Kırık Link Bildir! #211613 19-05-2007 16:02 GMT-1 saat
Ashâb-ı kiramdan, Beşir bin Sa'd'ın kızı ve Nûman bin Beşir'in kız kardeşi (r.a) anlatıyor:
'Annem Amre bint-i Revâha (r.a.), beni çağırdı. Eteğime iki avuç hurma koyduktan sonra,
' Kızcağızım! Git de, baban ile dayın Abdullah bin Revâha'nın gıdâlarını kendilerine ver, dedi.
Giderken, Resûlüllah (S.A.V)'a rastladım. Babamla dayımın nerede olduklarını sordum. O bana,
' Kızım, beri gel, yanındaki nedir? diye sordu.
' Yâ Resûlallah (S.A.V) dedim, bu hurmadır. Annem bunu, yesinler diye, babam Beşir bin Sa'd ile dayım Abdullah bin Revâha'ya gönderdi.
Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem,
' Getir onu, buyurdu.
Ben de onu, Resûlüllah'ın iki avucuna döktüm. Avuçlarını doldurmadı. Sonra, bir örtü getirilmesini emr etti. Örtü getirilip serildi. Hurmayı ona koyduktan sonra, örtünün üzerine yayıp dağıttı. Yanındakilere;
'' Gıdâya, kumanyaya geliniz!' diyerek hendek halkına sesleniniz, buyurdu.
Hendek halkı toplanıp ondan yemeğe koyuldular. Hurmalar yendikçe artmış, örtünün etrafından dökülüp taşmıştı.
- Bu olay Peygamberimiz (S.A.V)'e ilk peygamberlik geldiği zaman komşusunu ve akrabalarını çağırıp süt ikram etmesi, sütün bereketinin hiç bitmeyip hep aynı kalmasına benziyor.