Kırık Link Bildir! #154639 15-01-2007 17:28 GMT-1 saat
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
Bakın göstereyim, demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş
olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine.
Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da 'derviş
kaşıkları' denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş sofradakilere, "Bu
kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye bir de şart koymuş.
Peki!" deyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun
geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda
bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. > Bunun üzerine,
"Şimdi.." demiş ermiş:
Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri
sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
"Buyurun." denilince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra
karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş
ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "İşte!" demiş ermiş ve eklemiş:
Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç
kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından
doyurulacaktır. Şüphesiz ve şunu da unutmayın, hayat pazarında alan değil,
veren kazançtadır daima.