Kırık Link Bildir! #27165 11-05-2006 17:30 GMT-1 saat
Ya da aslında sevgi tutsaklık değildir. Insanın kalbi bir sevmeye görsün. Gerçek hürriyetine işte o an kavuşur. Kalbinin bundan sonra özgür olduğunu anlar. Onu görmek, konuşmak ve belki de Ona dokunmak... Sonra asıl mutluluğunda acınında ne olduğunu o an hissedersin işte.
Hani uykularınla vedalaşırsın, gündüzlerde ise Onu görme arzusuyla dolar için. Gözlerin her yerde Onu arar. Onun olmadığı zamanlardan zevk almamaya başlarsın. Onu gördüğünde ise ne yapacağını şaşırırsın. Kalbin çırpınır olduğu yerde. Ellerin terler, yanakların kızarır, bütün vücdunu anlamsız bir titreme alır. Ve Mutlu olursun. Yüzünü bir gülümseme kaplar. Gözlerini içi artık etrafa ışıklar saçıyordur. Için için sevinç çığlıkları atıp, hoplayıp zıplarken birden hüzünlenirsin. Asla senin olmayacak, asla seninle olmayacak birini sevmişsindir. Ve acı çekmeye üzülmeye mahkumsundur. O anda kalbin acır işte. O güzlim Mutluluk belirtilerinin yerini acı ve hüzün alır. Gözlerin kimsenin anlam veremediği bir anda buğulanır. Ve belki işte o an düşünürsün “acaba sevgi tutsaklık mı?” diye.
Sevgi mutluluğa açılan, özgürce yol alan kanatlar mıdır? Yoksa sevgi acının ve gözyaşının içinde atılan imdat çığlıkları mıdır? Sevgi acıya tutsak olmak mıdır? Yoksa mutluluğa tutsak olup sevmek midir? Her dakika onu düşünmek midir sevmek? Aklından silememek... Peki tutsaklık neresinde sevginin? Içinde, dışında, başında, sonunda, ortasında.....Neresinde? Tutsaklık özgür bırakmaksa sevgini, sevdiğini, Onu düşünmekse sınırsızca... Sevgi onu sevmekse ve tutsaklıkta bu işin içindeyse eğer;
“Sevgi O’na TuTsAk OLmaktır!......”