İnanmak;İnsanın kalbini kendine açmasıdır.Sururi"
Okumak,anlamak ve düşünmek;insan beyninin birbiriyle bağlantılı en üst faaliyetleridir.Okumak,sadece insana has bir özelliktir.
Bilir misiniz ki;20 yaşından itibaren beynimizde her gün 50.000 civarında sinir hücresi bir daha yenilenmeksizin- ölür.Sadece okumak sinir hücrelerini çalıştırır,kullanmak ise beyin hücrelerini korur.Beyin öyle kıymetli ve narin bir organdır ki,kendisine değer verilmeyince sahibini hemen terk eder.Ayrıca birçoğumuzun yaptığı gibi bir dönem okumak da yetmez!Okumak uzun soluklu/sonsuz bir yolculuk gibi olmalıdır,arada dinleme molalarının verdiği ama ulaşacağımız son noktanın hiç belli olmadığı...Zihnimizi ancak bilgilerimizi tazeleyerek zinde tutabiliriz.
Nefsi hazlara yöneliş kolaydır.Önemli olan beyni,kalp-aklı işbirliğiyle yönetmektir.Bunun içinde insanın kalbini açması lazımdır,özellik ve öncelikle de kendine...Ki kalbi/akli hazlara yönelebilsin!...Ancak bu,gerçekten de ciddi bir çaba ve emek ister.Bunun için okumak,araştırmak,gözlem ve düşünmek gerekir.Belki de bu yüzdendir ki nefis yemeklerle donatılmış görkemli bir masa,bize,bir kitapçının pek azımıza göre büyüleyici de olsa- kağıt kokulu raflardan daha çekici gelir...
Unutmayalım ki;gerçek olan iç dünyamızdır.Dış dünya'nın algılanması sadece beynimizde oluşan elektrik sinyallerinden ibarettir.Nesneleri algılayabilmemiz için devamlı sinyal gönderilmesi;başka bir deyişle sürekli yaratılış gerekir.Tv'deki görüntülerin izlenebilmesi için devamlı yayın yapılmasındaki zorunluluk gibi...İyi bir yayın yapıldığı ortada da,izlemek için gerekli zihin berraklığı nerede?
Evreni algılamanın akılla olduğu kuşkusuz,akıl sağlığı için de işte Kutsal kitabımızın ilk emri:
OKU!
(*)Bir İstatistik:
Japonya'da kişi başına okuma:........25 kitap=01 kişi / 1 yıl
Türkiye'de kitap başına okuma:.......01 kitap=10 kişi/ 1 yıl