> 1 <
Kırık Link Bildir! #237349 15-07-2007 21:16 GMT-1 saat
dikmek degil, el sürmekten bile çekindiler. Terziler o fakîr zâta alay yollu;
-Şurada Terzi Baba var. Ona götür, o diker, dediler.
Zavallı fakîr zât, Terzi Baba'yı buldu. İste ini anlattı.
Terzi Baba, kabûl etmekte tereddüt bile etmedi:
-Paltonu bırak, inşâallah yarına hazırlarım, dedi.
Terzi Baba paltoyu alıp güzelce yıkadı, kuruttu ve dikti. Ertesi gün o fakîre elbisesini teslim etti. Bütün bu yaptıklarının karşılı ında ücret de almadı. O fakîr zât paltosunu temizlenmiş, dikilmiş görünce çok memnun oldu. Terzi Baba'ya şefkatle bakıp, Allahü teâlânın sevdiklerinin sohbetine kavuşması için kalbden duâ etti. O günlerde evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Hâlid-i Ba dâdî hazretleri, talebelerinden Abdullah Mekkî Efendiyi Anadolu'ya göndermişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzurum'a u ramış sonra Erzincan'a yaklaşınca, yanındaki arkadaşlarına;
-Hocamızın bize târif eyledi i memleket, Allah bilir burasıdır.
Burada bir zâtın bizde emâneti vardır, dedi. Abdullah Mekkî Efendi, Erzincan'a gelince, insanlar akın akın ziyâretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba da vardı. Abdullah Mekkî Efendi, ilk defa gördü ü Terzi Baba girince aya a kalktı. Dâvet edip yanında yer verdi. Hiç kimseye yapmadı ı iltifâtı Terzi Baba'ya yaptı. Sonra buyurdu ki:
-Mevlânâ Hâlidi Ba dâdî hazretlerinden bizde bir emânet var. O emânete seni lâyık gördüm. Bu emânet sana çok menfaatler saglar. Kabûl edersen sana teslim edeyim.
-Siz bilirsiniz efendim, maddî menfaatse; dünyalık için Allah demem.
-Oglum sen bulaca ını buldun. Teslim edece im emânet seni dünya sevgisinden kurtarmaktan başka bir şey de ildir.
Bu hâdiselerden sonra, Terzi Baba'nın yüksek derecesi halk arasında duyulup,
yayıldı. Herkes istifâde etmek için ona geldi. Zamanla Terzi Baba'ya baglı talebelerin sayısı gündan güne arttı. Bu hâli çekemeyenler, onun hakkında dedikodu etmeye başladılar.
"Okuma yazma bilmiyen bir câhilin başına bu kadar insan toplanmış" diyorlardı.
Hattâ ilimden biraz nasîbi olanlar da, bu gibi sözleri söylemeye başlamıştı.
Bunun üzerine beldenin müftüsü, Terzi Baba'yı imtihan için dâvet etti. Maksadı ise; Terzi Baba sorulan suâllere cevap veremez ise, cehâletini anlayıp, onun, insanları irşâd, yol gösterme dâvâsından vazgeçmesini temin etmekti. Terzi Baba, müftü efendinin dâvetini kabûl edip gitti. Müftü efendiye, kendisini niçin dâvet ettigini sordugunda, ona;
"Biz seni imtihan için dâvet ettik. Hakkınızda birçok dedikodu yapılıyor. Buna son vermek lâzım geldi. Şimdi ba'zı suâller soracagız. Siz cevap vereceksiniz" dedi. Sonra Sıfat-ı sübûtiyyenin kaç tane oldu unu ve daha başka suâlleri sordu. Terzi Baba büyük bir hakikati ortaya
çıkarmak için buyurdu ki:
-Allahü teâlânın; bu şehirde yaşayanlara göre yedi, di er beldedekilere göre sekiz tane sıfat-ı subûtiyyesi vardır. Buradakilere göre Allahü teâlânın Sıfat-ı subûtiyyesi şunlardır: İlim, Semi, Basar, İrâde, Hayât, Kelâm ve Tekvîn.Bu şehirdekilere göre Allahü teâlânın "Kudret" sıfatı yoktur. Çünkü bu şehir insanları Allahü teâlânın Kudret sıfatına inansalardı,
"Allahü teâlâ bir ümmî kulunda, insanlara do ru yolu göstermek kâbiliyetini yaratmaya kâdirdir" derlerdi. Bu cevap üzerine orada bulunanlar, Terzi Baba hazretlerinin ilm-i ledünniye sâhip, kâmil bir zât oldu una kanâat getirip, ellerine kapanarak af dilediler.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu