> 1 <
Kırık Link Bildir! #244495 10-08-2007 09:48 GMT-1 saat
Atatürk Türk İnkılabı'nın düşünce ve savaş aşamalarını başarıyla geçmiş ve son aşama olan devrimlere gelince iki büyük tezi odak noktası alarak Batı Medeniyeti'nin karşışına/yanına dikilmiştir. Bu iki tez; TÜRK TARİH TEZİ ve GÜNEŞ DİL TEORİSİ'dir. Bu iki tez olmasaydı BATI kazandığımız zaferi ve özgürlüğümüzü hiç bir zaman kabullenmeyip Sevr'i ısıtıp ısıtıp önümüze koyardı. Nitekim bu yöndeki çalışmaların çoğunda caydırıcı güçlerimiz olan ordumuz ve ekonomimizin yanında bu iki tezin etkinliği gözden kaçmıştır. Türk Tarih Tezi bizim konumuz olmaması nedeniyle bir kenara bırakılıp burada yalnız Güneş Dil Teorisi'ni irdelemeye çalışacağız.
Neydi bu GÜNEŞ DİL TEORİSİ ? Yeni kuşakların adını bile bilmediği bu teori bir ulusun yeniden dirilişinde kültürel temel taşlarından biridir. Güneş Dil Teorisi 1936 yılında III.Türk Dil Kurultayı'nda sunulmuştur. Zaman içinde teorinin birçok yorumu ortaya çıkmıştır.
Birinci yorum Türk Tarih Tezi paralelinde gelişmiştir: Uygarlık Ortaasya'da doğmuş ve Türkler tarafından dünyaya yayılmıştır. Bunun sonucu olarak da Türkçe başka diller için bir kaynak olmuştur. Doğaldır ki Türklerin gittikleri yerlerin dillerinde Türkçe' nin etkisi vardır.
İkinci yorum: Güneşin ilk insanlarda bıraktığı etkinin dillerini oluştururken de kendini hissettirdiği görüşündedir. İnsanlar güneşi ilk gördüklerinde normal olarak 'ağ' dediler ve tüm temel anlamları da bu sözcükten türettiler.
Üçüncü yorum da teorideki güneşin Atatürk olduğu konusunda birleşiyor.
Bu teoriden sonra Dil Devriminin şimdiye dek geçirdiği aşamalar herkesçe bilinmektedir. (T.D.K., Tarama Sözlüğü, Arılaştırma çalışmaları vb.) Ama Dil Devrimimizde bir kaç nokta herkesin gözünden kaçıyor. Dil Devrimimiz kim ne derse desin bitmedi, hala sürüyor. Gerçekte canlı bir varlık olan dilin değişiminin sona ermesi düşünülemez. Türkçe'deki değişimin, Atatürk'ün düşünce, ilke ve kurumlarının yaşadığı bir Türkiye'de onun gösterdiği hedeften saparak devam ettiğini düşünmek insafsızlık olur: Türkçe onun çizdiği yolda değişip gelişmektedir.
Son yıllarda teknolojik gelişmelerin kaçınılmaz sonucu olarak dünyamız küçülmüş küreselleşme gibi kavramların ışığında yeryüzü bir köye dönüşmüştür. Dünyayı global bir köy olarak görmemizde teknolojiden sonra en büyük etken insan düşüncesinin yerelden genelle uzanmasıdır. 20.yüzyılda siyasal sistemlerden ticari ürünlere kadar her şey yerel sınırlarından taşıp tüm dünyaya yayılma eğilimi göstermiştir. Rönesans ve Reformla başlayan bu yayılma eğilimi Nazilerle bir ivme kazanmış, soğuk savaş yıllarında demokrasi ve sosyalizm çatışmasıyla doruğa ulaşmış, teknolojik ürünlerin dış satımıyla çılgınlık haline gelmiştir. Bugün tüm dünyada CocaCola içebilir, Mc Donalds'da hamburger yiyebilir, Toyota marka otomobille gezebilir, Lewıs pantalon giyebilir, C.Dior parfüm kullanabilirsiniz; üstelik her yerde aynı standartta bu ürünleri elde edebilirsiniz. Yedikleri, içtikleri, giydikleri ayni olunca insanlar da uzaktan bakınca bir farklılık bulmak olası değildir. Uzaktan olası değildir ama yanına gidince, elini sıkıp ya da dokunup -Merhaba deyince. Düşünün herhangi bir yerde bir Mc Donalds, önünde Toyota otomobiller, içinde Lewis pantolon giymiş CocaCola içip hamburger yiyen ayrı uluslardan onlarca insan. Konuşmadığınız sürece onların hangi ulustan olduğunu anlamanız çok zordur. İşte burada dilin önemini belirtmeye gerek var mı? Ya bir gün diller de CocaCola ya da Lewis pantalon gibi ihraç edilirse? Şimdi herkesin bu işin yüzyıllardır yapılageldiğini söylediğini duyar gibiyim. İngilizce, Almanca, Fransızca yıllardır ihraç ediliyor. Bu ihracat işinin birçok boyutunun olması önemini daha da artırıyor: Ekonomi açısından bakarsak bu dillerin konuşulduğu ülkeler öğretmen, dil laboratuarı, ders materyalleri ''kitap,kaset vb.'' satıyor. Bu dilleri öğrenmek için ülkelerine gelenlere kurs yanında her şeyi sattıklarına söylememize gerek var mı? Kültürel açıdan bakarsak gelenek,görenek,düşünce sistemi ve dostluk evet dostluk,arkadaşlık,yakınlık satılıyor. Siz hiç iyi İngilizce bilen bir İngiliz ya da Amerikan düşmanı gördünüz mü? Unutmayın ki bilmek yakınlık, sevgi ve muhabbet getiriyor.
KAYNAKÇA
1.Demircan, Ömer. Güneş Dil Teorisi Başlıklı Panel Konuşması. H.Ü. Dilbilim 20.Yıl Yazıları, Karaca Dil Kursu, 1992, Ankara .
2.Demircan, Ömer. Türkiye'de Yabancı Dil. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1988.
3.Bozkurt, Fuat. Türkiye Türkçesi. İstanbul: Cem Yayınevi, 1995.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu