Karga gakladıkça diğer kuşlar sesinin çirkinliğiyle alay ediyordu. Bir de renginin karalığı yetmiyormuş gibi diğer kuşlar arasında 'aptal karga' diye ün salmıştı. Diğer kuşların hepsi mutluydu. Sesleri güzel renkleri alımlıydı. Dünyada derdi tasaları yoktu. Ne yapsa ne etse diğer kuşlara yaranamıyor, onlarla arkadaşlık kuramıyordu.
Aslında diğer kargaların böyle şeylere aldırdığı yoktu. Hatta ona kızıyorlardı. Bu küçük karga diğerlerinde gördüğü güzelliklerin kendisinde de olmasını istiyordu. Bu isteğini de bir türlü yenemiyordu.
Kuşlardan biri bir gün kargaya arkadaşça yaklaşarak sana bir şey söyleyeceğim, dedi. Karga çok sevindi. İlk defa bir başka kuş ona dostça, yaklaşıyordu. Dağdaki kızıl topraktan oluşan çamuru tarif etti.
-Çamur banyosu güzelleşmek için kullanılıyormuş. Üstelik rengini de değiştirirmiş, dedi. Senin de kırmızı tüylerin olabilir, diye ekledi.
Karga bu dostça tavsiyeden mutlu oldu. Hemen çamur havuzuna uçtu. Çamura girdi. Ama çamurdan kanatlarını kurtarmak için çok uğraştı.
-Her güzel şeyin bir zahmeti vardır, derdi annem. Bu da güzelleşmenin zahmeti olmalı, dedi kendi kendine.
Bu arada diğer kuşlar da toplanmış kargayı seyrediyordu. Hepsi ne güzel olmuşsun diyor, küçük karga mutluluktan uçuyordu. Zahmete değdi, dedi içinden. Diğer kuşlar kendi aralarında fısıldaşıp gülüşüyorlardı. Ama küçük karga üzerine alınmıyordu. Rengi değişince dost olduklarını sanmıştı.
Kargalar ise küçük karganın halini görünce şaşırdılar. Üstün başın çamur içinde, perişan olmuşsun, dediler. Küçük karga onları dinlemedi. Kıskanmayalım arkadaşlar, siz de gidin çamur havuzuna girin, sizin de olur dedi. Diğer kargalar ona bir şey anlatamayacaklarını anlayınca uzaklaştılar.
Az sonra bulutlar toplandı, yağmur çiselemeye başladı. Yağmur damlaları düştükçe karganın renkleri de dökülüyordu. Önce ala bula oldu, sonra eski haline döndü. Karganın etrafına toplanan kuşlar yine alay etmeye başladı. Karga bir oyuna getirildiğini anladığında artık çok geçti.
Aradan günler geçti. Ormana bir adam geldi. Kuşlara seslendi:
-Sesi, rengi güzel olan bütün kuşlar! Duyduk duymadık demeyin! Kuşlar ülkesinde ses ve renk yarışması düzenlendi. En güzel sesli ve en güzel renkli kuş seçimi yapılacak. Yarışmayı kazanan büyük ödüllerle birlikte, kuşlar ülkesine sultan olacak.
Bunu duyan kuşlar adamın etrafında toplandı. Adam, kuşlar ülkesinin yolunu sadece kendisinin bildiğini söyledi. Arabamı sizin için özel olarak hazırladım. Düşmeyesiniz diye özel olarak tellerle çevirdim, dedi.
Kuşlar kocaman kafese mutluluk içinde girdiler.
Tam karga da girecekken bir el kargayı kanatlarından tutup dışarı çıkardı. Adam: Karga kardeş sen baştan kaybettin, dedi gülerek. Diğer kuşlar da güldüler. Adam kapıyı kapatıp arabaya bindi. Şarkı söyleyerek yola koyuldu. Karga üzüntü içinde bari yarışmayı izleyeyim diye arabayı takip etti. Çok yoruldu; ama vazgeçmedi. Adam bir kasabaya vardı. Kuşları ayrı ayrı kafeslere koydu. Kuşlar ne olduğunu anlayamadan adam kafesleri dükkâna yerleştirdi. Kafeslerin üzerlerinde de bir etiket yapıştırdı. Yarışmayı sordular. Artık dükkânda kendi aramızda yaparız diye dalga geçti adam. Arkasından da pis pis sırıttı. Olanları şaşkınlıkla izleyen karga ilk defa renginden ve sesinden dolayı mutlu oldu.
Tüyleri kara olsa da kalbi ak paktı karganın. Arkadaşlarının bu durumdan kurtarmak istedi. Bir çözüm düşündü. Kuşları kafese koyan adam, işlerle uğraşırken gizlice içeriye girip saklandı. Akşama kadar bekledi. Akşam olunca adam dükkanı kapayıp evinin yolunu tuttu. Karga saklandığı yerden çıktı ve bütün kafeslerin kapısını tek tek açtı. Ama dükkanın kapısı kapalı olduğu için sabahı beklediler. Bu arada da kuşlar kargaya binlerce teşekkür edip onun ne kadar iyi yürekli olduğunu anlattılar.
Sabah olup da adam dükkanın kapısını açınca bütün kuşlar bir anda pır diye uçup göğe yükseldiler. dükkancı da şaştı bu işe. Kuşlar karganın etrafında kümelenip ormanlarına doğru uçup gittiler. Ve ondan sonra aptallığın da sadece kargalara mahsus olmadığını anladı. Bir daha başkalarına özenip kendinden utanmadı. Kargalar arasında mutlu bir hayat sürdü.