> 1 <
Kırık Link Bildir! #237588 16-07-2007 13:44 GMT-1 saat
Yakın zamana kadar kuş ötüşleriyle ilgilenenler sadece hangi ses ve nağmelerin kullanıldığını araştırdılar ve bu sesleri, onları tasnif ve sınıflandırmada kullandılar. 1920'lerden itibaren ise ilim dünyası, kuşların hangi sesleri çıkarttıklarından ziyâde, niçin şarkı söyledikleri üzerinde durmaya başladı.
Bu esrarı çözme yolunda en çok çalışanlardan birisi, Kornel Üniversitesi'nden Biyoloji Profesörü William Dilger oldu. Hayvan davranışları içinde en çok ilgimizi çeken onların haberleşmeleri olduğu için, Dilger de onların tabiî hallerini tetkik etti.
İlk öğrenilmesi gereken şeyin, ilk bakışta önemsiz gibi görünen, fakat kuşlar için çok mühim olan küçük hareketleri tesbit etmek olduğunu söyleyen Dilger, Kanatların hârikulâde güzellik ve renkleri gibi âşikâr özellikleri tesbit etmek çok zor değildir. Fakat birçok hayvanın haberleşme teknikleri son derece mâhirane ve gizlidir. Bu haberleşme bazen göz şeklindeki küçük bir değişiklik, başın hafifçe aşağı veya yukarı kaldırılması veya kuyruk ve kanatların küçük hareketleri yoluyla olabilir. Bütün bu şeylerin kuşlar için çok büyük önemi vardır. Bizim de bunları görüp tesbit edebilmeyi öğrenmemiz garekir, diyor.
Şimdi, ilim adamları, kuş şarkılarının esas fonksiyonunu tesbit etmek için çalışmaktadır.
Karatavuğun en mühim mesajı kendi cinsini belirtmek ve Ben bir karatavuğum dercesine bağırmaktır. Aynı türdeki ifadeye, ardıç kuşunda da rastlanır.
Acaba kuşlar hüviyetlerini niçin böyle yüksek sesle ilân etmektedir? Bunun en önemli sebebi, aynı türden olan bir kuşu kendisine cezbetmektedir. Başka bir fonksiyonu da, bulunduğu bölgede kendi hürriyetini, istiklâliyetini ilân etmek ve bir başkasının o bölgeye girmesini önlemektir.
Görülmeyen Hudut
Bataklıktaki bir kamış üzerinde duran bir erkek karatavuk düşünün. 10 metre kadar ilerde bir başka erkek karatavuk daha vardır. Bu ikisi arasında gözle görülemeyen bir hudut çizilmiştir. İlkbaharda soğuk bölgeden göç edip buraya gelen her erkek kuş, bu boş bataklığı parçalara böler ve kendi hudutlarını çizer. En çok tercih edilen bölgeler, yuva yapmaya en müsait ve yavrular için en çok yiyecek olanlardır.
Bir yuva kurmak isteyen her erkek kuş, yüksekçe bir yere çıkar. Öterek ve kanatlarını çırparak rakiplerine karşı kendi bölgesinin istiklâliyetini ilân eder. Bu iş, bölgeye gelen her erkek kuş tarafından da tekrarlanır. Sınırlar az çok daralır veya genişler. Fakat bir müddet sonra birbirleriyle tanışıp anlaştıktan sonra sınırlar ayrılmış olur. Bundan sonra erkekler vakitlerinin çoğunu kendilerine bir yuva alanı bulamayıp oraya gelmek isteyenleri kovmakla geçirirler.
Ötme ve gösteriş yapma, sık sık fizikî bir mücadeleyi veya bir kavgayı gösterir. Yerde bir şeyler gagalamak, her zaman kuşun bir şeyler yediğini göstermez. Kuşun bu hareketi kızgın bir insanın yumruğunu duvara vurmasına benzer ve kuş hakkına tecavüz edildiği zaman, bu hareketi sık sık tekrarlar.
Sınırların emniyetini sağlayıp tehlikeler bertaraf edildikten sonra erkek kuş da kendini doyurmak için ayrılır ve annenin olmadığı zamanlarda yuvayı bekler.
Eğer yiyecek türleri ve yuva inşaat malzemeleri birbirinden farklı ise, aynı sınırlar içinde birkaç tür kuş birarada yaşayabilir.
Kuşların Alârm Sesleri
Bir tehlike ânında kuşlar, nasıl hareket eder ve değişik türler birbiriyle nasıl haberleşir?
Tabiattaki tehlikeleri önceden tahmin edebilmek zor olduğu için kuşların tavırlarını tesbit etmekte bazı güçlüklerle karşılaşılır. Bunu halletmenin bir yolu, böyle bir tehlikeyi sizin meydana getirmenizdir.
Rockefeller Üniversitesi'nden Profesör Peter Marler de bir baykuşla bu yolu denemiştir.
Baykuş veya karga gibi ötücü kuşlar, vahşî hayattan bir tehlike ile karşılaşıldığında değişik bir ses çıkararak yardım isterler ve sürü halinde düşmanın üzerine saldırırlar. Bu sesi duyan her türdeki ötücü kuş, derhal hâdise yerine, yardıma koşar.
Dört değişik tür üzerinde yapılan incelemeler, bu seslerin birbirine çok benzediğini gösterir. Yardım seslerini duyan birçok değişik türden kuşlar bunun mânâsını anlayıp yardıma koşar ve çıkardıkları keskin ve devamlı seslerle diğer kuşların da hâdise yerini bulmalarını kolaylaştırırlar.
Marler'e göre ötücü kuşlar değişik durumlarda, değişik yardım sesleri çıkarırlar. Meselâ, birçok kuş, atmacaların hücumu esnasında hafiften başlayarak maksimuma ulaşan ve tekrar yavaşlayan tiz bir ses çıkarırlar. Bu seslerin kaydedilmesiyle elde edilen incelemeler, türler değişik olsa bile seslerin birbirine çok benzediğini ve yardım seslerinin, kuşların sürü halinde iken çıkardıkları sesten farklı olduğunu ortaya koymuştur.
Kuşların alârm sesleri, tehlikeyi haber verme işini en uygun şekilde yerine getiren bir tonda yaratılmıştır. Düz ve yalın tondaki sesler bu işi yaparken, tiz seslerde ayrıca bir kabadayılık havası sezilir.
Marler, yaptığı deneyler sonunda yavru kuşun 7 haftalık olmadan önce bir melodiyi öğrenmesi için iyi bir dinleyicilik devresi geçirmesi gerektiğini söylüyor. Ancak kış geldiğinde şarkı söylemeyi başaran kuşlar, gelecek bahara kadar uzunca bir zaman beklemek zorunda kalırlar. Bir veya iki hafta grup halinde yapılan antrenmandan sonra, artık şarkıyı tek başına söyleyecek hâle gelirler.
Kuşlar birçok değişik sebepten dolayı öter; kur yapmak, tehlikeyi haber vermek, yuvanın sınırlarını ilân etmek veya sadece Ben varım demek için. Diğer hayvanlar da hemen hemen aynı sebepler için sesler çıkarır. Her ne kadar bunların sesleri kuşlarınki gibi, müzik zevkimize uymasa da, kendi aralarındaki haberleşmenin temel vasıtasıdır.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu