> 1 <
Kırık Link Bildir! #146016 03-12-2006 15:32 GMT-1 saat
İlginç şeyler oluyor
17 Aralık'tan sonra birden bire 'türban' gösterilerinin başlaması ilginç değil mi? Urfa'dan Ankara'ya yürüyerek gelen başörtülü bir grup ve onların yanındaki bin kişilik başörtüsüz erkek grubu, Abdi İpekçi Park'ında bir miting düzenlediler ve başörtüsü yasağını protesto ettiler. Söyledikleri şu: "AB'ye asla örtüsüz girmeyiz."
Sorumuzu tekrar edelim: Birden bire türban gösterilerinin ortaya çıkması ilginç değil mi? Anımsarsanız, AKP iktidara geldikten sonra başörtüsü gösterileri birden bire bıçak gibi kesilmişti. 17 Aralık'la birlikte niye sular dalgalanmaya başladı acaba?
Bu sorunun yanıtı üzerinde düşünceleri kışkırtmadan önce bir de Abdullah Gül'ün söylediklerine bakalım. Şöyle diyor Abdullah Gül: "Müzakere tarihi Türkiye'ye Avrupa düzeyinde demokrasi getirecektir. Türkiye'ye istikrar gelmiştir."
Türban gösterileri ile Abdullah Gül'ün söylediklerini birleştirin. "AKP'nin Avrupa Birliği üyeliği için bu kadar 'istekli' oluşunun arkasında, hani AKP üst yönetiminin bilinç altında, türban özgürlüğünü sağlama düşüncesi vardır" diye düşünür müsünüz? Yoksa, "Bu kadar çaba da bir türban özgürlüğü için gösterilmez ki, sen de amma abarttın" diye mi düşünürsünüz.
Benim bildiğim, insanların inançlarının davranışlarına yön verdiği. AKP'nin 'türban özgürlüğünden' yana olduğunu, hatta AKP'nin türban özgürlüğü konusunda takıntılı olduğunu anımsatmam gereksiz sanırım. AKP, bilinçaltında böyle bir isteği barındırıyorsa, 17 Aralık'ta alınan müzakere tarihi, Ekim 2005'e kadar olan süreçte Türkiye'ye istikrar değil, istikrarsızlık getirecektir. Sadece uyarmak istedim. İstikrarsızlığa hazır olun...
Avrupalıyız paradigması
Paradigma dediğiniz olgu çok önemlidir. Yaşama nasıl baktığınızı, paradigmalarınız yönlendirir. "Dünya düzdür" paradigmasına sahip olduğunuzu düşünün ve gökyüzüne bakın, ne görürsünüz? Ufuk çizgisini görmeniz mümkün mü? Göremezsiniz. Ufuk çizgisini yay şeklinde görmeniz için "Dünya yuvarlaktır paradigmasına" inanmanız gerekir.
17 Aralık Cuma Günü, kaldığım Marmara Oteli'nden çıkıp Taksim Meydanı'nda yürümeye başladığımda birden Taksim Meydanı'nı farklı algıladığımı fark ettim. İstanbul tamamen bir Avrupa şehri gibi geldi bana. Beynimin derinliklerini yokladım. Kafamda "Avrupalı oluyoruz" paradigmasının hâkim olmaya başladığını fark ettim. Paradigma kaymam, baktığım yerleri farklı algılamama yol açmıştı. Otel aynı otel, meydan aynı meydan, şehir aynı şehir. Ama gündemdeki Avrupa heyecanı (Avrupa gazı da diyebilirsiniz) ister istemez algılarımı değiştirmişti.
Şimdi de tüm Türkiye'nin yediden yetmişe algılamalarının değiştiğini ve kendilerini Avrupalı gibi algıladıklarını düşünün. Ortak akılda büyük çoğunluğumuzun Türkiye'yi Avrupalı gibi algıladıklarını düşünün. Bir şey fark eder mi? Eder. Çok şey fark eder. Türkiye'nin motivasyona, önüne ortak bir hedef koymaya gereksinimi var. Böyle bir paradigma kayması bizi çalışmaya ve farklı olmaya çağdaş dünyanın parçası olmaya kilitler. AKP yönetimi hedefleri, örtüklü ya da örtüsüz, ne olursa olsun, müzakere tarihi almakla Türkiye’yi potansiyel bir paradigma kaymasının eşiğine getirmiştir. Etkinin devam etmesi AKP yönetiminin doğru kararları vermesine, Türk insanının heyecanını azaltacak uygulamalardan kaçınmasına bağlıdır. AKP yönetimi Türk insanının kafasına "Avrupalıyız" paradigmasını kalıcı olarak inşa etmek istiyorsa, Ekim 2005'e kadar olan süreci bir kampanya mantığı ile ele almalı, bilimsel yöntemlerle etkilenmedik grup bırakmamalıdır. Tabii burada sözünü ettiğimiz içten içe sürdürülecek bir 'türbana özgürlük' kampanyası değildir. Böyle bir kampanya AKP'nin kendi paradigmalarını aşamadığını gösterir. Göstermez mi?
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
adaletinreisi
Albay
2427 ileti
Yer: komuta merkezi
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09
İş: TeşkilatiEsasiye
Kayıt: 25-06-2006 06:09