Üye Girişi
x

Giriş Başarılı.

Yanlış Bilgiler.

E-mail adresinizi doğrulamalısınız.

Facebook'la giriş | Kayıt ol | Şifremi unuttum
İletişim
x

Mesajınız gönderildi.

Mesajınız gönderilemedi.

Güvenlik sorusu yanlış.

Kullandığınız Sosyal Medyayı Seçin
Yeni Klasör 8 yıldır sizin için en güvenli hizmeti veriyor...

Teknoloji dünyasındaki son gelişmeler ve sürpriz hediyelerimiz için bizi takip edin.

Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) kapınızı çalsa...herkes okumalı

> 1 <

bahar_86

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 1584 ileti
Yer: balıkesir
İş: ööörenji
Kayıt: 25-03-2006 15:01

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
kırık link bildirimi Kırık Link Bildir! #26810 11-05-2006 13:22 GMT-1 saat    
--------------------------------------------------------------------------------

Bir gün Peygamber kapınızı çalsa... Pazar, 09 Nisan 2006 Yıllardır internette dolaşan, kimi meclislerde sık dile getirilen bir metin var; şiir gibi etkileyici bir metin...

Metnin yazarının kim olduğunu ne ben çözebildim bugüne kadar ne de başkası. Özgün halinin İngilizce olduğu rivayet ediliyor.

"Hz. Peygamber size gelse" başlığı taşıyor bu metin. Görünürde bir merakı dile getiriyor, bir merakı sorguluyor.

Ve şöyle başlıyor...

"Bir gün Peygamber ziyaretinize gelse,
Yalnızca birkaç günlüğüne çalsa kapınızı,

Merak ediyorum neler yapacağınızı..."

Bunu okuduğunuz anda, inancı sıkı veya gevşek nasıl biri olursanız olun hafiften sarsılıyorsunuz.

Gerçekten de ne yaparız Peygamber kapımızı çalıverse! Hele O'nu dilinden düşürmeyen ama bir yandan da hayatın harala gürelesi içine "düşen"ler nasıl bir telaşa kapılırlar acaba?

Ancak bu şiirimsi metni yazan aslında neler yapacağımızdan emin. Diyor ki...

"Biliyorum

Böylesine şerefli bir konuğa en güzel odanızı açacağınızı,

Ona sunacağınız yemeklerin en iyisi olacağını,

Ve inandırmaya çalışacağınızı,

Onu evinizde görüyor olmaktan mutluluk duyacağınızı;

Fakat söyleyin bana,

Evinize doğru gelirken gördüğünüzde,

O'nu hemen kapıda mı karşılayacaksınız?

Yoksa içeri almadan önce, aceleyle,

Bazı dergileri, gazeteleri çarçabuk saklayıp

Yerine Kur'an'ı mı koyacaksınız? "

Diyor ki...

"Peki ya dünyalık müziğinizi, kasetlerinizi de saklayacak mısınız?

Ve bunun yerine ortalığa,

Kitaplığınızın raflarında tozlanmış,

Hadis kitapları mı çıkaracaksınız?

Hemence içeriye girmesine izin verecek misiniz?

Yoksa telaşla ne yapayım diyerek,

Sağa sola mı koşturacaksınız?"

Diyor ki...

"Tanıştırmaktan onur duyacak mısınız en yakın arkadaşınızı onunla?

Yoksa hiç karşılaşmamalarını mı umardınız,

Peygamberin ziyareti bitene dek birbirleriyle?

Şimdi söyleyin açık yüreklilikle,

Onun kalmasını ister misiniz sizinle?

Sonsuza dek, hep birlikte...

Yoksa rahat bir nefes mi alacaksınız,

Ziyareti bitip gittiğinde?"

***
Kabul edelim ki çok etkileyici bir sorgulama bu!

İnananların kendilerini hep eksik, hep kusurlu görme (ama alttan alta da kendilerini değil de çağı suçlu çıkarma) eğilimini destekleyici mahiyette bir etkisi var.

Ve adım gibi eminim ki, bu metin şimdi Mevlit Kandili ve Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yine internette sık sık karşımıza çıkacak, e-mektup yoluyla ondan ona dolaşacaktır.

Yalnız namazında niyazında olanlara değil, belki daha çok da benim çevremden insanlara; yani az çok bu manevi iklimi soluyan ama kafası hep bulanık kalanlara ulaşacaktır.

O yüzden, belki "senin üzerine vazife değil ki" diyeceksiniz bana ama konuyla ilgili bir iki satır not düşmek istiyorum şu köşeye...

Çünkü bu gönül çalan, inananları hemen etkileyen metnin ciddi sorunları var.

***
Asrı Saadet, bazılarının uzaktan uzağa sandığının aksine aynı bugün gibi insani ve toplumsal eksikler, kusurlar, hınçlar, nefretler, düşmanlıklar, ayrılıklar, açgözlülükler ve yalan imanların iktidarıyla doluydu.

Merak eden açar kitapları okur, okuyunca da şaşkınlıktan küçük dilini yutar.

O çağı "saadetli" kılan O'nun varlığıydı.

O'nun yaşadığı bir dönemde yaşamak, aynı vakti ve atmosferi solumaktı saadet...

"Peygamber ziyaretimize gelse ne yapardık?" diye dövünmeye kalkışmadan önce bunu bilmek gerekir. O, içerisinde hangi rüzgarlar esiyor olursa olsun, ziyaretinin değerini bilen her evin değerini vermişti!

O'nu yakından tanıyanların deyişiyle "umanı umutsuzluğa düşürmeyen, güleryüzlü, yumuşak huylu, asla bağırıp çağırmayan" Peygamber'in ziyaret ettiği bir eve "bakalım içeride ne kusurlar ne sapkınlıklar göreceğim" fikri ve duygusuyla gireceğini hayal etmek ve ettirmek yanlıştır.

Ziyaret edilenler açısından da asıl olan O'na gönüllerini açmalarıdır. Yoksa yalancıktan çeki düzen verilmiş evlerini değil...

Korkuya, telaşa ne gerek var?

Huysuzluğa, karamsarlığa ne gerek var?

Gelen Peygamber...

***
"Bir an önce gitmesini isteme" konusuna gelince...

Kimsenin bu konuda başkası yerine konuşma, bu soruyu siyasal-toplumsal bir sorgulama haline getirme hakkı yok.

Çünkü...

Gelen "sevgili"yse eğer, kim gitmesini ister?
alıntı

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


Candy

grup tuttuğum takım
Binbaşı Grup
Hat durumu Cinsiyet Özel mesaj 2571 ileti
Yer:
İş:
Kayıt: 18-06-2006 16:50

işletim sistemim [+][+3][+5] [-]
#67630 25-06-2006 17:59 GMT-1 saat    
mükemmel bi yazı bahar saol :)

Bunu ilk beğenen siz olun

Hata Oluştu


> 1 <