artık terörist sınıfa girmektedir. Bu yasayla sanal teröristlerin tehdit unsuru oldukları resmi belgeyle onaylanmıştır.
Sanal terörizm için ‘elektronik sistemlerin içine izinsiz girmek ya da bozmak’ tabiri kullanılmakta ve yine yasaya göre bu sadece ‘hükümeti etkilemek ya da toplumu korkutmak’ üzere tasarlanmış saldırıları kapsamakta ise de durumun buna uygun olup olmadığına polis karar verecektir.
Yine yeni yasayla polislere siber terör şüphelilerini herhangi bir gerekçe göstermeden 48 saat gözetim altında tutma yetkisi de verilmektedir.
Hükümet terörizm tanımını bilgisayarla ilgili eylemleri de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Çünkü militan grupların giderek bilgisayar bazlı eylemlere yönelmelerinden endişe duyulmaktadır.
Internet eylemciliğinde politik motivasyonlu bilgisayar korsanlarının artışı, web sayfalarındaki politik mesajlar ve politik nedenlerle internet sitelerinin bloke edilmesiyle iyice ortaya çıktığından bu yasal düzenlemenin yapılması gerektiğinin altı çizilmektedir..
Bir çok marjinal grup yasanın yasal bazı etkinliklere de bastıracağından korkarken, siber aktivistler de bunun yasal internet protestolarını engelleyeceğini düşünüyor.
İktidar partisi haricindekilerin eleştirileri olsa da siber terörist aktivitelerin zararları düşünüldüğünde bu durumun kaçınılmaz olduğu değerlendirilmektedir.
Bilişim teknolojilerinde meydana gelen baş döndürücü gelişmeler suç ve suçla mücadele kavramlarına da yenilikler getirecek bu yenilikleri en iyi takip edenler mücadeleyi kazanacaktır. Her ne kadar genel bir ahlak kuralı olan ‘iyilerin daima kazanacak olması teknoloji sayesinde tersine dönebilecektir. Çünkü ideolojik anlamda yükselen değerler anarşizm ve nihilizm otoritesizlik ve yokluk adına terörizm ve şiddeti bir araç olmaktan çıkarıp amaç haline getirecek kıyametin kopuşunu hızlandırmak için faaliyetlerini hızlandıran terörist organizasyon ve eylemlere rastlanacaktır.
Siber terörizmle mücadelede karşılaşılabilecek zorlukları dört gruba ayırarak değerlendirmek mümkün olacaktır.
Ulusal ve uluslararası hukuk siber terörizme karşı boşluklar içerisindedir. Terörizme yaklaşım açısındaki farklılıklar da göz önünde bulundurulduğunda altında tüm ulusların imzaları bulunan yazılı anlaşmaların ötesinde tam bir birlikteliğe gitmek zor gibi görünmektedir. Gerçi 11 Eylüldeki saldırılardan sonra Amerika önderliğinde terörizme karşı açılan bir savaş olmuş olsa da uzun vadede dünya satranç tahtası üzerinde egemenlik mücadelesi bu birlikteliği askıya alacaktır.
Siber terörizmle ilgili olarak yasal alanda ilk ve en önemli değişikliği makalede yer aldığı şekliyle İngiltere yapmıştır. Avrupa Birliği de bu konuda bir yasal düzenlemeye gitmiş Kasım sonunda bu metinleri imzalamak için toplanacaktır.
Yasal zorluklarla ilgili olarak yapılması gerekenleri bir cümlede özetlemek gerekirse terörizmle ilgili yasal düzenlemelerin sanal ortama genişletici yorumla aktarılması bu sorunu çözecek gibidir.
İletişim teknolojisini takip etmek mali açıdan yeterli imkanlara sahip olmayı gerektirmektedir. Bu alandaki hizmet ve ürünlerin maddi karşılığının güvenlik birimleri tarafından anında karşılanması, tüm ülke geneline yayılmış ve değişen şartlara uygun biçimde yenilenebilmesi zor olmaktadır.
Nitelikli personelin en son teknoloji ile desteklenmemesi operasyonda kalıcı bir başarıyı getirmeyecektir.
Terörizmle mücadelede ideolojik eylem ve şiddet açısından topyekun bir mücadeleyi gerektirmektedir. Siber terörizm boyutunda iletişim teknolojisinin hızının, sınır tanımazlığının ve tahrip gücünün de önüne geçilmesi bir zorunluluktur.
Güvenlik birimleri her olay için elektronik ortamda mağdurun bilgisayarından başlayarak geriye failin bilgisayarına kadar iz sürmek zorundadır. Bu sırada izlenen hat dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar gidebilir. Uluslararası işbirliğinin tam olarak tesis edilemediği bir dönemde ulusal sınırın dışına taşmış bir siber suçlunun antiterör polisi tarafından yakalanması ve hakkında gerekli işlemler için adli mekanizmaya intikal ettirilmesi zor olacaktır.
Dünyanın neresinde olursa olsun her ülke, iletişim cihazları marifetiyle işlenen kompleks teknik ve yasal özellikler gösteren bu suçlarla mücadelede, yüksek teknolojiyi iyi takip eden, kendisini bilgisayar ve telekomünikasyon konusuna adamış uzman görevlilere gereksinim duymaktadır.
Bu uzman görevliler güvenlik kavramının gereklerini bilmeli, zaman, mesai, çalışma şartları ve operasyon uygulamalarını siber teröristin aktivitelerine göre ayarlamalıdır.
Güvenlik birimlerinin silah, cop v.s. gibi operasyon anında kullandığı ekipman maalesef siber terörizm operasyonlarında yeterli olmayacaktır.
Gelecek yüzyılda tamamıyla olmasa da klasik terörün yerini siber terör alacak, çok büyük zararlara yol açacak, tek bireylerin kişi güvenliği, siber terörizmle daha fazla tehdit altında kalacak ve sanal saldırganlar şimdiden önlem alınmazsa yakalanamayacaktır. Örneğin, anti-Amerikancı nihilist fakat Afganistan’ı destekleyen babası Wietnam’lı annesi Alman, Japon uyruklu bir terörist, Ankara’dan hayatını feda etme lüksüne bile girmeden, Washington’da herhangi bir şehrin elektriğini kesip Güney Afrikalı insanları asansörlerde mahsur bırakabilecek, Ukraynalı ailelerin buzdolaplarındaki yemekleri çürütebilecek, Suudi Arabistanlı NGO’ların UNESCO’yu destekleyen internet sitelerini hack edebilecek, iletişim-telekomünikasyon-acil yardım-güvenlik hizmetlerini sekteye uğratabilecek, sosyal yaşamı kilitleyebilecek ve bütün bunları bir kahve ve çay molası kadar ki bir sürede ve bir bilgisayarla gerçekleştirebilecektir.
Uluslararası hukuk siber terörizme karşı boşluklarla doludur. Siber uzay konuları çok yeni olduğu için ulusal ve uluslararası yasalar işlenebilecek suçların çoğunu cezasız bırakmaktadır. Çünkü bu konuda standartlar henüz saptanabilmiş değildir. Fiziki saldırı ile sanal ortamda gerçekleştirilen saldırı arasında ne fark olduğu hala tam olarak belirtilememiş üzerinde imzalar bulunan uluslararası yazılı materyaller hazırlanıp yayınlanamamıştır. Örneğin bir bilgisayarla bir baraj yıkılsa, insanların ölümüne sebep olunsa, henüz bu durumu silahlı bir saldırı olarak tanımlayamayan ulusal ya da uluslararası bir hukukun, gerekli tedbirleri alacak güvenlik birimlerinin ve güvenlik birimlerini destekleyecek kamu ve özel sektörün çabalarının olmaması felaketin göz göre göre yaşanmasına neden olacaktır.
Bu suçlarla mücadele konusundaki idari yapılanmaya teknik, mali ve eğitimli personel açısından gerekli kaynak aktarılmalı; teknik, hukuki, uygulama, güvenlik, bilgi v.s. her açıdan ulusal ve uluslararası işbirliği sağlanmalı, gelecek yüzyılda insan hayatının korunması konusunda dikkatli olunmalıdır.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Devlet-i Ebed Müddet
#144781 27-11-2006 19:03 GMT-1 saat
Bilgilendirmen için çok teşekkürler arkadaşım saol
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
#146796 06-12-2006 20:05 GMT-1 saat
SAol abicim.Sen niye Teşkilat-ı Esasiye editörü olmuyosun Yauv
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
adaletinreisi
Albay
2427 ileti
Yer: komuta merkezi
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09
#147378 09-12-2006 15:18 GMT-1 saat
can dostum sağolasın düşünmen yeter...bu arada zaten teşkilat-ı esasiye bölümüne herkes konu açıp mesaj yazamıyor.yazanlarad o olgunluğa gelmiş kişilerdir..o yüzden pek editöre gerek yok
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Devlet-i Ebed Müddet