> 1 <
Kırık Link Bildir! #247105 18-08-2007 06:13 GMT-1 saat
Yalansa
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:
- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur'an yazıp bitirdim, demiş.
Az sonra dostu söze girmiş :
- Geçen Ramazan'da Kandilli'ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi'nde öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :
-Yalan !..
-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur'an-ı Kerim çarpsın.
HER KOYUN
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
Şunu Baştan Söylesene
Nasreddin Hoca tarlasında çalışırken oradan geçmekte olan birisi sormuş:
"Bey Amca! Falan köye kaç saatte gidebilirim?" Hoca, bu soruya herhangi bir cevap vermemiş. Adam aynı soruyu üç kere tekrarlamış; ama herhangi bir cevap alamayınca yoluna devam etmiş. Biraz yürüdükten sonra arkadan Hocanın:
"Evlat, gel!" dediğini işitmiş. Adam gelince de Hoca soruyu şu şekilde cevaplandırmış:
"Sen tam üç saatte oraya varırsın," demiş. Adam sinirli bir şekilde
"Be bey amca! Madem biliyordun, şunu baştan söylesene," deyince, Nasreddin Hoca şöyle savunmuş kendisini:
"İyi de, ben senin nasıl yürüdüğünü nereden bilebilirim ki."
AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya:
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
- Demirci Hoca:
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK!İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.
Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş:
- Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş:
- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi
NEREYE GÖTÜRÜYOR?
İzmirli Musa Amca anlatıyor:
Bizim orada bir köylü, yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken, iki lise öğrencisi kendisine takılır ve.
- Hayrola amca, derler. Oğlunu nereye götürüyorsun böyle?
Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek cevap verir:
- Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım.
Mahkemede hakim, Necip Fazil'a:
- Bak, der. Seni bundan sonra böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle
değil mi?
Necip Fazıl sorar:
- Hakim Bey, yoksa istifa mi ediyorsunuz?
NE OLUYOR!
Mehmet Kırkıncı: "Hocam, ben namaz kılmakla Allah'a ne faydam oluyor?" diye soran birine şu cevabı vermiş:
- Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?
AYNI DİNİ PAYLAŞMAK
Eski ağır siklet boks şampiyonu MuhammedAli, 11 Eylül günü yerle bir olan Dünya Ticaret Merkezi'ni olaydan bir ay kadar sonra ziyarete gittiğinde, gazeteciler kendisine; "şüpheliler ile aynı İslâm inancını paylaşmasından dolayı neler hissettiğini" sorarlar. Muhammed Ali nazikçe cevap verir:
-Peki siz Hitler'le aynı dini paylaşmaktan dolayı ne
hissediyorsunuz?
ELMA RİCA EDEYİM
İnkârcı bir öğretmen, cebine şeker doldurduktan sonra, küçük öğrencilerine şöyle demiş: Eğer Allah varsa, isteyin bakalım size şeker verecek mi? Ama ben, var olduğum için, isterseniz size şeker verebilirim. Hem de derhal. Sınıfın en zeki çocuğu, öğretmenin niyetini anlayıp, şunları söylemiş kendisine: - Bana şeker dokunuyor öğretmenim. Onun yerine bir elma rica edeyim.[/b]
NAMAZ
Vehbi Karakaş hocaya gençlerden biri:
- Hocam gündüz işteyim. O gün kılamadığım namazlarımı akşam eve dönünce kaza etsem olmaz mı? Diye sorunca:
- Sen askersin farzedelim. Komutan sana günde beş defa haber gönderse, sen gitmeyip de akşam komutanının huzuruna çıksan, üst üste üç selam veya beş selam çaksan olur mu? Der.?[/b[/u]]
NASIL OLUYORSA
Show TV'deki Ateş Hattı programında Reha MUHTAR, Prens Charles'ın Müslüman olduğu yönündeki söylentileri eleştirmektedir. Konuyu Diyanet İşleri Başkanı ile tartışmaktadır:
- Efenim Prens Charles'ın Müslüman olduğunu söylüyorlar, peki ama öyle bir adamdan Müslüman olur mu?
- Olur tabi neden olmasın?
- Ama efenim nasıl olur?
- Reha bey siz Müslüman misiniz?
- Tabi müslümanim efendim.
- Siz namaz kılıyor musunuz?
- Hayır.
- Oruç tutuyor musunuz?
- Hayır.
- İçki içiyor musunuz?
- Evet.
- Ee sizden nasıl Müslüman oluyorsa, ondan da en az sizin kadar Müslüman olur.
İLGİ
Peyzaj mimarlarından Mevlüt Baysal, gittiği lokantada bir saat beklemek zorunda kalmış. Nihayet bir garson gelip sormuş:
- Ne isterdiniz?
Mevlüt Baysal, kibarca cevap vermiş.
- Bir porsiyon ilgi lütfen!..
Develeri Kalbime Bağlamam
Biri İmam-ı Azam'a gelerek: "Yâ İmam, ben namazlarımı huşu içerisinde kılamıyorum.
Namazda iken develerimi otlatıyor, onlarla ilgileniyorum. Oysa siz benden daha zenginsiniz.
Peki siz ibadet zevkine nasıl erişiyor, ibadetlerinizi huşu içerisinde nasıl yapıyorsunuz?" diye sormuş.
İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri şöyle cevap vermişler:
"Ben develerimi kalbime bağlamam ki; ahıra bağlarım..."
Kul Taksimi mi Allah Taksimi mi?
Nasreddin Hoca merhuma, talabelerinden biri bir torba ceviz getirir. Hocaefendi,
sınıftaki çocuklara hitaben: -Bu cevizleri kul taksimi mi yapalım, Allah taksimi mi? diye sorunca, çocuklar: Allah taksimi yap hocam, derler. Hocaefendi, torbayı eline alarak, kimine bir avuç, kimine bir tane, kimine üç avuç, kimine hiç, kalanını da torbayla birine verir. Ceviz alamıyan çocuklar: -Hoca, hani bize ceviz, derler. Hoca: -Çocuklar, baştan size sordum. Allah taksimi istediniz. Allah'ın taksiminde adalet değil, ihsan (lütuf) esastır. Allah, lütfundan dilediğine verir, dilemediğine vermez. Kimine az verir, kimine çok. Hiçbir varlığın ona, "niye böyle?" diye sormaz hakkı yoktur. Mülk sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder.
Acele İş
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlamış.
Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da hoca, başarılı olamamış.
Eşeğin sırtında iken hocanın rüzgar gibi geçtiğini görenler:
"Hayırdır hocam, bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle?" diye sormuşlar.
Hoca, geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek şöyle cevap vermiş:
"Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktı da, birlikte oraya gidiyoruz."
NİYET
Ömer Seyfettin, kız lisesine Edebiyat öğretmeni olduğu zaman, bazı arkadaşları şaka yollu: "Senin kadar genç bir adamı kız lisesine nasıl tayin ettiler?" diye takılmışlardı. Ömer Seyfettin, gözlerini açarak:
- Aman cancağazım, dedi. Benim karşımda genç kızlar yok ki.. Yarının anneleri var.
Bunu ilk beğenen siz olun
Hata Oluştu