> 1 <
Kırık Link Bildir! #178866 27-03-2007 16:48 GMT-1 saat
Başbakan Erdoğan, sonuçları küresel boyutta hissedilen bu tehlikeye karşı yine küresel çapta önlemler alınmaması halinde gelecek nesillerin en önemli sorununun insan hayatı için zaruri olan oksijen ve su sorunu olacağını bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin verimlilik konusunda başarı notunun yakın zamanlara kadar pek yüksek olmadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Milli Prodüktivite Merkezi'nin 46. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, verimliliğin ülkelerin gelişmesinde ve kalkınmasında temel bir faktör olduğunu dile getirdi.
Küresel rekabette öne çıkmış ülke ekonomiler incelendiğinde başarının sağlanan verimlilik artışları ve kaynakların etkin kullanımıyla ilişkili olduğunun açık ve net olarak görüldüğünü anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Maalesef ülke olarak yakın zamanlara kadar verimlilik konusundaki başarı notumuz pek yüksek değildi. Yılların ihmalleriyle birikerek büyüyen sıkıntıların ağır faturasını hep birlikte ödedik. Yine de geçmişte yaşanan bu sıkıntılı dönemlerden, bunalımlardan, krizlerden toplum olarak dersler çıkarmayı başardık. Hem toplam verimlilik bazında hem de firmalarımız, kuruluşlarımız düzeyinde verimliliğin ölçülmesi ve artırılması için gerekli tedbirlerin alınmasının gerekli olduğu bugün iyice anlaşılmıştır. Yaşananlardan böyle bir dersi çıkarmamızda rol oynayan diğer husus da önlenemeyen çevresel tahribat, küresel ısınma ve bunların sebep olduğu iklim değişikliği tehlikesidir.'' Başbakan Erdoğan, kaynakları hoyratça ve bilinçsizce kullanmanın neden olduğu yerel, mevzi sorunların adeta bir çığ gibi büyüyerek yerini küresel sorunlara, sonuçlara terk ettiğini söyledi.
''Geleceğimiz açısından tehlike sinyalleri vermeye başlayan bu tehdit karşısında ekonomik sınırların, siyasi sınırların aslında hiçbir önemi de kalmamıştır'' diyen Erdoğan, Türkiye'yi etkileyen çevresel sorunların aynı zamanda dünyanın bir başka ucundaki farklı bir ülkeyi de doğrudan etkilediğini kaydetti.
''GELECEĞİN SORUNU OKSİJEN VE SU''
Başbakan Erdoğan, sonuçları küresel boyutta hissedilen bu tehlikeye karşı yine küresel çapta önlemler alınmaması halinde gelecek nesillerin en önemli sorununun insan hayatı için zaruri olan oksijen ve su sorunu olacağını bildirdi. Erdoğan, dünyanın karşı karşıya bulunduğu bu sorunların temelinde insanoğlunun günlük çıkarları, bitmek tükenmek bilmeyen hırsları uğruna doğal kaynakları bilinçsizce tüketmesi olduğunu vurgulayarak, ''Peki bütün bunlara karşı acaba herhangi bir tedbir alınmış mıdır derseniz, ne yazık ki bu tür tedbirlerin de alınmadığını görüyoruz'' dedi.
''KULLANMAMIZ GEREKEN SU 10 BİN METRE KÜP''
Geçen hafta sonunda Dünya Su Gününün kutlandığını anımsatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin su zengini olarak takdim edildiğini ancak Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını söyledi. Kişi başına gerekli olan suyun aslında 10 bin metre küp olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şu anda Türkiye'de kişi başına düşen su oranının bin 700 metre küp olduğunu kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Peki bütün kaynaklarımızı değerlendirirsek ulaşabileceğimiz su ne kadar, o da 3 bin metreküp. Peki bu verimlilik denilen zenginliği sağlayarak elde ettiğimiz bir su mu? Hayır. Buna nasıl geçeceğiz? İleri teknolojilere, gelişmiş ülkelere baktığımızda bir gerçeği görüyoruz. Suyu bir kere kullanıp atmıyor. İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı kez 'cycle' edip bu suyu kullanıyor, verimli hale getiriyor. Biz ne yapıyoruz? Biz arabayı yıkamaktan, bahçe sulamaya varıncaya kadar içme suyunu kullanıyoruz. Bunun adı tüketim, israf ekonomisidir.''
Yerel yönetimlere, Çevre ve Orman Bakanlığı'na, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'na çağrıda bulunduklarını anımsatan Erdoğan, ''Verimliliğin sağlanması için kaynakların rasyonel kullanılması ve tüketim şuurunun da yerleştirilmesi şart'' diye konuştu. Erdoğan, yüksek verimliliğin küresel rekabette avantaj elde edebilmenin yolu, ekonomik kalkınmanın itici gücü olmasının yanı sıra toplumsal huzurun da anahtarı olduğunu kaydetti.
Yüksek verimliliğin Türkiye ekonomisinin dünya ekonomileri arasında sağlam bir yer edinebilmesi, pazar payını sürekli artırabilmesinin de ön koşulu olduğunu anlatan Erdoğan, ''Birçok sosyal ve ekonomik sorunun çözümünde gelişmenin sağlanması ve yaşamın her alanda daha mutlu bir çizgide sürdürülmesinde yüksek verimliliğin sağlanması bir zorunluluk haline gelmiştir'' diye konuştu.
Türkiye'nin uzun yıllardır devam eden istikrarsızlıktan sonra, son 4 yılı aşkın bir zamandır istikrar ve güven ortamını tesis ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, bunu salt kendi başarıları olarak görmediklerini, milletin başarısı olarak gördüklerini dile getirdi. İstikrar ve güvenin kazanılmasının, milli iradenin, güçlü ve tutarlı bir şekilde ortaya konmasıyla gerçekleştiğini ifade eden Erdoğan, bu irade sayesinde Türkiye ekonomisinin 2002 yılı Kasımından bu yana istikrarlı ve çarpıcı bir büyüme dönemine girdiğini belirtti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Rakamlar ortada Türkiye ekonomisi 19 çeyrektir üst üste büyüyor. Önümüzdeki hafta açıklanacak rakamlarla inşallah 20. çeyreği de yine büyüme trendiyle geçmiş olacağız. Bu sayede önceki yıllarda kopuk olan büyüme verimlilik... Özellikle bir ucunda büyüme bir ucunda verimlilik olarak ele aldığımız takdirde artış ilişkisi yeniden sağlanmış olacaktır.''
Erdoğan, verimlilik arttıkça Türkiye'nin büyüdüğünü vurgulayarak, Türkiye büyüdükçe de verimliliğin arttığını söyledi. Erdoğan bu her iki gelişimin de birbirini pozitif olarak etkilediğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kaynakların etkin ve verimli kullanımının başarıya ulaşmanın temel şartı olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM) 46. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ekonomideki gelişmelere değindi.
Atılan adımlarla enflasyonun tek hanelere düşürüldüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, enflasyonun dize getirildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, Türkiye'de düşük verimliliğin de uzun yıllardan sonra kronikleştiğini dile getirerek, şöyle konuştu: ''Kamu harcamalarından şirketlerin bilançolarına, topraklarımızın ve ormanlarımızın kullanımından sularımızın tüketilmesine kadar her alanda bir verimlilik artışı sağlanmıştır. Kaynakların etkin ve verimli kullanımı başarıya ulaşmanın temel şartıdır. Biz çok daha ileri bir verimlilik ve çok daha ileri bir büyüme çıtası belirledik. Bunu hedefleyerek gidiyoruz. Milletimizin desteğiyle önümüzdeki dönem de bu hedefleri yakalayacak, ekonomimizin geldiği seviyeleri daha da yükselteceğiz. Ekonomimizdeki bu olumlu gelişmenin sürekliliğinin sağlanması için tüm kesimlerin üstün bir sorumluluk örneği sergilemesi gerekiyor.''
MPM'nin yapacağı başarılı çalışmaların kamu ve özel sektör açısından da yol gösterici olacağını ifade eden Erdoğan, işçi, işveren, hükümet ve sivil toplum kesimlerini dengeli bir şekilde temsil etme gayreti içindeki MPM'nin toplumsal mutabakat ve uzlaşmanın da güzel bir örneğini teşkil ettiğini söyledi. Kaynakların daha akılcı ve verimli kullanılması adına son derece önemli bir hizmet verildiğini dile getiren Erdoğan, üretken bir yapının en önemli göstergelerinden birinin tüm sosyal kesimler arasındaki dayanışma ve işbirliği olduğunu belirtti.
Millet olarak en büyük gücün birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu olduğuna vurgu yapan Erdoğan, ''Bunu kuru ideolojilere asla kurban etmemeliyiz. Gücümüzün büyük kısmını bu dayanışmadan, bu beraberlikten almakta olduğumuzu bilmeliyiz. Bu birlik ve beraberliğimizi kaybetmediğimiz takdirde, gücümüz ve gelişmemiz katlanarak artacaktır'' dedi.
''İLK 10 EKONOMİ İÇİNDE YERİMİZİ ALIRIZ''
Üretime katkısı olan sosyal kesimlerin her birinin ekonomiye verecekleri her türlü desteğin verimliliği artıracağını belirten Erdoğan, ülkenin ve milletin daha iyi bir geleceğe ulaşmasına aracı olacağını dile getirdi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bu arada bir gerçeği vurgulamak istiyorum. Verimliliğin artışı için gereken doğrultudaki politikaları eğer hayata geçirirsek Türkiye aynı hızla gelişmeye devam edecek ve en kısa sürede Türkiye en güçlü ekonomiler içinde yerini alacaktır. Cumhuriyetimizin 100. yılında ilk 10 ekonomi içinde yerimizi niye almayalım? Buna mani bir hal var mı? Yok. İlk 10 ekonomi içinde yerimizi alırız. Endişe etmeyin. Türkiye'nin kısa zamanda yakaladığı perspektif ortadadır.''
Türkiye'nin artık gündemi belirlenen bir ülke değil, gündem belirleyen bir ülke olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, her şeyin, tırmanışın ortada olduğunu söyledi. Katlanarak süren gelişmenin devam edeceğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin finans sektöründe ve reel ekonomide yakaladığı ivmenin açık olduğunu kaydetti. Türkiye'nin artık Avrupa'ya makine satan bir ülke konumuna geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu konuma durup dururken gelmediğini azim, gayret, inanç ve kararlılıkla bu seviyeye ulaşıldığını söyledi.
Önündeki bütün engeller kaldırıldıkça Türkiye'nin çok daha iyi bir konuma gelebileceğini belirten Erdoğan, ''Verimlilik artışına dayalı büyüme stratejisini her seviyede geliştirip, uygulamak artık milli bir görev haline gelmiştir'' dedi.
''TÜRKİYE VERİMLİLİK MERKEZİ''
Milli Prodüktivite Merkezi adının belki ''Türkiye Verimlilik Merkezi'' şeklinde olmasının daha şık olabileceğini düşündüğünü ifade eden Erdoğan, bu konuda genel kurulun daha isabetli karar vereceğini kaydetti. MPM'nin yürüttüğü projelerin son dönemde hız kazanmasının da memnuniyet verici olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, hükümet olarak bu kuruma her türlü desteği vermeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye'de verimlilik hareketinin gelişmesinde ve yaygınlaşmasında öncü olan bu kurumun mensuplarına da teşekkür eden Erdoğan, genel kurulun hayırlı olmasını diledi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, daha sonra, Başbakan Erdoğan'a genel kurulun anısına çerçeveli bir Türk Bayrağı hediye etti. Erdoğan, genel kurul toplantısından ayrılırken bir kız çocuğuna oyuncak verdi, bir kız çocuğuyla da bir süre sohbet etti.
AA
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu