Güzellik Sahiplerini Namusunu Korumak İmtihanı mı Bekliyor?
Hep hikmetli konuşan Lokman Hekimin derisi siyah, dudakları da kalınmış. Değerli sözlerini duyarak hayranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, siyah yüzlü, kalın dudaklı biri. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki, şöyle çıkışmış:
Birader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?
Sonra da ilave etmiş.
Bak, demiş, benim ne yüzümün siyahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında bir tesirim vardır. Onları Yaratan öyle yaratmış, öylesine uygun görmüş. Benim tercihim değil...
Evet, insanların yüz güzelliği, yahut da çirkinliğiyle kendilerine bir pay çıkarmaları son derece yanlıştır. Ne güzellikte bir etkisi vardır, ne de çirkinlikte. Her ikisini de yaratan ve layık gören Allâh-ü azimüşşandır. İnsan kendi iradesiyle kazandığından sorumludur.
Şu kadarı da var ki, insanlar çirkinlikle imtihan oldukları gibi güzellikle de imtihan olurlar. Hatta denebilir ki, güzellikle imtihan olup da kaybedenler çirkinlere nisbetle daha fazladır. Bu bakımdan fizikî güzellik bazı şımarık kimselerde bir mutsuzluğu da beraberinde getirmektedir.
Nitekim güzellikte Hazret-i Yusuf aleyhisselam bile imtihana tabi tutulmuş, nihayet Rabbinin yardımıyla büyük bir günah musibetine maruz kalma tehlikesinden kurtulabilmiştir.
Böylesi imtihanlarla karşılaşanlardan biri de Tabiinden Süleyman bin Yesâr olmuştur. Onun da tıpkı Yusuf aleyhisselam gibi fizikî güzelliğe sahip olduğu, imtihanı da bu yüzden meydana geldiği Hilyetü1-Evliyada şöyle nakledilmiştir:
Süleyman bin Yesâr, bir arkadaşıyla Ebva denen yerde konaklamışlardı. Arkadaşı yakındaki alışveriş yerinden bir şeyler almak üzere çadırdan ayrıldığı sırada Süleymanı geriden gözetleyen bir bedevi kadını hemen çadırın kapısına gelerek:
Buraya kadar gelir misin? diye seslendi.
Süleyman, serili sofradan yiyecek isteyeceğini düşünerek bazı şeyleri alıp da kadına doğru yürürken kadının ikazı farklı oldu:
Ben yiyecek falan istemiyorum, seni istiyorum seni. Yakışıklılığın hoşuma gitti. Karşı çadıra gel. Kimsecikler yok yanımda!
Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek bağırmaya başladı:
Defol buradan şeytanın elçisi. Şimdi arkadaşım gelir, İkimiz de rezil oluruz!
Kadın, beklemediği bu karşılıktan ürkerek peçesini yüzüne kapayıp çadırına dönerken, Süleyman da içeriye girip ağlamaya başladı. Bu sırada çarşıdan aldığı şeylerle gelen arkadaşı Süleymandan yaşadığı durumu dinleyince o da ağlamaya başladı. Süleyman şaşırmıştı.
Sen niçin ağlıyorsun? diye sordu. Aldığı cevap şöyle oldu:
Kardeşim, sen gerçekten de bir iffet abidesiymişsin. İyi ki ben muhatap olmadım böyle bir imtihana. Muhtemeldir ki kaybedebilirdim. Allah sana senin güzelliğin kadar iman kuvveti lütfeylemiş demek ki.
Süleyman oradan kalkıp Medineye varır, o gece rüyasında Yusuf aleyhisselamı görür. Karşıdan kucağını açarak gelen Hazret-i Yusuf ona şöyle hitap eder:
Gel seni kucaklayayım iffet abidesi kardeşim. Güzelliğin de kendine göre imtihanı vardır. Sen de benim gibi bu konuda imtihanlara tabi tutuldun, ama kazandın. Tebrik ederim seni.