Genç adam ellerinde bir buket çiçek,
sahile koşarak geldi...
Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince
ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı.
Ellerinde yine her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller... Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemliside özlem ve hasret kokuyordu güller... Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. Genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, " Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum " dedi. Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi yine deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman o nu düşünse, o nunla buluşacağını hayal etse kalbi yine böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerinde rağmen ikiside sevgisinden hiç birşey kaybetmemişti.. Onları hiç birşey ayıramazdı... Ne hasret, ne ayrılık, nede ölüm... Genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı, 1 dakika geç kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdiği her seferinde hep geç kalıyordu . Devamlı kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü... Gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denize dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluğa uzanıyordu... Sevdiğinin en son buluşmalarındaki halini anımsadı... Genç kız iskeleye koşmuş ve hemen oraya oturup ayaklarını denize doğru sarkıtmıştı... O günki neşesi ve güzelliği ne muhteşemdi.
Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü. Kendi aralarında sözleneceklerdi. Delikanlı önce bunu sevdiğine açmış, sonrada gidip 2 tane yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari, onu bekletmemeliydi.. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları nedense hala yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Herşey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki ? İşte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı...Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı. Genç adam öyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu... Martılara baktı, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara... Ne kadar güzel dansediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam. Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hemde çok... Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. İşte hergün burada buluşmak için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bakarak, denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek, tahta iskelenin en ucuna yine birlikte elele koşar adım ilerleyerek... birbirlerine sarılıp hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı ? O zaman neden gelmemişti yine ??... Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır.. hayır..olamazdı. Sevdiğine birşey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki... O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam. Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan. Artık bıkmıştı... Yine sevgilisi geldi aklına.. Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. "yedi sene oldu" dedi. yedi senedir hergün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu. Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden bir damla daha yaş güllerin üzerine damladı... "Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben yine onun evine gideyim" diye mırıldandı...Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyardı... yine saatlerce konuşur, dertleşirdi... Genç adam ayağa kalktı.Sevdiğiyle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı...
özet falan olmaz bunda ben tamamını okudum ancak derinlemesine kapılıp gidiyosun. sonuna kadar okumadan hiçbişey anlaşılmıyo zaten. bence oku uzun falan demeden
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu
Standartların dışında olmak değil, standart seviyeyi yükseltmektir amaç.