> 1 <
Kırık Link Bildir! #170709 28-02-2007 04:46 GMT-1 saat
Süleyman Arif Emre
28.02.2007
28 Şubat post-modern darbesinin, ilk sinyali diyorum.Çünkü bu hareketin ABD'de planlanıp yurt içine intikal edinceye kadar sonradan ortaya çıkan gizli aşikâr safhaları ve ayakları vardır. Önce Halman'ın mektubu ile söze başlayalım:
Talat Halman, 30 Nisan 1997 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan makalesinde özet olarak şöyle diyor:
Hükümetin akibeti ne olursa olsun, RP'nin bir parti olarak bölünmesi hayırlı ve uğurlu olacak.
Aslında sosyal demokratlar gibi, din partilerinde de, görüş farkları yüzünden bölünmeler olması doğaldır. Refah bölünmese bile yeni din partileri kurulması mümkündür. Düşünün; Refah'tan üç parti doğarsa, yeni seçimlerde hiçbiri barajı aşamayabilir. Ya da yepyeni bir parti kurulursa belki yeni partiler küçümen partiler olurlar TBMM'de.
Milletçe okuyup üfleyelim de birleşik din cephesi DELİNSİN, BÖLÜNSÜN, PARÇALANSIN tek çıkar yolumuz bu olsa gerek.
Halman Millî Görüş DELİNSİN, BÖLÜNSÜN, PARÇALANSIN diyor. Kendisine yenilikçi diyen bir kısım Fazilet Partililer ise bir medyum tarafından uyutulmuş ya da bir komutandan emir almış gibi, hemen tıpış tıpış birer ikişer AKP cephesine iltihak ediyorlar.
Gözüken odur ki, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Halman'ın, bu girişiminin yurt dışında ABD'den başlayan Fransız Mason Locası'nın etkisiyle devam eden ve Londra'da 9 Kasım 1997 tarihinde aktedilen, Sabataistlerin, Masonların katıldığı toplantılarla hazırlanmış olan ayakları mevcuttur.
Bu toplantıya Sayın Abdullah Gül'ün de katılmış olması ve Sayın Erdoğan'a Siyonistlerin Üstün Cesaret nişanı takmaları, bu temaslar cümlesindendir.
Demek oluyor ki, Siyonist cephe, Millî Görüş ile başa çıkamayınca taktiklerin en etkilisi olan Kaleyi içten fethetme yoluna müracaat etmiş ve bizim bir, iki arkadaşımızı gözüne kestirmiş, diğerleri de bilerek veya bilmeyerek bu tuzağa düşmüşlerdir.
Ormandaki ağaçlara sormuşlar:
-Neden böyle üzgünsünüz demişler.
Ağaçlar cevab vermiş:
-Balta bizim köklerimizi kesiyor, buna yanmıyoruz da, ne hazindir ki baltanın sapı bizden, ona yanıyoruz demişler.
ABD'nin bu ceşit manipülasyonları bir değil, iki değil, üç değil, artık kabak tadı verdi. Ama ne çare ki milletimizin büyük çoğunluğu henüz yeterince bu konuda bilince erişmedi.
Bu konu üzerinde niçin bu kadar ehemmiyetle duruyoruz? Çünkü, seçmenimiz yeterince bilinçlendirilmediği takdirde, Siyonist ve Evangelist ABD, her istediği zaman, Türkiye'nin rahatıyla, huzuruyla oynayacak, millet sürekli olarak bu çeşit hilelere, entrikalara kurban edilecek.
Şu hale getirilmiş bir toplumda, gerçek mânâda demokratik sistemin, işlediğinden, millî iradenin, kemâliyle tecelli ettiğinden bahsedilemez. ABD'den sinyal geliyor, 27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar oluyor.
Dün Fazilet Partisi'nin maruz kaldığı bu hileli oyuna, yarın meselâ, bir DYP'nin, bir ANAP'ın, bir BBPveya bir MHP'nin düşürülmeyeceğinden nasıl emin olabilirsiniz?
Bir şairimiz, Batıl, her zaman batılı beyhudedir veli Müşkül budur ki, suret-i haktan zuhur eder diye, bizleri uyarmış. Yani batıl bir hak suretine girerse veyahut başka bir açıklama ile, kurt koyun postuna bürünerek ortaya çıkarsa, böyle bir batıldan kurtulmak çok zor olur, diyor.
Şu bir gerçektir ki, ABD ülkemiz insanının temiz niyetlerle kurduğu partilere, yaptığı seçimlere ve hatta darbecilerin yaptıkları askerî müdahalelere bile, bir biçimine getirip, burnunu sokuyor, her işimizi çığırından çıkarıyor, allem edip kallem edip, ortaya çıkan iktidarları, kendi çıkarları istikametinde kullanabiliyor.
28 Şubat harekatı, adı isminde post-modern yani yarı kapalı, sureti haktan görünen ve yasallık kisvesine bürünmüş olan bir harekattır.
Bu çeşit üstü kapalı darbelerle veya bilerek veya bilmeyerek ABD'ye yakasını, paçasını kaptırmış olan kadroların ve ABD yanlısı medyanın yönlendirilmesiyle yapılan seçimlerle, asla bir arpa boyu yol ilerleyemeyiz ve asla egemenliğimizi ve vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğünü koruyamayız.
Önce:Seçmenimizi bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Sonra:Siyasî kadrolarımızı, emperyalistlerin etkilerine karşı koyacak fikri bir bağışıklığa kavuşturmalıyız.
Ve en sonra: Medyamıza, hakka ve ilmî gerçeklere ve millî ve mânevî değerlerimize sahip çıkacak bir şuur kazandırmalıyız.
alıntıdır...
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu