> 1 <
Kırık Link Bildir! #27157 11-05-2006 17:25 GMT-1 saat
Osmanlı Devleti’ndeki/Devlet-i Aliyye’deki büyük çöküntüyü incelerken bir çok defa kaydettiğimiz gibi bu büyük çöküntünün çeşitli tezahürlerinden biri de, haremdeki kadınlardan bazılarının şahsî menfaatleri uğruna kınalı parmaklarını devlet idaresine sokabilmeleri olmuştur!..
Yavuz SultanSelim Hân’ın (1512-1520) muhtereme eşi ve KanunîSultan Süleyman’ın (1521-1566) annesi Hafsa Hatun’un vefatına kadar haremdeki kadınlar devlet işlerine karışmazken/karışamazken Hafsa-Hatun’un 19 Mart 1534 Perşembe günkü vefatından sonra Kanunî’nin gözdesi/başikbal/haseki Hürrem-Sultan Harem-i Hümayun’da hâkimiyyet tesisine muvaffak olmuş ve zamanlabu hâkimiyyeti pek ilerilere götürerek nice oyunla saraydaki kadınlar saltanatının kurucusu olmuştur!
Kurulan bu kadınlar saltanatı sonraları İkinci Selim’in (1566-1574) karısı ve Üçüncü Murad’ın (1574-1595) anası Nûr-Bânû Sultan’la devam etmiş, Nûr-Bânû’yu Üçüncü Mehmed’in (1595-1603) annesi Safiye-Sultan, Birinci Ahmed’in (1 603-1617 ) karısı Mâhpeyker Kösem Sultan takip etmiş ve bu kadınların kirli, kanlı ve karanlık işleri Devlet’e pek pahalıya mal olmuştur!..
Kocası Sultan Birinci Ahmed ve Şehzâdeleri/oğulları Dördüncü Murad ( 1623-1640 ), Sultan İbrahim ( 1640-1648 ) ve torunu Dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed ( 1648-1687 ) devirlerinde elli yıla yakın, kınalı parmaklarını kendi menfaati için devlet idaresine sokmasını becerebilen Mâhpeyker Kösem Sultan, bir Rum papazının kızıdır. Hırvat olduğu da iddia edilmiştir. Adının Anastasya ve Nasya olduğundan bahsedilen bu kız çocuğu küçük yaşta yetim kalıp Bosna Beylerbeyi tarafından saraya takdim edilmiş, eğitim ve öğretimini müteâkib Sultan Üçüncü Mehmed’in oğlu Birinci Ahmed’e haseki olmuş ve Birinci Ahmed’in 21 Aralık 1603 Pazar günü cülûsundan/tahta çıkmasından hemen yirmi gün sonra Safiye Sultan’ın Topkapı Sarayı’ndan Bâyezid’da şimdiki İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu mahalledeki Eski-Saray’a gönderilmesini müteâkib (saltanat değişikliklerinde bu nakil âdettir) Harem-i Hümâyûn’a Kösem Sultan hâkim olmuş, öylece Safiye Valide Sultan’ın korkunç icraatı son bulurken; Kösem Sultan’ın marifetleri, daha münasib bir ifadeyle mel’ânet-kârâne işleri başlamıştır!..
Değiştirilen verâset usulü!..
Mâhpeyker Kösem Sultan’ın marifetleri (!) üzerinde dikkatle durulmalı, bu kadının, haremdeki hâkimiyyetle devlet işlerine müdahalesinin nelere mal olduğu iyice tetkik edilmelidir. Bu zahmete katlanıldığında görülecektir ki, Sultan Birinci Ahmed’in vefatında (21/22 Kasım 1617 gecesi)/ Yeniçeri Ağalarına dayanarak Osman Gazi’den itibaren babadan oğula intikal etmek suretiyle devam edegelen saltanattaki verâset usulünü bozarak ekberiyyet kaidesine bağlayıp hânedânın en yaşlısının tahta çıkmasını Kösem Sultan te’min etmiştir!..
Niçin yaptı kanun-ı kadîme mugayir bu işi?..Bu niçinin cevabı şudur ki, SultanBirinci Ahmed’in vefatında yedi oğlu hayatta olup, bunların en büyüğü, Şehzâde Osman/Genç Osman’dır. Ve devam edegelen verâset usulüne göre Veliahd Genç Osman’dır. Saltanat onun hakkıdır... Hakkıdır ama Genç Osman, Kösem Sultan’dan değil Mâhfîrûze Haseki’den doğmuştur. Ve Genç Osman’ın saltanatında elbette Mâhfîrûze Haseki “Valide Sultan” olacak, Genç Osman’ın ölümüyle evlâdları tahta çıkacak, saltanat böylece devam edip Kösem Sultan “Valide Sultan” olamayacaktır. Genç Osman’ın şehzâdeleri olmasa bile, üvey kardeşi Mehmed’ “Veliahdlığa” yükselecek, onun evlâdlarının tahta çıkışlarıyla Kösem-Sultan’ın oğullarına belki taht hiç nasip olmayacaktı!.. Başka bir ihtimal de, Mâhfîrûze hasekinin oğullarının Kösem’in oğullarını/IV. Murad ve yanlış olarak “deli” diye anılan İbrahim) öldürtme korkusudur...
Kösem-Sultan’ın ise bu çeşit ihtimallere tahammülü yoktur!.. Taht yolu onun oğullarına açılmalı ve Kösem de, “Valide Sultan”, “Saltanat nâibesi” gibi mühim mevkilerde saltanat sürmeli idi!.. Bu gaye uğruna veraset usulünü değiştirdi ve saltanatı da, hilâfeti de şer’an caiz olmayan Birinci Mustafa’yı Ocak Ağalarına dayanarak tahta çıkardı!..
Birinci Ahmed’in kardeşi ve Üçüncü Mehmed’in oğlu olan Birinci Mustafa akıl hastası idi. Bu hastalığına Kâtib Çelebi ve Müneccimbaşı gibi sahih kaynaklar şehadet etmektedirler. Saltanatı ancak doksan altı gün sürmüş ve 26 Şubat 1618 tarihinde hal’edilmiş/tahttan indirilmiş, aynı gün Genç Osman, “İkinci Osman” ünvanıyla cülûs etmiş/tahta çıkmıştır.
Genç Osman’ın cülûsunu, Mâhpeyker Kösem Sultan’a rağmen, Dâr-üs-Saâde Ağası Hacı Mustafa Ağa ile Sadâret Kaymakamı Sofu Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi gerçekleştirmişlerdir. Şahsiyyeti her yönü ile başlı başına tetkik mevzuu olan ve Osmanlı padişahlarının büyüklerinden sayılan Genç Osman’ın saltanatı dört sene, dört ay yedi gündür. Tarihimize “Hâile-i Osmaniyye” (Hâile-Fâcia) diye geçen vak’a sonunda 20 Mayıs 1622 Cuma günü Yedikule Zindanı’nda şehid edilen Genç Osman’ın şehadetini müteakib tahta yine akıl hastası Birinci Mustafa çıkarılmış ve böylece Kösem-Sultan’ın plânı yeni bir safhaya girmiştir!..
Birinci Mustafa’nın bu ikinci saltanatı bir sene, üç ay yirmi iki gündür. 1623 yılının 10 Eylül Pazar günü Kemankeş Alipaşa’nın gayretiyle ikinci defa tahttan indirilmiş ve Dördüncü Murad’a saltanat yolu açılarak anası Kösem-Sultan muradına ermiştir!..
Dördüncü Murad on bir yaşını bir ay, on beş gün geçe tahta çıktığında Kösem-Sultan’ın beklediği gün gelmiş, “saltanat nâibesi” olmuş, oğlunun çocukluk ve gençlik çağlarında tam sekiz yıl, sekiz ay devlet idaresini elinde bulundurmuştur!
10 Şubat 1432 Salı günü patlak veren ve Vezir-i-a’zam Müezzin-zâde Hafız Ahmed Paşa’nın parçalanıp Topal Recep Paşa denilen küstahın sadareti ile neticelenen isyandan sonra ancak 8 Haziran Salı günü devlet idaresine hâkim olup anası Kösem Sultan’ın vesayetinden kurtulan Sultan Dördüncü MuradHan’ın ilk işi, annesi ile Ocak zorbalarını tasfiye ederek Birinci Mustafa anarşisine son vermek olmuş, tarihimizdeki mühim, kıymetli icraatını saltanatının bu döneminde gerçekleştirmiş, “Hicrî bin tarihinden sonra gelen pâdişahların büyüklerinden” sayılmıştır.
Dördüncü Murad’ın 8/9 Şubat 1640 Çarşamba/Perşembe gecesi genç yaşında (28 Yaşında) vefatı anası Kösem Sultan’ı üzmemiş, kendisini ve avanesini tasfiye eden oğlunun ölümü bu haris kadına tekrar saltanat naibeliği yolunu açacağını hesaplayıp sevindirmiştir!..
Dördüncü Murad’dan sonra Sultan İbrahim tahta çıkmış ve Kösem-Sultan bu oğlunun saltanatından tekrar siyaset sahasında boy gösterip saltanat nâibesi olarak sekiz buçuk yıl kadar marifetlerine (!) devam etmiş ancak Sultan İbrahim anasının marifetlerine (!) son verince, oğlunu kapısı pencereleri örülmüş bir odaya tahttan indirip kapatan Kösem, on gün sonra bu odada, Evliyâ Çelebi’nin ifadesiyle “neûzu b’illah yüzünden bir zerre nûr kalmayan cellâdbaşı Kara Ali’ye oğlunu boğdurmuştur!!!
Böylece öz evlâdının kaatili olan Mâhpeyker Kösem Sultan, daha sonra torunu dördüncü Mehmed/Avcı Sultan Mehmed’in 8 Ağustos 1648 günkü cülûsunda da rol oynamıştır!.. Yedi yaşının içinde tahtta çıkan Dördüncü Mehmed’in böyle çocuk yaşında cülûsu dolayısıyla ninesi Mâhpeyker Kösem Sultan yine saltanat nâibesi olup kınalı parmaklarını devlet işlerine sokmaya devam etmiş, Kösem’in ölümüne kadar üç yıl devam eden bu karanlık anarşi devri tarihimize “Ağalar Saltanatı” olarak geçmiştir!
Sona doğru!
Dördüncü Mehmed’in annesi Turhan Hatice Sultan’dır. Bu “Valide Sultan”ın Osmanlı tarihindeki yeri, baştarafta isimlerini saydığımız valide sultanlar gibi karanlık, kirli değildir, şahsî menfaati için devlet idaresine müdahale etmemiş, “Valide Sultan”lığını hayırlı işlerde kullanmıştır.
Ve bu “Valide Sultan”la “nine” ve saltanat nâibesi Kösem-Sultan arasında pek şiddetli bir rekabet vardır!.. Bu rekabetle Kösem-Sultan nasıl öz evlâdı Sultan İbrahim’i pek feci bir şekilde boğdurmuşsa, bu kere de torunu Dördüncü Mehmed’i zehirleterek TurhanHatice Sultan’ın “Valide Sultan”lığına son verip Saliha Dilâşûb Sultan’dan doğan dokuz yaşındaki diğer Şehzâde Süleyman/İkinci Süleyman’ı tahta çıkarmaya teşebbüs etmişse de marifet (!) zamanında haber alınıp muvaffak olamamış, Turhan Hatice Sultan’ın adamlarından Baş-Lala Uzun Süleyman Ağa’nın tertibiyle Mâhpeyker Kösem Sultan bir perde ipiyle boğulup Devlet bu kadının şerrinden kurtulmuş, bu arada otuz sekiz Ocak Ağası idâm edilmiş, Dördüncü Mehmed, babasının katlinde parmağı olan yetmiş kişiden hayatta kalanları temizlemiştir. Kösem’in ayrı bir araştırma mevzuu olan muhteşem serveti de Hazine’ye irad kaydedilmiştir.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
crazy_31:
...neyleyim KIRMIZI deyince, BEYAZ demeyen yari..
#27162 11-05-2006 17:28 GMT-1 saat
saol paylasman ıcın
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu